Kayıtlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KOLSUZ BEBEK AYŞE

Resim
Meslek Lisesi son sınıfı öğrencisiydi Merve. Liseyi bitirmeye adım adım ilerliyordu. Okullarında bitirme projeleri gündem olmaya başlamıştı bile. Öğretmenleri bu yıl dünyada yaşanan problemler üzerine bir tasarım projesi hazırlamalarını istemişti öğrencilerden. Sadece tasarlamakla da bitmeyecekti süreç, tasarımın hikayesini yazmalarını ve bir poster olarak da sunulmasını istemişlerdi.  Merve projeden çok etkilenmişti. Ne yapacaktı, hangi problemi ele alacaktı, bunu oyuncağa nasıl dönüştürecekti, bir türlü tam netleşemiyordu. Zihninde türlü türlü problemleri düşünürken eve varmıştı bile.  İçeriye girdiğinde babası her zamanki gibi televizyonun başında, annesi ise mutfakta yemek hazırlıkları ile meşguldü. O sırada küçük kardeşi Nisa’nın elindeki kolsuz bebeğe gözü takıldı ve yanına yaklaşıp: “Canım benim, ne oynuyorsun bebeğinin ismi ne?  Nisa: “Doktorculuk oynuyorum, ismi de Ayşe Bebek, kolsuz bebek Ayşe.”  Merve: “Ne olmuş peki koluna?”  Nisa: “Ben çıkardım kolu...

KAHRAMANLIĞIN DEĞİŞMEYEN 4 ÖLÇÜSÜ

Resim
Her sahnenin bir rolü her rolün bir bedeli vardır...  Kahramanlık Rolünün Değişmeyen Ölçüleri Onların yola çıkmaları için pelerine ihtiyaçları yoktur… Eyleme geçecek “Yürekleri” vardır. Onların anlatacak “Süslü masallara” ihtiyaçları yoktur… “Işıldayan gözleri” vardır. Onların kalabalık orduları yoktur… “Sağlam yoldaşları” vardır. Onlar “Basit” olana hürmet edebilenlerdir. İşte Onlar  “ Küçük” taşların büyük taşları devireceğine iman etmiş olanlardır.    & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Sıradan bedellerle neden sıradışı bir hayatın olsun ki " YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

KURBAN DEDİĞİN

Resim
  O zaman geldi... Kurban bayramı zamanı... Sahi nedir bu zamanı kıymetli kılan? Geceleri ikramlık hazırlama telaşıyla uykusuz kalmak mıdır... Her yerin et koktuğu bir zaman diliminden ibaret midir... Temizlenen evi kirlettiler diye evi temiz tutma telaşıyla çocuklara kızmak mıdır... Ya da bilenmeyen bıçaklar için çıkan kavgayla günleri küs geçirmek midir... Önce benim aileme gidelim diye başlayan tartışmalar mıdır... Yoksa kurban... Önem verdiklerini en sevdiğin için feda etmek midir... Ayrılmak zannederken kavuşmak mıdır... Kaybediş gibi görünen o anda verilen müjdenin sevinci midir... İnsanın "Artık buraya kadar" dediği yerde buradan sonrası için şükretmesi midir... O zaman verilen müjde ile sevinme zamanı... Bayramınız bayram olsun...   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Her düşmüşün asıl sorusudur......

GERÇEK BAYRAM NEYDİ?

