Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DENEYİMSEL TASARIM ÖĞRETİSİ

Resim
İnsan merak eder, Mutluluğu, Mutlu insanları, İnsanların nasıl mutlu olduklarını. İnsan merak eder, Başarıyı, Başarılı insanları,  İnsanların nasıl başarılı olduklarını, Ve başarıyı nasıl devam ettirdiklerini. Merak etse de insan, mutluluğu ve başarıyı, Ulaşılmaz zanneder, bazen keser ümidini. Mutluluk bana haram der, Bilmez ki helali haram ettiğini. Kendisidir kendisine engel, Kendisidir ayağına çelme takan. Mutluluk da başarı da sonuçtur aslında Yapıp ettikleri de sebeptir bunlara. Yaparsam ne olur yapmazsam ne olur? bilmeden, Yaşar hayatı ve geçip gider… Deneyimleri transfer etmeden. Keşke ateşe değdiğinde yakacağını bilmek gibi, Hayatın da kuralları olsa. İlişki kurmadan önce mesela, Bir işe başlamadan, evlenmeden, anne baba olmadan, Bir adım atmadan henüz, Uyarsa insanı, sonuçlar hakkında. İnsan ister, Anlık değil de gerçekten mutlu olmayı… Kısa süreli olmayıp, uzun vadede başarılı olmayı… Problemlerini çözebilen olmayı... Peki nedir tüm bunların gerçeği?  Çifter, çifter ...

AYNI AİLEDE BÜYÜSELER BİLE

Resim
Sevde ile Şeyma, iki kız kardeş… Sevde 4 yaş büyük Şeyma’dan. Aynı anne babayla, aynı evde, aynı oyuncaklarla büyüdüler. Anneleri Nagehan Hanım, büyük kızını büyütürken nasıl davrandıysa küçük kızına da öyle davranıyordu. Kurallara bağlı tam bir düzen insanıydı Nagehan Hanım. Eşi Hüsnü Bey’in de eşinden çok farkı yoktu. Yoğun bir iş hayatı olduğu için çocuklarla çok zaman geçiremiyordu. Yine de “Yorgunum, işten geldim.” demez, kızlarıyla sohbet etmeye çalışır, onlarla zaman zaman oyunlar oynardı. Büyük kızları Sevde, sessiz, sakin, içine kapanık derler ya işte tam da öyle biriydi. Çok konuşmaz, saygıda da kusur etmezdi. Soru soruldu mu mümkünse kafa sallayarak cevap verir, çok zorlarsan birkaç kelime eder, sonra yine susardı. Sitenin bahçesinde oynarken de bir iki arkadaşı vardı, onlar çıkarsa bahçeye inerdi. Biraz salıncakta sallanır, oyun oynayan çocukları izler, akşam olmadan eve dönerdi. Hoplamayı zıplamayı da pek sevmezdi. Şeyma ise ne annesine çekmişti ne de babasına. Ablasıyla z...

SON DOKUNUŞ

Resim
Bir yılın daha sonuna gelinmişti. Tüm o koşturmaca bitmiş geriye sadece yorgunluğu kalmıştı. Sonra nedense içinin sıkıldığını fark etti Leyla. Öğretmenler odasında kalan son eşyalarını toplarken seneye hangi okulla sözleşme yapabileceğini düşünüyordu. Belki de boş kadro açılmayacaktı, özel derse talim edecekti. Okulda değer verdiği ve iyi anlaştığı Nebahat Hanım, edebiyat öğretmeniydi. Okulun kadrolu eski öğretmenlerindendi. Leyla’nın yüzünün üzgün ifadesini görünce yanına gelip omzunu sıvazladı. Dolabından aldığı bir kitabın ortasından işaretli bir bölümünü açıp okuması için Leyla’ya uzattı.   Leyla öğretmenler odasındaki tekli koltuğa yerleşerek Edebiyat öğretmenin verdiği kitabı işaretli yerinden okumaya başladı. *** "Ne garip değil mi? Sevdiğimiz bir şeyler biterken insanın içine bir hüzün basıyor. Bir projenin bitimi hatta bir filmin ya da bir kitabın bitişi. Yaz tatilinin, en sevdiğin pasta diliminin, belki de özlenen bir arkadaşla kahve sohbetinin bitişi. Oysa bir şeyler bi...

YETİŞTİRMEK Mİ? BÜYÜTMEK Mİ?

