EYVAH! KRİZ Mİ DEDİNİZ?

 

“Off off! Kollarım koptu şu poşetlerden. Neyse neyse, hiç oflayıp puflamayayım, sonra sorarlar insana zamanında yaşadığın yokluğu ne çabuk unuttun diye... Eskiden kriz olunca ufacık kutularda çaylar verilirdi, şeker ise misafirlere sunulan lüks bir şeydi… Abur cuburumuz kırık leblebiydi, iğdeydi… O da bulabilirsen…”

Nurgül, kendi kendine konuşup dururken bir yandan da terliklerini giyiyordu. “Her şey ateş pahası bu devirde. Okullar açılınca hele masraf ikiye katladı demek. Eskiden kitaplarımızı tertemiz tutmaya çalışırdık ki başkaları da kullanabilsin diye… Şimdi ise her biri bir yerde…”

-Kiminle konuşuyorsun anne? diyerek içeri girdi kızı Nazan. 

-Kim neyi sorar anne?” dedi gülümseyerek.




-Yavrucuğum, bir markete, kırtasiyeye gideyim dedim ama fiyatları görünce şok oldum. Daha geçen hafta gördüğüm ürünlerin fiyatı hemen değişivermiş. Artık 2 haneli paraya alabileceğimiz şeylerin sayısı çok azalmış. Cüzdan dolusu para veriyorsun ama poşetleri dolduramıyorsun bile. Cüzdan dolusu demişken nakit ödeme de kalkmış sanki. Kasiyer kız para üstünü zor toparladı da verdi. “İnsanlar artık nakit taşımıyor kart okutuyor abla” dedi. İnsanlar kartla nasıl hesabını kitabını biliyor şaşırıyorum doğrusu…”

-Anne sen hala eskilerdesin, artık her şey internet üzerinden bunda şaşılacak ne var? 

-İşte tam da bu noktada kızım her şeyin bu kadar hızlı değişmesi ne kadar lehimize? Bize pratik gelen, avantajı fazlaymış gibi gözüken şeylerin zıttında dezavantajları da var unutma! 

-Bak şimdilerde zengin ve yoksul sınıf çok genişledi, orta sınıf ise gitgide azaldı. Eskiden tam tersiydi, en geniş sınıf orta sınıftı. 

İnsanlar arasında gelir farkı anlamında uçurumlar yoktu. Orta gelirli aileler daha fazlaydı. Hangisi daha iyi dersen, orta sınıfın sayıca fazla olduğu model daha iyi kızım. Toplum arasında farklılık daha az oluyor çünkü. Bugün, ekonomi kötüye gidiyor ve orta kuşak azalmaya başlıyor.

-Anne, zaman değişti, şartlar giderek zorlaşıyor. İnsanlarda para kazanmanın pratik yollarını arıyor işte… diye atıldı Nazan.

-Haklısın kızım, şartlar değişti ama insan hep aynı insan. İnsan istekleri olan bir canlı nihayetinde.

Şartların değişmesinden ziyade insanın bulunduğu şartlar içerisinde ne yaptığı daha önemli…

Kriz var, nasıl tepki vermeliyim?

Bolluk var, nasıl tepki vermeliyim?

Bunlara bakabilmeli insan…

Ama insan işte, insan…

 “İnsan isteklerini yönetebildiği kadar hayatını yönetebilir…”

Peki bizler ne yapıyoruz? Herkesin yaptığını…




Yani herkes gibi “rahat yaşayayım, param olsun, arabam olsun, evim olsun, markalı kıyafetlerim olsun, çocuğum özel okulda okusun, yetmedi özel ders de alsın, o da olsun bu da olsun” istiyoruz. “Şuyum da eksik olmasın buyum da tam olsun…”

İstedikçe istedi, acıktıkça doymaya çalıştı, doydukça daha da acıktı insan.

Kısır döngü derler ya, işte tam da o oldu. Kısır döngüye döndü işler.

Oysaki insan, kendine “dur” demedikçe duramaz ki... Araba alır ama onu değiştirmek ister bir süre sonra. Ev alır ama onun eksi taraflarını görür ve sıkılınca da “yenisine geçelim” der. Tüketim alışkanlığı böyle başlayıp sürer gider.

Tükettikleri tükenmez olur insanın…

-Aman anne, hiç mi tüketmeyeceğiz peki?

-Olur mu kızım öyle şey, tabi ki tüketim de yapacağız. Ama varken nasıl olsa var diye har vurup harman savurmadan. 10 varsa 10 harcamayıp bir kısmını sakla samanı gelir zamanı diyerek atıvereceğiz kenara. Yokluğu da düşüneceğiz, öyle tüketeceğiz.

-Peki anne şu an bir kriz var diyorlar. Ne yapsın bu insanlar? Geçim zor, sen de biliyorsun, neyi artırsın da atsın kenara insan?

-Bilmez miyim kızım? İnsanın gereksiz tüketimlerden sakınması lazım. Başkaları ne yer ne içer demeden gözlerini çekmesi lazım başka yerlere. Özellikle de daha zor şartlarda olanlara bakmalı o gözler. İnsanın, gelirinin daha azıyla geçinmeyi de öğrenmesi gerek. Kavrulduğu yağ yakmaz o zaman onu.

-Bak, kuzenin Mehmet abin, eşinin her isteğine yetişeyim, kısa yoldan zengin olayım diye neler yaşadı neler… Ailece dağılma noktasına geldiler alacaklılar yüzünden. Şimdi bin pişman, ayağını yorganına göre uzatmadığı için.

