Kayıtlar

İlişki etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KIVAM KAÇMASIN

Resim
Nazlı yeni uyanmıştı. Yatağında bugün hangi eteğini veya elbisesini giyse onu düşünüyordu. Rüzgârın uğultusu, yağmurun pencereye çarpma sesleri duyuluyordu. Yağmurla birlikte gelen serinlikte yatağında biraz keyif yapmak istedi. Tabi kısa sürdü, annesi mutfaktan seslendi. "Nazlıııı!" Mutfaktan da mis gibi patates kızartması kokusu gelmişti. Elini yüzünü yıkayıp mutfağa geçti. Mutfakta ormana bakan bir balkon vardı. Şöyle bir ağaçlara baktı.  Ağaçlardaki yaprakların çoğu dökülmüştü ama kalanların turuncumsu, kırmızımsı, sarımsı renkleri hala şov yapıyordu. “Bu yapraklar her sene ne zaman ağacı terk edeceğini nereden biliyor? Ağaçlar ise yaprakları ne zaman uğurlayacağını nasıl biliyor?” diye düşündü. Ağaç rüzgârın estiği yöne değil de diğer yöne doğru esnese ne olurdu? Acaba yapraklar ağaçlarda kalır mıydı veya ağaçtan çatırdama sesleri mi gelirdi? Yapraklar dökülmediğinde kışın üstüne yağan karla birlikte dallardaki ağırlık daha fazla olacaktı. Sanki kış mevsimiyle veya sonba...

İNSAN KENDİNDEN YANA

Resim
Nermin Hanım o gün yine kendi kendine bir yandan söyleniyor bir yandan dua ediyordu. Her anne gibi o da oğlunun mürüvvetini görmek istiyordu. İyi bir kızla evlensin, mutlu bir yuvası olsun derdindeydi. Birazcık da oğlunu bu yönde sıkıştırıyordu tabi; - Artık yaşın geldi de geçiyor oğlum ne zaman evleneceksin? Bak işin gücün de var.  - Of anne sen de taktın evliliğe, sana yük oluyorsam söyle başka eve çıkarım.  - O ne demek oğlum benim de yaşım geçiyor bak… torunlarımı görmeyeyim mi ben de? Tabi Nermin Hanım bu arada boş durur mu? Komşulara, bütün altın günlerine “oğluma hayırlı bir kısmet, helal süt emmiş bir kız arıyorum” diye haber salıyordu! Hele akrabalar, her biri ayrı çalışıyordu Ali'yi evlendirmek için. Aslında kuzenleri birkaç kez onu birileri ile tanıştırmıştı fakat Ali bir iki kez görüşüp sonra beğenmiyordu. Ali’nin hayalindeki kızı bulamıyorlardı. Sahi insan evlilikten aslında ne bekliyordu? Ya da bu bekleyiş sırasında insanın kafasında hep kendi beklentileri mi olu...

GERÇEK BAYRAM NEYDİ?

Resim
Meryem ve Hülya ilkokul ikinci sınıfa giden iki arkadaştı. Birbirlerini çok severlerdi. Sınıfta beraber otururlar, birlikte vakit geçirmekten keyif alırlardı. Ev hayatları ise birbirlerinden çok farklıydı.  Meryem kalabalık bir ailede bahçeli bir evde yaşıyordu. Sıcak bir mahalle ortamları vardı. Hülya ise çekirdek ailesi ile apartmanda yaşıyordu. Oturdukları çevrede akrabaları da yoktu. O yıl bayram tatiline çok az kalmıştı. Çocuklar kendi aralarında bayramda nerede olacaklarının konuşuyorlardı. Meryem gözlerinin içi parlayarak, “köydeki bayramlar çok keyifli geçiyor, köye gideriz” dedi.  Hülya ise, “Sıradan bayram işte, evde oluruz herhalde” diyordu. Sıradandı çünkü onlar için bayramda farklı bir şey yapılmazdı.   Meryem’in bayramı çok neşeli geçiyordu. Kuzenleri teyzeleri dayıları herkes köyde oluyordu. Arife gününden gidip hep beraber anneannesinin evini temizliyorlardı. Çok kalabalık oldukları için işleri de çabuk bitiyordu. Bir taraftan sarmalar sarılıyor bir t...

VADİ KONAK NO:18 / Kıymet Alınmaz, Verilir - Bölüm 3

Resim
  Şebnem olanlardan sonra, yanlışlıkla perdeye takılıp düşüvermiş bir orkide dalı gibi sessizce içine çekilmişti. Onca şeyden sonra neye üzüleceğini şaşırmış, bir yandan da olabildiğince hızlı toparlanmaya çalışmaktaydı. Huzura benzeyen, adını tam da koyamadığı tatlı bir his misafir olmuştu ona bugünlerde. Tıpkı yaz akşamları ılık ılık esen rüzgar tadında bir histi bu.  Bazı sabahlar dev güneş gözlükleri arkasına saklanıp site sakinleri uyurken dışarıda biraz turluyordu.  Hem yürümek hem de yalnız kalmak ve harekette olmak iyi geliyordu. Her attığı adımda bir huzur yükleniyordu sanki. Sinan da verdiği aşırı tepkiden pişman olmaya başlamıştı. Ortağı Fuat kenara çekti bir gün:  “Kanka çok abartmadın mı artık? Şebnem Abla üstüne titriyor. Bu devirde kadınlar çok bencil. Şebnem Abla ise sen ne dersen yapmaya hazır. Kıymetini bil bak pişman olursun!  Tamam, o da abartmış ama kırk yılda bir böyle bir hata yapmış, özgüveni düşmüş demek ki. Hem kadınlar severler böyle i...

