BIRAKAMAMAK


Yıllardır yaptığı gibi bu sabah da herkesin kahvaltısını hazırlamıştı Sevgi. İşe gidecekleri işe, okula gidecekleri okula uğurlamıştı. Herkesi evden gönderdikten sonra sıra kendiyle baş başa kalmaya gelmişti. Günün en sevdiği saatleri bu saatlerdi. Çünkü kaygısını, korkusunu, endişesini dile dökerken bir yandan da işlerini yetiştirmeye çalışırdı. 



Şu sıralar oğlu Mustafa vardı düşüncelerinde. Okulunu bitirmiş ve mezun olduğu alanda çalışmaya başlamıştı. Her şey yerinde güzelce ilerliyordu. Fakat Sevgi’nin kafasındaki sorular bir türlü tükenmiyordu. Sürekli yaşadıklarını tekrar düşünüyordu zihninde.

“Oğlum okulu kazandı, istediği bölümü de okudu. O bölümde çalışmaya da başladı. İşi de iyice kavradı. Arkadaşları da iyi çocuklar. Şimdi beni rahatsız eden şey ne o zaman? Kendi ayakları üzerinde de duruyor. Eeeeee? Neden içim bir türlü rahat edemiyor? Hakim olamadığım bir kontrol etme isteğim neden var? Güvenmiyor muyum başarılarına yoksa? Bir şeylerin yanlış gitmesinden çok mu korkuyorum? Anneliği fazla mı abarttım ne?”

Sevgi, işlerini yaparken iç sesi ile sohbet ederek gününü geçiriyordu. Yine uzaklara dalmış düşünürken kapı zili çaldı. Gelen, karşı komşusu Ayla Hanım’dı. 

Evde canı sıkılınca ara sıra çay içmeye gelirdi. Yine öyle bir gündü. Konuşurlarken konu konuyu açmıştı. Sevgi de düşüncelerindeki konuyu komşusuyla paylaşmaya başlamıştı. "Ayla Hanımcığım, eşimi ve çocuklarımı çok seviyorum ama kararlarına tepkisiz kalamıyorum. Onlar yanlış bir şey yapar da bütün hayatlarını olumsuz etkiler diye endişe ediyorum. O sebeple bu düşüncelerden kendimi bir türlü alamıyorum." diye anlatmaya başladı… 

Sürekli çocuklarının yapıp ettiklerinden haberdar olmak istiyordu Sevgi.

Ne yazık ki insanın kendine yaptığını kimse yapamıyordu. 

"Kontrol etme isteği" Sevgi’nin kendinde engel olamadığı bir şeydi. Geçmişini düşündüğünde annesinin de her şeyin kendi kontrolünde olmasını istediğini hatırlatmıştı. "Ben de annem gibiyim. Bu şekilde hareket etmezsem çocuklarımı doğru yetiştiremeyecekmişim gibi zannediyorum." diye sohbetine devam etti.

Ayla, Sevgi’nin anlattıkları bitene kadar dikkatle dinlemiş ve sonra konuşmaya başlamıştı; 

- O kadar haklısın ki Sevgiciğim. Bir zamanlar ben de senin gibiydim. Her şeyi detaylı düşünmezsem bir yerlerde mutlaka işler ters gidecekmiş gibi hissederdim. Ne zaman ki kızımı istemeye geldiler. Bir telaş, bir panik, ne yapacağımı bilmez hale geldim. Bu şekilde çırpınırken işin içinden çıkamayacağımı anladım. Müzeyyen Teyzeye gidip durumu anlatarak ondan bu konuda destek almak istedim.

