Kayıtlar

Nankör etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

NİSYAN

Resim
Ev, araba, çocuk, ünvan… Her şeye sahip olmaya çalışan insan… Bir mal uğruna ahireti unutan, Kendini kaptırıp gittiği ancak bir geçici dünya imiş… Yapıp ettiklerini kendinden sanan, Altmış, seksen yıl mala bekçilik yapan, Bu dünyadan göçüp gitmiş ama bilmemiş… Asıl sahibi ALLAH imiş…   Geçici bir meselede tüm hayatını harcayan, Bir sağlık için hepsini vermeye razı olan imiş… Kimseye minnet etmem diye burnunu diken, Sıkıştığında ancak RAB’ini hatırlayan imiş… İnsanmış nankör olan, RAB’bini unutan, RAB ise, RAHMAN imiş, geriye düşmesin diye destek olan… RAHİM imiş, ileri gitmesi için destek olan… GAFUR imiş, ayıpları ve günahları örten. Pek acele etmiş insan, Sonsuzu bırakıp da tamah ettiği cihan, Fazlası değilmiş yalnız imtihan, İnsan çok istemiş, İsteğine kılıf uydurmuş, anlam yüklemiş, Hataya düşse de onu affedebilen, Yine RAB’iymiş Toprak nesli insan, Sınanmak istemiş ayrıca, dünyasında şöhret, şan, En yüce, en zengin, en “Var” olan, Faydaya ulaştıran da sefilliği veren de RAB’iy...

DEDEM VE BEN - İŞİN İÇİNDEN NASIL ÇIKARIM?

Resim
  Dedeciğim, Son mektubundan sonra problemlerimi çözmek konusunda bana çok güç verdin. Senin sayende doğruyla yanlışı daha kolay ayırt edebilir hale geliyorum. Hayatta birilerinden deneyim alabilmek çok kıymetliymiş dedeciğim, bu süreçte en çok bunu anladım. Fakat gel gelelim benim bu sıralar yaşadığım başka bir problemim daha var… Bazı problemlerimi çözsem de bu konuda işin içinden çıkamadım. Bunu çözse çözse benim aslan dedem çözer dedim. Dedeciğim, yakın arkadaşım Tarık’ı tanıyorsun. Bize geldiğinde sizi tanıştırmıştım. Tarık ile çok güzel giden bir arkadaşlığımız vardı ama nasıl olduğunu anlayamadım bir şekilde aramız açıldı. Ben arkadaşlığımızı toplamaya çalıştıkça Tarık benden daha da uzaklaştı.  Ona çok değer veriyordum ve hala da çok değer veriyorum. Onun için neler yapabilirim, nasıl eskisi gibi olabiliriz diye düşünüyorum. Aslında onun için o kadar şey yaptım ki yaptıklarımın karşılığı bu muydu diye düşünmeden de edemiyorum dedeciğim. Tarık aile içerisinde maddi ve m...

BİRAZ SAYGI

Resim
Sinirden elleri titriyor, kalbinin atış hızı göğüs kafesinin inip kalkmasından belli oluyordu. Nefes alışı bile üzüntüsünü ve gerginliğini ortaya çıkarmıştı Vildan'ın. ‘Biraz saygı ya, beklediğim sadece biraz saygı!’ hayıflanarak içeriye girdi. Gün içinde yaşadıkları canını çok sıkmıştı. ‘Ne emekler verdim bu kuruma ama gördüğüm muameleye bak!’ diye devam etti. - Hayırdır Vildan  ne oldu? Aylin, ofiste en iyi anlaştığı arkadaşıydı Vildan'ın. - Daha ne olabilir ki? Kaç yaşına gelmiş kadınım bu davranışlar, bu sözler edilir mi bana? - Ne sözü? Sakinleş gel otur koltuğa da anlat, ne oldu? - Satın alma departmanındaki Caner Bey yok mu? Zaten çok hoşlanmıyoruz birbirimizden ama bu kadarı da fazla. Acil istediği dosyalarda eksik raporlar varmış. Ne panikliğim kaldı, ne kaç yıldır boşa çalışmışlığım… Dalga geçmesi mi dersin, aşağılayıcı konuşması mı dersin… Hayır yani ne kadar emek sarf ettiğimi hepiniz biliyorsunuz. Kimsenin yapmadığı işleri üstlendim sırf istediler diye. Gecemi günd...

