Kayıtlar

İÇERİKLER

SENİN MESELEN NE?

Resim
Leyla günlerdir yaşanan olaylara anlam veremiyordu. Aklı almıyor, canı fena sıkılıyordu. Görüştüğü kişilerle veya gittiği yerde konuyu bir şekilde mesele yaptığı şeye bağlıyordu. Konuştuğu kişiler ya çok ilgisiz ya da hayatlarında farklı meşguliyetleri olan kişilerdi. Kendi bir türlü işin içinden çıkamıyordu. Acaba çevresi ve diğer insanlar nasıl bakıyordu bu meseleye diye merak ediyordu. Sahi merak nasıl oluşur?  Neden herkes aynı şeyi merak etmez? Kim neyi, neyden dolayı merak ediyor?  İnsan gerçekten merak ettiğinde nasıl tepkiler verir? Bu gibi sorularla zihni meşgul olmaya başlamıştı. Okul çıkışı annesinin teyzesi olan Necla Teyze’yi ziyarete gidecekti. Belki onunla bu konuyu konuşabilirdi! Ne de olsa bizim gibi farklı meşguliyetleri yoktu ‘ne giysem ne içsem, nereye gitsem’ gibi…   -Necla Teyze Filistin olayları hakkında ne düşünüyorsun?  - “Yavrum ben çocuktum o zamanlarda Filistin mevzusu vardı. Düşün aradan yetmiş sene geçti. Kimler geldi geçti, hala Filistin halkı zulme uğram

ZAMANE ÇOCUKLARI İŞTE

Resim
Zeynep 7 yaşında, çok soru soran, cevaplardan kolay tatmin olmayan, konuşmayı seven bir çocuktu. Annesi, Zeynep’in bitmek bilmeyen, zaman-mekân fark etmeyen soruları için bir çözüm bulmuştu. Zeynep merak ettiği sorular için akşamı bekliyor, akşamları yemekten sonra anne babasıyla birlikte Zeynep’in gün boyu merak edip biriktirdiği sorular üzerine konuşuyorlar, sohbet ediyorlardı.  Yine sıradan bir gündü, Zeynep ailesiyle birlikte o gün dedesini ziyarete gitmişti. Zeyneplerin evinde televizyon izlenmezdi, dedesi ise akşam haberlerini hiç kaçırmazdı. Annesi akşam yemeğinin bulaşıklarını yıkarken Zeynep, dedesi ile haberlere dalmıştı. Bu demek oluyordu ki Zeynep’in akşam için oldukça sorusu olacaktı.  - Anne kavga etmek kötü bir şey değil mi? O zaman savaşmak da kötü bir şey olmalı.  - Bazen insanlar kendilerini savunmak için savaşmak zorunda kalabilir Zeynep çiğim. - Peki ya çocuklar ve kediler de tehlikeli midir anne? - Hayır canım, neden tehlikeli olduğunu düşündün ki? - O zaman hayvan

İletişim Çağında İletişimsizlik

  İletişim, mesaj alışverişi… Ama yakınındakilerle… İnsan uzağındakileri yakını yaptıkça… Uzağındakilere bilinç verdikçe… Yakınındakiler de uzağı olur… Oysa bu hayatta ancak sınırları olanın imtiyaz hakkı vardır… İlişkilerin yasalarını merak edenler için…   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.    & " Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar… Aslında bu çok önemli değildir… Mesele iyi insanlarla birlikte olabilmek, iyi insanlarla iyi ilişki kurabilmektir... " YAHYA HAMURCU   &   KİM KİMDİR    İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

KÜÇÜK ADIMLAR

Resim
                                                                          Sabaha karşı uyandığında camları açmayı ihmal etmedi... Yavaş yavaş gün doğumunun kızıla dönen hareleri, renk geçişleri kendini iyi hissettirdi. Hayatta hiçbir şey birdenbire olmuyor diye düşündü. Yeryüzü bize ne kadar çok işaret veriyordu… Gün yavaş yavaş kararıyor. Sabah yavaş yavaş gün ışımaya başlıyordu. Mevsimler kıştan yaza, yazdan kışa yavaş yavaş geçiyordu. Hele küçücük tohumun filizlenip topraktan görünmesi yok muydu? Usul usul, acele etmeden gün geldiğinde meyvesini veren bir ağaca dönüyordu. Merve’nin evliliğinde de böyle yavaş yavaş değişimler olmuştu. Her şey öyle güzel başlamıştı ki... Merve üniversiteyi bitirmiş. Güzel de bir iş bulmuştu ve projelerde aranan, parmakla gösterilen bir çalışan olmuştu. Şirkette yan departmandaki Selim’in ilgisini kısa sürede çekmişti. Selim çok centilmen, kadın ruhundan anlayan bir erkekti. Her yerde karşısına çıkar çeşitli sürprizler yapar ve kendisine hayran bırakı

