BÜYÜTMEK Mİ YETİŞTİRMEK Mİ? - Bölüm 1


Seval, yirmili yaşlarda kıvır kıvır saçları olan zayıf, uzun boylu bir kızdı. Kendine bakar giyimine kuşamına önem verirdi. İş yerinde tanıştığı Ahmet ile birkaç ay önce evlenmişti. Çok güzel bir düğün yapmışlardı. Seval, sevdiği adamla evlendiği için çok mutluydu. Kurdukları yuvanın daha mutlu hale gelmesi için çocuklarının olması gerektiğine inanıyordu. Çünkü en büyük hayallerinden biri de buydu… Ve bu hayalini gerçekleştirmek için rutin aylık doktor kontrollerine gidiyordu. 



Aynı zamanda yemesine içmesine dikkat ediyor sağlıklı besinler tüketmeye çalışıyordu. İşten arta kalan zamanlarında da spor yapıyordu. Yaklaşık 6 ay sonra hamile olduğunu öğrendi. Bu mutlu haberi eşine vermek için bir organizasyon yaptı. İleride izleriz hatıra kalır diye eşinin tepkisini bile videoya almıştı. Ahmet de bu habere çok sevinmişti. Doktor kontrolünde ikiz bebek müjdesi almışlardı. Önce şaşırmış, sonra daha da çok sevinmişlerdi. Bebekler için alışveriş yapmaya başlamışlardı. Her şeyden çifter çifter alıyorlardı.

Seval, Hamilelik ve çocuk gelişimi üzerine kitaplar okumaya başlamıştı. Egzersiz yapıyor, yediği içtiği şeylerin organik olmasına dikkat ediyordu. İkizlerin cinsiyeti kızdı...

Büyük buluşma... Dolu dolu geçen bir hamilelik süreci ardından Seval ve Ahmet kızlarına kavuşmuşlardı. Seval, bebekler anne sütü alsınlar diye çok gayret ediyordu… Aldığı kilolarsa Seval için önemli değildi. Önemli olan kızların büyümesiydi.



Bebekler ek gıdaya geçtiklerinde de Seval titizlikle onlara bakıyordu. Yemeklerine doğal ev salçası koyar, çorbalarına ilikli kemik suları katardı. Paketli yiyecekler evden içeri adımını atamaz... Doktor teyzelerine her ay götürür boy ve kilolarını ölçtürürdü.

Kızları büyüyüp genç kız olduklarında da uyku düzenlerini, beslenme düzenlerini devam ettirdi Seval. Onların boyuna posuna bakıp kendi ile gurur duyardı… “Nasıl da güzel büyüttüm” diye.

İnsan, bazen duyduğunu bildiği zannedebiliyor. “Aman siz sadece derslerinize çalışın, ben işleri yaparım.” diye diye büyütmüştü kızlarını. Kızların eğitimleri bitmiş, artık iş güç sahibi de olmuşlardı. Büyümüşlerdi ama bir bardak suyu da halen annelerinden bekler durumdaydılar. Seval üşenmez, kızlar ne isterse yapardı. Odalarını temizler, ütülerini yapar, yoruluyorlar diye ellerini sıcak sudan soğuk suya değdirmezdi. Onlara sorumluk vermez, kızlarının hayatında başrol oynardı. Öğretmedi onlara kendi hayatlarında başrol olmayı…

Peki ya kızlar? Bütün bunlara karşılık nasıl davranırlardı? Giymek istedikleri kıyafetlerini kirli sepetinde görseler, annelerine neden yıkamadığıyla ilgili hesap sorabiliyorlardı. Yemek hazır değilse somurtup söylenmeler olurdu. Anne değil de bir hizmetçi gibi görüyorlardı sanki. Evde değil de sadece işyerinde görev bilinci varmış gibi davranıyorlardı.



Seval, onların büyümesi için çok emek vermişti, nasıl da dikkat etmişti. İyi de yapmıştı ama eksikti bir şeyler. Diğer anneler gibi kızlarının iyiliği için yapmıştı ne yaptıysa. Ama yanlış bir yol izlemişti besbelli. Bunu sonuçlardan anlayabiliyordu. 

Yaptığı şeylerin kızlarının faydasına olmadığını hatta onlara zarar verdiğini fark edince kendisine çeki düzen vermeye karar verdi.

