Kayıtlar

rahat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

TIKLA GELSİN - ON PARMAKTA BİR MARİFET

Resim
Necla Hanım bugün her zamankinden daha heyecanlıydı. Yine ayda bir yaptıkları arkadaşları ile buluşma günü gelmişti. Bu seferki durak kendisiydi. İnsanlar misafir ağırlamayı kendilerine zahmet sayarak kafelerde buluşmaya başlamışlardı ancak Necla Hanımlar için bu çok kolay ve keyif verici bir işti. Bir araya gelmekten, hazırlık yapmaktan, arkadaşlarıyla oturmaktan keyif alıyorlar, bunun için yine ev ev dolaşıyorlardı. Necla Hanım arkadaşları için el açması börekler, baklavalar, mantılar daha neler neler hazırlamıştı. Sofrada yok yoktu. Erkenden kalkmış bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Her ay hem arkadaşlarıyla buluşarak tatlı tatlı sohbet ediyorlar hem de kenara birkaç kuruş koyuyorlardı.  Arkadaşlarının yaşları birbirine yakındı. Hemen hemen hepsinin çocukları da birbirine yakın yaşlardaydı. Bu yüzden de iyi anlaşıyorlardı. Kimisinin çocuğu üniversite sınavına hazırlanıyor, kimininki de lise giriş sınavlarına hazırlanıyordu. Sınavlara çok az bir zaman kaldığından, buluştuklarınd...

İMK”ANLAR”

Resim
  Adım adım mevsimler değişiyordu… Yaz sıcakları da gelmişti, köydeki sıcaklık daha mı fazlaydı bilinmez ama o gün ortalık yanıyordu. Ağacın olmadığı koca bir ovada su belli saatlerde vardı. O sebeple her şeyi idareli kullanmak gerekiyordu.  Ali için şehir hayatı olmazsa olmazdı. Köyün ihtiyarlarından Zekiye Teyze, sevimli köy şivesiyle “Nesini seviyon guzum o koca binalı yerlerin?” diye sorduğunda belki de Ali gerçekten ilk defa düşünmüştü. Sahi neden seviyordu? Bulaşık derdi yoktu makinesi vardı, çamaşır derdi yoktu makinesi vardı, kurutma derdi yoktu makinesi vardı. Yemek problem değildi evine kadar geliyordu. Her şeyi telefondan bir tıkla yönetebiliyor, o da ayağını uzatıp keyfine bakabiliyordu. Köy ise; rahatını kaçırıyordu. Oysa o da çocukluğunda ne kadar çok severdi kümesten yumurta toplayıp, dalından biber koparmayı. Tuvalete gitmek için kuzeniyle dışarıya çıkmaları bile ne büyük maceraydı köyde, şehirde yalnız geçen akşamların aksine. Ali’ye şehrin ona sunduğu konford...

ŞU AN DEĞİLSE NE ZAMAN?

Resim
“Aman nasılsa daha zaman var, hallederim bir ara” dedi Ayşe ve elindeki dosyayı masanın üzerine bıraktı. Elif o sırada şaşkın şaşkın ablasının hazırlanmasını izliyordu. Onun bu rahatlığını anlayamıyordu. - Abla sana inanmıyorum! Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Benim bu kadar bekleyen işim olsa, onları bitirmeden rahat edemem. Ayrıca o iş beklerken de başka bir şey yapmaktan keyif alamam doğrusu! Sen bu durumda gerçekten keyif alabiliyor musun? Ayşe bir an düşündü “Aslında rahat mıyım ki?” diye sordu kendi kendine. Hayır rahat değildi ama bu durumu farkına varamadan alışkanlık haline getirmişti. Yani ertelemeyi hayatında normalleştirmişti. Sıkıştığı zamanlarda bunun farkına varıyor o zaman da kendi kendine kızıyordu. Sonra bir daha ertelemeyeceğine dair kendine sözler veriyor. Ama o an geldiğinde bekleyen şeyi yapmak Ayşe’ye zor geliyordu. Birde daha önce ertelediği işlerinin de zamanı geldiğinde büsbütün zorlanmaya başlıyordu.  Bir keresinde “Aman hallederim bir ara “ deyip su ...

ANNE OLMAK

Resim
  Ada’yı evliliğinin sekizinci yılında ancak kucağına alabilmişti Selin. O kadar çok bekledi ki bu anı duygularını tarif edemiyordu.  Yıllarca başkalarının çocuğuna annelik yapmıştı. Nasıl anne olunur iyi biliyordu. Geçmişi gözünün önünden geçerken artık kucağında kendi yavrusu vardı. Hayali gerçek olmuştu.  Zaman hızlıca akıp geçmişti, Selin’in geç bulduğu yavrusuna karşı emeği, bedeli de tüm hızıyla devam ediyordu. İlgi her bir tarafına dağılmıştı kızının, okul çantasındaki beslenmesinden evdeki çorabına kadar. Artık kızı Ada’da kocaman olmuştu. Ama annesi yine onun etrafında pervaneydi. Ada da bu durumdan memnundu. Öyle ya kim memnunun olmazdı ki rahatı yerindeydi. Yatağını toplamaz, kıyafetlerinin temizliği, ütüsünü düşünmez, masa hazır olduğunda hemen yemeğe oturur. Bazen yemeğin hazır olmadığı günlerde olurdu. Ev hali çarşısı, pazarı, temizliği derken gecikmeler illaki arada olur insan hayatında. Ancak Ada eve geldiğinde “Of anne ya! Ne yiyeceğim ben şimdi!” demesi ...