Ben de diyorum ki “ayağını yorganına göre de değil, yorganından daha yukarı uzat ki yorganın büyük gelsin sana…”

İşin sırrı ise isteklerini kontrol etmekle başlıyor. İstekler sonsuz ama hayat sonsuz değil. Her şeyin bir sınırı var. Biz ihtiyacımız ölçüsünde isteklerimizi de sınırlamayı bilmeliyiz yavrucuğum.


&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.

 &

"Bir damla, bir damlanın önemidir bardağı taşıran...
Bir damlalar, bir damlalardır bardağı dolduran...
Hangi bardak bir damla ile dolar, diğer damlalar olmadan...
Hangi bardak taşar, damlalarla bir damla olmadan..."

YAHYA HAMURCU

&


&


Yorumlar

  1. Ah insan doyumu miktarı arttırmak sanan insan…

    Çok güzel yazı ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  2. Krize karşı En önemli tepki tüketim isteklerinden vazgeçebilmek. Dahası insana gereksiz hale gelen isteklere neden oluyor aslında

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet, ihtiyaç dışı tüketmemek değil mi :)

      Sil
  3. İstekler sonsuz ancak yaşam sonsuz değil... sınırlı hayatımızda isteklerimizi de sınırlayabilmek mesele:)

    YanıtlaSil
  4. İsteklerini doğru yere koyduğunda ancak insan mutlu ve başarılı olabilir.

    YanıtlaSil
  5. Bir şey alırken bu benim isteğim mi gerçekten ihtiyacım mı sorunu sormanın tam da sırası galiba... Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  6. İstekler koca bir okyanus ama tuzlu su da insanı yakar.

    YanıtlaSil
  7. Yaptığım seçimler ne kadar lehime? Neden doydukça daha çok acıkıyorum?

    YanıtlaSil
  8. Sahip olabileceklerimizin ancak kendi bedellerimiz kadar olabileceğine bir inansak... Aslında bedelimiz üstünde olan sahip olduğumuzu zannettiğimiz şeylerin gerçekte hiç bizim olmadığını bir anlasak... İstekleri bırakıp bedellere koşardık :)

    YanıtlaSil
  9. Ah isteklerini kontrol edebilse insan...

    YanıtlaSil
  10. Doymak isteyip de doyamadığını anlamaktır insanı mutlu eden

    YanıtlaSil
  11. Kanaat etmenin hiç de "cool" olmadığı bir dönemde yaşıyoruz, daha fazlasını istememek, onun için mücadele etmemek eziklik gibi geliyor artık insanlara. İşte daha fazlası için mücadele enerjimizi, bizi canlı ve dinamik yapan geliştiren o enerjimizi nereye kanalize edeceğimiz bütün oyunu değiştirebiliyor. İnsan soyutta güçlenmek ve güzelleşmek için çırpınıp didinse ne iyi oluyor, o zaman hırs değil azim ile doluyor insan. Hayatındaki gereksiz somutlukların (eşyanın ve hedefsiz uğraşların) yükünden kurtuluyor.

    İnsan yaşadığını sadece kendine, kendi zamanına has sanır. Oysa krizler hep olmuş, ülke düzeyindekiler bir yana küresel çapta etkileri olan krizler de olmuş, 1929 buhranı, 1970'ler, 2018 ve diğer birçok kriz.. İsteklerine ulaşmak bir yana, zorunlu ihtiyaçlara ulaşmak bile çok zor olduğu zamanlar... Bu krizlerde malı mülkü çok olan değil, zorlukla baş etme becerisi çok olan ve isteklerini kontrol edebilen güçlü insanlar rahat sıyrılmış.. Savaşlarda bile böyle olmuş hep..

    YanıtlaSil
  12. meselenin kriz değil de ona uyumlanabilmek olduğunu çok güzel kaleme almışsınız, emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  13. İnsanın imkanı imkansızlığıyken insan imkan arttırarak problemlerini çözebileceğini düşünür 🌷

    YanıtlaSil
  14. İnsan sunulanın getirisini görmekten arkadaki götürüyü hiç algılayamadı, azıcık bakıp düşünseydik verilenlerin neleri almak için olduğunu anlamazmıydık? Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  15. Her istediğine sahip olunca daha mutlu da olmuyor insan
    Tükettiğiyle kalıyor

    YanıtlaSil
  16. Ah istekler ah!

    YanıtlaSil
  17. İnsan isteklerini yönetebildiği kadar hayatını yönetir..☘️

    Kalbimi bıraktım bu söze..🤍

    YanıtlaSil
  18. İsteklerini yöneten hayatını yönetir. Ne kadar önemli bir cümle! Başımıza ne geliryorsa zararlı yanlış isteğimizden geliyor. Öyleyse isteklerimizi ayıklama zamanı…

    YanıtlaSil
  19. “Ayağını yorganından daha az uzat” tüketimin ölçüsünü be güzel anlatmışsınız, zihninize ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  20. Fazla istememek insanın en büyük acısı, çocuk gibi oluyoruz buna karşı… ama yavaş yavaş öğrenmemiz gereken bir konu 🥰 teşekkürler

    YanıtlaSil
  21. İstek mi ihtiyaç mı 🍀💕🍀

    YanıtlaSil
  22. .Bollukta tutumlu olup, har vurup harman savurmayanı kıtlık geldiğinde de hayat onu kayırıyor. :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