Kayıtlar

Kim Kimdir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KİM BU ANLAŞAMADIKLARIM

Resim
"Hızına yetişemiyorum, çok hızlı hareket ediyor!" "Susma bilmiyor!" "Off o kadar yavaş hareket ediyor ki... Hep onun yüzünden bir yerlere geç kalıyoruz!" "Herkese mavi boncuk dağıtıyor, dağınık olduğu gibi verdiği sözü de unutuyor!" "Herkese mesafeli davranıyor. Ne desen hayır diyor!" "Sırf beni uyuz etmek için yapıyor!" Bu cümleler size de bir yerden tanıdık geldi mi? Problem, insanların bizden farklı olması mı? Veya herkesin bizim gibi olmasını beklememiz mi? Problemin farklılıklar olduğunu düşünürüz. Oysa farklılıkları yönetenler bir arada daha iyi yaşarlar. Farklılıkları yeniden tanımlamaya hazır mısın? Bu sefer gerçeğin yöntemiyle...   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & "İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi… Tek başına ...

ZITLIKLAR

Resim
Hayatta her şey nasıl da zıddıyla var. Sıcak ile soğuk gibi, Yaz ile kış gibi, Sevinmek ve üzülmek gibi… Çünkü gerçek, zıddı varsa vardır. Gerçek olup olmadığı nasıl anlaşılır ki hayatta? Zıddına bakınca besbellidir gerçekliği. Yani sıcağın varlığı soğuk olunca anlaşılır. Doğum varsa ölüm de vardır, Zorluğun hakikati kolaylığın varlığıyla ispatlanır. Her şeyin başı ve sonu olduğu gibi… Bu nasıl bir zıtlık ki Gerçeğin de ispatı aynı zamanda. Hem birbirlerinin varlık sebebi, Kadın ve erkek gibi, Gece ve gündüz gibi, Kış ile yaz gibi, Hem de birbirlerinin yokluk nedeni… Gece gelince aydınlığın, Gündüz gelince karanlığın çekilmesi gibi. Ve insan; Sevinciyle hüznüyle, Yokluğuyla ve varlığıyla, Derdi ve dermanıyla, Problem ve çözümüyle Zıttı ile yan yana yaşarken bu hayatta Zıtlıklar, terslik gibi gelir ona. Oysa her zıtlık ispattır hayat oyununda, Gerçeğin varlığına bir delildir insana.   Peki, insan ne yapar? Kızar, küser zıddına. Düzenli olan, esnek olana, Hızlı olan, yavaş olana, Fay...

BAK SANA NE ANLATACAĞIM!

Resim
Elmas iyi bir dinleyici, Haktan ise iyi bir konuşmacıydı. İşyerinde o gün ne yaşadıysa eve gitmeyi bekleyemez, arar eşine anlatırdı. Elmas ise eli işte de olsa açar dinlerdi. Hiçbir şey olmasa da yine arar ne yapıyorsun diye sorar, karısından bir tüyo alırdı.  -Yemek yapıyorum Haktan. -Kolay gelsin, ben de bugün öğlen kuru fasulye pilav yedim. Sorma Elmas, çok da pişmemiş rahatsız etti. Çıktım biraz hareket edeyim diye, bizim devreden Mahmut’u gördüm. Onlar da ev almışlar İzmir’den, tadilat yaptırıp taşınacaklarmış. Tadilat demişken bizim Ankara’daki evin de balkonunun kapatılması gerekiyor. ‘Kiracı kışın soğuk geçiyor abi, kapatılırsa iyi olur’ demişti ya. Ben bir sorayım tanıdıklara… Elmas ise kulağında telefon,  -Hıı hıhı tamam, gibi kısa ses ve kelimelerle karşılık veriyordu.   Haktan’ın çocukluğundan başlıyordu konuşma hikayesi. Kelimeler ağzından net çıkana kadar bir dolu seslerle derdini dile getirirmiş, kelimeler netleşince de kimse onu tutamaz olmuştu.  Çocu...

KÖYDEKİ İŞLER

Resim
Her cuma olduğu gibi bu sabah da heyecanla doğruldu yatağından. Hemen odanın pencerelerini açarak mis gibi kokan köy havasını içeriye aldı. İnsanın içini ısıtan sıcacık güneş ışığıda eşlik etti o mis gibi kokuya. - Bugün çok işimiz var çoook, diyerek kardeşini de uyandırdı Ayşe.  Hem haftanın son günü hem de en sevdiği gündü bugün Ayşe’nin. Hafta içi şehir merkezinde kalan babaları o gün eve gelecekti. Köy ile merkez arası uzak olduğu için hafta içi merkezde kalıp, cuma günü işi bitince köye gelirdi. Yaz tatillerinde günleri bu şekilde geçerdi bu küçük ailenin. - Babam gelmeden bütün işleri bitirelim. Banyo yapıp, saçlarımıza da babamın geçen gelirken getirdiği kırmızı kurdeleli tokaları takıp babamı bekleyelim. Güzel olmaz mı, dedi kardeşine. Evlerinin bahçe duvarları taştan yapılmıştı. Çok yüksek değildi fakat bahçe sınırı belli olsun diye çevrilmiş bir duvardı. Mavi renge boyanmış, tahtadan bir bahçe kapısı da vardı. Bazen açılırken ağlarcasına gıcırdayan sesler çıkarsa da -nede...

