KARŞILIKSIZ EMEKLER
“Seni doğuracağıma bir kalıp sabun doğursaydım, başımı yıkardım!” dedi annesi. Komşunun kızına ettiği sitem apartmandan duyuluyordu. Neşe, gülümseyerek mutfakta salata yapmaya devam ediyordu. Düşündü... Hakikaten insanoğlu ne hayallerle evlenir, çoluğa çocuğa karışır. Emeklerinin karşılığını alamamak ne de zor bir durumdur.
İnsanlar bu hayatta birçok konuda emek verirler. Okul, ev, iş, çocuk, meslek, kariyer, eş… Çaba ve gayretinin karşılığını da görmek isterler. Nitekim insan kimi zaman görür de kimi zaman göremez. İşte o zaman ah eder en sevdiğine.
Sadece evladına değil bazen yol arkadaşına verir veriştirir. Nasıl mı? Çok yorgunsun, evi temizlemen gerekiyor, temizlemişsin. Eşinin en sevdiği yemekleri yapmışsın ve içeri girdiğinde bir güler yüz beklersin. “Günün nasıl geçti?” diye sormasını dilersin. Oysa hiç de umduğun gibi olmaz ve işler yolunda gitmez. Bizim adam güzelce yemeğini yemiş, gerile gerile yatıyor. Hem de yeni temizlediğin koltuğun üstünde! Neyle mi? Tabi ki iş kıyafetleriyle...
“Yahu adam! İnsan bir ellerine sağlık der, yeni temizledim oraları, üstünü değiştirip otursaydın ya!” diye geçirirsin içinden. Aslında insanoğlu bu hayatta en çok verdiği emeklere üzülür. Karşılık alamadığı bunca güzel davranışlara dertlenir. Bu da zamanla onun motivasyonunu düşürür. Sevdikleri için yaptığı her ne varsa “Aman kadir kıymet bilen mi var!” diyerek artık daha az keyif alır. Oysa bu hayatta eşi ve çocuklarının yanında önemli olduğu kadar kıymetli de olmak ister.
Aynı şey iş hayatında da geçerli değil midir? Mesela iş yerinde çalışır çabalar, sorumluluk alır, kafa patlatır. Patron nedense kendine yakın olanları görmeyi tercih eder. Ne maaşına yansıtır emeklerini, ne de bir aferine. Ne yapar çalışan bu durumda? “Aman nasılsa çalışan da bir çalışmayan da, en iyisi mi ben de herkes gibi olayım” diye düşünür ve o işyerinde kötü standart olmaya başlar.
Ancak bu hayatta, ezber bozanlar da vardır. Emeğe bakış herkes için aynı değildir. Kimileri “Ne kadar ekmek o kadar köfte” mantığındadır. Kimileri de “Sen iyiliği yap, denize at, balık bilmezse Halık bilir.” kafasındadır.
Bazı insanlar vardır, sadece sürecine odaklıdır, sonuçla ilgilenmezler. “Ben işime, eşime, evladıma gereken önemi vereyim, varsın o beni görmese de olur.” diye düşünür. İşte o insanlar, badi badi yürüyen bir çocuk gibidir. Henüz beceremese de yürüme çabasından dolayı mutlu olurlar. İşler iyi gitmese de erkenden açtığı dükkanını süpürür ve bir de şarkı mırıldanırlar. Ola ki yemek yansa da alternatif bir şeyler üretebilirler. Cebinde parası az iken, bundan hiç kompleks duymaz ve “Nasıl idareli olabilirim?” diye düşünürler. Yani sonuca değil, sürece ve süreçte kendi verdiği tepkilere odaklanırlar. Çünkü sebepleri üretmek kendi elindedir evet ama sonuçların kendine ait olmadığını bilirler.
İşte onlar, bu hayatta performans ile sonuçları ayıran insanlar…
Sonuca göre performans oluşturmayanlar…
Sonuca takılmayıp, emekten keyif almaya bakanlar…
Gariptir ki, insan sonuçları yönetemez ama kendi emeklerini yönetebilir…
Peki…
Hangisi daha iyi?
Yönetemediğine takılıp motivasyonu düşürmek mi?
Yoksa yaparken keyif alıp, performansı arttırmak mı?
Hayatımıza bir de bu pencereden bakalım mı?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için
tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
“Her düşmüşün asıl
sorusudur...
Peki nasıl değişirim,
nasıl toparlanırım sorusu…
Bugün; yapabileceğin
kadar küçük iyi işleri küçümseyip ertelemeyerek…
Bugün; yapamayacağın
büyük işlerin hayalinde oyalanmayarak…”
YAHYA HAMURCU
&
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi - Hareket
&

Aldığımız ya da alamadığımız sonuçlara yüklediğimiz anlamlar, hareketimizi durduruyor. Hevesimizi azaltıyor, ama işin sonunda baktığında değmiyor diyorsun…
YanıtlaSilEmekleri severek verenlerden oluruz umarım 🥰
Elinize sağlık ne güzel yazmışsınız, badi badi yürüyelim biz de inşAllah
YanıtlaSilİnsan alışkanlıklarından ibaret hakikaten. Sizin yazılarınız sayesinde o kadar farklı şeyler öğreniyoruz ki alışkanlıklarımızın dışına çıkabileğimiz pek çok açı oluşuveriyor. İnsanların öfkelerini de sevgilerini de aşırılıkta yaşadığı şu dönemde sakinlik katıyosunuz, durup bi düşündürüyorsunuz insanı... Çok teşekkürler💐
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel olmuş
Silİnsan kendi önüne bakınca nasıl da güzel ilerliyor
YanıtlaSilne güzel bir pencere açmışsınız...Herkesin sonuca odaklandığı dünyada, insanın yapabildiklerine odaklanması :) Kaleminize saglikkk
YanıtlaSil"Seni doğuracağıma bir kalıp sabun doğursaydım, başımı yıkardım" şuna durup durup gülüyor olmam normal mi? 😂😂😂😂
YanıtlaSil:)
SilAynı yerde güldüm bende…:)
Bazı insanlar ansiklopedi gibi her konudan cümleler var o ansiklopedi de 😍
Gerçekten öyle.... Kızışı bile komik... :) Yahu bu edilecek laf mı güleyim mi üzüleyim mi bilemiyorum modundayım 😂😂😂
Sil😅😅😅
SilKaleminize sağlıkk 🥳
YanıtlaSilİnsan genelde sonuçlara takılır kalır.. veya sonuçlara göre çabalar…
Bir keresinde finale kalmış milli bir maçımızı izlemiştim…
Eğer maç alınsaydı Türkiye dünya şampiyonu olucaktı. Ve takımdaki ekipte bu olumlu sonuca o kadar odaklanmıştı ki aşırı bir istek vardı. Ve maçta mağlup oldular. Sonrasında öyle bir üzüldüler ki ne 2. Olabildiklerine sevindiler, ne o ana kadar verdikleri çabaya sevindiler.
O zaman şunu düşünmüştüm; sonuç isteği o kadar zarar veren bir şey ki dünya 2. Olduğuna bile sevinemez hale gelebiliyor insan.
O yüzden çok güzel bir hatırlatma oldu bizlere bu yazınız…
Çok teşekkürler…💐