Kayıtlar

kural etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KÖYDEKİ İŞLER

Resim
Her cuma olduğu gibi bu sabah da heyecanla doğruldu yatağından. Hemen odanın pencerelerini açarak mis gibi kokan köy havasını içeriye aldı. İnsanın içini ısıtan sıcacık güneş ışığıda eşlik etti o mis gibi kokuya. - Bugün çok işimiz var çoook, diyerek kardeşini de uyandırdı Ayşe.  Hem haftanın son günü hem de en sevdiği gündü bugün Ayşe’nin. Hafta içi şehir merkezinde kalan babaları o gün eve gelecekti. Köy ile merkez arası uzak olduğu için hafta içi merkezde kalıp, cuma günü işi bitince köye gelirdi. Yaz tatillerinde günleri bu şekilde geçerdi bu küçük ailenin. - Babam gelmeden bütün işleri bitirelim. Banyo yapıp, saçlarımıza da babamın geçen gelirken getirdiği kırmızı kurdeleli tokaları takıp babamı bekleyelim. Güzel olmaz mı, dedi kardeşine. Evlerinin bahçe duvarları taştan yapılmıştı. Çok yüksek değildi fakat bahçe sınırı belli olsun diye çevrilmiş bir duvardı. Mavi renge boyanmış, tahtadan bir bahçe kapısı da vardı. Bazen açılırken ağlarcasına gıcırdayan sesler çıkarsa da -nede...

OLAY YERİ İNCELEME

Resim
Ayten yavaşlayıp, yanında duran arabayı fark etmemişti bile. Bütün dikkatini gördüğü ve çözmeye çalıştığı olaya yöneltmişti. Bir araç ve etrafında polisler vardı. Ne olduğunu ve polislerin neyi neden yaptığını anlamaya çalışıyordu.  O esnada yanında duran araçtaki adam “Ayten abla ne olmuş, neden polisler burada!’’ diye sordu. Adamın sesiyle kendine geldi Ayten; - Ben de bilmiyorum ki anlamaya çalışıyorum. Burası sarı şeritlerle çevrilmiş. Polisler önce arabanın her tarafından fotoğraflarını çektiler. Sonra başka bir polis, arabanın kapısını açarken içeriyi kokladı, eldivenlerini giydi. Arabanın içine de üzerinde numaralar olan kartları yerleştirip resimlerini çektiler. Bagajdaki eşyaları da aldılar, poşetlere koyup götürdüler. Ben geldiğimde polislerden başka kimse yoktu. Öncesinde kimler vardı araçta bilmiyorum, götürmüş de olabilirler.  Ayten, polislerin titizlikle çalışmasını izlerken fark etti ki her hareketin bir anlamı, her detayın bir sebebi vardı. Fotoğraflar çekiliyo...

SENİN ZIDDIN NE?

Resim
  Kim Kimdir? Hayatta Her Şey Zıtlıklar İçerisinde... Ve Her şey Zıddıyla Uyumlanınca... Çok Güçlü Oluyor... O Tam Bir Eğlence İnsanı... O Tam Bir Fayda İnsanı... O Tam Bir Atak İnsanı... O Tam Bir Savunma İnsanı... O Tam Bir Kural İnsanı... O Tam Bir Kriz İnsanı... İnsan Zıddında Hayat Bulur Aynaya Baktığında Gördüğünü Tanımak İster Misin?   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi... Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

ANNEM NEDEN BENİ ANLAMIYOR?

Resim
Annesinin kapıyı çalmadan odaya girmesi ile beraber Ezgi irkildi. Gözlerini kapıya çevirdiğinde annesi ile karşı karşıya geldi. - Ezgi, Elif Teyzen Ankara’dan geldi. Hadi onu ziyarete gidelim.  -Annecim bugün gitmemiz şart mı?  - Kızım sana kalsa gitmemize de gerek yok. Sen sakın benimle hiçbir yere gelme olur mu?  Annesi Ezgi’nin açıklamalarını dinlemeden söylenmeye başlamıştı. - Anneciğim tam sınav haftam… Ezgi kuralları ve ilişkilerinde sınırları olan birisiydi. Ama annesi bu sınırları sürekli ihlal etmeye çalışıyordu. Oysaki Ezgi, küçüklüğünden beri bir şeyleri yalnız yapmayı seven bir çocuktu. Kendi odasında sıkılmadan vakit geçirebilirdi. Küçüklüğünde istemeyerek de olsa annesiyle bir yerlere gitmiş olsa da o planlarına şimdi dâhil olmak istemiyordu. İstemediğini de artık açıkça ifade ediyordu. Ama annesi onu sürekli kendi aktivitelerine dahil etmeye çalışıyordu. Akraba ziyaretleri, kalabalık aile toplantıları, Ezgi bunları sevmiyordu. Kendi halinde odasında kitap o...