HAYAT KAZAN, BEN KEPÇE

Resim
Necmiye öyle zorlanmıştı ki ilk çocuğunda… Doğumu, gazı, ağlaması, uykusuz geceler derken hiç bitmeyecek gibi geliyordu. Tam düzene koydum derken de aldığı haberle şaşırmış kalmıştı.  - Eyvah şimdi ne yapacağım?  İkinci çocuğuna hamileydi, almak isteyeceği en son haberdi bu. Şu aralar ilk çocukta hala çıraklık yaşıyordu, ikinci ile bu hayatı nasıl devam ederdi? Kaygılar içinde düşüncelere dalıyordu. Ancak hissettiği kaygıların çoğu ikinci çocuğunu kucağına aldığında uçup gitmişti sanki. Kucağında bebek değil de gelecekteki sakinliği tutuyordu sanki. Üç ay olmuştu Meryem bebek doğalı. Ne bir ağlama ne de uykusuzluk vardı. Necmiye için korktuklarının tam tersi olmuştu. Meryem yedi aylık olmuştu ama varlığı ile yokluğu anlaşılmıyordu. Annesi ilk çocuğunun hareketine kapılmış onu tutmaya çalışırken Meryem de yattığı yerden sanki annesine yardımcı oluyordu. Biberonu iki eliyle kavrayıp kendi kendine mamasını içip sonra kıvrılıp yatıyordu. Necmiye tüm gün işlerini, alışverişin, yeme...

KİM BU İNSANLAR

Resim
Bu sabah hayata yeniden gözlerini açar gibi uyanmıştı. Yeni başladığı işte ilk günüydü. Bebeğin doğum anındaki zorlanması gibi hissetti Zeynep o sabah. Açlığını gidermek için çığlıklar saçan o bebek gibi, Zeynep’in iç dünyasında da çığlıklar vardı.  Uzun yıllar özel bir firmanın muhasebe bölümünde çalışmıştı. Yoğun bir çalışma sistemi vardı ve Zeynep orada terfiyi alabilmek için büyük emekler vermişti… Şimdi ise çalışma koşulları daha iyi olan bir şirkette işe başlamıştı. Yine de içi buruktu, değişiklik yapmak zordu Zeynep için. "İnsan mutluluğu ve hüznü bir arada yaşarmış dedikleri bu olsa gerek." diye düşündü.  Bulunduğu ortama, arkadaşlarına, işine çok alışmıştı. Şimdi ise bineceği otobüs bile değişecekti. “Şimdi ne var bunda?” diyenler olabilir elbet ama Zeynep için bu bile alışılması zor bir durumdu. Oldu olası farklılıklara uyumlanırken çok zorlanıyordu Zeynep.  Keşke bir yolla kalsa bu farklılıklar; onu tedirgin eden şeylerden biri de yeni ekip arkadaşlarıydı....

SENİN ZIDDIN NE?

Resim
  Kim Kimdir? Hayatta Her Şey Zıtlıklar İçerisinde... Ve Her şey Zıddıyla Uyumlanınca... Çok Güçlü Oluyor... O Tam Bir Eğlence İnsanı... O Tam Bir Fayda İnsanı... O Tam Bir Atak İnsanı... O Tam Bir Savunma İnsanı... O Tam Bir Kural İnsanı... O Tam Bir Kriz İnsanı... İnsan Zıddında Hayat Bulur Aynaya Baktığında Gördüğünü Tanımak İster Misin?   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi... Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

ANNEM NEDEN BENİ ANLAMIYOR?

Resim
Annesinin kapıyı çalmadan odaya girmesi ile beraber Ezgi irkildi. Gözlerini kapıya çevirdiğinde annesi ile karşı karşıya geldi. - Ezgi, Elif Teyzen Ankara’dan geldi. Hadi onu ziyarete gidelim.  -Annecim bugün gitmemiz şart mı?  - Kızım sana kalsa gitmemize de gerek yok. Sen sakın benimle hiçbir yere gelme olur mu?  Annesi Ezgi’nin açıklamalarını dinlemeden söylenmeye başlamıştı. - Anneciğim tam sınav haftam… Ezgi kuralları ve ilişkilerinde sınırları olan birisiydi. Ama annesi bu sınırları sürekli ihlal etmeye çalışıyordu. Oysaki Ezgi, küçüklüğünden beri bir şeyleri yalnız yapmayı seven bir çocuktu. Kendi odasında sıkılmadan vakit geçirebilirdi. Küçüklüğünde istemeyerek de olsa annesiyle bir yerlere gitmiş olsa da o planlarına şimdi dâhil olmak istemiyordu. İstemediğini de artık açıkça ifade ediyordu. Ama annesi onu sürekli kendi aktivitelerine dahil etmeye çalışıyordu. Akraba ziyaretleri, kalabalık aile toplantıları, Ezgi bunları sevmiyordu. Kendi halinde odasında kitap o...

