Kayıtlar

sorumluluk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İMKANLARIN FORMÜLÜ: İMKANSIZLIK 2

Resim
Salih’i işe uğurlayan Burcu, Mustafa’nın yere attığı oyuncakları topluyordu. Ara tatili boş geçsin istemiyordu. Uzun zamandır ziyaret edemediği kim varsa hepsini görmek istiyordu. Buzdolabının kapağına astığı listeye baktı. Evet ilk olarak ziyarete Necla öğretmeninden başlamalıydı.  Necla Öğretmen Burcu’nun köy okulundaki öğretmeniydi. Burcu çocukken Necla Öğretmen’e bakıp öğretmen olma hayalleri kurardı. Azimle çalışmış, o da sonunda öğretmen olmuştu. Sonunda başarmıştı ama kafasındaki soru son zamanlarda Burcu’ya kendini başarısız hissettiriyordu. Her imkana sahip çocuklar neden okumuyorlardı? ‘’Belki de Necla Öğretmenimin bu konuda bir fikri olabilir’’ diyerek numaraları tuşladı. Öğleden sonra buluşmak için sözleştiler. Necla Öğretmen’i ile buluştuklarında Burcu heyecanla eski öğretmenine olup bitenleri anlattı. Necla öğretmen ilgiyle dinledi Burcu’yu.  -Sen öğrenciyken sana destek olan kimse var mıydı? -Yoktu. -O zamanlar okula nasıl gidiyordun? Ödevlerini kim yapıyordu? -...

YENİDEN YEŞERTMENİN TAM ZAMANI

Resim
Çocukluğumun en güzel hatıraları, babaannemin dizinin dibinde toplandığımız o sıcacık anılarda saklı. İncir ağacının gölgesinde ona hayranlıkla kulak verirdik. Bazen tatlı tatlı gülümseyerek bir mani söyler, bazen de geçmişten bir hikâye anlatırdı. Ne söylese içimize işler, gözlerimizin içi gülerek dinler, hiç bitmesin isterdik. Babaannemin küçük, sedef işlemeli bir çakısı vardı. O çakı cepten çıktığında bilirdik ki bir meyve soyulup avucumuza bırakılacak ve ardından birkaç nasihat gelecekti. En çok incir zamanlarını severdim. Bahçedeki incir ağacının dallarına uzanır, elleriyle topladığı incirleri hepimize pay ederdi. “İncir meyvesi berekettir,” derdi, “Her lokmasını kıymetini bilerek ye.” Onun bu sözleri, yıllar sonra inciri neden bu kadar sevdiğimi anlamamı sağladı.  “Hayatta yerini bil, sorumluluk al, faydalı ol,” derdi. O zamanlar bunun ne kadar büyük bir öğreti olduğunu anlayamamıştım.  Aynı incir gibi… İncir, tarih boyunca bolluğun, bereketin simgesi olmuştu. Ama ona du...

GİT VALİZİ

Resim
Berk ve Yaren gözleri ışıl ışıl, hayat dolu çocuklardı. Ailelerinin onlardan beklentisi çoktu. Babası yetim büyümüş, sıkıntılar çekmişti. Çocukları için yapamayacağı şey yoktu. Bu sebeple de kendisinin yapamadığı her şeyi çocuklarında görmek istiyordu. Bunun için elinden geleni yapmaya çalıştı ama pek de başarılı olamadı.  Berk’in ablası ile aralarında dört yaş vardı. Ablası, tuttuğunu koparan bir kızdı. Babası “Nasıl olsa Yaren kendi işini halledebiliyor.” diyerek Berk'in arkasında dolanırdı. Harçlık verirken Berk’i kayırırdı. Ablası ile ikisine yirmişer lira verirken Berk‘in diğer cebine on lira daha koyardı. Yaren öğle arasında yemekhaneye gider, Berk ise yemeğini arkadaşlarıyla okul kantininde yerdi.  Tabii ki zamanla çocuklar büyüdükçe harçlıklar da yirmi lira olarak kalmadı. Ortaokul bittikten sonra Berk özel liseye yerleşmişti. Çok fazla çalışmadan, kendi başarısı ile değil de babasının imkanlarıyla olmuştu bu yerleşme. Yaren ne kadar sorumluluk sahibi ise Berk de o kad...