AYNI AİLEDE BÜYÜSELER BİLE

Resim
Sevde ile Şeyma, iki kız kardeş… Sevde 4 yaş büyük Şeyma’dan. Aynı anne babayla, aynı evde, aynı oyuncaklarla büyüdüler. Anneleri Nagehan Hanım, büyük kızını büyütürken nasıl davrandıysa küçük kızına da öyle davranıyordu. Kurallara bağlı tam bir düzen insanıydı Nagehan Hanım. Eşi Hüsnü Bey’in de eşinden çok farkı yoktu. Yoğun bir iş hayatı olduğu için çocuklarla çok zaman geçiremiyordu. Yine de “Yorgunum, işten geldim.” demez, kızlarıyla sohbet etmeye çalışır, onlarla zaman zaman oyunlar oynardı. Büyük kızları Sevde, sessiz, sakin, içine kapanık derler ya işte tam da öyle biriydi. Çok konuşmaz, saygıda da kusur etmezdi. Soru soruldu mu mümkünse kafa sallayarak cevap verir, çok zorlarsan birkaç kelime eder, sonra yine susardı. Sitenin bahçesinde oynarken de bir iki arkadaşı vardı, onlar çıkarsa bahçeye inerdi. Biraz salıncakta sallanır, oyun oynayan çocukları izler, akşam olmadan eve dönerdi. Hoplamayı zıplamayı da pek sevmezdi. Şeyma ise ne annesine çekmişti ne de babasına. Ablasıyla z...

NASIL İYİ OLURUM?

Resim
         Her insan iyi olmak ister. İyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir patron, iyi bir yönetici, iyi bir anne, iyi bir baba… İnsan iyi olmak isterken iyilerle bir arada olmak da ister. Aysel Abla sağ olsun ne zaman danışsam bana hep en doğru olanı söyler. Neye ihtiyacım varsa gidermeye çalışır ama biraz kırar döker. Lafını ölçmeden, tartmadan, dan diye söyler. Ne olurdu aktaracağı kıymetli deneyimlerini birde güzellikle söyleyebilseydi daha güzel olmaz mıydı? “İyi hoş ama bir dayak yemediğim kaldı, bir daha da sormayacağım” diye hayıflanırken buluyorum kendimi diye geçirdi içinden. İnsan sadece fayda gördüğünü istemez, fayda gördüğünden az keyif de almak ister. Portakal suyu misali C vitamini var ama tadı da güzel olunca herkesin tercihi olur.  Pazarda karpuz alırken en iyi karpuzu satan pazarcı gibi ama yüzü gülmüyor, konuşmuyor, insanın yüzüne dahi bakmıyor. Ürünleri iyi diye karpuzu alır ama ‘bir de gülümsese ya da soruma cevap verse’ diye düşünür insa...

SONUNDA UYUZ OLDUM HADİ HAYIRLISI!…

Resim
Sabaha kadar kaşınıp durmuştum. Önce tatlı tatlı bir kaşıntıyla başladı her şey. Kol, bacak, sırt derken, el ve ayak parmaklarıma kadar kaşınmayan yerim kalmamıştı. Artık canım yanmaya başlamıştı ve acayip huzursuz ve gergin olmuştum…  Neydi bu baş belası? Bir an önce kurtulmak istiyordum. Sabahı zor etmiştim ve ilk işim bir doktora gitmek olmuştu. Doktor;  - Son zamanlarda yaşadığınız olağan dışı bir gerginlik, üzüntü durumu var mı? Sizi strese sokacak bir şey. Somatizasyon olabilir! - Nasıl yani, somatizasyon da nedir?  Anlamını bilmediğim şey daha da tedirgin etmişti beni. Latince isim kullanmasalar olmuyordu sanki. Ne olurdu bunları anlayacağımız dilde açıklasalardı bizlere! Doktor;  - Psikolojik olarak yaşanan stresin, başa çıkılamayan duyguların, fiziksel bedene yansıyan semptomları.  - Hımmmm…. Hiç sorulur mu? Tabi ki var. Stres benim göbek adım. Evliliğimin ikinci yılından itibaren, yaklaşık üç yıldır stressiz bir günüm var mıydı acaba? O kadar da aşıktı...