Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TEK KİŞİLİK HAYAT MI? YOKSA…

Resim
Kendi dünyasında kurduğu düzenli bir hayatı vardı Meltem’in. Yıllarca görev yaptığı o kıyı köyünde tek başına dört yılı geçirmişti. Kendi ekmeğini kendi yapmış, tüm sorumlulukları tek başına üstlenmişti. Mutfak işlerinden anlamazken zamanla çeşit çeşit yemekler hatta mezeler yapmaya başlamıştı. Öyle korktuğu kadar zor gelmemişti mutfak işleri. Geçen dört yıl neler neler katmıştı kendisine. O eski Meltem’den eser yoktu.  Dört yılın sonunda beklediği tayin süreci açıklanmıştı. Büyük şehre çıkmıştı tayini. Meltem önce bocaladı, garip bir korku sardı içini. "Nasıl olurdu ki kalabalık şehirde hayat? Alışabilir miyim acaba?" diye düşüncelere dalmıştı. En son geldiği bu köye de zor alışmıştı ama yapacak bir şey yoktu. Neyse ki insanları anlayışlıydı, köy ortamına alışması uzun sürmemişti.  Kurduğu düzenin bozulmasını istemese de tayini ile taşınma süreci gerçekleşmişti. Taşınalı bir süre olmuştu, köyünü ve oradaki düzenini özlese de büyük şehre de uyumlanmaya çalışıyordu. Ara ara da...

EKMEK KIRINTISI

Resim
Hastane koridoruna çıkmış, cama doğru yönelmişti. Pencere önüne gelen kuşlar, cam kenarına bırakılan ekmek kırıntılarını peşi sıra alıp gidiyorlardı. Çok da yaklaşıp ürkütmeden seyretmeye başladı Meltem. “Ne de güzel” dedi içinden. “Her biri birbirlerini itmeden hareket ediyor. Telaş yok, kaygı yok… Ah insan!” dedi… Rızkı vereni bilse insan, hiç bitecek endişesine girer mi?     Bir ah geçirdi içinden. “Küçücük kuş neler anlatıyor bize… Şu hastanede, tüm dünya işleri ne kadar da anlamsızlaştı.” Sağlık olmayınca tüm telaşlar anlamını yitirmişti. Günlerden hangi gündeydi? Hangi aydı mesela şu an bulundukları? Mevsim kışa dönmüştü belliydi ama hava güneş açtığında da sıcaklık hissedilir derecedeydi. “Ne telaşsız bir gün” diye düşündü. Belki de ona öyle gelmişti. Dışarda hızlıca akan zaman burada sanki yavaşlamıştı. Hızlıca çevirsem zamanı diye geçirdi içinden. Sonra bir gülümseme belirdi yüzünde. Daha geçen ay, tam tersini söylüyordu sevdiği arkadaşlarıyla beraber vakit ...

HER ŞEY TESADÜFLER ZİNCİRİ MİYDİ?

Resim
Ece şansa inanırdı, ona göre hayatında her şey şans eseri olmuştu. Ailesi, okulda ki öğretmenleri, işe başlaması, en yakın arkadaşıyla aynı yerde yaşaması… Hatta evliliğinin de bir şans olduğunu düşünüyordu. Başına iyi bir şey geldi mi "Şans" derdi. Kötü bir şey olunca da "Şanssızlık" diye adlandırırdı.  Ece, işyerinde başarılı olmak istiyordu. Bunun için de kendine bir planlama yapmıştı. Fazla mesaiye kalıyor, eve de iş getiriyordu. Farkında olmadan ailesiyle daha az vakit geçirmeye başlamıştı. Kendisi bu durumu çok sorun etmiyordu. Aksine mutluydu, sonuçta bir yıl sıkı çalışırsa terfi alacaktı. Ama kocası ve çocukları onun kadar mutlu değillerdi. Ece onlarla yeteri kadar zaman ayıramıyor ve ilgilenmiyordu.  Günden güne eşiyle olan tartışmaları artmıştı. Böyle olunca da "Bendeki de şans, denk geldiğim adama bakar mısın" diye söylenirdi. Eşiyle yaşadığı mutsuzluğun terfi aldığında düzeleceğini düşünüyordu.  İş yerinde herkes Ece’yi severdi. Çalışma arkadaş...

İSTEK Mİ HEDEF Mİ?