HERKESİN BİR HİRASI VAR

Resim
Herkesin bir Hira'sı vardır, Gitmek istediği, saklanmak istediği, tek başına kalmak istediği. Onunki de Hira idi. Yolu zor, Yolu uzun, Bedeli büyük. Ama vardığında her şeyi unutturan, O emeği vermeye razı olduran. Nedir o Hira? Oysa baktığında sadece dağ ve taştı, Yolu sarp ve yokuştu. Sarp yokuşun ne olduğunu bilir misin? Bildiğinde, nedenin varsa çıkmak için kim görür ki yokuşu? Nedir o Hira? Tek başına ama yalnız değilken, Yükselişin sembolü, Sakladığın yerin adı, Bir dağdan çok öte olan, İnsanı bambaşka şeylerle karşılaştıran. Senin Hiran ne? Ya da kim? Kime sığınıyorsun, derdini anlatıp Ya da kime veya kimlere aşırı beğenilmek istiyorsun Nelerden uzaklaşmak istiyorsun, Neye yaklaşmak istiyorsun? Öyle ya her insanın farkında olmadığı bir Hira’sı vardır. İyi geldiğini düşündüğü insanlardır bu kimi zaman. Kimi zaman da sığınmak istedikleri. Eşi, babası, kardeşi, arkadaşı… Bir dağ gibi gördüğü Hira’sı. Peki, senin Hira’n kim? Kendine benzeyenleri mi seçiyorsun, Yoksa kendinden far

BİLSEYDİ

Resim
  Her insan merak eder hayatında bir şeyleri... Kimi tarihini, geçmişini merak eder, kitaplar okur, araştırmalar yapar, müzeler gezer. Vay be! deyip etkilenir geçmişin kokusundan. Kimisi teknolojiyi merak eder, yeni olanı bilmek ister. Yeni bilimsel makaleleri okur, uzaya çıkan bilim adamlarını araştırır. Hayran kalır topladığı bilgilere. Öyle ya, her insan merak eder bir şeyleri. Sevdiklerini, özlediklerini, yaşayacaklarını... İnsan merak eder kendini, ailesini, arkadaşlarını… Ama bazen anlayamaz kimin kim olduğunu. Neden böyle konuşuyor, neden böyle yürüyor, neden böyle iş yapıyor veya neden buna kızıp seviniyor? Bazıları değişik geliyor insana.  Farklı olanlara bakarken şaşırıyor, gıcık oluyor, kızıyor. Oysa bilmiyor gerçeği… Bilseydi eğer, Kendisinden farklı olanın aslında şifası olduğunu, Hayatındaki o tıkanıklığı “gıcık” dediği kişiden öğrenip bunu çözebileceğini, Ondan öğrenecekleriyle ve ona öğretecekleriyle yükselebileceğini, Yine de uzaklaştırır mıydı problemin anahtarını? Bi

VAZGEÇİLMEZ

Resim
Emir, küçük bir ailenin tek erkek evladıydı. Bir ablası bir de annesi vardı. Hayat sanki o küçük yaşlarında omuzlarına büyük büyük yükler yüklemişti. Ama bu hayatta her dezavantajlı durumun bir de avantajı vardır. Emir, farkına varmadan bu yükleri taşıyarak problemlerine çözüm bulma konusunda gelişmiş, hayata karşı daha güçlü biri oluvermişti. Hayat, karşısına hep bir engel çıkarsa da Emir her seferinde yıkılmadan en zorlu problem leri bile aşmayı başarabiliyordu. Anne ve babası, çok erken yaşta evlenmişler ve hayatı gelişi güzel, kendi zevklerine göre yaşamaya çalışmışlardı. "Hayat bir gün, o da bugün." deyip sorumsuzca günlerini gün etmişler, hiçbir amaçları olmadan ömürlerini tüketmişlerdi. Hiçbir zaman da durup düşünüp çevrelerindekilerin yükünü almamışlar, bilakis onlara ekonomik sıkıntıları ile, psikolojik buhranlarıyla dert olmuşlardı. Akılları fikirleri iyi giyinmek, en iyi restoranları keşfetmek ve gıybetin dibine vurmaktı. Aileleri ne kadar uyarsa da onları hiç duym