Kayıtlar

seçim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

SEÇMEK Mİ HESAPLAMAK MI?

Resim
Elif, işten çıkınca hava kararmamıştı henüz. Koştur koştur markete uğradı. Çarpan kalbinin sesi neredeyse dışarıdan bile duyuluyordu. Bir yorgunluk hissetti bacaklarında. Markette önündeki sırayı görünce aldıklarını bırakmayı düşündü bir anda. İnternetten sipariş veririm bu sıra beklenir mi diye düşünürken bir taraftan da hesap yapıyordu. İnternetten alırsa daha pahalıya gelecekti. “Parayı kolay mı kazanıyorsun kızım Elif!” diye söyleniyordu kendine ama beklemek de istemiyordu. Bütün gün işte yorulmuştu. Beklemek yerine alışveriş yapmaya karar verdi. Kendiyle konuşurken gözü bir anne ile çocuğuna takıldı. - Anne, param buna yeter mi? - Hesaplayabilirsin Nehirciğim. - Anne param yetmezse sen vermez misin? - Veremem kızım bir anlaşma yaptık ya seninle. - Tamam anneciğim. Sadece Elif değil markette durumu fark edenler de anne ve kızı izliyordu. Elif'e çok da yabancı gelmiyordu bu gördükleri. Kendi çocukluğu gelmişti aklına. Babası ile alışverişe gittiklerinde babası seçenek sunardı ve...

BIRAKAMAMAK

Resim
Yıllardır yaptığı gibi bu sabah da herkesin kahvaltısını hazırlamıştı Sevgi. İşe gidecekleri işe, okula gidecekleri okula uğurlamıştı. Herkesi evden gönderdikten sonra sıra kendiyle baş başa kalmaya gelmişti. Günün en sevdiği saatleri bu saatlerdi. Çünkü kaygısını, korkusunu, endişesini dile dökerken bir yandan da işlerini yetiştirmeye çalışırdı.  Şu sıralar oğlu Mustafa vardı düşüncelerinde. Okulunu bitirmiş ve mezun olduğu alanda çalışmaya başlamıştı. Her şey yerinde güzelce ilerliyordu. Fakat Sevgi’nin kafasındaki sorular bir türlü tükenmiyordu. Sürekli yaşadıklarını tekrar düşünüyordu zihninde. “Oğlum okulu kazandı, istediği bölümü de okudu. O bölümde çalışmaya da başladı. İşi de iyice kavradı. Arkadaşları da iyi çocuklar. Şimdi beni rahatsız eden şey ne o zaman? Kendi ayakları üzerinde de duruyor. Eeeeee? Neden içim bir türlü rahat edemiyor? Hakim olamadığım bir kontrol etme isteğim neden var? Güvenmiyor muyum başarılarına yoksa? Bir şeylerin yanlış gitmesinden çok mu korkuyor...

KENDİNE YOLCULUK

Resim
Elini çenesine koymuş, başını da hafifçe cama yaslamış dışarıyı izliyordu. Hava soğuktu ama gördüğü manzaralar içini ısıtıyordu. Uzun zamandır hayal ettiği şeyi yaşıyordu Zeynep. Tam da o sıra bembeyaz karla kaplı dağın etrafında dolanıyordu tren. Ne iyi etmişti de doğum gününde böyle bir hediye düşünmüştü annesi.  Doğuya giden bir tren yolculuğuna kim hayır diyebilirdi ki zaten. Bir de bunu onun adına birinin düşünmesi kadar güzel bir şey olmasa gerekti. Hayat yolculuğunda, insanın elde edeceği en büyük imkanlardan biriydi, iyi bir anne babaya sahip olmak... Düşündü Zeynep, şükretti… Dünyaya geldiği için… Annesi için… Bu yolculuk için... Hayat yolculuğunda sürekli desteklendiği için... Öylesine müteşekkirdi ki… Hissettiği mutluluğun bir tarifi yoktu... Bu tren gezisinde yolculuk yapan bir tek Zeynep değildi elbette. Hemen yan vagonda ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş Ayşen vardı. İki ay önce planlamıştı bu yolculuğu sevdiğiyle. Evlilik planları yaptığı zamanlarda nerden bileb...

HER İSTEDİĞİNİ YAPMAK MIYDI ÖZGÜRLÜK?

Resim
İnsanların dikkatini çeken ve aklında yer eden bir siması vardı. En dikkat çekici özelliği ise siyah ve mor karışımı olan saçlarıydı. Herkesin ona bakmasına alışmıştı Arzu ama o sadece telefonuna bakar, kafasını bile kaldırmazdı. Her zaman kendi yolu, kendi seçimi ve kendi fikirleri vardı. Arzu, kendi istediği şekilde yaşardı hayatını. Ne de olsa özgürdü bu hayatta … Üniversiteye başlamasıyla birlikte farklı bir şehre gitmiş ve aile evinden de ayrılmıştı. Üniversiteyi bitirmekte de zorlanıyordu. Ona göre bir yerde sabahtan akşama çalışmak özgürlüğünü kısıtlayan bir şeydi. Özgür olabileceği bir iş ve ortamı istiyordu. Sonunda sevebileceği bir iş bulmuştu, internette içerik üretiyor ve insanlara gösteriyordu. Bundan bir de para kazanıyordu. Bu iş bayağı onun vaktini almaya başlamıştı. Bu yüzden üniversiteyi de uzatmıştı hatta. Son iki yılda o kadar değişmişti ki ailesi bile görse tanıyamayabilirdi. Telefonunda uzun süre vakit geçirmeyi severdi, yeni diziler ve filmler izleyerek ...