Resim
“Yarın erken kalkıp dağ yürüyüşüne gideceğim”  “Artık sağlıklı besleneceğim” “Sabahları gün doğmadan ben doğacağım” Bu Hayatta Herkes İster Ama Herkes İsteklerini Hedefe Dönüştüremez... Peki, İstek Hedefe Nasıl Ulaşır? & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & "Milyarlarca insan içinde, 'bir' kişinin ne önemi olabilir ki? Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!" YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

İYİLİK ADINA

Resim
Yaz mevsiminin en güzel anı, sabah serinliğinin ardından gülümseyen güneş olsa gerek. Işıl ışıl güneşin yaydığı ısıyla birleşen poyraz esintisinin yüzüne vurduğundaki o güzel his… Bu huzurlu serinlik belki biraz olsun sevdirebilir yazı o kavurucu sıcağına rağmen. Yine böyle bir sabah pencereyi açıp temiz havayı içine çekti Mehtap. Pencereden insanların telaşla koşturmalarını, bir yerlere yetişme çabalarına izledi. Sabahları ve akşamları oluşan o kısa boşlukta kendiyle baş başa kalıp uzun uzun düşüncelere dalmayı seviyordu. Etrafındakiler yarı şaka yarı gerçek ifade ile "Dalma boğulacaksın" derdi ama o bazen bunu bile duymazdı. Derin düşüncelere dalıp hayata ve insana dair çıkarımlar yapmak, bağlantılar kurmak çocukluğundan beri en sevdiği şeydi. Bugünün konusu da "Koşuşturan insanların telaşları, gülmeyen yüzleri, birbirine karşı sabırsız bazen de öfkeli bakışları" olmuştu. Oysa her birimiz bir diğerine muhtacız.  Biraz kulak kabarttı dışarıdan gelen seslere… "...

KİM BU İNSANLAR

Resim
Bu sabah hayata yeniden gözlerini açar gibi uyanmıştı. Yeni başladığı işte ilk günüydü. Bebeğin doğum anındaki zorlanması gibi hissetti Zeynep o sabah. Açlığını gidermek için çığlıklar saçan o bebek gibi, Zeynep’in iç dünyasında da çığlıklar vardı.  Uzun yıllar özel bir firmanın muhasebe bölümünde çalışmıştı. Yoğun bir çalışma sistemi vardı ve Zeynep orada terfiyi alabilmek için büyük emekler vermişti… Şimdi ise çalışma koşulları daha iyi olan bir şirkette işe başlamıştı. Yine de içi buruktu, değişiklik yapmak zordu Zeynep için. "İnsan mutluluğu ve hüznü bir arada yaşarmış dedikleri bu olsa gerek." diye düşündü.  Bulunduğu ortama, arkadaşlarına, işine çok alışmıştı. Şimdi ise bineceği otobüs bile değişecekti. “Şimdi ne var bunda?” diyenler olabilir elbet ama Zeynep için bu bile alışılması zor bir durumdu. Oldu olası farklılıklara uyumlanırken çok zorlanıyordu Zeynep.  Keşke bir yolla kalsa bu farklılıklar; onu tedirgin eden şeylerden biri de yeni ekip arkadaşlarıydı....

SENİN ZIDDIN NE?

Resim
  Kim Kimdir? Hayatta Her Şey Zıtlıklar İçerisinde... Ve Her şey Zıddıyla Uyumlanınca... Çok Güçlü Oluyor... O Tam Bir Eğlence İnsanı... O Tam Bir Fayda İnsanı... O Tam Bir Atak İnsanı... O Tam Bir Savunma İnsanı... O Tam Bir Kural İnsanı... O Tam Bir Kriz İnsanı... İnsan Zıddında Hayat Bulur Aynaya Baktığında Gördüğünü Tanımak İster Misin?   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi... Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

NE DENEDİYSEM OLMADI

Resim
Selda, yine aynı şeyleri yaşıyordu. Göz kapakları şişmiş, yüzünde kızarıklıklar oluşmuştu. Sebebini anlayamıyor, sonucuna takılıp kalıyordu.  “Olmadı. Bu da işe yaramadı, ne yapıyorsam bir türlü düzelmiyor. Yüzümdeki kızarıklık ve yaralardan kurtulamadım.” Selda, bir süredir yüzünde meydana gelen kızarıklık ve şişlikten şikayetçiydi. Ne olduğunu ve neden oluştuğunu bilmiyordu. Doktora gidip öğrenmek yerine duyduğu yöntemleri denemeyi tercih ediyordu. Bazısı “Yediğinden, içtiğindendir.” diyor. Bazıları da “Strestendir Selda’cığım.” diyordu. Ablası; “Neriman’ın da yüzü seninki gibiydi, eczaneden bir krem almış kullanıyordu. İyi gelmiş ona, adını soralım istersen.” dedi. Ablasının tavsiyesine hemen atladı tabi… “Ay ablacım iste tabi, alalım hemen. Bir de onu deneyeyim, belki iyi gelir.” Selda kalabalık bir ailede yetişmiş, akrabalarına, kardeşlerine, yeğenlerine düşkün biriydi. Eşi ve çocukları neyse, onun için onlar da öyleydi. Her hafta mutlaka bir veya iki gününü akrabalarına ...

