BENİM PROBLEMİM NE?
Sema yıllardır yaşadığı küçük şehrinden çalışmak üzere büyük bir şehre gelmişti. Sonunda hemşire olarak atanmıştı. Bir yıldır bu anı bekliyordu. Yeni iş, yeni arkadaşlar, yeni hayat, farklı bir şehir… İçi kıpır kıpırdı. Mesleğini uygulayacağı için de ayrıca heyecanlıydı. Onca zamandır emek veriyordu karşılığını almak onu mutlu edecekti.
Şehre ilk geldiğinde bir pansiyonda kalıyordu fakat burası iş yerine biraz uzaktı ve işe gidip gelmesi oldukça zor oluyordu. Sonra kendisi gibi hastanede çalışan Gizem ile tanıştı… Gizem işe yakın bir yerde tek yaşıyordu ve bir ev arkadaşı arıyordu. Onunla iyi anlaşıyorlardı sonunda ev arkadaşı olmaya karar vermişlerdi.
Zaman geçtikçe evine, işine iyice alışmıştı. Fakat çalıştığı servisteki birkaç iş arkadaşıyla olan problem onu rahatsız ediyordu. Mesela ekipte onunla çalışan biri çok dağınıktı, malzemeleri kullanır ortalıkta bırakan, plansız biriydi. Sema defalarca söylese de arkadaşı daha düzenli olacağına söz vermesine rağmen iki gün geçmeden yine aynı dağınıklığına devam ediyordu.
Sema her gün gelir Gizem’e olanları anlatır, iş arkadaşından dert yanardı. “Huzuru kaçıran tek kişi yeterli valla” diyerek şikayetlenir ama bir türlü çözüm bulmazdı. Bir gün eve gelip “Oh kurtuldum o kızdan, yönetime söyleyip başka bölüme geçtim” dedi.
Gizem nedenini sorunca, “Yapamıyordum artık, görmek istemiyordum o kızı. Ben de başka yere geçmek istedim ve kurtuldum” diye devam etti.
Sema, yeni bölümde başlamıştı çalışmaya… Oradaki ekibiyle tanışmıştı ancak neyle karşılaşacağını bilemiyordu. Bir süre geçtikten sonra benzer sorunlar yaşamaya başlamıştı. Burada biraz daha fazlası vardı hatta… İşe geç kalan, toplantı saatini kaçıran, nöbet gününü unutan, düzensiz tipler bulmuştu yine Sema’yı…
Sema’nın tepkileri ise değişmemişti. Yine şikayetçi, tartışmacı, haklı çıkma çabası içindeydi. Artık morali bozuk eve geliyor işe gitmek istemiyordu. Kişiler farklı olsa da yaşanılanlar hep aynıydı.
“Neden aynı problem dönüp dolaşıp geri geliyor?”
Eve gelir gelmez yine Gizem'e anlatmıştı yaşadıklarını.
- Bıktım, böyle şeyleri hep beni buluyor.
Gizem;
- Belki de çözüm kaçmak değildir, senin vermen gereken doğru tepkilerdir...
Diye Sema’nın problemine çözüm üretmeye çalıştı. Fakat Sema söylenenleri hiç duymuyordu. O sıralarda ev arkadaşı Gizem’in de tayini çıkmıştı. Çok üzülüyordu, çünkü yalnız kalacaktı. Gizem onun en yakınıydı, güzel anıları da olmuştu. Ani gidişi onu çok üzmüştü. O da kaldığı şehirden, işyerindeki insanlardan iyice sıkılmıştı artık. Büyük hayallerle geldiği bu şehirden dönmek istiyordu. “Belki de memlekete ailemin yanına gitsem her şey daha iyi olur” diye düşündü.
Birkaç olumsuz deneme sonunda memleketine atanmıştı nihayet. Kurtulmuştu o şehirden, iş yerinden, insanlardan, oradaki problemlerden...
Öyle miydi gerçekten? Kaçtığını zannettiği şeyden gerçekten kurtulmuş muydu?
Küçük şehrine geri gelmişti. Ailesinin yanındaydı artık. Sorunlardan uzaklaşmış, rahat bir nefes almış gibi hissediyordu kendisini.
Yeni başladığı hastane çok yoğundu, alışması biraz zaman alacaktı. İş yerindeki arkadaşlarıyla anlaşmıştı ama bu sefer de birim yöneticisiyle sıkıntı yaşıyordu. Şimdi yer değiştirmesi veya başka yere kaçması da pek mümkün değildi. Belki de sorun başka bir şey diye düşündü kendi kendine.
İnsanlar bu hayatta problem yaşarlar. Bazen görmezden gelerek, bazen kaçarak bazen de birilerini suçlayarak çözmeye çalışırlar. Oysa her problem insana bir mesaj verir ve her problemin gerçek bir çözümü vardır.
Sema çok dinlemediği sözlerin altında ciddi bir anlam olduğunu fark etmişti… Yaşadığı baskılı süreçler onu düşünmeye sevk etmişti. Düşündükçe yavaş yavaş sıkıntı yaşadığı konuda bilinci açılıyordu sanki. Gerçeği, problemini ve çözümünü keşfetmesi biraz zaman almış, biraz can yakıcı olmuştu.
