İMKANLARIN FORMÜLÜ: İMKANSIZLIK 2


Salih’i işe uğurlayan Burcu, Mustafa’nın yere attığı oyuncakları topluyordu. Ara tatili boş geçsin istemiyordu. Uzun zamandır ziyaret edemediği kim varsa hepsini görmek istiyordu. Buzdolabının kapağına astığı listeye baktı. Evet ilk olarak ziyarete Necla öğretmeninden başlamalıydı. 

Necla Öğretmen Burcu’nun köy okulundaki öğretmeniydi. Burcu çocukken Necla Öğretmen’e bakıp öğretmen olma hayalleri kurardı. Azimle çalışmış, o da sonunda öğretmen olmuştu. Sonunda başarmıştı ama kafasındaki soru son zamanlarda Burcu’ya kendini başarısız hissettiriyordu. Her imkana sahip çocuklar neden okumuyorlardı? ‘’Belki de Necla Öğretmenimin bu konuda bir fikri olabilir’’ diyerek numaraları tuşladı. Öğleden sonra buluşmak için sözleştiler.



Necla Öğretmen’i ile buluştuklarında Burcu heyecanla eski öğretmenine olup bitenleri anlattı. Necla öğretmen ilgiyle dinledi Burcu’yu. 

-Sen öğrenciyken sana destek olan kimse var mıydı?

-Yoktu.

-O zamanlar okula nasıl gidiyordun? Ödevlerini kim yapıyordu?

-Yürüyerek gidiyordum. Sadece ödevlerimi değil evin çoğu işini de ben yapıyordum hocam.

-Peki 10 yaşındayken evi çekip çevirecek ya da kardeşlerine bakabilecek marifeti sana kazandıran neydi?

- Aldığım sorumluluklar galiba…

- Ne kadar garip değil mi Burcu? İnsan çalıştıkça başarıyor, uğraştıkça marifetli oluyor.

-Evet hocam, sanki sadece marifetlenmiyor uğraş verdiği şey de kıymetli olmaya başlıyor değil mi?

Necla Öğretmen kafasını aşağı yukarı sallarken gülümsedi. Burcu sorusunun cevabını bulmuş olmanın verdiği mutlulukla eve döndü. Heyecanla Salih’i bekliyordu. Bir yandan da tanıdığı insanları gözünün önüne getirdi. Hangi konuda marifetli olduklarını düşündü. Aslında formül açıktı; işini iyi yapan özüne, işten kaçan ise bahanelerine güveniyordu.



Yemekten sonra Burcu ‘’Salih, cevabı buldum!’’ dedi heyecanla. Salih, gözlerinin içi parlayan Burcu’ya merakla baktı… 

- İnsan çaba harcadıkça bir konuda marifet sahibi olmaya başlıyor. Marifet sahibi oldukça da güçleniyor. Hangi konuda çaba harcıyorsa da o şey o kişi için kıymetli oluyor. Biz defterlerimizi saatlerce kaplamaya çalışırdık. Kitap okuyabilmek için sınıfta okuma sırası bekleyen çocuklardık. Bizi marifetli kılan da azimli yapan da imkansızlıklarımızdı aslında. Fakat biz zannettik ki; şartlar iyi olursa daha iyisini yapar insan. Bu yüzden tüm imkanlarımızı, elimizde maddi manevi ne varsa çocuklarımıza  seferber ettik. İmkanlar içinde boğuldular. O kadar rahatlardı ki; hiçbir şey düşünmeseler de olurdu. Bir şey için çabalamalarına ya da sabretmelerine gerek kalmadı. Onlar yerine biz düşündük, biz çabaladık, başkaca yollar bulduk. Ödevlerini biz yaptık, yanlış davranışları için öğretmenlerinden özür diledik. Evleri oyun parkına çevirdik. Yetiştirmemiz için bize verilen çocuklara, lamba cini gibi ‘dile benden ne dilersen’ dedik. Karnı acıkmadan doyurduğumuz çocuklarımızı yetiştirecektik ama bir baktık ki; sahibimiz oluvermişler. 

Salih şaşkın bir şekilde; 

- İmkansızlıktı yani bizi diri tutan. İmkanları yanlış kullanmak da çocuklarımızı bozan. Biz bozduk, biz toparlayacağız. 

- Salih, peki nereden başlayacağız?

