TIKLA GELSİN - ON PARMAKTA BİR MARİFET


Necla Hanım bugün her zamankinden daha heyecanlıydı. Yine ayda bir yaptıkları arkadaşları ile buluşma günü gelmişti. Bu seferki durak kendisiydi. İnsanlar misafir ağırlamayı kendilerine zahmet sayarak kafelerde buluşmaya başlamışlardı ancak Necla Hanımlar için bu çok kolay ve keyif verici bir işti. Bir araya gelmekten, hazırlık yapmaktan, arkadaşlarıyla oturmaktan keyif alıyorlar, bunun için yine ev ev dolaşıyorlardı.

Necla Hanım arkadaşları için el açması börekler, baklavalar, mantılar daha neler neler hazırlamıştı. Sofrada yok yoktu. Erkenden kalkmış bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Her ay hem arkadaşlarıyla buluşarak tatlı tatlı sohbet ediyorlar hem de kenara birkaç kuruş koyuyorlardı. 


deneyimsel tasarım öğretisi


Arkadaşlarının yaşları birbirine yakındı. Hemen hemen hepsinin çocukları da birbirine yakın yaşlardaydı. Bu yüzden de iyi anlaşıyorlardı. Kimisinin çocuğu üniversite sınavına hazırlanıyor, kimininki de lise giriş sınavlarına hazırlanıyordu. Sınavlara çok az bir zaman kaldığından, buluştuklarında da konuşulacak konu belliydi. Hem çocukların sınav heyecanı hem de mezuniyet telaşı hanımların kalbini kıpır kıpır etmeye yetip artıyordu. 

Yenildi, içildi, hoş sohbetler yapıldı. Bu arada herkesin fikri ortaktı. Kendi yaşadıkları dönemle çocuklarınkini kıyaslıyorlar, o dönemdeki yokluklardan bahsediyorlardı. Nadire Hanım köy okulunda okumuş, elinde okula odun taşıdığından bahsediyordu. Necla Hanım nöbetçi olduğunda sobayı ne kadar zorluklarla yaktığını anlatırken Elvan Hanım montunun olmayışından söz ediyordu. Narin Hanım ise ortaokul lise yıllarında kardeşlerine bakıp aynı zamanda da öğrencilik hayatı yaşadığını, buna rağmen çok mutlu bir yaşam sürdüklerini anlatmıştı. Herkes kardeşlerini büyütmüş, ev işleri yapmış, dışarıda annesine babasına yardım etmişti. Kısacası herkes önüne gelen işi yaparak bugünkü kıymetli yerlere gelmişlerdi. Kimi doktor, kimi avukat, kimi mühendis, kimi öğretmen... Her birinin on parmağında on marifet vardı. Bir an düşündüler, sonra hepsi beraber gülüşmeye başladılar. Çocuklarının on parmağında bir marifet bulamamışlardı. 

Ne olmuştu da bu kadar marifetli insanların on parmağında bir marifeti olmayan çocukları olmuştu? Yine kendi aralarında konuşmaya daldılar. Kimisi; çocuğunun evde yalnızken hazır yemeği bile ısıtıp yemeyi beceremediğini, kimisi düğmesi düşse geri dikemediğini, kimisi hala proje ödevlerini kendisinin yaptığını, çocuğunun odasını topladığını, çamaşırlarını katladığını söylüyordu. 

Ne olmuştu da düşünemeyen, marifetsiz çocukları olmuştu? “Peki bizler nasıl çocukların yerine düşünüp karar veren insanlar olabildik?” diye sordular kendilerine.


deneyimsel tasarım öğretisi


“Biz çok sıkıntı çektik onlar çekmesinler, biz yemedik onlar yesinler, biz giyemedik onlar giyinsinler, biz uyumadık onlar uyusunlar” diyerek bu marifetsiz çocuklar topluluğunun mucitleri olmuşlardı...  Gözlerinden kaçırdıkları çok basit bir nokta vardı aslında. Onların bugünkü marifetli bireyler olmalarını da bu şekilde eksikliklerle zorluklarla yetişmiş olmalarıydı. Kendi problemlerine kendileri çözüm üretmek zorunda kalmışlar, kendi seçimlerinin sonuçlarını kendileri yaşamışlardı. Anne babaları onlara bu konuda karışmamıştı. Neden kendileri çocuklarının yerine düşünen kişiler olmuşlardı acaba? 

Necla Hanım çalan telefonla masadan ayrıldı. Kızı Berfin arıyordu. Telefondaki hıçkırıkları annesinin sesini bastırıyordu. Konu mezuniyet kıyafetiydi. Bu da her zamanki gibi annesinin göreviydi. Her şeyi onun yerine düşünen annesi mezuniyet kıyafetini de onun yerine düşünecekti tabii ki. Çok kısa bir zaman kalmıştı. Mağaza mağaza dolaşmanın bir anlamı yoktu. Teknoloji kolaylık demekti. Hemen oracıkta anneler işe koyuldu. Çünkü onların en kolay yaptığı şey çocuklarının yapmaları gerekenleri yapmaktı. Necla Hanım hemen “hanımlar interneti açalım, tıkla gelsin.” dedi. Oh ne rahattı. Yine çocuklarının problemi çözülmüştü. Mezuniyet kıyafeti satın alınmıştı bile yemeğin üzerine içilen kahveler bitmeden.

