Kayıtlar

dönüşüm etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

BİZİM OFİSİN HALLERİ - GÜÇLÜ KADINLAR

Resim
Uzun uğraşlar sonunda konsantrasyonumu toplayıp, işime odaklanmıştım. İki gün önceki toplantıda çıkarılan analiz sonunda anlamlı gözükmeye başlamıştı ve ne yapmam gerektiği ile ilgili artık bir fikrim vardı. Bir yandan önümdeki deftere not alıyor, bir yandan da haşin bakışlarla bilgisayardaki dosyaya göz gezdiriyordum. Dışarıdan bakan biri bilgisayarı parçalamama ramak kaldığını düşünebilirdi ama bu sadece benim bir işe odaklandığımdaki bakışımdı. İş arkadaşım Esra yanıma gelip “Birben, hadi gel bir kahve içelim.” dediğinde işimin en heyecanlı kısmındaydım. Bir iş ne kadar heyecanlı olabilir demeyin. Müşterinin talebini ve bu talebe aslında neden gerek duyduklarını sonunda anlamıştım. Ve toplantıda konuştuklarımızdan çok daha işimize gelecek, müşteriyi de memnun edecek alternatif bir çözüm bulduğumu hissediyordum. Bunu hemen kağıda döküp gözümden kaçan bir detay olup olmadığını kontrol edecektim. Ürün yöneticisine konuyu açmadan önce her ihtimali değerlendirmiş olmalıydım. Ama işte! Ta...

DEĞİŞİM Mİ DÖNÜŞÜM MÜ?

Resim
İnsanların telaşlı telaşlı koşturduğu, arabaların vızır vızır geçtiği cadde ne kadar da kalabalıktı. Tıpkı şehrin diğer caddelerinde olduğu gibi. Yetişkinlerin yüzünde hep bir yerlere yetişme telaşı vardı. İnsan bazen "Çocuk olmak ne güzel, keşke hiç büyümeseydim!" diye düşünür. Çocukken oynadığı oyunlar gelir aklına ve yüzünde oluşan acı bir tebessümle iç geçirir. "Ahh! Nerede o eski günler?" İnsanın iç geçirmesine sebep olan şey neydi? Büyümesi mi yoksa bu değişim mi? İnsan büyürken değişiyor muydu yoksa dönüşüyor mu? Bunların arasındaki fark neydi? "Haydi çocuklar, akşam oldu neredesiniz?" diye bağıran annelerimizin sesi olmasa kararan havayı bile fark etmezdik. "Ahmet hadi saklambaç oynayalım çabuk gel." diye okuldan gelir gelmez birbirimizi organize eder toplanırdık. Kim ebe olacak diye hemen saymaya başlardık. "Portakalı soydum, başucuma koydum…" "Bir, iki, üç…  Önüm arkam sağım  solum  sobe." O günleri hatırladıkça ne k...

HEDEFİN İÇİN NELERDEN VAZGEÇİYORSUN?

Resim
Yılın ilk karı yağıyordu bulunduğu şehirde… İçi kıpır kıpırdı, kar böyle yağmaya devam ederse kısa zamanda her yer bembeyaz olacaktı. Saat epeyce ilerlemişti. Yatağında uykuya dalmak üzereydi. Yatıp ertesi gün odasının penceresinden bakmak için sabırsızlanıyordu. Sabah kalktığında gözlerine inanamadı, her yeri dizine kadar kar kaplamıştı. Okula giderken zorlanacağını düşünmedi bile, keyifli bir gün olacak diye gülümsedi kendi kendine. Okula giderken çam ağaçlarının üzerinde biriktirdiği karı, temizlik yaparken bir kucak dolusu yorgan taşıyan teyzesine benzetti; kurumuş çınarları gördü. Geldiğinden bu yana ne kadar değişmişlerdi. Oysa sonbaharda geldiği bu şehirde hepsi sararmış yapraklarla kaplıydı. “O zamanki görüntü de harikaydı” dedi yürümeye devam ederken. Sahi neden değişim göstermişlerdi? Kendisine soru sormuş, düşünmeye başlamıştı bile… “Ağaçlar neden yapraklarını kışın döker ki?” “Kışın hayatta kalmaları için bu gerekli miydi ki?” “Ya dökmeseydiler, o zaman ne olurdu acaba?” Ak...

AYNA AYNA, SÖYLE BANA

Resim
Bazen ayna karşısına geçer kendimize kızıp kavga ederiz. Söylene söylene bir hale gireriz; “Salaksın kızım bu yaptığın saflığı kimse yapmaz.” Bazen kendimizle gurur duyar, övünürüz; “Aferin kız Bahar, iyi yaptın spora başlamakla, helal olsun sana.” Bazen sessizce ağlarız, sonra kendimize bakar yine ağlarız. Dertleşiriz bir de, karşımızda biri varmışçasına. Bazen de hayatımızdaki insanlarla yaşarız tüm bunları. Hani her insanın hayatında vardır ya hoşlanmadığı birileri. Tartıştığı, gıcık olduğu, görünce yüzünü ekşittiği. İlişkilerinde, ticaretinde, müşterisinde, komşusunda, marketinde yani kısacası hayatın her yerinde bu durumu yaşadığımız zamanlar olur. Öyle ki bu durumu, tanımadığımız insanlarda bile yaşadığımız olur bazen. Trafikte bir kornaya basışı var ki sorma! Kavga edersin orda kendi kendinle, dikiz aynasından söylenirken bulursun kendini. Bir de tam zıttı vardır. Görünce hoşlandığın, sürekli yanında olmak istediğin. Onu gördüğünde mutlu olduğun. Bir davranışını örnek aldı...

İLİŞKİLERDE USTALIK

Resim
  Ustanın İlişkisi… Eşi ile Evladı ile İşi ile… İşe giderken karşılaştığı her şeyle… Satın aldığı ceket ile… Eşinden hayır gören, evladından hayır gören, aldığı ceketinden hayır gören… Hayrı çoğaltabilen… İlişkide usta…   Hayatı göz ucuyla izlemeyen… Gözünün dokunduğu her yeri yeşerten… Ustanın ilişkisi Yenilenebilir ilişki…. Yenilenebilir bir bağ… İşte sorun çıkmadan, Ceketi sökülmeden, Çocuk ağlamadan, Süt taşmadan, İlişkide usta yani leb demeden leblebiyi anlayan….   İnsan bu hayatta ilişkisinde nasıl usta olur? İlişkisini nasıl sürdürebilir kılar? Öyle ya zaman tasarruf zamanı… Tükenen doğal kaynaklar ve çözümü dönüşümlü atıklar… Peki ilişkilerimizdeki tükenen   kaynaklar? Onları da dönüştürebilir miyiz? İnsan kurduğu ilişkiyi   nasıl yenilenebilir kılar? Bir bağ nasıl diri olur? Bu hayatta her şey eskimez mi? Her eskiyenin kaderi aynı mı? Değil mi?...