Kayıtlar

Sevgi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

“HAYIR” DEMEK İSTİYORUM

Resim
Ayşe aceleyle yatağından kalktı, gözlüklerini takıp saate bakmaya çalıştı. O da ne? İşe gitmek için çok geç kalmıştı. Hemen hazırlanıp evden çıktı ve otobüse yetişmek için koşmaya başladı.  Ayşe’nin evi işyerine yaklaşık bir saat uzaklıktaydı. Otobüste giderken ya kitap okur ya müzik dinler ya da zihninde, geçen günlerin kritiğini yapardı. Şimdi yine yoldaydı ve dün olanların kritiğini döndürüyordu zihninde. “Orada hayır demeliydin Ayşe! Neden hemen tamam dedin sanki? Ağzından hiç mi hayır çıkamıyor senin? Bak diyeceğin şey şu ‘Hayır’ ama nerde sende o yürek?”  Ayşe’nin kendinde en sevmediği özelliği hayır diyemeyişiydi. Birisi ondan bir şey istediğinde hayır diyemez, yapmaması gereken şeyleri yaparken bulurdu kendini.  Ekip arkadaşı Zeynep bazen işe gelmiyor ve işlerini halletmesi için de sürekli Ayşe’den yardım istiyordu. İşe gelse dahi bazı işlerden kaçıyor ve Ayşe’nin hayır diyemediğini bildiği için işleri genellikle onun üzerine yıkıyordu. Ayşe bu durumun farkında ol...

UFAK BİR GÜLÜMSEME

Resim
Zerrin sabah kalktığında eşi Orhan gitmişti bile. Kendi de hazırlanıp yola çıktı. Sanki evde iki yabancı gibiydiler. Bazen birbirlerini görmedikleri bile oluyordu… Bu sabah ilk defa bu durum ona bir garip geldi. “Orhan için varlığımla yokluğum bir gibi sanki” diye düşündü. Aslında bu durum kendi için de geçerliydi.  Sahi neden biz böyle olduk?  İş hayatı, yorucu trafik, hayat pahalılığı… Bunlar mıydı sebep acaba? Arabayla dalgın dalgın kırmızı ışıkta dururken telefonu çaldı, arayan annesiydi. Sesinde bir gariplik hissetmişti. Yarı ağlayarak babasıyla küstüklerini söyledi. Babası ve annesi 45 yıllık evli, sakin, tatlı iki ihtiyar olmuşlardı. Şaşırmıştı Zerrin, küsmek mi! Hem de annemle babam… Gülümsemesini gizleyemedi ama bir yandan da çok merak etmişti. Çok iyi anlaşan huzurlu çift anne ve babası. Hiç küsme lafı duymamıştı ağızlarından. Hemen yanlarına gidip hem hayır dualarını almak ve hem de olduğunu da öğrenmek istedi Zerrin.   İşten izin istedi ve annesine doğru yol a...

SEVGİLİLER GÜNÜ

Resim
Hangi gerçek sevgili bir güne sığdırdı sevgisini? Hangi hediye bir günde fethetti sevgilinin kalbini? “Sevgi nedir?” diye soranlar kimdi?… Anlamını bir günde değil anlamında arayanlar… Onlar ki birbirlerine bağlıdırlar.  Vazgeçebilecek kadar güçlü, vazgeçmeyecek kadar sadık olanlar. Birbirlerine karşı değil, beraber hayata karşı mücadele edenler. Aynı yolda yürüyüp aynı yöne bakanlar. Güvenle sırtlarını birbirine yaslayanlar. En sevilesinin gözüne girmeye çabalayanlar, “Beni seviyor musun?” diye sormayanlar, Sevgiyi birbirlerine olan merhametten anlayanlar… Birisi bir gün dedi ki;  “Seni seviyorumun en basiti, seni seviyorum demektir. Çünkü sevgi söylenmeden ispatlanan bir oyundur...”   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & "Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar… Aslında bu çok önemli de...