DEDEM VE BEN - İŞİN İÇİNDEN NASIL ÇIKARIM?

Resim
  Dedeciğim, Son mektubundan sonra problemlerimi çözmek konusunda bana çok güç verdin. Senin sayende doğruyla yanlışı daha kolay ayırt edebilir hale geliyorum. Hayatta birilerinden deneyim alabilmek çok kıymetliymiş dedeciğim, bu süreçte en çok bunu anladım. Fakat gel gelelim benim bu sıralar yaşadığım başka bir problemim daha var… Bazı problemlerimi çözsem de bu konuda işin içinden çıkamadım. Bunu çözse çözse benim aslan dedem çözer dedim. Dedeciğim, yakın arkadaşım Tarık’ı tanıyorsun. Bize geldiğinde sizi tanıştırmıştım. Tarık ile çok güzel giden bir arkadaşlığımız vardı ama nasıl olduğunu anlayamadım bir şekilde aramız açıldı. Ben arkadaşlığımızı toplamaya çalıştıkça Tarık benden daha da uzaklaştı.  Ona çok değer veriyordum ve hala da çok değer veriyorum. Onun için neler yapabilirim, nasıl eskisi gibi olabiliriz diye düşünüyorum. Aslında onun için o kadar şey yaptım ki yaptıklarımın karşılığı bu muydu diye düşünmeden de edemiyorum dedeciğim. Tarık aile içerisinde maddi ve m...

NE UMDUM NE BULDUM?

Resim
  Yağmur’un şiddeti, damlaların cama vuruşundan belliydi. Eline kahvesini alıp pencereye yöneldi. O gün, Zeynep ve Murat’ın evliliklerinin üçüncü yıl dönümüydü. Zeynep özel günleri çok önemserdi, o gün de onun için önemliydi. Eşinin kendisi için ne yapacağını düşünürken bir yandan da kahvesini yudumluyordu.  Akan damlaların sesine dalmıştı ki o sırada çalan telefon ile irkildi, kahvesini masaya koydu ve heyecanla telefona koştu. “Alo! Zeynep?” “Efendim Aslı.” “Bu akşam dinlemeyi çok istediğin yazarın söyleşisi var. Arkadaşlarla gidelim diyoruz, gelir misin?” Zeynep uzun zamandır bu haberi bekliyordu. Böyle etkinliklerde ona iyi geliyordu. Bu geceye denk gelmesine üzüldü.  “Gelmeyi çok isterdim Aslı ama bugün bizim evlilik yıldönümümüz. Murat’la planımız var akşam için” dedi ve telefonu kapattı. Telefonu kapatırken bir yandan da içinden Murat’a söyleniyordu. Kahvesini alıp tekrar pencereye doğru yöneldi. Evlenmeden önce böyle günleri bambaşka hayal ederdi. Her şey ilk günk...

SANA TEPELERDEN BAKIYORUM

Resim
O gün Aslı çok heyecanlıydı. İlk kez İstanbul’a gidecekti. Her güne ayrı kombin, uygun şallar, aksesuarlar, ayakkabılar derken bavul hazırdı. Aslı erkenden havalimanına gitmiş orada beklerken İstanbul’la ilgili araştırmalar yapmaya devam ediyordu. Uçağı tam vaktinde indi ve artık İstanbul’daydı. İçi kıpır kıpırdı... Onu karşılayan arkadaşı Ecrin, İstanbul’da yaşıyordu. İstanbul’da gezilecek yerleri bir turistten daha az bilecek kadar oralıydı! Genelde böyle olmaz mıydı? Yani bir şehri en iyi gezenler turistler iken orada sürekli yaşayanlar o mekanlara hiç uğramamış olabiliyordu.   Yıllardır İstanbul’da yaşayıp Topkapı Sarayı’na hiç gitmemiş olanlar vardı. Ya da kaç kere boğaz turu yapmıştır ki bir İstanbullu? Bursa’da yaşayanlar kaç kere teleferiğe binip, Cumalıkızık’ta kahvaltı yapmıştır ki? İstanbul’da yaşayanlar peki? Kırk yılda bir misafir gelirse belki onunla birlikte…   Başka şehirden gelen öyle mi? Köprüden denize bakınca, vapurla bir yere giderken saatlerce orada dur...