Kayıtlar

keyif etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

YENİDEN AYAĞA KALKMAK MÜMKÜN MÜ?

Resim
Her imkanını kaybeden...  Kaybettiklerini aramaya başlar...  O geçici mutluluğu ve geçici keyfi... Geçici keyiflerin ardında mutluluğa kapanmıştı kapılar...  İnsan hangi kapıyı çaldığını fark etmeden sonuna geldiğinin sandığı noktada...  Tam da gücü bitiyorken... Tam da "Bitti!" derken...  Yeniden ayağa kalkmak mümkün mü? Ya mümkünse... Seçenekleri ortadan kaldırdığında... İçindeki "SENİ” görebilmenin bir yolu var... Ama önce sen "İçindeki seni” azat etmeye HAZIR MISIN?   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Her düşmüşün asıl sorusudur...  Peki nasıl değişirim, nasıl toparlanırım sorusu… Bugün; yapabileceğin kadar küçük iyi işleri küçümseyip ertelemeyerek… Bugün; yapamayacağın büyük işlerin hayalinde oyalanmayarak..." YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİ...

AH SEVİLESİ İNSAN

Resim
Bazı insanlar vardır karanlığa ışık tutar. O azınlık olan insanlar… En zor anında yanında bitiverir. En ihtiyacın olan şeyle beraber sana doğru yürür, yüzündeki tebessümüyle… Yaşadığın olayda çoğunluk seni karamsarlığa çekerken o sana hiç bakmadığın yerden bakmanı sağlar. “Ya düşündüğün gibi değilse, neden sana zarar vermek istesin ki?” gibi… Çoğunluğun durduğu yerde onun her hayırda önden koştuğunu görürsün. Çoğunluğun ben dediği yerde onun “Sen nasılsın, iyi misin?” demesiyle içini bir sıcaklık kaplar… Çoğunluğun tıkanıp “Bu iş buradan sonra yürümez” deyip vazgeçtiği yerde, onun sahnede çabalayıp çözüm sunduğunu görürsün. Çoğunluğun mutsuz olduğu, şikayet ettiği bu hayatta onun ona verilene; teşekkürlü ve şükürlü olduğunu, hayattan keyif aldığını görürsün. En sıkıştığın, en ihtiyacın olduğu yerde “Sen işine bak, ben buraları hallederim.” cümlesiyle içine su serptiğini, omzundan yük aldığını hissedersin. Evet, evet! Çoğunluğun yük olduğu bu dönemde onun yük aldığını görürsün. Dokunduğ...

SOFRADAKİ BEREKET

Resim
Melisa, zilin sesiyle derin uykusundan uyandı. “Bu kim yahu sabah sabah!” diyerek homurdanmaya başladı. İçinden “Kimse kim, ben uykuma devam edeceğim” dedi ve yorganını kafasına çekti. Bu arada zil hiç durmadan çalmaya devam ediyordu. Kapıdaki kişinin vazgeçmeye niyeti yoktu.Üşenerek kalktı, omuzları düşük, ayaklarını sürükleyerek gidip kapıyı açtı. Karşısında hiç beklemediği misafiri görünce şaşkınlığını gizleyemeden; - "Anne! Sen nerden çıktın?" dedi. Zeynep, memleketten gelip kızına sürpriz yapmıştı. - "Niye kapıyı açmıyorsun kızım? Ağaç oldum burada." - "Anne, dün arkadaşlar bana gelmişti. Geç yattım, ondan kalkamadım." Melisa Ankara’da üniversiteyi kazanınca ailesi çok mutlu olmuştu. Biricik kızlarının eğitimi için imkanlarını seferber etmişlerdi. Ellerindeki baba yadigarı arsayı satıp kızları için kalacağı bir ev tutup düzen kurmuşlardı. Zeynep, gördüğü manzara karşısında şoka girmişti. Yarısı yenmiş yarısı çöpün kenarına bırakılmış pizzalar, dolapta...

