Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SABAH, AKŞAMDAN BELLİ OLURMUŞ

Resim
Yıllar süren bir çabanın sonucunda Aylin, hayalindeki butiği açabilmişti. Mutluydu ancak işinde yeniydi ve daha öğrenmesi gereken birçok detay vardı. Bir yandan da “Düzen nasıl kurulur? Temizlik ne zaman yapılmalı? Stok kontrolü nasıl sağlanır?” gibi sorular kafasını meşgul ediyordu. Birkaç kişiye danışmıştı elbette ama yine de içinde şüpheler vardı, zamanla görecekti. Aylin, butiğinde ilk haftasını geçirmişti. İnsanlar gelmiş, ürünleri genel olarak beğenmiş görünüyorlardı. Bazıları satın almış bazıları da sadece bakıp çıkmıştı. Çoğu müşteri kıyafetlere dokunuyor, kimisi deniyor kimisi de sadece askıları karıştırıyordu. İster istemez mağaza rafları ve askılıklar karışıyordu. Aylin butiğine özen gösteriyordu. Çıkan her müşteriden sonra adeta izlerini silercesine arkalarından hemen toparlıyordu. Bir cumartesi günü butik öylesine yoğundu. Aylin, her akşam yaptığı temizliği yapamadan yorgunluktan bitap düşmüş şekilde eve gitti. Butiği olduğu haliyle bırakmıştı. Trafikten dolayı eve...

HAYAT AJANDASI

Resim
Her şey kontrolümde mi?  Derya, kariyerinde oldukça başarılı, çalışkan ve planlama konusunda usta bir CEO asistanıydı. Sadece kendi hayatını değil, patronunun yoğun iş temposunu da büyük bir titizlikle yönetiyordu. Toplantıları organize ediyor, dosyaları kusursuzca hazırlıyor, zamanlamayı neredeyse bir saat gibi yönetiyordu. İşinde gösterdiği özen ve profesyonellik, onun sadece patronunu değil, çevresindeki herkesi de etkiliyordu. Derya, şirketin göz bebeğiydi.   Şimdiden, patronu Ömer Bey’in iki yıllık tüm toplantıları, işleri, projeleri, imza atılacak dosyaları, yurt dışı seyahatleri hepsi planlanmıştı. Biletler alınmış, rezervasyonlar yaptırılmış, kuru temizleme düzeni bile ona göre ayarlanmıştı. Derya, kendi hayatını da çok planlı ve programlı yaşamayı sever. Kiminle ne zaman ne kadar süreyle görüşeceğini önceden belirler ve ajandasına kaydederdi. Ajandasını her gün kontrol eder ve ona göre hareket ederdi. Birden fazla ajandası olup, iş yeri için ayrı, kendisi için ayrı, a...

BİRİ OLMALI İNSANIN HAYATINDA

Resim
  Biri olmalı insanın hayatında, Hem de her an,  Hem yerde hem gökte, Tek olsan da yalnız hissettirmeyen… Bazen düşünceli olduğunda, Bazen buğulu gözlerle gökyüzüne bakıp halini anlattığında, Minicik bir şeyle yüzünü güldüren, Bir yabancı ile ihtiyacını giderip yanında hissettiren, Gözle görülmediği halde, görmek istediğin her yerde var olan, Ve her an gözeten, Biri olmalı insanın hayatında... Konuşup dertleşirken seni bıkmadan dinleyen, Acını, kederini yalnız O’na anlatabildiğin, Verilen sözlerden döndüğünde bile hakkını bağışlayan, Son ana kadar ümit kapılarını açık tutan, Bazen bir aracı ile motive eden, Bazen bir aracı ile uyaran, Bazen uğraştığın probleminin çözümünü duyuran, Tam bitti derken önüne ışık tutan, Sadece söylediklerini değil, Söylemediklerini, dile getiremediklerini de bilen, Üstelik her şeyi işiten ve gören, her şeye şahitlik eden, Biri olmalı insanın hayatında... Kalpler acıdığında ve üzüldüğünde, Teselli eden, Her daim en çok sevilen ve özlenen, Yalnız O’n...

BİZ DE ÇOK BEKLEDİK

Resim
  Çocuktuk, Oyun oynayanları görüp, bizi de alsınlar diye bekledik. Biri parka götürse, bayramda harçlık verse dedik. Babadan ve anneden ise neler neler bekledik… Okulu bitirip işe girdik, çok para kazanmayı bekledik. Takdiri hak ettik deyip, patrondan övgü bekledik. Sevilmeyi bekledik en sevdiklerimizden, Ve değer verilip, kabullenilmeyi istedik. Tüm yaşananların sonunda mutlu olmayı istedik. Birileri bizi mutlu etsin diye bekledik. Hayatı boyunca sadece beklemekle yetindi insan… İhtiyaç gidermeden, ihtiyacının giderilmesini, Sebeplere odaklanmadan sonucun verilmesini... Hayat, umduklarımız ve beklentilerimizle doluyken, Bize sadece bulduklarımızı verdi. Umduklarımız, bulduklarımızdan fazla olduğunda, Mutsuzluk hayatımızda kaçınılmaz oldu. Peki insan hiç beklememeli, beklentiye girmemeli mi? Aslında mesele nerden ve kimden beklediğinmiş… İnsanı üzüp mutsuz eden şey,  Yanlış tarafa koyduğu beklentilermiş. Dış dünya kontrolü elinde olmayan insanın, dış dünyayı kontrol etmeye ça...

DÜNYA'YA SESLENİYORUZ

Resim
  Bu öykü, tüm dünyanın öyküsü. İnsanlığın, İyi ile kötünün öyküsüydü… Küçük bir kıyamet koparken bu şehirde, Vicdanları sağır, Gözleri kör, Kalpleri mühürlü olan, Hisleri gitmiş, Akılları uyuşmuşcasına hareket eden insanlara, Dünyaya sesleniş…   Hangi görüntü yetmedi gözyaşının akmasına, Hangi çocuğun gözyaşı, kalpleri sızlatmadı? Bir annenin sesindeki feryadı duymayan, Kulaklar mı yoksa kalpler miydi?   Küle dönmüş bir şehrin yaşanmaz halde oluşu, Açlıktan bebeklerin ölmesi, Cenazelerin poşetlerde taşınması, Patlayıp göğe yükselen insanlar, Acıyı ve zulmü anlatmak için yeterli değil miydi? Oysa tek bir bakış dahi anlatmaya yeterdi yüzlerdeki masumiyeti…   Herkesin kendince yapabileceği, Zulme ve zalime dur deyip delil koyabileceği bir şey olmalıydı. Hangi sebep olduramadı? Ne yaşanması gerekirdi daha fazla? Kaç bin çocuk daha yetim kalmalıydı? Evler başlara yıkılmakla kalmadı, Hayatların altı üstüne geld...