Necla Hanım için problem çözmek çok kolaydı ama kızı için aynı kolaylıkta mıydı?

Neden Berfin ve Berfin gibiler kendi yapmaları gerekenleri yapamıyorlardı?

Aslında anneler hayatta her şeyin bedelini ödeyerek, emekleriyle buraya gelmişlerdi. Ayakkabılarını kendileri bağlamışlar, kıyafetlerindeki yırtıkları elleriyle dikmişlerdi. Ödevlerini onların yerine yapan olmamıştı. Yemeklerini pişirmişlerdi. Para hesabı, pazar, bakkal her şeyi düşünüp o küçük yaşlarında yönetebilmişlerdi. Bu şekilde sorumluluk aldıkları için de güçlenmişler ve marifetli olmuşlardı. 

Niyetleri iyiydi, çocuklarının bu hayatta rahat etmesini istemişlerdi. Ancak çocuklarının sorumluluklarını da onları yerine üstlendiklerinde, problemlerini çözemeyen on parmağında bir marifet olmayan, marifetsiz çocuklara sahip olmuşlardı. 

Peki bu çocuklar sürekli çözümü başkalarından bekleyerek hayata devam edebilirler miydi? 

Necla hanım ve diğer anneler o gün hep birlikte bir karar vermişlerdi.

Artık bu çocuklara bedel ödetmek gerekiyordu. Sorumluluklarını yerine getirme, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenme, kendi hayatlarını yaşama zamanları gelmişti…


 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

“Bu senin yaşamın…
Bu senin yaşamın ama, beni de ilgilendiriyor!”
Evet, senin yaşamın beni de ilgilendiriyor. Çünkü;
aynı zamanda, aynı seyirci karşısında, aynı sahneyi paylaşıyoruz.

YAHYA HAMURCU

&


&

 KİM KİMDİR  

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ

         


Yorumlar

  1. Marifetli çocuklar nasıl yetişir? Kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  2. Aile ve toplumun butun odagi cocuk universite okusun olunca tum yatirimlar oraya kayiyor, uni okuyup rahat ve parali bir ise kapagi atsinlar diye hayati okuyamayan insanlar buyutuyorlar... buyumus ama yetismemis insanlar, zayif yapili, bagimliliklara cok acik ve hayatin muthis detaylarini, derinliklerini kaciran; yuksek bir amac, erdem, ahlaki durus, olgunlasma gibi kavramlari ancak dil--tarih-edebiyat sinavlarina calisirken hasbelkader paragraflar icinde goren... hepsi degil ama cogunlugu... ama donusum icin, iyiye gidis icin hep umidin olmasi ne guzel... her bir cocukta, gencte ileride olabilecegi insani gormek (yapacagi meslegi, oturacagi semti degil) dogru adimlar atmanin ilk sarti sanirim..

    Elinize saglik..

    YanıtlaSil
  3. ''Çünkü onların en kolay yaptığı şey çocuklarının yapmaları gerekenleri yapmaktı.'' Ne kadar doğru bir söz. İnsanoğlu bazen karşısında ki insanın bedelini alarak, ona zarar verdiğinin farkında olmayabiliyor. Hepimizin farkındalığı artması dileğiyle =)

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel farkındalık kazandıran bir yazı olmuş, sahi biz ne yapıyoruz? Çocuklarimiz rahat etsin diye her türlü imkanı kendi ellerimizle onlara sunarken marifetsiz çocuklar yetiştirdiğimizin farkında bile değiliz...

    YanıtlaSil
  5. Marifeti eline tekrar verilen çocuklar yetiştirebilmek ümidi ile :))

    YanıtlaSil
  6. İnasanin geçmişinde yapıp ettikleri hakkında bir sonuca varmasi ne kadar da önemliymiș... İyi sonuç aldıklarını kendi çocuğuna da uygulamasi gibi... Elinize sağlık düşündürten yazınızi keyifle okudum:)

    YanıtlaSil
  7. Alışkanlıklarımız... Alıştığımız ve kendimizi var ettiğimiz şeyler insanların bazen bize ihtiyaç duymaları oluyor ve onların ihtiyaçları yerine isteklerini karşılamaya başlıyoruz... Sonrada alışmış kudurmuştan beter diyerek elimizden ne gelirse yapıyoruz... Günün sonunda yetiştirmeye çalıştıklarımız on parmağında bir marifet... Amma benim 11 parmağım yok ki...