Resim
Yetiştirmek mi? Büyütmek mi?  Toprak fidanı yetiştiriyor mu, büyütüyor mu?  Küçük bir fidandan büyük bir ağaç... Güneşli havada da yağmurlu havada da kökleriyle toprağa bağlı bir ağaç... Ve bulunduğu yerde güçlü...  Bulunduğu yeri bırakmayan ve küçük fidanlarına sahip çıkan hocaların anısına öğretmenler gününü kutlarız...  Yetiştiren bir öğretmene bakan masum bir çift göz...  Bir öğretmenin modu...  & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Bu senin yaşamın… Bu senin yaşamın ama, beni de ilgilendiriyor! Evet, senin yaşamın beni de ilgilendiriyor. Çünkü; aynı zamanda, aynı seyirci karşısında, aynı sahneyi paylaşıyoruz. " YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

İLETİŞİM NEDİR?

Resim
  " Çocuğumuzu yemek yemeye  ikna etmeye çalışıyoruz.  Erken uyuması için ikna etmeye çalışıyoruz.  Saçını toplamak için ikna etmeye çalışıyoruz.  İş hayatında müşterileri ikna etmeye çalışıyoruz.  Sevdiğimiz kızı evliliğe ikna etmeye çalışıyoruz.  Hayatında bu kadar büyük bir yer kaplayan ikna etme sürecini öğrenmek ister misin?" & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Bu senin yaşamın… Bu senin yaşamın ama, beni de ilgilendiriyor! Evet, senin yaşamın beni de ilgilendiriyor. Çünkü; aynı zamanda, aynı seyirci karşısında, aynı sahneyi paylaşıyoruz." YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

BİRAZ YAVAŞLAR MISIN?

Resim
O gün havalimanı kapısından koşa koşa içeri girerken güvenlik bile seslenmişti arkasından... Biraz yavaş olur musunuz?  Onun için yavaş olmak zordu… Yavaş insanlara da tahammül edemezdi. Hayat da sanki inadına hemen burnunun dibine vermişti… Kocası ve kızını, işte tam da onun zıttını. “Ne vardı biraz hızlı hareket etselerdi…” Selen güvenlikten geçtikten sonra hızlıca uçağa binmek üzere bilet kontrol işlerini halletmiş, uçuş kapısına ulaşmıştı. Ancak beklediği uçuşun rötar anonsunu duyduğunda sinirinden kıpkırmızı olmuştu. Gideceği yere çabuk ulaşmak varken şimdi olacak iş miydi bu? Kendi kendine söylene söylene yürümeye başladı. Adımları her zamanki gibi hızlı ve telaşlıydı. Yanından geçen küçük kızın elindeki meyve suyuna dikkat etmemiş, yanlışlıkla çarpmıştı. Kızın annesi: “Yavaş olun lütfen hanımefendi!” dediğinde kendine geldi. ‘Sanki herkes bana karşı sözleşmiş…’ der gibi baktı. Özür diledi ve devam etti yoluna. Kadın hala söyleniyordu arkasından. Kahve alıp bir yere oturdu. İ...

BU İŞLER NEDEN YETİŞMİYOR?

Resim
İnsan ister, işler hep yolunda gitsin, aman bir terslik çıkmasın. Günümüz tahminlerimiz doğrultusunda ilerlesin… Bir güne, sanki hepsini yapabilecekmiş gibi birçok iş ekleriz. Sonra sadece 1-2 tanesini yapabildiğimizde günün sonunda oturup hiçbir şeyi yetiştiremedim diye üzülürüz.  Peki olması gereken nedir? Bunun bir oluru ve çözümü olmalı değil mi? İnsanın bir amacının olması ve bu amacı doğrultusunda hedeflerinin olması çok kıymetli bir şey. Ama insan, hedeflerini Çin Seddi gibi ajandasında sıralayınca birden işler gözünde çok büyüyebiliyor. Gün sonunda da planladıklarını yetiştiremediğini görünce tamamen pes edebiliyor.    “Evet bundan sonra bambaşka bir ben olacak. Hemen yarını planlamak gerekiyor. Sevgili ajandam;  ➔ Saat 5:00’da uyan,  ➔ 1 saat yürüyüşe çık,  ➔ Döndüğünde 30 sayfa kitap oku,  ➔ Kahvaltını yap,  ➔ Mutlaka yarın diyete başla,  ➔ Gün içerisinde projeni bitir,  ➔ Çocuklarla 1-2 saat oyun oyna,  ➔ ...

