Kayıtlar

iz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

DENEYİMSEL TASARIM ÖĞRETİSİ

Resim
İnsan merak eder, Mutluluğu, Mutlu insanları, İnsanların nasıl mutlu olduklarını. İnsan merak eder, Başarıyı, Başarılı insanları,  İnsanların nasıl başarılı olduklarını, Ve başarıyı nasıl devam ettirdiklerini. Merak etse de insan, mutluluğu ve başarıyı, Ulaşılmaz zanneder, bazen keser ümidini. Mutluluk bana haram der, Bilmez ki helali haram ettiğini. Kendisidir kendisine engel, Kendisidir ayağına çelme takan. Mutluluk da başarı da sonuçtur aslında Yapıp ettikleri de sebeptir bunlara. Yaparsam ne olur yapmazsam ne olur? bilmeden, Yaşar hayatı ve geçip gider… Deneyimleri transfer etmeden. Keşke ateşe değdiğinde yakacağını bilmek gibi, Hayatın da kuralları olsa. İlişki kurmadan önce mesela, Bir işe başlamadan, evlenmeden, anne baba olmadan, Bir adım atmadan henüz, Uyarsa insanı, sonuçlar hakkında. İnsan ister, Anlık değil de gerçekten mutlu olmayı… Kısa süreli olmayıp, uzun vadede başarılı olmayı… Problemlerini çözebilen olmayı... Peki nedir tüm bunların gerçeği?  Çifter, çifter ...

ESKİYİ AT YENİYİ KAP

Resim
Nermin Hanım sabah uyanır uyanmaz ilk işi duvardaki eşinin fotoğrafına bakardı. Ona bakmadığında kendini suçlu hissederdi. Yaşadıkları ev oldukça eski bir evdi. Asırlardır depremlere maruz kalmış ama ayakta kalmayı başarabilmişti. Tıpkı Nermin Hanım gibi.   Evin ahşap zemini üzerinde yürürken gıcırdayan tahtaları sesleri bir bir geçmiş anılarını hatırlatırdı. O sabah da aynı ses ile buluşunca içinden “Hey gidi günler…” diye iç geçirdi. Sanki çocukları yürüyor, hemen yan odadan da rahmetli eşi geliyormuş hissini verdi. Ondan kalan baston, tesbih her bir şey duvarlarda asılıydı. Nermin Hanım’ın gelinliğini zamanında mahallede giymeyen genç kız kalmamıştı. Duvağı, çiçeği, ayakkabısı, rugan çantası her bir şeyi. O naftalin kokan sandığında sarılı kat kat bohçaların içerisinde dururdu. Onun için eski olan her şey çok kıymetliydi. Uzun uzun geçmişe dalardı. O zamanki şarkılardan, türkülerden mırıldanırdı. Yüzündeki derin çizgiler onun taşıdığı ağır yüklerin izleriydi sanki. Mahallede he...

HER ŞEY İÇİN ÇOK MU GEÇ?

Resim
Her zaman uyanmakta zorlandığı vakitte bugün ilk kez kendiliğinden gözlerini açmıştı Nilgün. Havaya baktı ve seher vaktinin güzelliğine gülümsedi. Aslında pek de gülümseyecek hali yoktu. Aylardan aralık değildi ama onun için epeyce uzun bir gece oldu. Yarısı uyumakla yarısı düşünmekle geçen bir gece… Nilgün’ün sakin, dingin bir hayatı ve sevdiği bir işi vardı. Yaşadığı hayattan ve halinden memnundu. Ancak ailesi artık evlenmesi gerektiğini düşünüp bu konuda çok baskı yapıyordu. Aslında isteyeni de pek çoktu. Ama o biraz daha beklemek istiyordu. Kendince hedefleri olsa da bu baskılar altında bunalıyordu. Yine böyle bir zamanda bir teklif almıştı.  Necati Bey, bakımlı, boylu poslu, iyi bir ailenin çocuğuydu. Referansı da sağlamdı. Nilgün de ısrarlara dayanamayıp tanışmayı kabul etti. Ve her görüşmede Necati’nin ihtiyaç görmesi, cömertliği ve doğru davranışları onun hoşuna gidiyordu. En sonunda da evlilik teklifine “Evet” dedi.  Fakat büyük bir sıkıntı vardı. Yaşanan ekonomik kri...