DİŞLİ ÇARKLAR NASIL DÖNER?

Resim
Bir yandan kahvesini yudumlarken bir yandan da yağmurun ıslattığı camdan dışarıyı seyrediyordu Berna. Geçen zamanın da bu yağmur damlaları gibi akıp gittiğine inanamıyordu. Düşüncelere daldı, geçmişe gitti “nereden nereye” dedi kendi kendine. Daha dün ailesinin küçük yaramaz kızıydı. Henüz üniversite bitmeden evlenmiş, ne olduğunu anlamadan iki çocuklu yalnız bir anne oluvermişti.  Sahi nasıl olmuştu bütün bunlar?  Çok da değil beş yıl içinde olup bitmişti her şey. Nasıl da geçivermişti zaman Berna yakalayamadan. Her şeye hâkim olmaya çalışırken nasıl da hiçbir şeye yetişememişti.  Aslında öğrenmişti hayatta hiçbir şeyin onun kontrolünde olmadığını.  Üniversitedeyken yaşadığı sağlık sorunları bunun sadece bir örneğiydi. Tüm planlarına rağmen giremediği vizeler, sınıf tekrarı yapmasına sebep olmuştu. Eşi Hakan ile de okulda ortak aldıkları derslerde tanışmış, yakın zamanda da evlenme kararı almışlardı.  Berna her şeyi detay düşünen, kendine göre planlayan ve ona ...

AŞKIM BAKSANA BANA!

Resim
Masmavi gözleriyle yandan yandan, telefonla konuşan eşine bakıyordu. Bir yandan da baktığını fark ettirmemeye çalışıyordu. Arkadaşının “Elifciğimm! “demesiyle irkildi. O anda hissettiği duygularıyla bir an duraksadı ve “efendim” dedi... Elif küçük yaşta, Serkan’la severek evlenmişti. Üstelik ne zorluklarla evlenmişlerdi. Ailesi istememişti, okulu vardı, maddi olarak geçinebilecekleri bir işleri yoktu. Ama her şeye rağmen evlenmişlerdi. Bir kız bir erkek iki çocukları olmuştu. Küçük yaşına rağmen aldığı sorumluluklar fazlaydı. Çocuklarıyla beraber büyümüştü. Öyle böyle derken 10 yıl geçmişti... Eşini çok seviyordu, her konuda destek olur yanında olurdu. Hatta onun umutsuz olduğu yerlerde Elif dimdik durur moral verirdi. Bir takım yaşanılan ciddi sorunlara rağmen Serkan’ı bırakmamıştı Elif.  Eşini seviyordu, mutluydular… Ama mutlu etmeye çalışan taraf genelde Elif olurdu. Ve yine bir gün eşini mutlu etmek için istemediği bir şeye tamam demek zorunda kalmıştı. Serkan’ın yarış motorlar...

GELSİN HAYAT BİLDİĞİ GİBİ

Resim
“Gelsin hayat bildiği gibi dedim… Her şeyin üstesinden gelirim sandım. Bekir’le son zamanlarda yaşadıklarımıza hiç anlam veremiyorum. Ah Bekir ah… Sen benim biricik kardeşimsin” “Bu hayatta ne istedim ki kardeşimin mutluluğundan başka..” “O iyi olsun, işi gücü yerinde olsun, sağlıklı ve mutlu olsun. Bana yeter dedim. Çünkü inanıyordum ki kardeşim mutlu oldukça ben de mutlu olacaktım. Anne babamızı çok küçük yaşta kaybetmiştik, Bekir’e hem anne hem baba olmaya çalıştım. Fakat ayarı biraz kaçırmışım sanırım. Kendim ettim kendim buldum işte.“ Eski  televizyonların kanallarının bozulmasıyla ekranda çıkan siyah beyaz karıncalı hali gibi Ali’nin zihni de karıncalı bir hale bürünmüş düşüncelerle doluydu. Televizyonun antenini nereye çevirirsen çevir hava kötüyse kanal düzelmiyordu işte. Ali’de kaçırdığı ayarın neresi olduğunu bir türlü bulamıyordu, bulamadığı içinde istediği kanalı izleyememek gibi ilişkisini de istediği gibi yaşayamıyordu… Bekir ne zaman “Tamam abi, sen de çok alıngansın...