BANA KADERİMİN BİR OYUNU MU BU? - Bölüm 1

Resim
Her şeyin başladığı o gün…  Hafif soğuk ve yağmurlu bir hava hakimdi güne. Böyle havaları hiç kaçırmazdı ve yine öyle yapmıştı Sıla. Hemen hazırlanıp, kulaklığını takıp atıvermişti kendini dışarıya. Ne zaman hüzünlense böyle yapardı çünkü... Kafasındaki düşüncelerden yürüyerek kaçmaya çalışırdı.   Dünyanın tüm yükü zihninin içindeymiş gibi hissediyordu. “Yürürsem biraz olsun hafiflerim belki” diye düşündü. Öyle olur ya, insan bazen kendinden, acılarından, sıkıntılarından kaçmak için hızlandırırdı adımlarını. Bir an olsun durdurabilmek isterdi o anı.   Damlalar yere hızla düşerken, içinden türlü türlü düşünceler geçiyordu Sıla’nın… Gökyüzüne bakarken “Keşke zihnimdekileri de böyle akıtabilseydim.” diyordu kendine. Aklından geçen milyonlarca düşüncenin içinde takılı kaldığı, zihninin ona tekrarlayarak sorduğu tek bir soru vardı “Beni neden sevmediler?”  Ne yaşarsa yaşasın, dönüp dolaşıp “Yok mu beni çok sevecek biri ya bu dünyada? Fazla bir şey istemiyorum. Biri o...

DEDEM VE BEN - İŞİN İÇİNDEN NASIL ÇIKARIM?

Resim
  Dedeciğim, Son mektubundan sonra problemlerimi çözmek konusunda bana çok güç verdin. Senin sayende doğruyla yanlışı daha kolay ayırt edebilir hale geliyorum. Hayatta birilerinden deneyim alabilmek çok kıymetliymiş dedeciğim, bu süreçte en çok bunu anladım. Fakat gel gelelim benim bu sıralar yaşadığım başka bir problemim daha var… Bazı problemlerimi çözsem de bu konuda işin içinden çıkamadım. Bunu çözse çözse benim aslan dedem çözer dedim. Dedeciğim, yakın arkadaşım Tarık’ı tanıyorsun. Bize geldiğinde sizi tanıştırmıştım. Tarık ile çok güzel giden bir arkadaşlığımız vardı ama nasıl olduğunu anlayamadım bir şekilde aramız açıldı. Ben arkadaşlığımızı toplamaya çalıştıkça Tarık benden daha da uzaklaştı.  Ona çok değer veriyordum ve hala da çok değer veriyorum. Onun için neler yapabilirim, nasıl eskisi gibi olabiliriz diye düşünüyorum. Aslında onun için o kadar şey yaptım ki yaptıklarımın karşılığı bu muydu diye düşünmeden de edemiyorum dedeciğim. Tarık aile içerisinde maddi ve m...

BİRBİRİNDEN FARKLI İKİ İLİŞKİ

Resim
  Birbirinden farklı 2 ilişki... Dengeli… Huzurlu... Çiftlerin birbirini sevdiği, saygı duyduğu ve güvendiği bir ilişki... Tartışmaların, kavgaların, taleplerin çoğaldığı bir ilişki... Bir taraf sürekli eşini uyarıp düzeltmeye çalışırken diğer taraf nasıl bu kadar isteksiz olabiliyor? Peki, sizin ilişkilerinizde durum ne? Sevgi mi var? Aşk mı?  Güven mi var? Kıskançlık mı? İlişkilerde nasıl ustalaşırız? Tüm bu soruların cevapları için İlişkilerde Ustalık Seminerine bekleriz... & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar… Aslında bu çok önemli değildir… Mesele iyi insanlarla birlikte olabilmek, iyi insanlarla iyi ilişki kurabilmektir..." YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