EN KIYMETLİ HAMLE

Resim
  Her son, Yeni bir başlangıcı dizayn eder… Gece, bir günlük hedefini tamamlarken son hamlesinde etrafı ay ışığı ile aydınlatıyor… Güneş yerini aya bırakırken batışıyla akıllarda kalıyor… Ay yerini gündüze bırakırken ışığı ile akıllarda kalıyor... Ay ışığı gecenin karanlığını aydınlatmasıyla kıymetli… Güneş en soğuk günleri ısıtmasıyla kıymetli... Peki, senin sorumlulukların bittiğinde akıllarda bıraktığın ne? Seçimlerindeki öyküyü nasıl tamamlıyorsun? & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & "Milyarlarca insan içinde, 'bir' kişinin ne önemi olabilir ki? Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!" YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

SEÇTİKLERİMİZLE SEÇENEKSİZ KALMAK MÜMKÜN MÜ?

Resim
Mine sabah kalkmış apar topar hazırlanıp çıkmıştı yola. Trafikte giderken elinde telefon kimi arasam diye kara kara düşünüyordu. Borç istemek için kimi arasam? Yine ay sonu ve bitmek bilmeyen borçlarla baş başaydı…   Üniversite hayatı boyunca babasının verdiği harçlığı bir türlü yetiştiremiyordu. İş hayatında da farklı değildi Mine. Maaşı ona bir türlü yetmiyordu. Biraz daha rahat ederim düşüncesiyle kredi kartı almıştı ama işler iyice sarpa sarmıştı. Son taksiti ödeyip kurtulacağım derken yeni bir borç taksiti ile kredi kartının limitini sonuna kadar dolduruyordu. Üstelik bir sürü de ekstra borç birikmişti. Her ay sonu Mine için stres demekti… Arkadaşı, annesi, ablası, babası derken herkesi arayıp destek istiyordu. Hatta bir defasında annesi sitem ettiği için ona darılmıştı. Hele ablası için “parası var ne var sanki yardımcı olsa” diye içinden söylenip duruyordu. Ablası ise Mine’ye, çok tüketim yaptığını, harcamaları kısması gerektiğini söylüyordu. Mine her seferinde “aldıklarımın...

DENEYİMSEL TASARIM ÖĞRETİSİ

Resim
İnsan merak eder, Mutluluğu, Mutlu insanları, İnsanların nasıl mutlu olduklarını. İnsan merak eder, Başarıyı, Başarılı insanları,  İnsanların nasıl başarılı olduklarını, Ve başarıyı nasıl devam ettirdiklerini. Merak etse de insan, mutluluğu ve başarıyı, Ulaşılmaz zanneder, bazen keser ümidini. Mutluluk bana haram der, Bilmez ki helali haram ettiğini. Kendisidir kendisine engel, Kendisidir ayağına çelme takan. Mutluluk da başarı da sonuçtur aslında Yapıp ettikleri de sebeptir bunlara. Yaparsam ne olur yapmazsam ne olur? bilmeden, Yaşar hayatı ve geçip gider… Deneyimleri transfer etmeden. Keşke ateşe değdiğinde yakacağını bilmek gibi, Hayatın da kuralları olsa. İlişki kurmadan önce mesela, Bir işe başlamadan, evlenmeden, anne baba olmadan, Bir adım atmadan henüz, Uyarsa insanı, sonuçlar hakkında. İnsan ister, Anlık değil de gerçekten mutlu olmayı… Kısa süreli olmayıp, uzun vadede başarılı olmayı… Problemlerini çözebilen olmayı... Peki nedir tüm bunların gerçeği?  Çifter, çifter ...