İLİŞKİLERDE USTALIK

Resim
  Ustanın İlişkisi… Eşi ile Evladı ile İşi ile… İşe giderken karşılaştığı her şeyle… Satın aldığı ceket ile… Eşinden hayır gören, evladından hayır gören, aldığı ceketinden hayır gören… Hayrı çoğaltabilen… İlişkide usta…   Hayatı göz ucuyla izlemeyen… Gözünün dokunduğu her yeri yeşerten… Ustanın ilişkisi Yenilenebilir ilişki…. Yenilenebilir bir bağ… İşte sorun çıkmadan, Ceketi sökülmeden, Çocuk ağlamadan, Süt taşmadan, İlişkide usta yani leb demeden leblebiyi anlayan….   İnsan bu hayatta ilişkisinde nasıl usta olur? İlişkisini nasıl sürdürebilir kılar? Öyle ya zaman tasarruf zamanı… Tükenen doğal kaynaklar ve çözümü dönüşümlü atıklar… Peki ilişkilerimizdeki tükenen   kaynaklar? Onları da dönüştürebilir miyiz? İnsan kurduğu ilişkiyi   nasıl yenilenebilir kılar? Bir bağ nasıl diri olur? Bu hayatta her şey eskimez mi? Her eskiyenin kaderi aynı mı? Değil mi?...

BİR DERDİM YOK ARTIK

Resim
Balkonda çamaşırları asmak için masanın üstüne çıktı. Artık balkon duvarları ile aynı seviyedeydi. Ufacık bir dengesizlikte 5. Kattan aşağıya düşmesi an meselesiydi. Ama o hiç tedirgin değildi. Böyle olması işine gelirmiş gibi masanın ucuna kadar gitti. Çamaşırları tek tek çırpıp asarken ağır çekimdeymiş gibi hareket ediyordu. Sebebi bitmek bilmeyen yoğunluğunun getirdiği yorgunluktu. Uyumakla geçmeyen… Sıcak suyun çözemediği kas katılık… Kendini yalnız hissediyordu... Martı sesleri, caddeden geçen araçlar, korna sesleri, yürüyen insanların sohbetleri… Ve tüm bunların belli belirsiz duyulmasına sebep olan kafasının içinden geçen sesler. Sanki herkes bir olmuş da ona ‘her şey senin suçun’ diyordu. Çalışmasına evi geçindirmesine, ev işlerine de koşturmasına, alışverişten çöpleri atmaya kadar her işi yapmasına rağmen, sen ne yaptın ki? -Çamaşırları makineye atmadın mı? -Gömleğimi ütülemedin mi? -Çorabın teki nerde? -Yemek var mı? -Bu koku ne? Şu tuvaleti adam akıllı temizle? -Maaşın yatma...

ARKADAŞIM NAN, ARKADAŞIM KÖR, ARKADAŞIM NANKÖR…

Resim
Boş boş baktı Leyla tüm gün etrafına, çok üzgündü. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu… Lise zamanı tanışmışlardı Nalan’la. Aynı mahalledelerdi. Ortak arkadaşları sayesinde tanışmış, iyi de anlaşmış, birbirlerine gelip gitmeye başlamışlar, zamanla daha da sıkı fıkı olmuşlardı. Derken aynı üniversiteyi kazanıp aynı şehirde yaşamaya başladılar ve aynı şehirde de hayatlarına devam ettiler. On yıldan uzun bir süre…   Leyla’nın işleri normalde çok yoğun olmazdı. Bu yıl şirkette bazı değişiklikler oldu ve çok önemli bir projenin sorumluluğu da Leyla’ya verildi. Leyla fazla mesai yapmaya hatta evde de ekstra çalışmaya başladı. Son üç haftadır nerdeyse tüm zamanını alıyordu. Çok yoruluyordu, bunalıyordu ama dayanmaya çalışıyordu. İşim yüzünden hayatımdaki insanları çok ihmal ettim diye düşünmesine yetmişti üç hafta. Sonra yavaş yavaş temposu azalıp kendisini dinlemeye başladığında üç haftadır Nalan’ın onu bir kere bile aramadığını fark...