DENİZ YILDIZLARI


“İnsan, bu hayatta bir şeyi çok iyi yaparsa, karşılığını da mutlaka alır." demişti biri, buna defalarca şahit olmuştu Nurcan.

Bir televizyon kanalında yapımcı olarak çalışıyordu. Yeni bir programın hazırlık sürecindeydi. Çalışma temposundan arada kendi kendine konuşurdu. Arkadaşları, onu öyle yakaladıkça “deli bu kız” diyorlardı. O ise, “Anlamıyorsunuz bu deli olmak değil, ben kendime soru sorarak ve cevaplayarak şu gördüğünüz zor olan iş sürecini kendimce kolaylaştırıyorum.’’ diye cevap verirdi. 

Televizyon programlarını düşünüyordu Nurcan, gündüz kuşaklarında insanların aşırılıklarıyla dolu hayat hikâyeleri yer alıyordu. "Bıktık insanların bu hallerinden ve şikâyetlerinden’’ diye düşündü. Sahi, insan neden özel hayatını bu kadar gözler önüne sererdi ki! "Toplumdaki ahlaki çöküşü de artırıyor bu programlar" dedi kendi kendine. Anormali normalleştirme çabasıydı sanki. Anlam veremez olmuştu. Ruhu sıkılıyordu.

"Neyse, sen işine odaklan" dedi kendine ve sorusunu sordu. "Nasıl bir program yapmalıyım?". Rakipleri ile zorlu bir mücadele içindeydi. Yeni projesi ile insanları motive etmek ve alışılagelen programlardan da farklı olmalıydı. 

Anadolu’da üretim yapan kadınlar geldi aklına. Ne çok kadın vardı evde üretim yapan. Belki ilham olabilirdi. İş dünyasını tanıtan pek çok program vardı ama düşündüğü şekliyle yoktu. Mesela, kadın üreticilere destek verecek yatırımcılarla birleştirsem. “Harika fikir!” diye çığlık attı. Pek çok kadın, çok güzel ürünler ürettikleri halde; inovasyon, ürün geliştirme, eğitim ve pazar ağına ulaşım konularında sıkıntı yaşıyorlardı. Bu programın, Anadolu kadınına iyi geleceğini ve motivasyonu da artıracağını düşündü.

Projede, seçilen üreticilere yatırımcılar finansal destek verecekti. Ayrıca, pazar ağı da yine yatırımcılar tarafından kurulacaktı. Haftada 1 gün yayınlanacak bir program olmalı. Hafta sonu ve sabah 11.00 suları gibi izleyiciye sunulabilirdi.


deneyimsel tasarım öğretisi


Aradan 1 hafta geçmişti. Sponsor dosyası ve projesi hazırdı. Büyük şirketler, sosyal sorumluluk projesi ve pozitif ayrımcılık olsun diye kadın girişimcilere destek vermeyi kabul etmişlerdi.  Artık projeyi sunabilirdi. Tüm detayları düşünerek harika bir sunum hazırlığı yapmıştı Nurcan. Yönetim Kurulu, projesini kabul ettiğinde mutluluktan kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Zaten yıllardır sektördeydi ve neredeyse Anadolu'da tüm illerde tanıdıkları vardı. Hepsini tek tek arıyor ve gerçek hayat hikâyelerini izleyiciyle buluşturmak için sabırsızlanıyordu. 

Nurcan, projesinin ilk çekim görüşmesini Anadolu'nun en ücra köylerinin birinden yaşayan Hatice ile yapmıştı. Halı dokuyucusu olan Hatice konuşmasında; "Ben o kadar çok uğraştım ki dokuduğum halıları tanıtmak için." telefondan gelen sesi titriyordu, hıçkırıkları boğazında düğümlenmişti. Nefes alıyor, bir cümle söylüyor, sonra uzun bir sessizlik oluyordu. Bir cümle daha söylüyor, sonra yine sessizlik oluyordu. Belliydi hıçkırıkları içine akıyordu. 


deneyimsel tasarım öğretisi


Sonra devam etti Hatice; "Yıllarca buradaki halı tüccarlarına hizmet ettim. Hakkım olanı vermediler. Sadece düğüm başına ufacık bir bedel. Ben mecburdum, çocuk okutuyorum. Burada emeğe yeterince değer verilmediğinden benimde kendimce hayallerim vardı. Ancak, bir kadının ücra bir köyden İstanbul'a fuara gitmesi ne demek sen bilir misin? Hem aile baskısı hem yöre baskısı. Ama ben yaptığım işe çok güveniyordum, çok çabaladım ama elimden tutan olmadı."

Hatice’nin bu işe nasıl başladığını sordu Nurcan, Hatice devam etti anlatmaya;

"12 yaşındaydım. Bir komşumuz vardı. Konu komşuyla çok konuşmaz, hep halı dokurdu. Çocukluk işte, o renkli ipler beni de cezbetti. Halı dokudukça ben de konuşmaz oldum. Halılar ile konuşuyordum sanki, onlar benim dert ortaklarım oldu. Bazen de neşemi, mutluluğumu dokudum ilmek ilmek. Sizi bana Allah gönderdi, hep Rabbime konuştum. 'Kimsem yok, sen benim elimden tutanım ol.' diye. Çok şükür. Sonunda sizi bana gönderdi."

