Kayıtlar

dua etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

VAZGEÇME

Resim
SEN bizden vazgeçmezken biz nasıl geçeriz SEN’den.. Sen bizden hiç vazgeçmedin RABB’imiz... Nerden mi biliyoruz? Bizi kovduğun kapının eşiğine gelmemize izin vermenden… Yetmeyip ardından bize kopya çekmemiz için gönderdiğin kitaptan... Bize, dargınken bile sınavımızı kazanmamız için kapının arkasından göz kırpmandan... Tıpkı bir babanın çocuğuna kızması ama kıyıp da atamaması gibi, vazgeçmemesi gibi... Bundandır ümidimiz... Bundandır kapıdan ayrılmayışımız... Bundandır kapıyı tekrar tekrar yoklamamız... Bundandır kaygıyla umut arasındaki duygularımız... Bundandır endişe içindeki gözyaşlarımızın içine sakladığımız küçük tebessümlerimiz… Bundandır o kapının eşiğinde dolanıp durmalarımız... Vazgeçmeyişimiz bizim merhamete layık oluşumuzdan değil senin merhametine olan eminliğimizdendir... Biz hürmete layık olduğumuz için değil sen kapına gelen misafire çok hürmetkâr olduğun için bu dualarımız, tövbelerimiz... Bu cabbarlığımız, cesurluğumuzdan değil senin bize verdiğin cesarettendir... Sın...

HANGİ BİRİLERİ?

Resim
Birileri vardı, Elinde kahvesini yudumlarken, Masada olmayan tatlıdan yakınırdı. Evinde yorganıyla uyurken, Duvarda olmayan klimayı düşünür dert yanardı. Buzdolabı doluyken daha ne alsam diye sorardı, Dün yaptığı yemekte bugüne artmıştı, Onun yeri artık dolap değil çöp konteynırıydı. Elinde telefon ailesini hiç aramazdı, Aile bağları azalmıştı, varken yokluktaydı… Birileri vardı, Çadırında ıslak battaniyeye sarılırken, Gözleri sokakta koşturan çocuğunu arardı. Dağıtılabilirse, yiyeceği yemeği beklerken, Kalbinde sıcacık yer kaplayan yuvasını anardı. Gözleri çocuklarındaydı, yuvalarındaydı, vatanlarındaydı… Bir de, Aynı dünyada farklı yerlerde, Ruhları ise yan yana olanlar vardı… Onların yemek yerken de canı yanardı, Çünkü yiyemeyen kardeşleri vardı. Aile buluşmalarında içlerini hüzün kaplardı, Çünkü kardeşleri çok azalmıştı. Yatarken giydiklerinden, sarıldıklarına utanırlardı, Odalarındaki boş yatağa bakıp dalarlardı, Onlarda olan kardeşlerinde noksandı… Çünkü orada uyuyanların yerleri...

BİR RÜYAYA UYANMAK

Resim
Şiddetli bir gürültüyle uyandı. Kulakları sağır edecek bir sesti bu. Derin bir çınlama. Hala devam etmekte. Gözlerini açıyor ama bir şey fark etmiyordu. Kapkaranlık. Zifiri karanlık… O da ne? Bir ses daha… Havai fişek gibi uzaktan. Hayır! Yaklaşıyordu. Yer yerinden oynadı sanki. Ne oluyor deprem gibi ama değil… Farklı farklı yerlerden gelen benzer sesler. Belli belirsiz çığlık sesleri duyulmaya başladı. Odasını tanımaya çalıştı. Doğru ya, odasında olmalıydı, yatağında doğruldu. -Anne! diye bağırdı. Annesinin bağırdığını duydu. -Sakin ol kızım geliyorum, kardeşini de almam gerek. Hayır! Kardeşim daha 7 aylık. Şimdi nasılda korkmuştur. Kapıya yöneldi. Tam kulpa uzandı ki, yer ayağının altından çekildi. İçinden bir parça koptu da kapı kulpunda asılı kaldı sanki. Annesinin çığlığı oldu kulağındaki son ses. Kardeşim, annem, babam, yan binada oturan arkadaşı Ahmet, hava soğuk olduğu için apartmanın girişinde onlara ayrılmış kutuda uyuyan kedicikler… Ne olacaktı şimdi! Yüzünden süzülen yaşla...