Ama bunu nasıl yapacaktı?

Günlerce bu konu üzerine kafa patlattı. Araştırmalar yaptı ve şimdiye kadar ne yaptıysa zıttını yapmaya karar verdi. Şu ana kadar yaptığı şeyler kızlarını bu hale getirmişti. Onların dönüşmesini istiyordu. Annelerine ihtiyaç duymadan kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen bireyler olmalarını istiyordu. Bu isteğini dile getirse kızları karşı çıkacaktı. Onlara fark ettirmeden yavaş yavaş ilerleyebileceğini düşünmüştü.

Bu öncelikle sabır ve netlik isteyen bir süreçti... Önce onların yapamadığı en basit şeyden başlamalıydı. Su içtikleri bardakları odalarında bırakıyorlardı. Normalde Seval bu görüntüye dayanamaz hemen boş bardakları alır mutfağa götürürdü. Şimdi ise bardağı oradan almamak için kendini tutuyordu. Bardakları almayınca masalarında birikmişti. Kızlarda su içmek için bardak kalmadığını görünce masada birikenleri fark etmişlerdi. Hem annelerine söyleniyor hem de mutfağa götürüyorlardı. “Anne evde temiz bardak kalmamış haberin var mııı? Su içmeye bardak bulamıyoruz” söylene söylene o bardakları mutfağa götürmüşlerdi. Seval bu duruma çok mutlu olmuştu. Onların hayatında başrol olmayı bırakmaya başlayınca bir şeyler değişmeye başlamıştı sanki... Bu durum onu motive ediyordu. O heyecanla kızlarına vereceği sonraki görevin ne olacağını düşünmeye başlamıştı bile…

  • Çocuklarını büyütmüştü ama yetiştirmiş miydi?
  • Sadece büyütmek anne olmak için yeterli miydi?
  • Büyütmek ile yetiştirmek aynı şeyler miydi?

Büyütmek ve yetiştirmeyi aynı kavramlar gibi kullanır insan; İkisi de bambaşka şeylerdir. İnsanın çocuğunu, yetiştirmekle ilgili sorumluluğu var. Yedirir içirir, üstünü giydirir, barındırır… Bunlar büyütmekle ilgilidir ama yetiştirmek, insanı hayata hazırlamaktır. Problemlerini nasıl çözebileceğini ona öğretmektir. 

Mutlu ve başarılı olmak için insanın sorumlu olduğu insanı yetiştirmesi de gerekir, sadece büyütmek yeterli değildir. Yetiştirmek ise büyütmekten daha kıymetlidir.



&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

"Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar…
Aslında bu çok önemli değildir…
Mesele iyi insanlarla birlikte olabilmek, iyi insanlarla iyi ilişki kurabilmektir…"

YAHYA HAMURCU

&


&

 KİM KİMDİR

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ



Yorumlar

  1. Bir anne-baba çocuğunu, bir öğretmen öğrencilerini, bazen de bir eş eşini yetiştirmeli… O zaman karşımızdaki insanın hayatına bir fayda sağlayabiliyoruz… Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  2. İnsan doğru yaptığını zannederek nasıl da yanılıyor... Hayat bize aslında işlerin bir yerlerde yanlış gittiğinin işaretini veriyor aslında... Sadece biraz esnek bakmak gerek sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan doğru yaptığına o kadar inanıyor ki yöntemi değiştirmek aklına bile gelmiyor

      Sil
    2. Gerçekten aklıma bile gelmiyor yöntem değiştirmek. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bellemeye devam ediyoruz sadece

      Sil
    3. Hayat insana her an işaret veriyordu..

      Peki insan bu hayattaki işaretleri nasıl okuyabilir hale gelir?? ;)

      Sil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş. Yetiştirmek ne kıymetli gerçekten.

    YanıtlaSil
  4. İyi de benim annemin adı Seval değil yanlış olmuş 😉😅

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsimler değişiyordu..
      Ama öyküler hep aynıydı..

      Yasa her yerde işliyor.. :)

      Sil
  5. Her hamle çift hamle.
    Sadece çocuklara değil, kendimize de zarar veriyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar dikkat etmek gerekiyor…

      Sil
  6. Hayatta yetiştiren olman ne kıymetli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oysa imkanı ne olursa olsun her çocuk büyürdü..