DENEME VE YANILMA

Resim
Sabahın ilk ışıklarıyla gözünü yeni bir güne açtı. Gece pencereyi açık bıraktığından odaya giren rüzgarla her yerinin tutulduğunu fark etti. Dün yaşadığı yorgunluk hala üzerindeydi ama gece yağan yağmurun oluşturduğu toprak kokusu yorgunluğunu unutturdu sanki.  Odasına sinen bu otla karışık toprak kokusunu gözlerini kapatıp iyice içine çekti. Sonra düşündü, açık unutulan pencerenin nelere yol açtığını. Biraz halsizlik, biraz huzur, biraz şükür, biraz pişmanlık…  Yatağından doğrulup pencereye doğru gitti ve kapadı. “Bugün Pazar, güzel bir kahvaltıyla toparlanırım. İyi ki arkadaşlarımın kahvaltı teklifini reddetmedim. Hem uzun zamandır onlarla dışarıda vakit geçirmiyorduk, iyi de olur.” diye düşündü Özge.  Evden hazırlanıp çıkarken gökyüzüne baktı mis havayı tekrar içine çekti. Bu güzel havanın keyfini yürüyerek çıkarmak istedi. Arkadaşlarıyla sözleştikleri yere geldiğinde onları, kahve eşliğinde sohbete başlamış olarak gördü. Uzun zamandır birbirlerini görmedikleri için ko...

NASIL İYİ OLURUM?

Resim
         Her insan iyi olmak ister. İyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir patron, iyi bir yönetici, iyi bir anne, iyi bir baba… İnsan iyi olmak isterken iyilerle bir arada olmak da ister. Aysel Abla sağ olsun ne zaman danışsam bana hep en doğru olanı söyler. Neye ihtiyacım varsa gidermeye çalışır ama biraz kırar döker. Lafını ölçmeden, tartmadan, dan diye söyler. Ne olurdu aktaracağı kıymetli deneyimlerini birde güzellikle söyleyebilseydi daha güzel olmaz mıydı? “İyi hoş ama bir dayak yemediğim kaldı, bir daha da sormayacağım” diye hayıflanırken buluyorum kendimi diye geçirdi içinden. İnsan sadece fayda gördüğünü istemez, fayda gördüğünden az keyif de almak ister. Portakal suyu misali C vitamini var ama tadı da güzel olunca herkesin tercihi olur.  Pazarda karpuz alırken en iyi karpuzu satan pazarcı gibi ama yüzü gülmüyor, konuşmuyor, insanın yüzüne dahi bakmıyor. Ürünleri iyi diye karpuzu alır ama ‘bir de gülümsese ya da soruma cevap verse’ diye düşünür insa...

ZORU KOLAY YAPMAK

Resim
Eve geldikten sonra uzun uzun çiçeklere baktı. Şehir hayatının stresini alan bu birbirinden güzel çiçekler için ne de çok emek vermişti. Aldığı keyfin sebebi gözü gibi baktığı çiçekleriydi.  Halime’nin çiçeklere olan ilgisi küçük yaşlarda başlamıştı. Evlerinin birçok odasını ve balkonlarını, annesinin yetiştirdiği çiçekler süslüyordu. Çiçek yetiştirme konusunda annesini modellemişti. Evine gelen konukları, çiçek köşesini gördüklerinde hem beğeniyor hem de şaşkınlıklarını dile getiriyorlardı. “Bu kadar zahmetli bir işin, nasıl kolaylıkla üstesinden geliyorsun Halime?” bir yandan da tatlı tatlı iltifatlarını ekliyorlardı. Halime iltifattan etkilenmeyip, zoru kolay yapmanın yol yordamını gösteriyordu. “Güzel bir şeye sahip olmak mı istiyorsunuz? O halde onun zahmetini de üstlenmelisiniz ki güzelliği size nasip olsun” derdi.  Halime oldu olası güzele sahip olmaktansa elindekileri güzelleştirme ile ilgilenirdi.  Hale, ne zaman Halime’nin evine gelse çiçeklerini izleyip, nasiha...