VADİ KONAK NO:18 / Nereden Nereye? - Bölüm 2

Resim
Şebnem gençliğinde kendisine verilmiş olumlu özellikleriyle çevresinde sevilen, saygı gören bir doktordu. Son zamanlarda ne olduysa kendini tanıyamıyor, kontrolsüz tepkilerine bir sebep arayıp duruyordu. Hayatındaki bu değişim hızı, freni patlamış kamyondan farksız değildi.  İnsan kendisine verilen mücevherleri neden kaybeder?  Mücevher mi kıymetini kaybeder, yoksa insan mı? Sinan’la tanıştığında; güler yüzlü, esnek, şakacı olması Şebnem’e çok cazip gelmişti. Çünkü bu özellikler kendisinde yoktu. Sinan’la da bu yüzden tamamlanıyor gibi hissediyordu. Onunla olmak Şebnem’i heyecanlandırıyordu. Her gün farklı bir yönü ile karşılaşıp hayran oluyordu. Gün geçtikçe Sinan’a olan ilgisi de artmıştı. Bu ilginin devamını evlilikleri takip etmişti. Sonrasında çocuklarının olması da ilişkilerini güçlendirecek bir unsur olduğunu düşündü. Yaşadığı bu duyguyu Sinan’la bağdaştırıp onu kaybetmekten ödü kopar hale gelmişti. Bu korku onu daha da düşkün, Sinan’ı da bir o kadar umursamaz yapmıştı....

KAHVEYİ KIYMETLENDİREN NE?

Resim
Kahve içelim mi? Sana kahveye geliyoruz! Bir kahve de mi içmeyelim şimdi. Kızım, misafirlerimizin kahvesini yapıver. Önce kahvelerimizi içelim sonra kızımızı isteriz. Hayatımızın neredeyse her noktasına dokunan kahve…  Kahve, insanlarla ilk olarak nerede ve nasıl buluşmuş? Bu başlangıç sürecinde bir ihtiyaç ürünü olarak tüketilirken, kıtalar aşarak farklı toplumların, kültürlerinde vazgeçilmez yeri nasıl oluşmuş? Kahve ile ilgili birçok efsane vardır. En yaygın olan efsaneye göre, bir çoban ormanda yayılan keçilerinin kahve ağaçlarının meyvelerini yedikten sonra daha enerjik olduklarını fark etmiş. Kendi de denemiş gerçekten zindelik verdiğini fark edince ihtiyaç duyduğunda kahveyi kullanmaya başlamış.  Bulduğu bu deneyimini çevresi ile de paylaşmış. Faydasını gören insanlar çoğalınca bir de aroması da lezzetli olunca namı kıtalara yayılmış.  Osmanlı Devleti'nin sınırları çok farklı coğrafyalara ulaştığından sebep Osmanlının kahveyle tanışması ile birlikte İstanbul'da pop...

HEP SONRADAN

Resim
Semra güzel bir bahar sabahının ilk ışıkları ile işin yolunu tutmuştu. Bahar güzeldi, sabah güzeldi ama Semra’nın morali pek iyi değildi. Yolda yine düşüncelere dalmış sürekli kafasında bir şeyleri evirip çeviriyordu. Son iki yıldır devam eden ilişkisinde her şey daha güzel olacak diye umut ederken işler yine iyi gitmiyodu. Yine istediği ilgi ve değeri göremiyordu ilişkisinde. “Nerede hata yapıyorum?” diye düşünürken kendini o kadar kaptırmıştı ki neredeyse durağı geçiyordu. İşe vardığında eşyalarını bırakıp masasına yerleşti. Semra’nın bu dalgın hali herkesin dikkatini çekmişti. Ellerini başına dayayıp derin düşüncelere daldı yine. Bu ilişkisinin farklı olacağını düşünüyordu, fakat yanılmıştı.  Semra daha önceki ilişkilerinde de aynı sorunu yaşamıştı. Her şey nasıl aynı döngüde gerçekleşir diye hayret ediyordu. İnsanlar değişiyor ama ilişkisindeki sorunlar aynı yere varıyordu. İlişkilerinin neden çok güzel başladıktan sonra zamanla kavga, gürültü ile devam ettiğini bir türlü anlay...

HİÇ DÜŞÜNDÜN MÜ?