O gün konuştuğu her kadından benzer hikâyeleri dinlemişti Nurcan. Akşam nasıl oldu anlayamadı. İçini büyük bir sevinç kaplamıştı. İnsanlara fayda verecek bu işten çok da keyif alıyordu.

Geçenlerde okuduğu bir yazı geldi aklına. Adamın biri, sabah saatlerinde okyanus kenarında yürüyüş yapıyormuş. Uzakta birini görmüş. Biraz yaklaştığında sahile vuran deniz yıldızlarını okyanusa atan bir çocuk olduğunu fark etmiş. 

Çocuğa yaklaşarak sormuş;

– Denizyıldızlarını neden okyanusa atıyorsun?

Çocuk;

–  Güneş yükseldi mi, sular çekiliyor. Onları suya atmazsam susuzluktan ölecekler.

Adam devam etmiş;

– Sahil kilometrelerce uzanıyor ve binlerce denizyıldızı var, hangi birini atacaksın? Ne fark edecek ki?

Çocuk, adamı dinledikten sonra bir deniz yıldızını daha okyanusa atmış ve cevap vermiş;

– Bu deniz yıldızı için fark etti.

Nurcan, programın adını 'Deniz Yıldızları' koymaya karar verdi. O da ülkenin Deniz Yıldızları’nın peşine düşmüştü. 

Bir işe gerçekten çok bedel ödendiğinde, o konu için elden gelen her şeyi yaptığında, en ücra köşede bile olsan mutlaka bulunacaksın. Birçok kadına ulaşmıştı, her biri bunun ispatıydı. Hepsi de çok emektar kişilerdi ve verdikleri emeklerin karşılığını mutlaka bu hayatta bulacaklardı. Hayatta hiçbir emek boşta kalmazdı.


&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.

 &

"Sıradan bedellerle neden sıra dışı bir hayatın olsun ki…"

YAHYA HAMURCU

&


&



Yorumlar

  1. Hiçbir emek zayi olmaz. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel anlatım emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Bu deniz yıldızı için farketti..🤍

    Ne çok şey öğretiyor bu cümle bir insana..

    YanıtlaSil
  4. İnsan emek vermediği şeye sahip olamıyor.

    YanıtlaSil
  5. Şu çağın en büyük sorunu sanırım... Bedelsiz bir sonuç beklemek...

    YanıtlaSil
  6. Bedel öde ve sonuçla ilgilenme, aslında ne büyük konfor

    YanıtlaSil
  7. Insanın samimi yaptığı hicbirsey mi karşılıksız kalmaz? Evet Hicbirsey!
    O ndan emin olmak ne güzel bir zihin rahatlığı

    Tesekkurler
    Çok akıcı ve keyifli bir yazıydı

    YanıtlaSil
  8. Çaba ve niyet bizden sonuç rabbimizden

    YanıtlaSil
  9. Hayat bedel ve karşılığı üzerine kurulu bir düzen... Hiç bir emek karşılığını bulmadan öykünün bitmemesi... Ne kadar güzel anlatılmış kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Bir şeyi severek yapabilmek ne kadar da güzel

    YanıtlaSil
  11. Ah bedel, sanki her kapının kilidi gibi

    YanıtlaSil
  12. Yaptığı işi önem veren onu yapmakta net ve kararlı olanlar var birde bu başarıları görüp onu başkalarına deneyim almalar için taşıyanlar, aktaranlar var. Bu da ne güzel bir ihtiyaç karşılama oluyor. :) elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Az önce işten her yeri toplayarak çıktım :) geç kaldığım halde… Bu yazı çok iyi geldi 🧡 İşini düzgün yapmanın her zaman karşılığı var 😊

    YanıtlaSil
  14. Başkalarının ne dediğine bakmamak ve gerçeği algılamak 🤍

    YanıtlaSil
  15. Mesele güzel iş çıkarmaktan da ziyade yaptığın işin bedelinin güzelliğinde kendini kaybetmek…

    Okurken hissettiğim🌸

    YanıtlaSil
  16. Hiçbir bedel karşılıksız kalmaz. Yeter ki beklentiyi doğru yere koyalım.

    YanıtlaSil
  17. Doğru yere ödediğimiz bedellerin sonucu mutlaka geliyor.. 💕

    YanıtlaSil
  18. insanın yapıp ettiği her şeyin karşılığı var. sadece zaman farkıyla

    YanıtlaSil
  19. Tüm başarı hikayelerinin altına bakıldığında hep büyük bir emek ve çaba ortaya çıkıyor. İnsanlar ise hep bunun aksine yönde bir sonuç için mücadele ediyorlar. Malesef yasalar ile mücadelede insan hep kaybeden oluyor. Yani yasa şu: Emek olmadan sonuç yok...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