Her şeye rağmen yaşadıklarının değişmesi için kendisinde bir dönüşümün olması gerektiğini anlamıştı. Hayatında hep aynı sahnelerde aynı problemleri yaşaması hiç de tesadüf değildi. Ne kadar şikayet etse de ağlasa da kaçsa da çözümün bu olmadığını çok iyi anlamıştı.
İşe bir yerden başlamalıydı, şimdiye kadar yaptığının tam tersini yapacaktı. Artık kaçmayacaktı…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
YAHYA HAMURCU
Biz sadece ortam değiştirerek problem çözüldü zannediyoruz. Halbuki hayat bizden o gelişmeyi biraz zıttımıza hareket edebilmemizi bekliyor bizden. İnsan ne kadar karakter ortaya koyabilirse o kadar gelişiyor. Velhasıl kaçarak hiçbir problemimizi çözemiyoruz. Ne güzel bir yazı kaleminize sağlık.
YanıtlaSilProblemden kaçmak problemi büyütmek demekti..Farkedebilenlerden olmak dileğiyle🌸
YanıtlaSilBir hamlenin başarısı zıddını sakınmaktan gelir ,hayatımızda da bu böyle iletişimi iyi kurabilmek için tartışmadan sakınmak gibi ,bilincimizin açılması ve gerçekleri görmemiz dileğiyle 💚
YanıtlaSilŞikayet devam ettiği müddetçe gerçek problemi göremiyoruz cidden.
YanıtlaSilBilinç açan bir yazı
Ellerinize sağlık 🌸
Çözüm problemin tam dibinde ama görmesini bilmek asıl mesele👍
YanıtlaSilKaçarak değil kalıp çözerek problemler çözülür
YanıtlaSilProblemi görüş açımızdan kaldırdığımızda çözüldü zannetmek... Ne kadar da yanıltıcı... Başını kuma gömen devekuşu misali... İnsanın, çözümün kendi dönüşümünde olduğunu kabul etmesi de zor oluyor tabi...
YanıtlaSilKontrolümde olmayan dünyayı değiştiremiyorsam benim kontrölümde olan ufak değişimler ile işe başlarım.
YanıtlaSilKafa aynı kafa olduktan sonra kaçsan nereye 😉
YanıtlaSilİnsanların hiç fark etmeden yaptıkları hatta sürekli yaptıkları bir şey şikayet. Yemek içmek gibi... Halbuki O kadar belirgin ki; Aslında şikayet benimle alakalı... Çünkü her şikayetim problemlerimi çözüme ulsştırma hakkını elimden alıyor. Dillendirmemek problemin yarısını çözmek zaten. Şikayetdiz günler dileğiyle...🌹
YanıtlaSilErtelenen her şey büyür, ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 🌸
YanıtlaSilHiç kaçtım kurtuldum dediğimiz bir problem oldu mu? Hayır hayır
YanıtlaSilProblemsizlik kurtuluş mu acaba o da bu dünya da yok :-)
SilKaçarak çözülemeyen problemler 💚
YanıtlaSilBu sahneyi isimleri, meslekleri, mekanları değiştirip bir çok hayata uyarlasak çok benzer bir tablo görürüz aslında, çünkü insanların istekleri gibi yaşadıkları sorunlar da çok benzer.. Hayat sandığımız gibi acımasız, adaletsiz değil aslında, tam tersine, biz öğrenip gelişelim, daha rahat ilerleyelim diye bize sıkıntı gibi görünen imkanlar veriyor.. çoğunluğun problem olarak gördüğünü bizler birer kapı ya da basamak olan fırsatlar olarak görsek çok daha rahat edeceğiz, şikayetlenmelerimiz, mızmızlanmalarımız azalacak... hem böyle insanlar etrafı için çok itici oluyor... kim ister itici olmayı.. herkes albenili olmak ister ama bunun için ya ne yapacağını bilmez ya da yanlış yöntemler dener.. etrafınızdaki çekici, albenili insanlara bakın hep hayatında bir çok problem çözüp güçlenmiş ve ondan kaynaklı tatlı bir huzur ve eminlik sinmiş üstlerine başlarına...:)
YanıtlaSilÇok güzel anlattınız, elinize sağlık..
İnsan nereden kaçarsa göz çekerse yüz çevirirse fazlasıyla karşılaşıyor. Çözümü aramak yerine problemden kaçmak problemi büyütüyor
YanıtlaSilKaçarak çözülmüyor ve hatta daha grift bir hal alıyor. Problemlerimizi çözebilmek umuduyla…
YanıtlaSilProblemler hayatımızda hep olacak bi kere bunu kabullenip çözüme doğru gidiyor olmamız…
YanıtlaSilEmeğinize yüreğinize sağlık
her problem insana bir mesaj verir ve her problemin gerçek bir çözümü vardır. 🌸
YanıtlaSilProblemi kabul etmek çözümün ilk adımı
YanıtlaSilProblemin çözümünün kendi içinde bulan insan çözüme çok yaklaşmıştır.
YanıtlaSil🌸
YanıtlaSilFarklı yer farklı insanlar desek de problem aynı olunca insanlar da değişmiyor, o zaman değişime kendimizden başlamalıyız.. 🌱
YanıtlaSilTekrarlayan sorunlar çözüm beklerler. Çözülmediğinde yeniden kendilerini hatırlatırlar.
YanıtlaSil