Resim
Meryem ve Hülya ilkokul ikinci sınıfa giden iki arkadaştı. Birbirlerini çok severlerdi. Sınıfta beraber otururlar, birlikte vakit geçirmekten keyif alırlardı. Ev hayatları ise birbirlerinden çok farklıydı.  Meryem kalabalık bir ailede bahçeli bir evde yaşıyordu. Sıcak bir mahalle ortamları vardı. Hülya ise çekirdek ailesi ile apartmanda yaşıyordu. Oturdukları çevrede akrabaları da yoktu. O yıl bayram tatiline çok az kalmıştı. Çocuklar kendi aralarında bayramda nerede olacaklarının konuşuyorlardı. Meryem gözlerinin içi parlayarak, “köydeki bayramlar çok keyifli geçiyor, köye gideriz” dedi.  Hülya ise, “Sıradan bayram işte, evde oluruz herhalde” diyordu. Sıradandı çünkü onlar için bayramda farklı bir şey yapılmazdı.   Meryem’in bayramı çok neşeli geçiyordu. Kuzenleri teyzeleri dayıları herkes köyde oluyordu. Arife gününden gidip hep beraber anneannesinin evini temizliyorlardı. Çok kalabalık oldukları için işleri de çabuk bitiyordu. Bir taraftan sarmalar sarılıyor bir t...

YENİDEN YEŞERTMENİN TAM ZAMANI

Resim
Çocukluğumun en güzel hatıraları, babaannemin dizinin dibinde toplandığımız o sıcacık anılarda saklı. İncir ağacının gölgesinde ona hayranlıkla kulak verirdik. Bazen tatlı tatlı gülümseyerek bir mani söyler, bazen de geçmişten bir hikâye anlatırdı. Ne söylese içimize işler, gözlerimizin içi gülerek dinler, hiç bitmesin isterdik. Babaannemin küçük, sedef işlemeli bir çakısı vardı. O çakı cepten çıktığında bilirdik ki bir meyve soyulup avucumuza bırakılacak ve ardından birkaç nasihat gelecekti. En çok incir zamanlarını severdim. Bahçedeki incir ağacının dallarına uzanır, elleriyle topladığı incirleri hepimize pay ederdi. “İncir meyvesi berekettir,” derdi, “Her lokmasını kıymetini bilerek ye.” Onun bu sözleri, yıllar sonra inciri neden bu kadar sevdiğimi anlamamı sağladı.  “Hayatta yerini bil, sorumluluk al, faydalı ol,” derdi. O zamanlar bunun ne kadar büyük bir öğreti olduğunu anlayamamıştım.  Aynı incir gibi… İncir, tarih boyunca bolluğun, bereketin simgesi olmuştu. Ama ona du...

MASUMLAR ŞEHRİNDE BİR GÜN

Resim
"Biz orada doğmadık...  Ama orada büyüdük...  Çünkü Müslüman zulm gördüğü yerde büyür ve çoğalır..."  Y.H HANGİ ŞAHİT OLUNAN DELİL KOYMAYA YETMEDİ?  ŞAHİTLİK DELİL KOYMAYI GEREKTİRMEZ MİYDİ?  & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & "Bu senin yaşamın… Bu senin yaşamın ama, beni de ilgilendiriyor! Evet, senin yaşamın beni de ilgilendiriyor. Çünkü; aynı zamanda, aynı seyirci karşısında, aynı sahneyi paylaşıyoruz." YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

BİRLEŞMENİN GÜCÜ

Resim
Ve beklenen gün gelir... O günü güzel yapan tüm hazırlıklar tamamlanır... Tüm sabredişlerin ardından... Bir olmanın kıymeti bilinir... Birleşen olunca insan Kıymetlenir... Kıymetlendirir... Güçlenir... Güçlendirir... Çünkü birleşen birden üstündür... Bu bayram güzel ol... Güzelleştir... Hayırlı Bayramlar :) & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar… Aslında bu çok önemli değildir… Mesele iyi insanlarla birlikte olabilmek, "iyi insanlarla iyi ilişki kurabilmektir"... YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