Resim
"Hiç düşündün mü?" Sana benzeyenleri ortak bağlantıları ve bağları... "Hiç düşündün mü?" Yaratılanlar ve arandaki uyumu... Neden bu kadar birbirine uyumlu olmuş olabilir? Ya etrafındakiler? Kaygı, korku, endişe, sevinç, üzüntü ve daha birçok yaşadığın duygu... Ne de çok benziyoruz birbirimizden farklı olmamıza rağmen... Evet, birbirimize bağlıyız hayatta her şey birbirine bağlıdır. Çünkü bağ varsa "İlişki" var... Bağ varsa "Öğrenme" var... Bağ varsa "Anlam" var... İnsanı yücelten "Bağlı" olduklarıdır... Sahi "Sen hiç düşündün mü?" Anlamayı ve anlamlandırabilmeyi...   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & "Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar… Aslında bu çok önemli değildir… Mesele iyi insanlarla birlikte olabilmek, iyi insanlarla iyi ilişki kurabilmektir… " YAH...

BENDEN SANA ZARAR GELMEZ

Resim
"Bir insan hayatı boyunca ortalama kaç insanla bağ kurar ya da etkileşime geçer acaba" diye düşündü Cengiz. Hep de sınavlara çalışırken aklına böyle alengirli düşünceler geliyordu. Zihnini bir an dersle ilgisi olmayan konularda oyalanırken bulurdu.  Kimya finali vardı ve ders çalışmaktan kaçmak sayılmazdı herhalde atomları insanlara benzetmek. Bu düşüncelerle oyalanırkenki tesellisi de böyle olmuştu. Her molekül iki ya da daha fazla atomun birleşmesinden oluşuyor, ilişkilerimiz de bunun gibi aslında. Tek başına atom gibi olmaktansa birleşip molekül olup çok daha güçlü olmak mesele. Bir Necla artı bir Mehmet, Necla ve Mehmet’ten fazlası aslında. Aralarında bir bağ olduğunda yani aile olduklarında her şey bambaşka bir hal alıyordu. Sesli gülerek boş çay bardağını ev arkadaşı Mehmet'e uzatmıştı. Mehmet ile aralarında bir anlaşma yapmışlardı, sınavlarının olduğu günlerde ev işlerinden muaftı Cengiz.  Garda tanışmışlardı Mehmet ile, tercih yapacağı okullardan birine bakmak içi...

NE OLACAK Kİ?

Resim
Aysun “Bugün de bitti ” diye geçirdi içinden. O sırada metrodan inmiş dışarı çıkmak üzere yürüyordu. Yürürken zihnini kurcalayan o soruyu düşünüyordu. Bir yandan da yolda gördüğü her şeyde çiçekçide, otobüste, tabelada sorunun cevabına yardımcı olacak işaretler arıyordu.  Bir eli sürekli cebindeki telefonunu yokluyordu. Bu duygu onu hem rahatsız ediyor hem de mutluluk veriyordu. Ya da ona öyle geliyordu. Genç kızın elindeki telefon titredi ve daha ekrana bakana kadar aklından milyon tane düşünce geçti ve ekrandaki yazıyı görünce gözleri dolmaya başladı. Oysa daha bir ay önce böyle değildi. Aysun, hayatı için elinden geldiğince çabalayan, koyduğu hedefler için pes etmeden çalışan bir kızdı. Neşeli bir arkadaş ve okul ortamı vardı. Ancak hayatını kısa sürede değiştirecek bir şey yaşamıştı. Bir gün sosyal medyadan arkadaş edindi kendine. Hesap isimleri takma isim olduğu için kiminle konuştuğunu bir süre öğrenemedi. Aradan zaman geçmişti artık neredeyse günün her anını yeni tanıştığı k...

BİR AŞK HİKAYESİ

Resim
Siyah kazağı beyaz tenine ne çok yakışmıştı; zıt olan şeylerin ilk bakıştaki şu uyumlu görüntüsü nasıl da cezbediyordu insanı. Ama bu yetmemiş, kırmızı bir ceketle de kombinini cıvıl cıvıl bir hale getirmişti. Aynada kendini şöyle bir süzdü; saçı, makyajı, kıyafeti ve çantası… Ajandasını da aldı ve artık hazırdı. Saatine baktı toplantıya 45 dakika kalmıştı. Nermin toplantı yerine vardığında toplantının başlamasına daha 15 dakika vardı. Kendisini karşılayan beyefendi "Hoş geldiniz, erkencisiniz, isterseniz bir şeyler ikram edelim, isterseniz Müdür Bey’e haber edeyim, hemen proje için görüşmeye başlayabiliriz." dedi. Nermin hemen işe başlamayı tercih edenlerdendi, kararları netti ve çoğu zaman tereddüt etmezdi. Kim bilir, belki de şimdiye kadar çok kafasını karıştıracak bir soru gelmemişti… Nermin birkaç ay sürecek proje için destek vereceği birime kendini tanıttıktan sonra ajandasını ve not defterini açıp, dosya ile ilgili sorular sormaya başladı. Zaten daha kuruma gelmed...