Bilirsin Müzeyyen Teyze görmüş geçirmiş, sözü anlaşılan, tavsiyesi uygulanan biridir. Durumu detayı ile anlattım. O da bana:

- "Kızım insanın evladı da olsa başkasının hayatındaki süreçlere müdahale etme hakkı yoktur. Ben senin bu çırpınmalarını görüyorum. Sana o an tavsiyelerde bulunsam, beni duyardın ama kabul etmezdin. Ne zaman ki ihtiyaç duydun şimdi gelip işitiyorsun. Ben de sana ihtiyacın olanı vermeye çalışıyorum. Sen evladına tavsiyede bulunabilirsin ama onu değiştiremezsin. Onu senden danışarak bilgi alacağı seviyeye getirebilirsin. Ama zorla ona bir şeyleri anlatarak kabul ettiremezsin. Bu şekilde yapsan da dinler. Dinler ama kendi bildiğini de yapar."

- Müzeyyen Teyzemin anlattıkları şimşek gibi çakmıştı beynimde. En ihtiyacım olduğu zamanda beni aydınlatmıştı. Sonrasında kendi kendime; 

"Bırak Ayla, o da kendi sorumluluklarının farkına varsın." dedim. Karışmama kararı aldım ve kendime bu yönde bir hedef belirledim. Düğün süreci boyunca kızım sormadıkça, istemedikçe müdahale etmedim." Acı bir tebessümle Sevgi Hanım’a bakarak devam etti cümlelerine:

- Bu yüzden hiç telaşlanma Sevgiciğim. Kendini de bu kadar strese sokma, biraz da onlara yaşamda yer aç. Hata yapacaklarsa yapsınlar ama kendileri karar verip sonuçlarına katlansınlar. Kimse kimsenin sürecinde etkili olmasın. Bak, evde kimse senin gibi yemek yapamıyor. Çünkü sen sürecinin hakkını vermişsin. Bırak onlar da sorumluluk alsınlar. 



"O kadar haklısın ki canım komşum. Ne iyi geldi seninle konuşmak. Bir bardak daha çay ister misin?" diyerek buğulanan gözleriyle komşusuna uzun uzun baktı.  

"Yirmi beş yıl geçmiş ve yaptığım hatayı yeni fark etmiştim. Şimdi nereden başlamalıyım bunu düzeltmeye? Hangi konuda esnek olayım? Gece geç uyumasına mı, işten geç gelmesinde mi, yemek yemediğinde mi? Güçlü olmayı, isteklerini ve ihtiyaçlarını ayırt edebilmeyi, dününe göre iyi olmayı kim istemez ki? Benim için zor bir süreç olacak biliyorum ama öğrenmeye de hazırım."

Fark etmek bile zihnini ne kadar rahatlatmıştı Sevgi’nin. Önünde duran, yumuşacık, ağızda dağılan kurabiyelerden uzattı komşusuna. "Tadına bakmak ister misin? Her zaman yaptığımdan, senin sevdiğin gibi." derken fark etti ki insanın zihni de gerçeklerle karşılaştığında oluşturduğu o tabular bir bir dağılıyordu… 

Yeni başlangıçlar zordu ama o da bu zorluğa yenilecek kadın değildi…  

Farkına varmak ve hemen harekete geçmek… Aslında tüm mesele buydu… 



 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

“Bu senin yaşamın…
Bu senin yaşamın ama, beni de ilgilendiriyor!”
Evet, senin yaşamın beni de ilgilendiriyor.
Çünkü; aynı zamanda, aynı seyirci karşısında, aynı sahneyi paylaşıyoruz.

YAHYA HAMURCU

&


&

 KİM KİMDİR

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ


Yorumlar

  1. Ne güzel bir farkındalık ve ne güzel bir hareket.

    YanıtlaSil
  2. Her şeyin masumca başladığı konu; kontrolcülük bu sebeple insan kontrol etmediğinde sevdiği zarar görecek zannediyor. Oysa ki sürekli iterek aslında ne çok zarar verdi…

    YanıtlaSil
  3. Farkına varıp kabul ettikten sonra kararlılıkla yapılan ufak adımlar ne büyük dönüşümlerin sebebi oluyor. Elinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  4. Güzel bir farkındalık oluşturdunuz bizlerde. İnsan kendi kendine acı çektiriyor başkalarının hayatlarını kontrol etmek istediğinde