DENEYİMSEL ÖĞRETİ

Resim
  İnsanın hikayesi yaratıldığı andan itibaren hiç değişmedi. Zaman içerisinde bazı şeyler yenilenip değişse de hayat yolculuğumuz hep aynı şekilde devam etti… Benzer istekler, problemler, sorunlar, şikayetler… Aslında bütün mücadele mutluluk ve başarı içindi... Kiminin uzun ömrü olur kiminin kısa ama bir şekilde mutlu ve başarılı olmak için yapar insan ne yaparsa… Peki neden çoğunluk kendini mutsuz ve başarısız hisseder o halde? Etrafındaki insanlarla, işiyle, gücüyle, sağlığıyla sorunlar yaşandığında insan kendine karşı dürüst ise ilk şu soruyu sorar “Bir yerlerde hata yapıyorum ama nerede?” Elbette hatasız insan olmaz ama hatalar sürekli tekrarlanıyorsa işte o konuda işe yarayan yöntemleri bilmiyoruz demektir. Günlük hayatın akışında, bir meslek başında ya da okullarda birçok doğru strateji öğrenebiliyor insan.  Mesela alet kullanmak, ölçüm yapmak, su, hava, ısı gibi tabiattaki verileri kullanmak ve bu alanlardaki yöntemler... Oysa hayatımızın en önemli kısmını oluşturan ili...

DEDEM VE BEN - İNSANLIĞIN MEMLEKETİ OLUR MU?

Resim
Dedeciğim, seni görmeyeli uzun zaman oldu çok özledim gülüşünü, bana “Aslan torunum” deyişini, sırtımı sıvazlayıp desteğini hissettirişini… Öncelikle sana teşekkür ederim. Yeri geldi bana moral verdin yeri geldi bana ders verdin. İyi ki varsın… Okulumu sormuşsun dedeciğim, evet tatil bitti ve okullar açıldı. Okullarda tüm öğrencilere ilk ders bir video izletildi. Bizler de tüylerimiz diken diken izledik o videoyu.  Sonra tarih öğretmenimiz; “Gençler, şu kapıdan biri gelse ve savaş var kimler gelir dese kim gitmek ister?” diye sorunca tüm sınıf ayağa kalktı.  Biz çok üzüldük, hala da üzülüyoruz. Bir seneyi aşkın bir süre oldu dede. Kardeşlerimizi izledik, annelerimizi izledik, babalarımızı izledik, dedelerimizi, ninelerimizi izledik… Oturduk ekranın karşısına ve izledik durduk. Onlar orada sabretti biz burada sabrettik. Yumruklarımızı sıktık, dişlerimizi sıktık. Yaralandık ve o yara kapanmadan yenisi açıldı, durmadan da kanadı. Dede, bıraksalar var ya… Bir de başka sınıflardan ...

OLAY YERİ İNCELEME

Resim
Ayten yavaşlayıp, yanında duran arabayı fark etmemişti bile. Bütün dikkatini gördüğü ve çözmeye çalıştığı olaya yöneltmişti. Bir araç ve etrafında polisler vardı. Ne olduğunu ve polislerin neyi neden yaptığını anlamaya çalışıyordu.  O esnada yanında duran araçtaki adam “Ayten abla ne olmuş, neden polisler burada!’’ diye sordu. Adamın sesiyle kendine geldi Ayten; - Ben de bilmiyorum ki anlamaya çalışıyorum. Burası sarı şeritlerle çevrilmiş. Polisler önce arabanın her tarafından fotoğraflarını çektiler. Sonra başka bir polis, arabanın kapısını açarken içeriyi kokladı, eldivenlerini giydi. Arabanın içine de üzerinde numaralar olan kartları yerleştirip resimlerini çektiler. Bagajdaki eşyaları da aldılar, poşetlere koyup götürdüler. Ben geldiğimde polislerden başka kimse yoktu. Öncesinde kimler vardı araçta bilmiyorum, götürmüş de olabilirler.  Ayten, polislerin titizlikle çalışmasını izlerken fark etti ki her hareketin bir anlamı, her detayın bir sebebi vardı. Fotoğraflar çekiliyo...