BIRAKAMAMAK

Resim
Yıllardır yaptığı gibi bu sabah da herkesin kahvaltısını hazırlamıştı Sevgi. İşe gidecekleri işe, okula gidecekleri okula uğurlamıştı. Herkesi evden gönderdikten sonra sıra kendiyle baş başa kalmaya gelmişti. Günün en sevdiği saatleri bu saatlerdi. Çünkü kaygısını, korkusunu, endişesini dile dökerken bir yandan da işlerini yetiştirmeye çalışırdı.  Şu sıralar oğlu Mustafa vardı düşüncelerinde. Okulunu bitirmiş ve mezun olduğu alanda çalışmaya başlamıştı. Her şey yerinde güzelce ilerliyordu. Fakat Sevgi’nin kafasındaki sorular bir türlü tükenmiyordu. Sürekli yaşadıklarını tekrar düşünüyordu zihninde. “Oğlum okulu kazandı, istediği bölümü de okudu. O bölümde çalışmaya da başladı. İşi de iyice kavradı. Arkadaşları da iyi çocuklar. Şimdi beni rahatsız eden şey ne o zaman? Kendi ayakları üzerinde de duruyor. Eeeeee? Neden içim bir türlü rahat edemiyor? Hakim olamadığım bir kontrol etme isteğim neden var? Güvenmiyor muyum başarılarına yoksa? Bir şeylerin yanlış gitmesinden çok mu korkuyor...

ANNEMİN EVDEKİ SINIF BAŞKANLIĞI

Resim
Yatarken üşüdüğünü hissetti, yorganı üstüne çekse de ısınamamıştı. Pencere sonuna kadar açılmış ve yağan kar içeri girmişti. Annesi camları açarak odaları havalandırıyordu bir yandan da “Hadi kalkın artık, öğle oldu, gelen giden olur, yatakları toplayın.” diyerek evde bir hareketlenme başlatmıştı. Seda’nın annesi herkesi, her şeyi yönetebilme marifetine sahipti. Bazen Seda “Kesin annemin sihirli bir değneği var.” diye içinden geçiriyordu. Çünkü annesi ne talimat verse söylediklerini ikiletmeden yapılıyordu. Annesinin bu davranışları Seda’nın ilgisini çekiyordu çünkü Seda okulda sınıf başkanıydı fakat kimseyi ne susturuyor ne de sözünü dinletebiliyordu. Oysa konuşanlara sürekli uyarılar veriyor, güzelce anlatıyor ikna etmeye çalışıyor ama bir türlü sınıftakilere sözünü geçiremiyordu. Annesi de evlerinin sınıf başkanıydı. Fakat sürekli uyaran, açıklama yapan her konuyu saatlerce konuşarak halletmeye çalışan bir başkan değildi. Annesinin yönetimindeki her şey neredeyse sorunsuz işliyor...

BÜYÜTMEK Mİ YETİŞTİRMEK Mİ? - Bölüm 1

Resim
Seval, yirmili yaşlarda kıvır kıvır saçları olan zayıf, uzun boylu bir kızdı. Kendine bakar giyimine kuşamına önem verirdi. İş yerinde tanıştığı Ahmet ile birkaç ay önce evlenmişti. Çok güzel bir düğün yapmışlardı. Seval, sevdiği adamla evlendiği için çok mutluydu. Kurdukları yuvanın daha mutlu hale gelmesi için çocuklarının olması gerektiğine inanıyordu. Çünkü en büyük hayallerinden biri de buydu… Ve bu hayalini gerçekleştirmek için rutin aylık doktor kontrollerine gidiyordu.  Aynı zamanda yemesine içmesine dikkat ediyor sağlıklı besinler tüketmeye çalışıyordu. İşten arta kalan zamanlarında da spor yapıyordu. Yaklaşık 6 ay sonra hamile olduğunu öğrendi. Bu mutlu haberi eşine vermek için bir organizasyon yaptı. İleride izleriz hatıra kalır diye eşinin tepkisini bile videoya almıştı. Ahmet de bu habere çok sevinmişti. Doktor kontrolünde ikiz bebek müjdesi almışlardı. Önce şaşırmış, sonra daha da çok sevinmişlerdi. Bebekler için alışveriş yapmaya başlamışlardı. Her şeyden çifter çift...

AH NERMİN HANIM

Resim
Pencerenin önüne oturup çayını eline alır, gökyüzünün yağmurdan sonra değişen rengine dalar saatlerce düşünürdü.  Bazı günler gözlerinden akan yaşlar eşlik ederdi cama vuran yağmur damlalarına.  Puslu bir havaya gözlerini açmıştı Pelin. Böyle havalar bazen hoşuna gider bazen de onu çok sıkardı. Yine öyle garip hissettiği bir gündü.    Yataktan zar zor kalkmıştı, evin içinde biraz dolaştıktan sonra mutfağa giderek ocağa çayı koydu. Dolaptaki kahvaltılıklardan kendisine göre bir sofra hazırlarken bir yandan da çayını demledi. Karnını hızlıca doyurup, en büyük kupalarından birine çayını doldurdu. Bugün yapmaktan en keyif aldığı şeyi yapacaktı, camın önüne oturup yağmuru izlerken çayını içmek…  Salona geçip camın önündeki koltuğa otururken birden gözüne Nermin Hanım takıldı, apartman girişinden hızlı adımlarla binaya doğru yürüyordu. Nermin Hanım; Pelin’in alt kattaki komşusunun çocuğuna bakıyordu.  "Ah Nermin Hanım! Bu yaşında yağmur da olsa soğuk da olsa yine...