BEŞ GÜNDE BAMBAŞKA BİR ÇOCUK

Resim
Böyle bir başlık hangi annenin dikkatini çekmez ki? Serap kitapçıda yorgun düşmüş bedeni ile dolaşırken gördüğü bu kitapla birden canlanmıştı. Hızlıca kasaya koştu ve okumak için eve gitmeyi bile beklemeden yolda göz gezdirmeye başladı. Birden kendi kendine “Serap hem yürüyüp hem okuyamazsın. Şimdi düşüp bir yerini kıracaksın al başına iş…” Serap mantığıyla hareket eder, her konuda tedbir alarak hareket ederdi. Evinde de düzen hakimdi hatta bu durum bir tık abartılıydı onun evinde. Çevresinden bu konuda eleştiriler alsa da bir türlü esneyemiyordu.  Evleneli çok zaman olmadan anne olmuştu Serap. Bebeği de erkenden dünyaya gelmiş, büyük bir hayati tehlike atlatmışlardı. Bir anda tüm dikkatlerini minik bebeklerine vermişlerdi. O kadar minikti ki ne gözleri belliydi ne de ağladığı… eşi ile sabahlara kadar nöbet tuttukları biricik oğulları Can ilgi ve sevgi içinde ne çabuk büyümüştü. Can ailenin ilk torunuydu ve annesi ile birlikte hayata tutundukları bir doğum öyküleri olmuştu. İlk olm...

EVRENSEL DİL

Resim
Galata Kulesinin orada bir çay ocağının, kaldırımın üzerine koyduğu taburelerden birine oturdu ve kendine bir çay söyleyip etrafına bakındı. Ne kadar birbirinden farklı ve ne kadar çok insan vardı. Ne zaman kafası karışsa tek başına bir yere çekilip, saatlerce etrafı izler ve düşünürdü Cansu. Üniversite okumak için geldiği şehrin en çok bu yanını sevmişti. Kalabalıktı ama kendi başına çekileceği bir yer bulmakta bir o kadar kolaydı… Cansu üniversite okurken zorlanacağını düşünmüştü, ilk yılında anladı ki üniversite insanları anlamaktan daha kolaydı. Cansu çevresindeki insanları anlayamıyor, sıkça hayal kırıklığı yaşıyordu. Bu yüzden onlara karşı daha mesafeli olmaya karar vermişti taa ki Fuat karşısına çıkana kadar. Bu sefer de hayal kırıklığı yaşamaktan korkuyor ama Fuat’a bir şans vermek istiyordu. Yine kafası çok karışmıştı… Fuat bir yıldır Cansu’nun peşinden koşuyor, kalbini kazanmak için her türlü yolu deniyordu. Koridorlarda uzaktan uzağa Cansu’ya bakıyor, arada bir çiçek yolluyo...

SAYGI MI SEVGİ Mİ?

Resim
O gün günlerden Cumartesi’ydi hem de ne güzel bir Cumartesi’ydi…Okullar kapanmış, sınav stresi geride kalmış, Selin için rahat nefes alacağı günler başlamıştı. ‘Keşke annem de yanımda olsaydı' diye içinden geçirdi. Annesi Ayla Hanım kısa bir süreliğine şehir dışında olacaktı. Ayla Hanım için kısa, Selin için ise koskoca 10 gün. Bu Selin için; 10 kez kahvaltı hazırlamak, 10 kez akşam yemeği yapmak, 10 kez bulaşık makinesini çalıştırmak ve yerleştirmek demekti. Birden Selin’in aklına annesinin çiçek bahçesi geldi, annesi sıkı sıkı tembihlemişti. "Aman bak! çiçeklerimi ihmal etme güzel kızım." Annesinin sesi kulaklarında çınladı. Selin derin bir nefes çekti, oflayarak verdi, elinde ki kahve fincanını mutfak masasının üzerine bırakıp, cam balkona doğru yavaş adımlarla yürüdü. Annesi Ayla Hanım evin balkonunu cam ile kapattırmış, balkona rengarenk çiçeklerini koyarak balkonu adeta bir çiçek bahçesi haline getirmişti. Selin’in değil nasıl bakacağını, isimlerini dahi bilmediği o...