KENDİNE YOLCULUK

Resim
Elini çenesine koymuş, başını da hafifçe cama yaslamış dışarıyı izliyordu. Hava soğuktu ama gördüğü manzaralar içini ısıtıyordu. Uzun zamandır hayal ettiği şeyi yaşıyordu Zeynep. Tam da o sıra bembeyaz karla kaplı dağın etrafında dolanıyordu tren. Ne iyi etmişti de doğum gününde böyle bir hediye düşünmüştü annesi.  Doğuya giden bir tren yolculuğuna kim hayır diyebilirdi ki zaten. Bir de bunu onun adına birinin düşünmesi kadar güzel bir şey olmasa gerekti. Hayat yolculuğunda, insanın elde edeceği en büyük imkanlardan biriydi, iyi bir anne babaya sahip olmak... Düşündü Zeynep, şükretti… Dünyaya geldiği için… Annesi için… Bu yolculuk için... Hayat yolculuğunda sürekli desteklendiği için... Öylesine müteşekkirdi ki… Hissettiği mutluluğun bir tarifi yoktu... Bu tren gezisinde yolculuk yapan bir tek Zeynep değildi elbette. Hemen yan vagonda ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş Ayşen vardı. İki ay önce planlamıştı bu yolculuğu sevdiğiyle. Evlilik planları yaptığı zamanlarda nerden bileb...

YA OLMASAYDIN?

Resim
Akşam güneşi yansımaya başlarken pencerelerden, evlerde bir telaş bir koşturmaca olurdu bu günlerde. Sokağa yayılan mis gibi yemek kokuları, mahallenin fırınından gelen buram buram pide kokusunun peşinde kuyruk oluşturan çocuklar.  Ali'lerin evinde de bir koşturmaca vardı. Herkes bir işin ucundan tutmuş koşturuyordu. Ali ise babaannesinin yanında oturmuş duasının bitmesini bekliyordu. Soracağı sorular vardı.  - Babaanne arkadaşım oruç tutacakmış ben de oruç tutmak istiyorum ama neresinden tutmam gerekiyor?  Babaanne torunu Ali'nin başını okşayarak gülümsedi.  - Bir yılda 12 ay vardır yavrucuğum. Bunlardan bir tanesi çok kıymetlidir. Kıymetini biz ölçemeyiz. Ah evladım keşke biz de kıymetini tam olarak bilebilseydik. - Hangi ay babaanne merak ettim, adı ne? - Merak et ki öğrenebilesin evladım. Bu ay ne kadar güzel bir aydır bir bilsen. Bu ayda yapılan her şey çok kıymetli. Ettiğin tebessüm, yaptığın yardım, çocuklara sevgin, yaşlılara hürmetin, anne babana yapıp ettik...

HER İSTEDİĞİNİ YAPMAK MIYDI ÖZGÜRLÜK?

Resim
İnsanların dikkatini çeken ve aklında yer eden bir siması vardı. En dikkat çekici özelliği ise siyah ve mor karışımı olan saçlarıydı. Herkesin ona bakmasına alışmıştı Arzu ama o sadece telefonuna bakar, kafasını bile kaldırmazdı. Her zaman kendi yolu, kendi seçimi ve kendi fikirleri vardı. Arzu, kendi istediği şekilde yaşardı hayatını. Ne de olsa özgürdü bu hayatta … Üniversiteye başlamasıyla birlikte farklı bir şehre gitmiş ve aile evinden de ayrılmıştı. Üniversiteyi bitirmekte de zorlanıyordu. Ona göre bir yerde sabahtan akşama çalışmak özgürlüğünü kısıtlayan bir şeydi. Özgür olabileceği bir iş ve ortamı istiyordu. Sonunda sevebileceği bir iş bulmuştu, internette içerik üretiyor ve insanlara gösteriyordu. Bundan bir de para kazanıyordu. Bu iş bayağı onun vaktini almaya başlamıştı. Bu yüzden üniversiteyi de uzatmıştı hatta. Son iki yılda o kadar değişmişti ki ailesi bile görse tanıyamayabilirdi. Telefonunda uzun süre vakit geçirmeyi severdi, yeni diziler ve filmler izleyerek ...