    YanıtlaSil
  5. Insanin herşeyi kontrol edemeyeceğini fark edip anlayabilmesi bunu kabullenip akışa bırakabilmek kadar konforlu birşey yok bu hayatta:)

    YanıtlaSil
  6. İnsan iyilik yapıyorum zannederken bütün kontrolü eline alarak aslında kendine ve çevresine zulmediyordu :( Rabbim farkına varıp toparlayanlardan eylesin bizleri

    YanıtlaSil
  7. Kontrol etme isteği, başkalarının hayatını yaşayıp kendi hayatına yaşayamayanların durumu.. çok güzel yazılmış Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. Gerçekleri fark etmek, sonra da en küçük adımı hemen atmak işte bütün mesele bu ☺️

    YanıtlaSil
  9. Gerçeği kavrayabilmek ve uygulayabilmek herkese nasip olsun inşallah 🤲

    YanıtlaSil
  10. Hayatımızda bilmeden yaptığımız bir çok yanlışlar olabiliyor. Frak edip toparlama imkanı oluşması çok güzel.

    YanıtlaSil
  11. Her yerde ne kadar da ben olarak olmak istiyoruz.. bir yerden başlayıp dönüşenlerden olmak nasip olsun🤲🏻

    YanıtlaSil
  12. Kendi nankörlerini kendi oluşturuyor insan... Bazen işimizi kendimiz yapmak daha kolay geliyor ama rahatlık tuzağına atıyoruz farkında olmadan sevdiklerimizi...

    YanıtlaSil
  13. ne yazık ki insan kendine zulmetti...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ah hem de nasıl… ama iyi ki fark ettirenler var

      Sil
  14. Herkesin bir Müzeyyen teyzesi olmalı :)

    YanıtlaSil
  15. İnsanın nankörlüğü ancak kendisine zulüm etmesi başka bir şey değil.

    YanıtlaSil
  16. Keşke söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılabildeydi...

    YanıtlaSil
  17. Her şeyi kontrol etmemiz lazım diye düşünüyoruz ama bu şekilde de hiçbir şeyi kontrol edemiyoruz aslında
    Mutlaka işler sarpa sarıp kontrolden çıkıyor

    YanıtlaSil
  18. Tüm mesele seçimine rağmen yine de kontrol bizde değil ah keşke bunu öncesinde anlayabilseydik.

    YanıtlaSil
  19. İnsan yanlışı doğru zannedebiliyor. Ne güzel bir fark ediş ve fark ettiriş…

    YanıtlaSil
  20. Kontrol etmeye çalışmak aslında ne kadarda yorucu... Anlamlı bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  21. Ne kadar kıymetli başkadının ümidini kırmadan ona destek olurken bir yandan da bedellerini almamak...

    YanıtlaSil
  22. İnsanın kendine yaptığını kimse yapamazdı.." Ne doğru ve düşünülesi bir cümle 👏

    YanıtlaSil
  23. "İnsanın başkasının hayatındaki süreçlere müdahale etme hakkı yoktur" halbuki herşeye de karışasımız var :(

    YanıtlaSil
  24. Ah bir harekete geçebilsek...

    YanıtlaSil
  25. Kimse bizim gibi yapamaz derken geldiğimiz nokta çok acı...

    YanıtlaSil
  26. Mükemmelliyetçilik fark ettirmeyen bir yorgunluk..

    YanıtlaSil
  27. Harekete geçmek ne kadar kıymetli, öğreniyorsun ve uygulamaya başlıyorsun 🌿

    YanıtlaSil
  28. Böylece anne de çocuk da şifa bulsun

    YanıtlaSil
  29. İnsan neyi yapmakta zorlanıyorsa o an yaptığı şeyin zıttını yapmadan o zorluğu geçemiyor. Aslında çözümlerimizde bize gelen problemimizle geliyormuş.

    YanıtlaSil
  30. Keyifle okudum ellerinize sağlık ☺️🌷

    YanıtlaSil
  31. Her zaman en kolayına geleni yapmak insana kazandırmaz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