ŞİFADIR İNSAN İNSANA
Bazen en yakınındaki uzaktır insana... Sahi, sağır bir duvara ne anlatabilir ki insan? Sanki onca lafı, kırgınlıkları, kızmışlıkları, küsmüşlükleri anlatsaydı anlardı dağlar... Ve dahi şu yemyeşil otlar, masmavi gök, hırçın deniz, içindeki balıklar… Anlayabilirdi, çok uzakta olsalar da… Bir en yakınındaki anlasın ister insan oysa… En çok da o anlamaz, hayatın cilvesi de bu ya… Bütün bu anlaşılmazlıklar denizinde kaybolur durur zamanla… Çırpındıkça daha da batıyormuş gibi gelir… Ve bir süre sonra çaresizce denizin merhametine bırakır kendini… Artık şu dalgalı deniz nereye akarsa… Şu tenini cam gibi kesen soğuk rüzgar, nereye eserse… Yıllar insanı nereye sürüklerse… Ne kavgalar, ne savaşlar verdi insan yüzyıllarca anlaşılmak uğruna… Anlamak da bir seçenekti oysa… Anlamak zor geldi insana… Başkası için bir şey yapmaktı bu, çok saçma… Kendi iyiliğini düşünmek ne hoştu… Kendi dertlerini anlatmak, uğradığı haksızlıklar, bitmeyen anılar… Anlatmak çok güzel geldi insana hep kendind...