- Bunu şu an ben de bilmiyorum Burcu, düşünelim bu konuyu olur mu? Nereden nasıl başlamalıyız bakalım. Önce geçmişimize bakalım sonra adım adım ilerleyelim. Ne dersin? 



ÖNCEKİ BÖLÜM



 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

"Bu senin yaşamın…
Bu senin yaşamın ama, beni de ilgilendiriyor!
Evet, senin yaşamın beni de ilgilendiriyor.
Çünkü; aynı zamanda, aynı seyirci karşısında, aynı sahneyi paylaşıyoruz."

YAHYA HAMURCU

&


&

 KİM KİMDİR

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ



Yorumlar

  1. En büyük imkan, imkansızlık 😊

    Güzel yazınız için teşekkür ederim
    Keyifle okudum 🌷

    YanıtlaSil
  2. Tokluk ve imkan inasını geriletir

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Gerçekten çok etkileyiciydi. Devamını heyecanla bekliyoruz!

    YanıtlaSil
  4. Günümüzün en temel sorunu insan gerçekten çok yanılıyor

    YanıtlaSil
  5. Ne garip insanın imkansızlığının en büyük imkanı olması.

    YanıtlaSil
  6. O kadar faydali ve tam zamaninda bir yazi olmus ki!.. Milyonlarca aile bu konudan muzdarip, elinize saglik..

    Cozumler sandigimizdan cok daha sade, basit ve yakinimizda olabiliyor.

    Ve sanildigi gibi eskiye ozlem, nostalji ya da yoksulluk edebiyati degil mesele... gayet stratejik dusunup imkan yonetimi/kontrolu yapmak.. bundan daha buyuk zenginlik ve guc olabilir mi?..

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çocuklarının iyiliğini isteyen ebeveynler bunu fark edebiliyor
      Ben çok iyi anne baba olacağım diyenler farkında olmadan zarar veriyor

      Sil
    2. Gerçekten de çözümler çok yakınımızda sade ve basit.
      Basiti küçümsemediğimizde de birer birer çözülmeye başlıyor

      Sil
  7. Günümüz ebeveynlerinin duyması gerekenler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günümüz ebeveynlerinde genellikle duyduğum cümleler, çocuklarına verdikleri imkanlar ile övünme gururlanma üzerine. Taaki problem büyüyüp biz nerde hata yaptık sorusunu kendilerine sorana kadar :(

      Umarım çok kişiye ulaşır ve güzel faydalar verir bu güzel yazı

      Sil
    2. İnşaALLAH... Gerçekten ihtiyaç olan bir konu...

      Sil
  8. Insan geçmişini unutuyor oradan deneyim transferi almasi çocuğunu yetistiriken ona kisa yol haritasi olacak.

    YanıtlaSil
  9. Oyuncakları olmayan çocuklar tencere kapakları ile oynar, tahtaları bebek yaparlardı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyuncağı olan çocuk oyuncağı ile bile oynamıyor :(

      Sil
  10. İmkanları yığmak değildi geliştiren; neye rağmen ne yaptığımız….

    YanıtlaSil
  11. Sorumluluk insana verilen en büyük nimetti aslında.

    YanıtlaSil
  12. İmkansızlık insanı ne de güzel geliştiriyor. Çocukken tahta ve bezlerden kendimize bebek yapardık.Çok da eğlenceli olurdu.

    YanıtlaSil
  13. Açlık en iyi motivasyon kaynağı

    YanıtlaSil
  14. Gerçek açık...
    Görmek isteyene...

    YanıtlaSil
  15. "Aman çocuğu kısıtlamayalım, sonra bizden soğur uzaklaşır" anlayışında şimdilerde çoğu anne-baba... Eskiden nasıldı: "aman çok şımarmayım sonra annem babam benden soğur..." yön veren, yöneten taraf değişmiş belli ki..

    Çok küçükken bir Pazar sabahı annem biraz uyusun diye televizyonu kısıp evi topladığımızı hatırlıyorum, uyanınca da sürpriz olacaktı...

    Çocuklara duygu ve düşünce üretecekleri, bir birey olarak iç dünyalarını inşa edecekleri alan vermemek en büyük zulüm aslında... İşte bu alan da biraz açlık, biraz can sıkıntısı ve bir miktar zorluktan geçiyor...umarım toplum olarak görebiliriz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