Kayıtlar

güçlü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KENDİNİ SEV

Resim
Zehra, yaşadığı sıkıntıları ve bu sıkıntıları hak etmediğini düşünüyordu. Yaşadığı problemleri çözmek için çeşitli tavsiyelere başvuruyordu. Arkadaş ortamları, sosyal medyada açıklama yapan uzmanlar, ilişki koçları… Her birinin tavsiyesini ayrı ayrı deniyordu. "Kendini sev, sen biriciksin, dilediğin gibi yaşa, güçlü ol kendini ezdirme…" Bu öneriler ile uyguladığı tüm yöntemler onu iyiye götürmüyordu sanki. Bu bozulmanın tek sorumlusu da bu yöntemler değildi elbette. Kendine daha çok değer vermeyi, daha çok tüketim yapma ve sadece kendini düşünme ile ilişkilendirmeye başlamıştı. Böylece Zehra sadece kendine odaklanan "Ben, ben, ben" diyen biri haline gelmişti. Ben değerliyim, bu benim hayatım, canım kendim, önce ben diye diye hayatı sadece kendinden ibaretmiş gibi görmeye başlamıştı.     Dünyanın merkezinde "Zehra" vardı onun için. Zamanla kendi kendine yetebilen Zehra birilerine ihtiyaç duymaya başladı. Hastalandı ama kimse yoktu yanında. Evini taşıdı ama ...

SEN NEYİ MERAK EDERSİN? - Bölüm 3

Resim
Merak ederek ve öğrenerek yol alır ve gelişir insan. Bu gelişme sırasında da meraklarının yönü insanın da yönünü belirler. Bu hayatın her alanında alacaklı olduğu duygusu ise insanın ileride oluşabilecek duyarsızlığının temeli. Aslında unutmak bir nimet, sınavda karşımıza çıkan soruların can sıkıcı kısımlarını zihinden atıp yolumuza devam etmek için verilen bir nimet iken, insan bunu kendine vereni unutabiliyor, sınavda olduğunu unutabiliyor.  Nimete kör olmakla başlayan bu sürecin devamı ise şikâyete, memnuniyetsizlik, bencillik, duyarsızlık ve ümitsizliğe doğru devam ediyor. “İnsan bunu nasıl yapar?” dediğimiz olayın arkasında insanı bozan bu süreç var. Hiç kimsenin bu hayatta olup bitene karşı duyarsızlığı bir günde olmuyor, her şey azdan başlıyor. Az, insanın en çok küçümsediği, görmezden geldiği şey, oysaki tüm bütünlerin başlangıç parçasıdır. Kullandığımız eşyalarımızdan bozulan olursa nasıl ki vazgeçmiyor ve tamir ettiriyorsak insanın da düzelebileceğini ve onun da bir tamir...

İKİ KANATLI KUŞ

Resim
Sema sabah erkenden uyanıp mutfağa girdi. Misafirler gelecekti, hemen hazırlıklara başladı. Mutfakta hazırlık yaparken güneşin pırıltısı, gelen kuş seslerini de duyunca dayanamadı balkona çıktı mis gibi havayı içine çekti. Bugün dünden daha güneşli diye düşündü. Hazırlıklar neredeyse tamamdı, poğaçalar fırından çıkmak üzereydi sarmalar tabakta yerini almış, salatanın sosu kalmıştı. Poğaçalar çıksın peşine böreği sürecekti fırına. Bu fırın biraz yavaş pişiriyor, önceki olsaydı tamamdı şimdi hepsi. Sema bir taraftan hazırlık yaparken bir taraftan da hep bir şeyleri kıyas yaptığını fark etti. İnsan zihni hep mi kıyas yapar diye düşündü. Günün güneşini o haftaya göre kıyaslıyoruz, kullandığımız eşyaları kıyaslıyoruz, çocuklarımızı hatta eşlerimizi kıyaslıyoruz. Bir söz söylenir “yeni gelen eskisini aratmasın” diye yine bir kıyas yapılmış. Kıyasla çalışan bir mekanizmamız var. Peki, kıyasımız nasıl olmalı? Diye sordu kendine “Komşunun çocuğu ne kadar da uslu…” “Bak ablanı örnek al, nasıl da...