Kayıtlar

telaş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İYİLİK ADINA

Resim
Yaz mevsiminin en güzel anı, sabah serinliğinin ardından gülümseyen güneş olsa gerek. Işıl ışıl güneşin yaydığı ısıyla birleşen poyraz esintisinin yüzüne vurduğundaki o güzel his… Bu huzurlu serinlik belki biraz olsun sevdirebilir yazı o kavurucu sıcağına rağmen. Yine böyle bir sabah pencereyi açıp temiz havayı içine çekti Mehtap. Pencereden insanların telaşla koşturmalarını, bir yerlere yetişme çabalarına izledi. Sabahları ve akşamları oluşan o kısa boşlukta kendiyle baş başa kalıp uzun uzun düşüncelere dalmayı seviyordu. Etrafındakiler yarı şaka yarı gerçek ifade ile "Dalma boğulacaksın" derdi ama o bazen bunu bile duymazdı. Derin düşüncelere dalıp hayata ve insana dair çıkarımlar yapmak, bağlantılar kurmak çocukluğundan beri en sevdiği şeydi. Bugünün konusu da "Koşuşturan insanların telaşları, gülmeyen yüzleri, birbirine karşı sabırsız bazen de öfkeli bakışları" olmuştu. Oysa her birimiz bir diğerine muhtacız.  Biraz kulak kabarttı dışarıdan gelen seslere… "...

BİRAZ YAVAŞLAR MISIN?

Resim
O gün havalimanı kapısından koşa koşa içeri girerken güvenlik bile seslenmişti arkasından... Biraz yavaş olur musunuz?  Onun için yavaş olmak zordu… Yavaş insanlara da tahammül edemezdi. Hayat da sanki inadına hemen burnunun dibine vermişti… Kocası ve kızını, işte tam da onun zıttını. “Ne vardı biraz hızlı hareket etselerdi…” Selen güvenlikten geçtikten sonra hızlıca uçağa binmek üzere bilet kontrol işlerini halletmiş, uçuş kapısına ulaşmıştı. Ancak beklediği uçuşun rötar anonsunu duyduğunda sinirinden kıpkırmızı olmuştu. Gideceği yere çabuk ulaşmak varken şimdi olacak iş miydi bu? Kendi kendine söylene söylene yürümeye başladı. Adımları her zamanki gibi hızlı ve telaşlıydı. Yanından geçen küçük kızın elindeki meyve suyuna dikkat etmemiş, yanlışlıkla çarpmıştı. Kızın annesi: “Yavaş olun lütfen hanımefendi!” dediğinde kendine geldi. ‘Sanki herkes bana karşı sözleşmiş…’ der gibi baktı. Özür diledi ve devam etti yoluna. Kadın hala söyleniyordu arkasından. Kahve alıp bir yere oturdu. İ...

NEYDİK NE OLDUK?

Resim
İnsanların telaşlı telaşlı koşturduğu, arabaların vızır vızır geçtiği cadde ne kadar da kalabalıktı. Tıpkı şehrin diğer caddelerinde olduğu gibi. Yetişkinlerin yüzünde hep bir yerlere yetişme telaşı vardı. İnsan bazen ‘Çocuk olmak ne güzel, keşke hiç büyümeseydim!’ diyor. Çocukken oynadığı oyunlar geliyor aklına ve yüzünde oluşan buruk bir tebessümle iç geçiriyor. ‘Ahh! nerede o eski günler?’ İnsanın iç geçirmesine sebep olan şey neydi? Büyümesi mi yoksa bu değişim mi? İnsan büyürken değişiyor muydu? Okuldan gelir gelmez oyuna koşardık… Kim ebe olacak diye hemen saymaya başlardık. “Portakalı soydum, başucuma koydum…” “Bir, iki, üç…  Önüm arkam sağım solum sobe. “ O günleri hatırladıkça ne kadar masum ne kadar güzel yaşamışız. Büyümek için sabırsızlandığımız o zamanlarda, yaşadığımız çocukluk günlerimizi arayacağımız aklımıza gelmezdi. Sokaktan içeri girmeyen bizlerden, evlerden sokağa inmeyen çocuklara nasıl geldik?  Neydi bu değişimin sebebi?  Çocuklar sokak oyunlarını b...