      Ama yetiştirmek başkaydı..
      Bugünde bunu irdeleyelim albayım..

      Sil
  7. İnsanın yetiştirebilmek icin önce kendisinin yetişmesi gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yetişmemiş biri yetiştiremiyor malesef

      Sil
  8. Herkes bir şekilde büyütüyor ama yetiştirmek gerçekten emek, sabır ve bilinç gerektiriyor...

    YanıtlaSil
  9. Elinize sağlık 🪻

    YanıtlaSil
  10. İnsan kendi hayatında ilerleme sorumluluğunu almadığında maalesef başkalarının hayatında başrol olmaya çalışıyor… Hayat bizi geliştirmek istiyor. Ben seviye atlamazsam başkalarına da seviye atlatamıyorum gibi bir durum söz konusu.

    Umarım anlayabilenlerden oluruz

    YanıtlaSil
  11. Doğru bildiğimiz yanlışlar

    YanıtlaSil
  12. Geç de olsa doğru yolu bulmuş. Ya bulamayanlar? Ve o bulamayanların büyüttüğü çocuklar ve onların hayatına girenler..

    YanıtlaSil
  13. Biz hep iyi koşullarda iyi şekilde büyütmeye odaklanıyoruz. Oysa yetiştirebilsek koşul fark etmeksizin güçlü, kendi işini görüp bir de etrafındakileri kıymetlendiren kişiler yetiştirmeye başlayacağız… inşALLAH

    YanıtlaSil
  14. İnsan evladının hayatındaki rolünü başrole çevirdiğinde ona iyilik yaptığını zannedebiliyor veya daha çok ilgi göreceğini düşünebiliyor sonra da öyle olmadığını gördüğünde şikayet ediyor. Çözümüyle beraber çok yol gösterici bir yazı elinize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  15. Rahatlık içinde büyüyen bir kişi olarak belli görevlerim dışındakileri yapmak zor geliyor, anne-babam benim iyiliğim için zannederek beni hayata karşı zayıf ve güçsüz hazırlamışlar, şimdi ben de bu sınavımı geçmeye çalışıyorum ve kendi çocuklarımla aynı sınavı ben de yaşıyorum, özetle sınav herkes için devam ediyor

    YanıtlaSil
  16. Hayatın büyütmenin yanı sıra yetiştirmesi için emanet edilmiş çocuklar…😊

    Öyleyse onlara hakkını teslim etmemiz gerekmez miydi?

    YanıtlaSil
  17. İnsan hayatın bir yerinde yetiştiren bir yerlerde ise yetiştirilendi aslında..

    Doğru yerde öğretmen doğru yerde öğrenci olabiliriz umarım..😊

    YanıtlaSil
  18. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu..💦

    YanıtlaSil
  19. Ne kadar kilit bir yere değinmişsiniz..

    Yani kendi hayatının başrolü olamayınca başkalarının hayatında başrol olmaya çalışıyor..
    garip garip işler..🙃

    YanıtlaSil
  20. Ne kadar doğru..

    Hayatta bir şeyleri başarmış insanlar gerçekten hep iyi imkanları olan insanlar mı??

    O zaman imkansızlıkları imkan olanlar..

    YanıtlaSil
  21. İmkan imkansızlık demek o zaman 🤩

    YanıtlaSil
  22. Iki uc gunde bir bu konu gundemime geliyor, etrafimdaki anne babalar cok dertli, cocugum rahat etsin dedikce bozulmuslar, gilumsemeyi birakin giz temasini bile kesen cocuklar, oysa 3-4 yasindayken ne kadar sevimli ve neselilerdi... bilgisayar/telefon, oyun bagimliligi yaninda hic sorumluluk almayan cocuklar... ama yemegini yesin, dersleri iyi olsun yeter modunda cogu aile ama yeni yeni sorunun farkindaligi artiyor... hicbir zaman cok gec degildir, bir bardakla baslayabilir hersey...

    Guzel strateji, elinize saglik..

    YanıtlaSil
  23. Oysa zor olan bütün işleri kendi kendine yapmaya çalışmak... Strateji ile uyumlanmak büyük konfor.

    YanıtlaSil
  24. Netlik… problemin gerçeğini görüp çözüm üretmeye başladığında gereken en önemli şey sanırım netlik ve sabır ☺️

    Ellerinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