MUTLULUK AYAKKABI BAĞLAMAYI ÖĞRENMEK OLABİLİR Mİ?
Ela o gün kafede arkadaşıyla buluşacaktı. Boğazın kenarında şık bir kafe seçmişlerdi, salaş yerleri sevmiyordu. Buluşmaya erkenden gitmişti, arkadaşı ise biraz geç kalmıştı. Aksi gibi telefonunun da şarjı bitmek üzereydi. O sırada oyalanacak bir şey aradı ve bir kahve söyledi. Kahvesini yudumlarken deniz manzarasını seyrediyordu bir yandan. O sırada kulağı arka masada konuşanlara takıldı.
Konuşmalar dinledikçe dikkatini de çekmeye başlamıştı. Bir yandan da dinlediğini belli etmemeye çalışıyordu. Kulağına gelen seste birisi şöyle diyordu:
- Hz. İbrahim’in RABbini aradığı gibi mutluluğu arıyor insanlar. Mutluluk bir sürü arkadaşa sahip olmak mı? Değil. Öyle olsa bir süre sonra telefonuna bakmaya başlamazsın. Yayınladığı sosyal medya postuna ‘beğeni’ almak mı? Değil. Bir süre sonra hiçbir etkisi kalmıyor. Mutluluk uzun süreli olmalı. İsminin başına eklenen etiketler mi? Doktor, avukat vs. O da değil. Öyle olsa mutsuz doktor ya da avukat olmazdı.
Ela o sırada “ben mutlu muyum acaba?” diye düşündü. “Aslında haklılık payları var. Deniz manzarasının karşısındayım, hoş bir kafedeyim ama bu beni mutlu etmiyor” diye düşündü. Sonra konuşmaları dinlemeye devam etti:
- Tek başına kalmaktan kaçıyor insanlar. Halbuki Yusuf Peygamber’de kuyuda tek başınaydı ama yalnız değildi. İnsanlar mutluluğu kovalamak için kendilerinden kaçtıkça tek başınalığa yakalandılar. Sahip olmak istedikleri için koşarken sahip olduklarından iyice uzaklaştılar.
Ela’nın canı sıkılmıştı, duydukları hoşuna gitmemişti. “Aman ne çok biliyorsunuz” dedi kendi kendine.
Bir yandan da etrafındakilere bakıyordu. Bengü de nerde kaldı diye düşündü. Sonra gözü yan masaya takıldı. Masada beş kişi oturuyordu. Hepsinin başı önüne eğilmişti, herkes telefonuyla meşguldü. Kendisi de zaman zaman aynı durumda olabiliyordu ama dışarıdan bakınca garip olduğunu ilk defa fark etmişti. “Madem telefonlarına bakacak herkes ne diye buluşuyoruz ki?” diye söylendi kendi kendine.
En önde cam kenarında özel rezerve edildiği belli olan masada ise iş toplantısı vardı herhalde. Şık kıyafetli erkek ve kadınlar, resmi tavırlarıyla oturuyorlardı. Biri stresle ayağını sallıyordu. Diğeri çok sıkılmış gibi görünüyordu. Deniz manzarasını en iyi gören masada kimsenin denize bakmaması garip geldi Ela’ya. İnsanlar denizi görecek halde değildi.
Pencerenin dışına takıldı gözü. Dışarıda bankta oturan bir çocuk bir yandan su satmaya çalışıyordu bir yandan da ayakkabısına fiyonk yapmayı öğrenmeye çalışıyordu. Pek başarılı sayılmazdı ama yarım yamalak bağladığı ayakkabısına bakarken gözleri parlıyordu. “Mutluluk ayakkabı bağlamayı öğrenmek olabilir mi?” diyerek gülümsedi Ela. Çocuğun mutlu olduğu her halinden belliydi.
Akşama kadar tek başına su satmak ne kadar sıkıcıdır kim bilir diye düşündü. Ama bu çocuk eğlenmenin de yolunu bulmuştu. Küçük bir başarısı onu nasıl da mutlu etmişti. Biz ise kendimizi mutlu etmek için neler yapıyoruz? Ela yalnızlıktan kaçmak ve oyalanmak için yaptıklarını düşününce, kendini eğlendirmesi gereken küçük bir çocuk gibi hissetti. “Aman telefonsuz kalmasın telefonunu vereyim. Aman arkadaşsız kalmasın birilerini çağırayım.” Kendimi oyalamaktan, eğlendirmeye çalışmaktan vaz geçirmeliyim diye düşüncelere dalmıştı.