ÜMİT

Resim
   ''Zıırrr! Zıırr!''... Alarmı kapatıp yatağından kalktı. Ayaklarını sürüyerek banyoya gitti. Tartının üstüne çıktı: "Üff ya yine kilo almışım!" dedi yüzünü ekşiterek. Selda 4 yıldır yabancı bir şirkette asistan olarak çalışıyordu. Yorucu bir işi vardı. Sık sık patronuna yurt dışı seyahatlerinde eşlik ediyordu. Yoğunluktan çoğu zaman sandviç ya da abur cubur ile karnını doyuruyordu.  İşi geç vakitte bittiğinde de yatmadan önce bir şeyler atıştırıyordu. Kilo almayıp ne yapacaktı? Zaten hiçbir zaman ince bir bedene sahip olamamıştı. Biraz da ipin ucunu kaçırınca hemen aldığı kilolar dışarıdan kendini belli ediyordu... Bahanesi ise "Su içsem yarıyor" demek oluyordu… Yine bir sabah annesi, ''Seldaa! Hadi kızım kahvaltı hazır, bak krep yaptım sana,'' diye seslendi mutfaktan. -Kahvaltı etmeyeceğim, dedi keyifsiz keyifsiz... -N’oldu kızım hasta mısın, neden kahvaltı etmiyorsun? -Diyet yapacağım. Yine kilo almışım... -Aman, bırak kızım sabah...

AYNA AYNA, SÖYLE BANA

Resim
Bazen ayna karşısına geçer kendimize kızıp kavga ederiz. Söylene söylene bir hale gireriz; “Salaksın kızım bu yaptığın saflığı kimse yapmaz.” Bazen kendimizle gurur duyar, övünürüz; “Aferin kız Bahar, iyi yaptın spora başlamakla, helal olsun sana.” Bazen sessizce ağlarız, sonra kendimize bakar yine ağlarız. Dertleşiriz bir de, karşımızda biri varmışçasına. Bazen de hayatımızdaki insanlarla yaşarız tüm bunları. Hani her insanın hayatında vardır ya hoşlanmadığı birileri. Tartıştığı, gıcık olduğu, görünce yüzünü ekşittiği. İlişkilerinde, ticaretinde, müşterisinde, komşusunda, marketinde yani kısacası hayatın her yerinde bu durumu yaşadığımız zamanlar olur. Öyle ki bu durumu, tanımadığımız insanlarda bile yaşadığımız olur bazen. Trafikte bir kornaya basışı var ki sorma! Kavga edersin orda kendi kendinle, dikiz aynasından söylenirken bulursun kendini. Bir de tam zıttı vardır. Görünce hoşlandığın, sürekli yanında olmak istediğin. Onu gördüğünde mutlu olduğun. Bir davranışını örnek aldı...

İMKANLARIN FORMÜLÜ: İMKANSIZLIK

Resim
Burcu köy okullarında okumuş, okula giderken bir yandan kardeşlerine bakmış, bir yandan da ev işlerini yaparak büyümüştü. Annesi tarlada babasına yardım ediyor, hayvanlarının sütlerini sağıp, sütten yoğurtlarını yapıyordu. Bu kadar meşguliyeti olunca da üç kardeşine bakmak haliyle Burcu’ya düşüyordu. Burcu daha on yaşında evi silip süpürüyor, yemekleri hazırlıyor, bulaşıkları yıkıyor, kardeşlerini uyutuyor, onlar uyuyunca da ödevlerini yapıyordu.  Hayalleri vardı Burcu’nun; o da köy okulunda ki Necla öğretmeni gibi öğretmen olmak istiyordu. Aradan yıllar geçti, o kadar yokluğa ve imkansızlığa rağmen Burcu, okudu ve öğretmen oldu. İlk atamasında hayallerindeki gibi bir köy ilkokuluna atandı Burcu, bir süre sonra bir ilçedeki ortaokulda göreve başladı. Burada tanıştığı Salih ile evlendi. Salih de kendisi gibi imkansızlık içinde okumuş, okurken çalışmıştı. Hatta kardeşlerini de okutmak için bazı dönemler ikinci bir işte çalışması gereken zamanlar olmuştu. O kadar çok ortak yönleri var...