SALİHLERDEN BİR SALİH EL-CAFERAVİ
Filistin’in tozlu sokaklarında doğdu Salih. Tıpkı diğer Filistinli çocuklar gibi. Annesinin ninnisiyle değil, bomba sesleriyle büyüdü. Oyun alanı bombalarla delinmiş duvarlardı. Büyümek zorundaydı. Kalem tutmayı erken öğrendi. Dünyaya seslenmek için silah değil, kelimeler lazımdı. Çünkü bir kelime bir silahtan daha güçlüydü. Her acıyla biraz daha büyüdü Salih. Kelimeler yetmedi, bu kez kamerasını aldı omzuna. Her tuşa bastığında, bir kalp atışı daha kaydetti. Sonra, gözlerini hiç kapatmadı. Çünkü “görmek”, Gazze’de bir ibadetti. Gördüklerini dünyaya da göstermek istedi. Acıyı çekti… Yıkılan evleri, parçalanan bedenleri, Çadırın içinde yakılan çocukları, Bir yerden bir yere sürülen insanları, Çalınan hayalleri… Esareti çekti… Çocuğunu ilk kez gören babaları, Babalarını ilk kez gören çocukları, Duyduğu özlemi göğsüne bastıran anaları, eşleri… Güldürmeye çalıştığı bebeleri… Kendini de çekti… “Sessizliğiniz savaştan ağır.”dedi. Her gün yeniden doğuşu çekti… Bir çocuğun aya...