SOFRADA SESSİZLİK

 


İletişim çağında yaşıyoruz değil mi?

Her an ulaşılabiliriz. Bir mesajla dünyanın öbür ucuna ses gönderebiliyor, bir görüntüyle varlığımızı kanıtlayabiliyoruz. Doğum günlerine post altına iyi ki doğdunlar yazıyoruz. Yeni doğum yapmış arkadaşımıza çiçek resimleri gönderiyoruz. 

Ama ne garip… Sesler çoğaldıkça mesafeler büyüyor, bağlar zayıflıyor.

Sanki teknoloji büyüdükçe biz yalnızlaşıyoruz. Elimizin altındaki telefonda binlerce takipçimiz var ama hasta olunca bir çorba getirecek arkadaşımız yok.

Bir zamanlar göz göze bakarak konuşurduk; şimdi emojilerle his anlatmaya çalışıyoruz.

Kolaylık çoğaldı, incelik azaldı.

Birde tabi başka bir dikkat çekmek istediğim konuda; her şeyi kolaylaştırdıkça, marifetimizi unuttuk.

Bir zamanlar sabırla yoğrulan sofralar vardı; şimdi “sipariş verildi” bildirimiyle doyuyoruz. Yemek yapmayı, az bir katıkla bereketi ailecek yaşamayı gittikçe unutuyoruz. Yemeği beğenmeyen çocuğun alternatifleri oluşuyor siparişle istediğimi alırım diye düşünüyor. Bir çorba karıştırmayı bilmeyen gençlik oluşuyor. 

Geçen akşam ailece sofradaydık.

Masada sıcak yemeklerin kokusu, taze ekmek ve görünmez bir sessizlik vardı.

Annem tabakları dizerken televizyonun sesi fonda uğulduyor, babam alt yazılara göz gezdiriyor, kardeşim telefon ekranında kaybolmuştu.

Ben de elimdeki çatalla tabağı dürtüp, “Nasıl geçti gününüz?” dedim.

Kimse duymadı.

Ya da duymamayı seçti.

O an fark ettim: birlikteydik ama değildik.

Aynı masada, ayrı dünyalardaydık.

Teknolojinin parlak ışığı, aramızdaki bağı gölgelemişti.

Sonra bir şey yaptım.

Telefonumu ortadaki sepete koydum.

“Bir oyun oynayalım,” dedim. “Yemeği bitirene kadar kimse telefonuna bakmasın”

Bir an sessizlik oldu. Sonra annem gülümsedi, babam omuz silkti, kardeşim “peki” dedi.

İlk dakikalar biraz garipti. Parmaklarımızın ekransız kalmış haliyle ne yapacağını bilemedik.

Ama sonra… bir şey oldu.

Babam çocukluğundaki bir anısını anlattı: ilk bisikletini nasıl sürdüğünü, düşüp dizini nasıl yaraladığını… Annem kahkahayı bastı, kardeşim okuldaki saçma bir olayı anlattı.

Bir anda masadaki hava değişti.

Sessizlik, yerini sıcak bir gürültüye bıraktı.

Ve o gürültü, uzun zamandır eksik olan bir şeydi: yaşayan bir iletişim.

O akşam anladım:

İletişim sadece konuşmak değil.

Söyleneni duymak değil, hissedileni anlamak.

Asıl iletişim, birbirinin ihtiyacını görebilmek, susanı konuşturmak, yorgunu fark etmek, gülüşle onarmak.

Teknoloji bizi birbirimize yaklaştırmadı; kolaylaştırdı, ama derinleştirmedi.

Marifet, ulaşmakta değil; dokunabilmekte. Sözde değil, seste. Paylaşımda değil, gerçekten paylaşmakta.

Biz iletişim çağında değil iletişim teknolojileri çağındayız aslında 

Biz, yeniden hatırlama çağında olalım mı?

Birbirimize dinlemeyi, hissetmeyi…

Ve en önemlisi, birbirimizin ihtiyacını karşılamayı hatırlama çağında…

Çünkü birbirimizin ihtiyacını giderdikçe, bağlarımız da güçlenecek.

Belki de insan olmanın en sade marifeti, budur.

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.

&

Her düşmüşün asıl sorusudur...

Peki nasıl değişirim, nasıl toparlanırım sorusu…

Bugün; yapabileceğin kadar küçük iyi işleri küçümseyip ertelemeyerek…

Bugün; yapamayacağın büyük işlerin hayalinde oyalanmayarak...

 

YAHYA HAMURCU

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi - İletişim nedir?

&

 KİM KİMDİR

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ

 

 

 


Yorumlar

  1. Sofrada telefonu bırakmayı deneyeceğim :)

    YanıtlaSil
  2. Bireyselliğin ön planda olduğu bu dönemde birbirimize ne kadar da ihtiyacımız olduğunu hatırlattınız. Emeğinize sağlık🌷

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı ve tam zamanında! Çünkü şu an dünyada bu yazıya ihtiyacı olmayan çok az insan var, belki birkaç kabile, birkaç köy... Tesekkurler hatirlatma icin.. o en sade marifete erişmek dilegiyle..

    YanıtlaSil
  4. Hemen hemen bir çok ailede olası bir problem ne de güzel anlatılmış, iletişim gerçekten ne demek düşünmemizi sağladı, kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  5. Kaleminize sağlık 🌸
    Güncele temas eden çok güzel bir yazı… Çoğumuzun bir parçası olduğu sessizlik… Her imkan bizi ileriye götürmüyormuş, tekrar düşündürdünüz bizi 🌟

    YanıtlaSil
  6. Günümüzün en büyük sorunlarından birine değinilmiş. O kadar gerçek ki yazılanlar... Artık insanların bir arada olup birlikte yaşadığı o huzur ortamına çok ihtiyacı var.. Huzur diye mutluluk peşinde koşan insanlara dönüşüldü malesef

    YanıtlaSil
  7. Uzakların yakın olmasıyla yakınların uzaklaşması çağı gerçekten… Aynı evde yabancı olduk… Bu kadar zor değil aslında, emeğinize sağlık…

    YanıtlaSil
  8. Teknolojinin ilerlemesi insanın marifetlerini geriletti, net!

    YanıtlaSil
  9. İletişimde doğru kapı ihtiyaç gidermekse, günümüzde en büyük ihtiyaçlardan biri olduğumuz yerde bulunup muhatabımıza bilinç vermek olsa gerek…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel söylediniz Hacer hanım.. insanın iletişim halinde olduğu kişiye bilinç vererek ihtiyacını gidermesi bunu kalibre etmesi şu dönemde o kadar kıymetliki..
      🌺

      Sil
  10. Kaleminize, zihninize sağlık..🌺

    YanıtlaSil
  11. Söyleneni değil hissedileni anlamak... Gerçektende iletişimin ana kanalı bu.

    YanıtlaSil
  12. İnsanın eğilimi bireyselliğe uygun değil elbette. Ama öyle bir girdaba çekildi ki insanlar bireysel yaşamak konfor alanı oldu maalesef

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAKINDIRMA MARİFETİ

KİM KİMDİR?

MUS’AB BİN UMEYR - 1. BÖLÜM