O sırada şarja taktığı telefonu çalmaya başladı. Ela telefonu şarjdan çıkarıp açtı. Bengü önemli bir şey olduğunu, gelemeyeceğini söylüyordu.
“Neyse ki sana bir şey olmamış” dedi Ela.
Telefonunu kapattı. Normalde hemen mesajlarına, bildirimlerine bakardı ama “bu sefer değil” dedi. Bu sefer yalnızlıktan kaçmaya çalışmadı, aslında yalnız olmadığını düşünmeye başladı.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Mutluluk bir uzak dağın ardinda derken,mutluluğun ne olmadığını anlatiyot
YanıtlaSilCanımız sıkılacak korkusu ile yaptıklarımız... kendimizi oyalarken keyfimizi kaybediyormuşuz...
YanıtlaSilAslında yalnız olmadığını düşünmeye başlamak 🥹
YanıtlaSilNe güzel bir kırılma noktası…
Mutluluk, herkesin istediği ama çok az insanın elde ettiği…
YanıtlaSilŞükredecek ve sevinecek o kadar çok şey var ki, biz koca koca sebepler bekliyoruz.
YanıtlaSilTek olabiliriz ama yalnız değiliz 🤍
YanıtlaSilBaşımızı telefondan kaldırıp, gerçek sohbetleri ettiğimiz, yürürken yoldakileri görmeye başladığımız günlere geri dönmek dileğiyle :)
YanıtlaSilMutluluk insana dışarıdan gelen bir şey değil aksine insanın kendi inşa edeceği bir şey. Hayattaki beklentilerimiz ile doğrudan alakalı. İnsanın oyalayıcıları insana mutluluk getirmiyor aksine mutsuzluğunu arttırıyor. İçimize bakmamız gerektiğini ne güzel ve sıcak anlatmış yazı. Kaleminize sağlık…
YanıtlaSilMerhabalar, kaleminize sağlık. İnsanların gözünün önünde olanı göremediği bulamadığını arayışında devam ettiği yerde yol tarifi gibi olmuş 👏🏻👏🏻
YanıtlaSilİnsanın kendi ile mutlu olabildiği yaşamı olmalı…
YanıtlaSilKendimiz yaptığımızda garipsemediğimiz bir çok davranışı başkalarında görünce ne kadar yanlış olduğunu fark edebiliyoruz
YanıtlaSilNe kadar akıcı ne kdar gerçek bir yazı… yalnız kalmak istemediğimiz için neleri göze alıyoruz…
YanıtlaSilKaleminize sağlık,
YanıtlaSilGünümüz problemlerine güzel değinmişsiniz 🌷
Sahi yalnızlık ve tek olmak aynı şey mi?
İnsan miktarı arttırdıkça daha çok mutlu olacağını sandı.. oysa küçücük şeylerdi insana tebessüm ettiren, mutlu eden.. Tıpkı o çocuğun ayakkabı bağcığını kurdele yapmaya çalışırken keyif alması gibi..🐾🤍
YanıtlaSil"Hz. İbrahim’in RABbini aradığı gibi mutluluğu arıyor insanlar." ve bulamadık. bulamadıkça daha çok artırdık. elimizdekileri artırdık. yenisini istedik aldık. eskiler de çoğaldı yeniler de çoğaldı. günümüzde ki yaşaduğımız ortak halimizi çok güzel kaleme almışsınız. emeklerinize sağlık...
YanıtlaSilİnsan insanlarla yalnız hissetmemeli, başını telefondan kaldırıp karşı tarafın ihtiyacını düşünmek için de farkındalık gerekiyor
YanıtlaSilKaleminize sağlık mutlu hissettiren bir yazılı :)
YanıtlaSilMutluluğu gözümüzde büyüttüğümüz için mi ulaşılmaz geliyordu?
YanıtlaSilDikkatimizi dağıtan o kadar çok ihtiyaç dışı şeyler var ki, bir an durmak ve izlemek aslında neleri görüp bulmamıza sebep olacak.
YanıtlaSilYalnızken mutlu olmayı başaramayan, kalabalıklar arasında da mutlu olamıyor. Yani birisi gelipte kimseye mutluluk dağıtamıyor.
YanıtlaSilCok guzel bir yazi, gozlerim doldu...kisa bir ani film kamerasi gibi onumuze koydunuz... ufak bir farkediṣle basliyor tum aydinlanmalar, donusumler... bakmasini, dinlemesini bilene etrafta cok isaret, yol gosterici var...
YanıtlaSilMutluluk aslında ne kadar basit
YanıtlaSil