    YanıtlaSil
  8. Yazının tam üstüne
    Anneeee sandalye çizer misin?
    Sen çiz bakalım, istersen sonra sana destek olabilirim. Çünkü bu senin ödevin oğlum

    YanıtlaSil
  9. Biz yaşadık onlar yaşamasın sorunsalı 🙂 bu sonucu o sebeplerin doğurduğunu bilebilsek keşke 🌸

    YanıtlaSil
  10. Sistem de çocukları rahatlık tuzağına çekmeye endeksli. Buna çocuğuna düşkün anneyi ilave edince oturduğu yerden kalkmak istemeyen insan güruhu ortaya cikiyor

    YanıtlaSil
  11. Bir nesil bedelle büyüdü ve var olan tüm marifetlerini buna borçlu iken hayatı suçladığı yer o ödediği bedeller oldu malesef ki... Şimdi o yanlış sandığı şeyi kendi çocuğunda olmasın, aman çocuğu kendisi gibi çekmesin diye çırpınıp durmakta... Oysa ki sonuç çok net... Sen o bedeller sayesinde marifetlisin, çocuğun da o bedellerin eksikliğinden marifetsiz... İnsanın bunu anlaması biraz geç oluyo ama çok şükür hala imkanımız var.... Hayat devam ediyor....

    YanıtlaSil
  12. İnsan yetiştirmek ona imkan sağlamak değil, ona marifet kazanması için destek olmakmış.... Emeğinize, kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  13. Anneler iş başında dedim yazıyı okurken..

    Çok keyifli bir yazı olmuş, ellerinize sağlık 🌺
    Bir ebeveyn = bir yetiştiren aslında. Ama bizler çocuğumuzun lideri gibi değil sponsoru gibi davrandığımızda onları bizlere bağımlı hale getiriyoruz. Oysa onları kendi kendilerine yetebilecek, kendi problemleri kendileri çözebilecek bir kıvama getiriyor olmamız lazım. Tıpkı bizlerinde yetiştiği gibi..

    Bizlerin anne baba olarak, lider olarak, yetiştiren olarak onlara yetiştirilme hakkını veriyor olmamız gerekmez mi?

    YanıtlaSil
  14. Emekle büyüyenlerin ayakkabı bağcığını bağlayamayan çocukları… Yazıdan alacağımız çok şey var, şimdilerde benim çektiklerimi çekmesin diye çocuklarımıza sunduğumuz imkânların kıvamını kaçırabiliyoruz sanırım …

    YanıtlaSil
  15. İnsanların kendi yapması gerekeni onlar içşn yapmak en büyük kötülüktür

    YanıtlaSil
  16. Çocukları o kadar marifetsiz hale getirdik ki, tuvaletlerini bile kendi yapıp, kendi temizliklerini yapamıyorlar. Ne acı...

    YanıtlaSil
  17. Ben çektim çocuğum çekmesin demenin getirdiği problemler…

    YanıtlaSil
  18. Büyütmek mi yetiştirmek mi kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  19. Aynı yanlışı başkası yapınca akıl vermek çok kolay , o akıl kendine verilince gıcık . Ah be insanoğlu sana yapılmasını istemediğini sen neden başkasına yaparsın .

    YanıtlaSil
  20. Annelerin çocuklara düşkünlükleri, çocukların marifetsiz yetişmesine orada da kendi hayatında baş rol olamamasına giden bir süreç gibi. Elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  21. Şimdi ki çocuklar neden mutsuz, neden tatminsiz? Buyrun cevaplar :)

    YanıtlaSil
  22. Tüm imkanlarım elimde olsa, ah şu da olsa daha iyi olurdu belki diyoruz bazen. Ama çokça karşılaştığımız bu ve bunun gibi sahneler çok şükür bazı şeylerimiz iyi ki yokmuş dedirtiyor.
    Daha optimum bir ortam olsa çocuk daha iyi olur gibi geldiğinden hep en iyi imkanları sağlamaya çalışıyoruz çocuklara bu da onları daha da marifetsiz hale getiriyor maalesef.

    YanıtlaSil
  23. Çocuk büyütmek ve çocuk yetiştirmek arasındaki farkı anladığımızda yeni nesil çok farklı olmaya başlayacak.

    Büyüttüğün çocuk dert çıkartan yetiştirdiğin çocuk derdi ortadan çıkartan oluyor.

    Çocukları büyütürken iyi niyetle hayatını kolaylaştırıyoruz ama sonrasında onu ne zorluklarla baş başa bırakıyoruz keşke öncesinden bilebilsek..

    YanıtlaSil
  24. İnşALLAH gençlerimizi nasıl yetiştireceğimizin farkında olarak, bizi geçenlere vesile olmak nasip olsun

    YanıtlaSil
  25. Yapmayacaklarını zannedip onları yapamaz hale getiriyoruz aslında…

    YanıtlaSil
  26. "Biz yaşamadık onlar yaşasın"
    Niyetler iyi, güzel, samimi...
    ama maalesef günümüz gençliğinin durumu..:(
    Dilerim ki;
    ebeveynler en kısa zamanda
    aslında çocuklarına kötülük yapmakta olduklarını anlayabilirler.
    Emeğinize sağlık♡

    YanıtlaSil
  27. Haydi hemen başlayalım. Okuduk. Ön atak çivinin ucunu batıralım. Önce hayır demekle başlayalım mı. Çocuklarımıza her hayır deyişimiz onlar için hayırlı🌹

    YanıtlaSil
  28. Çocukları marifetsizleştirip kendimize bağımlı oldukları için hiç bir işi beceremedikleri için bir de söylendik... Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