BİRLEŞMEK

Resim
  Elif, otobüste giderken başını cama dayamış yolu seyrediyordu. Otobüs hızlandıkça yoldaki şeritler nasılda tek bir çizgi gibi görünmeye başlıyordu. Oysa ki hepsi birbirinden ayrı çizgilerdi. Zaman da böyle hızla akıp gidiyordu… Nasıl geçmişti yıllar diye düşünürken geçmişe, üniversite yıllarına gitmişti birden.  Üniversite kantininde oturuyordu ve kapıdan bir delikanlı içeri girmişti, “sanki bir yerden tanıyor gibiyim” diye düşünmüştü Elif. Vedat da kapıdan girer girmez tam karşıda oturan yeşil gözlü kızı yani Elif'i fark etmişti. Farklı şehirden gelen bu iki insan, seçtikleri okul ile aynı yerde buluşmuşlardı. İkisi de hemen hemen aynı yaşlardaydı ve yeni başlayacak süreçlerine merhaba demişlerdi. Vedat ülkenin kuzeyinden, Elif ise güneyden gelmişti. Vedat biraz daha soğukkanlı ve sakindi. Elif ise yerinde duramayan hareketli bir kızdı. Bakıldığında başka dünyaların insanı gibiydiler.  Peki nasıl oluyor da insan, ilk defa gördüğü birini kendine bu kadar yakın hissedebi...

HAREKET BEREKETMİŞ

Resim
İnsan ki, Yapıp ettikleriyle nasıl bir canlıymış böyle! Seçimleriyle yücelip, Yine seçimleri ile düşebiliyormuş meğerse. Gelecek için atılan bir tohummuş öyleyse, Hayırdaki tek bir kararı bile. Kendisine atılan pasları gole çeviren de, Yine kendisiymiş meğerse. İnsan ki, Bir sakınma makinesi aslında, isterse. Yaptıklarının yanına sakındıklarını eklediğinde, Golleri taşıyacakmış onu bir üst lige. Verilenlerle birlikte, Verilmeyenlere de şükrettiğinde, Anlayacakmış teslimiyetle, Verilenler neymiş meğerse.   İnsan ki, Umudunu kaybetmediğinde,  Düşmeyi de kalkmayı da bildiğinde, Varacağı yerle birlikte Gideceği yolu da sevdiğinde, Hatırlayacak o zaman, Gelme sebebini düşünürse… İnsan ki, Kendisine verilen potansiyeli bir bilebilse, Dönüşebileceği kişiyle arasındaki engelleri bir aşabilse, O başarının, mutluluğun tadını bir alabilse, Erecekmiş varacağı yere, Hem de daha bitmeden süre. Yeter ki inan, Çünkü öyle varacak kabule. Ve yine dönecek her şey başladığı yere, O da hayırdaki h...

EZGİ’NİN GÜNLÜĞÜ

Resim
“Ne zormuş günlük tutmak, aslında ilk kez yaptığım için bana zor geliyor. Nasıl başlasam? Sevgili günlük çok klişe ama bende bu klişeye uyumlanacağım sanırım. Uyum demişken…” Ezgi günlük tutmaya karar vermişti. İlk konusu ‘Uyum’ ve ilk ele alacağı kişi ise kendisiydi. İnsanın aldığı kararlarla olan uyumunu düşündü. Niyetlerini sonra davranışlarını yazdı. Ezgi tekrar ve tekrar düşündü… “Seçimlerim ve ben neden uyumlu değiliz? Halbuki, kararlarımı en iyi olduğunu düşündüğüm için seçmiştim. Şimdi kararlarım ve ben hiç benzemiyoruz, uyumsuzuz. Sevgili günlük, toprağına sıkı sıkıya tutunup kök salmak mı? Yoksa savrulmak mı daha iyi? Kime, nerede ve ne zaman uyumlanmalıyız? Ya kendimize?  Girdiğimiz farklı ortamlarda yaşantımıza uygun kısımları iyi belirleyip oralarda uyum sağlamak önemli olan. Uyumlanma sürecinde düşüncenin de önemi büyük. Yani karşımıza çıkan seçenekler arasında en doğru olanı düşünüp seçmeliyiz. Tabi seçeneklerin de gerçeğe en yakınını, şimdi karşımda bir sürü seçenek...

VAZGEÇİLMEZ

Resim
Emir, küçük bir ailenin tek erkek evladıydı. Bir ablası bir de annesi vardı. Hayat sanki o küçük yaşlarında omuzlarına büyük büyük yükler yüklemişti. Ama bu hayatta her dezavantajlı durumun bir de avantajı vardır. Emir, farkına varmadan bu yükleri taşıyarak problemlerine çözüm bulma konusunda gelişmiş, hayata karşı daha güçlü biri oluvermişti. Hayat, karşısına hep bir engel çıkarsa da Emir her seferinde yıkılmadan en zorlu problem leri bile aşmayı başarabiliyordu. Anne ve babası, çok erken yaşta evlenmişler ve hayatı gelişi güzel, kendi zevklerine göre yaşamaya çalışmışlardı. "Hayat bir gün, o da bugün." deyip sorumsuzca günlerini gün etmişler, hiçbir amaçları olmadan ömürlerini tüketmişlerdi. Hiçbir zaman da durup düşünüp çevrelerindekilerin yükünü almamışlar, bilakis onlara ekonomik sıkıntıları ile, psikolojik buhranlarıyla dert olmuşlardı. Akılları fikirleri iyi giyinmek, en iyi restoranları keşfetmek ve gıybetin dibine vurmaktı. Aileleri ne kadar uyarsa da onları hiç duym...