TIKLA GELSİN - ON PARMAKTA BİR MARİFET

Resim
Necla Hanım bugün her zamankinden daha heyecanlıydı. Yine ayda bir yaptıkları arkadaşları ile buluşma günü gelmişti. Bu seferki durak kendisiydi. İnsanlar misafir ağırlamayı kendilerine zahmet sayarak kafelerde buluşmaya başlamışlardı ancak Necla Hanımlar için bu çok kolay ve keyif verici bir işti. Bir araya gelmekten, hazırlık yapmaktan, arkadaşlarıyla oturmaktan keyif alıyorlar, bunun için yine ev ev dolaşıyorlardı. Necla Hanım arkadaşları için el açması börekler, baklavalar, mantılar daha neler neler hazırlamıştı. Sofrada yok yoktu. Erkenden kalkmış bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Her ay hem arkadaşlarıyla buluşarak tatlı tatlı sohbet ediyorlar hem de kenara birkaç kuruş koyuyorlardı.  Arkadaşlarının yaşları birbirine yakındı. Hemen hemen hepsinin çocukları da birbirine yakın yaşlardaydı. Bu yüzden de iyi anlaşıyorlardı. Kimisinin çocuğu üniversite sınavına hazırlanıyor, kimininki de lise giriş sınavlarına hazırlanıyordu. Sınavlara çok az bir zaman kaldığından, buluştuklarınd...

BİR YOLU VAR MIDIR?

Resim
Alarm sesi öyle derinden geliyordu ki yataktan kendini sürükleyerek kaldırdı Mehtap. Sabahları uyandığında yorgunluk hissediyordu. Bu yorgunlukların sebebi neydi? Kafasının içi sürekli meşguldü, sabah akşam aynı şeyleri düşünmek ve bir sonuca varamamak olabilir miydi? Mehtap düzeni çok sever, ortalıkta bir tane çorabı dahi başıboş görmeye dayanamazdı. Gel gelelim o ne kadar titiz ise eşi ve çocukları da bir o kadar dağınıktı… Evde herkesin bıraktığı dağınıklığı toparlar ve onlarında düzenli olmalarını beklerdi. Sürekli söylenirdi, sonuçta bir bakardı ki yine tüm işler kendisine kalmış. Kimse öğrenmek niyetinde değildi, Mehtap ise yorgun ve kızgındı. Sabah rutini olmuştu, kahvaltı hazırlayıp bir yandan da “haydiii” adlı eserini seslendirmek. Arada da oğlanın odasına gidip, hafifçe dokunup “ama olmaz böyle” ile devam ediyordu. Tekrar mutfağa geçince de eşine dönüp;  - Selami bir şey söyler misin sen de. Sayesinde bütün komşular uyandı beyimiz hala uyanamadı. O gün de uzun uğraşlar so...

NE OLACAK Kİ?

Resim
Aysun “Bugün de bitti ” diye geçirdi içinden. O sırada metrodan inmiş dışarı çıkmak üzere yürüyordu. Yürürken zihnini kurcalayan o soruyu düşünüyordu. Bir yandan da yolda gördüğü her şeyde çiçekçide, otobüste, tabelada sorunun cevabına yardımcı olacak işaretler arıyordu.  Bir eli sürekli cebindeki telefonunu yokluyordu. Bu duygu onu hem rahatsız ediyor hem de mutluluk veriyordu. Ya da ona öyle geliyordu. Genç kızın elindeki telefon titredi ve daha ekrana bakana kadar aklından milyon tane düşünce geçti ve ekrandaki yazıyı görünce gözleri dolmaya başladı. Oysa daha bir ay önce böyle değildi. Aysun, hayatı için elinden geldiğince çabalayan, koyduğu hedefler için pes etmeden çalışan bir kızdı. Neşeli bir arkadaş ve okul ortamı vardı. Ancak hayatını kısa sürede değiştirecek bir şey yaşamıştı. Bir gün sosyal medyadan arkadaş edindi kendine. Hesap isimleri takma isim olduğu için kiminle konuştuğunu bir süre öğrenemedi. Aradan zaman geçmişti artık neredeyse günün her anını yeni tanıştığı k...