AYNI AİLEDE BÜYÜSELER BİLE

Resim
Sevde ile Şeyma, iki kız kardeş… Sevde 4 yaş büyük Şeyma’dan. Aynı anne babayla, aynı evde, aynı oyuncaklarla büyüdüler. Anneleri Nagehan Hanım, büyük kızını büyütürken nasıl davrandıysa küçük kızına da öyle davranıyordu. Kurallara bağlı tam bir düzen insanıydı Nagehan Hanım. Eşi Hüsnü Bey’in de eşinden çok farkı yoktu. Yoğun bir iş hayatı olduğu için çocuklarla çok zaman geçiremiyordu. Yine de “Yorgunum, işten geldim.” demez, kızlarıyla sohbet etmeye çalışır, onlarla zaman zaman oyunlar oynardı. Büyük kızları Sevde, sessiz, sakin, içine kapanık derler ya işte tam da öyle biriydi. Çok konuşmaz, saygıda da kusur etmezdi. Soru soruldu mu mümkünse kafa sallayarak cevap verir, çok zorlarsan birkaç kelime eder, sonra yine susardı. Sitenin bahçesinde oynarken de bir iki arkadaşı vardı, onlar çıkarsa bahçeye inerdi. Biraz salıncakta sallanır, oyun oynayan çocukları izler, akşam olmadan eve dönerdi. Hoplamayı zıplamayı da pek sevmezdi. Şeyma ise ne annesine çekmişti ne de babasına. Ablasıyla z...

BİRLEŞMEK

Resim
  Elif, otobüste giderken başını cama dayamış yolu seyrediyordu. Otobüs hızlandıkça yoldaki şeritler nasılda tek bir çizgi gibi görünmeye başlıyordu. Oysa ki hepsi birbirinden ayrı çizgilerdi. Zaman da böyle hızla akıp gidiyordu… Nasıl geçmişti yıllar diye düşünürken geçmişe, üniversite yıllarına gitmişti birden.  Üniversite kantininde oturuyordu ve kapıdan bir delikanlı içeri girmişti, “sanki bir yerden tanıyor gibiyim” diye düşünmüştü Elif. Vedat da kapıdan girer girmez tam karşıda oturan yeşil gözlü kızı yani Elif'i fark etmişti. Farklı şehirden gelen bu iki insan, seçtikleri okul ile aynı yerde buluşmuşlardı. İkisi de hemen hemen aynı yaşlardaydı ve yeni başlayacak süreçlerine merhaba demişlerdi. Vedat ülkenin kuzeyinden, Elif ise güneyden gelmişti. Vedat biraz daha soğukkanlı ve sakindi. Elif ise yerinde duramayan hareketli bir kızdı. Bakıldığında başka dünyaların insanı gibiydiler.  Peki nasıl oluyor da insan, ilk defa gördüğü birini kendine bu kadar yakın hissedebi...

HAYIR(!) DA HAYIR VAR

Resim
İnsanoğlu hayatın içinde zaman zaman hayırlar duyar….   -Dur düşeceksin! Dokunma ona hayır! -Hayır üzgünüm, şimdi onu alamayız… -Hayır şu an yeni bir elemana ihtiyacımız yok… Biz sizi ararız… Ve daha nice hayırlar….   İnsan hep olumlu sonuçla karşılaşmak ister… Halbuki her sonucun başında sebepler vardır. Her sebebin de kendine göre hayırları vardır. Ah, keşke insan bilse hayırların içinde gizlenen o müjdeyi… Zahmetin içindeki rahmeti bilse yine üzülür müydü karşılaştığı hayırlara? Ah, keşke insan bilse kendisi için gizlenen o müjdeyi…     Başta acı gelir insana hayırları duymak; Bir bebeğin uyumak istememesine rağmen annesinin onu uyutması, Bir çocuğun hasta olduğu için o gün dışarı çıkarılmasına izin verilmemesi… İnsan hayatı boyunca ne kadar da çok hayır(!)lar duyuyor...   Peki her insan hayır(!)lara aynı tepkiyi mi verir?   Kimi var hayırları duymaya dayanamadığı için başlar şikayet etmeye; “ Hep benim başıma geliyor…” “ Şansım olsaydı anam beni kız doğ...