VAZGEÇİLMEZ
Emir, küçük bir ailenin tek erkek evladıydı. Bir ablası bir de annesi vardı. Hayat sanki o küçük yaşlarında omuzlarına büyük büyük yükler yüklemişti. Ama bu hayatta her dezavantajlı durumun bir de avantajı vardır. Emir, farkına varmadan bu yükleri taşıyarak problemlerine çözüm bulma konusunda gelişmiş, hayata karşı daha güçlü biri oluvermişti. Hayat, karşısına hep bir engel çıkarsa da Emir her seferinde yıkılmadan en zorlu problemleri bile aşmayı başarabiliyordu.
Anne ve babası, çok erken yaşta evlenmişler ve hayatı gelişi güzel, kendi zevklerine göre yaşamaya çalışmışlardı. "Hayat bir gün, o da bugün." deyip sorumsuzca günlerini gün etmişler, hiçbir amaçları olmadan ömürlerini tüketmişlerdi. Hiçbir zaman da durup düşünüp çevrelerindekilerin yükünü almamışlar, bilakis onlara ekonomik sıkıntıları ile, psikolojik buhranlarıyla dert olmuşlardı.
Akılları fikirleri iyi giyinmek, en iyi restoranları keşfetmek ve gıybetin dibine vurmaktı. Aileleri ne kadar uyarsa da onları hiç duymazlardı. Tek dertleri paraya ulaşmaktı. Zevklerini satın alacak paraları kalmadığında adeta bunalım denizlerinde yüzerlerdi. Önce yakınlardan borç almalar, sonrasında bankalara borçlanmalar, borcu borçla kapatma telaşı, ödenemeyince borçların daha da katlanması ve nihayetinde bozulan ilişkiler…
Özgürlük, onlar için isteklerinin hemen karşılanmasıydı. Böylesi sorunlar olmasa olmaz mıydı? diye düşünürlerdi. İstekleri olmayınca hayat ne kadar da acımasızdı onlar için.
İstekleri bilinçlerini kapatmış, düşünmeden alınan kararlar silsilesi zamanla hayatlarını karartmıştı. Sonradan düşünmek zorunda kalacakları sorunlar, dağ kadar büyümüştü artık. Emir’in babası bir gün, bu hayatın onu aşırı boğduğu zannına kapılarak evi terk etmişti. Annesi ile bir başlarına kalmışlardı.
Peki, özgürlük gerçekte neydi? Gününü gün etmek miydi özgürlük?
Özgürleşmek adı altında neleri seçiyor insan?
Oysaki her seçim bir vazgeçiştir.
İnsan, evlendiğinde bekarkenki hayatından, bekarken sürekli arkadaşlarıyla takılmaktan, her gün gittiği halı saha maçlarına gitmekten de vazgeçebilmeli. Çünkü evli olmayı seçti bir kere.
Bekarken fatura ödemezken evliliğinde evin sorumluluklarını almayı seçti artık. Bekarken evin temizliği, mutfak işleri annesindeyken artık evin iç işlerine bakmayı insanın kabullenmesi gerekir.
İnsan, bir yola girdiğinde diğer yollardan da çıkmış olur aslında. Ama Emir’in babası da annesi de bekarlıktan vazgeçememişlerdi. Zor gelmişti evliliğin getirdiği sorumluluklar.
Emir ve ablası mücadele etmeyi, çabalamayı seçti. Bütün olumsuz şartlara rağmen Emir de ablası da mücadeleden vazgeçmemişlerdi. Ayakta kalmaya ve annelerine de güç vermeye çalışmışlardı. Anneleri sık sık yaptığı hataları düşünür, gözünde yaş pek eksik olmazdı. Çocukları annelerine ümit verir, ellerinden ne geliyorsa yapmaya gayret ederlerdi.
Liseler arası futbol turnuvası yakın zamanda başlayacaktı. Beden eğitimi öğretmeni, "Mücadeleden yılmayan koca yürekli küçük adam." diyerek Emir’i de almıştı takıma. Emir, buna çok sevinmişti. Şevkle takımda en çok koşan ve takımda herkese destek olan bir oyuncu olması kısa zamanda sevilmesini sağlamıştı.
Kaleye atılan gollerde bir şekilde imzası olurdu. Onu izleyen, gurur duyan bir babası olmasa da o hep en iyisini yapmaya çalışırdı. Takımdaki arkadaşlarının babaları her golde " Aslan oğlum benim." diye bağırırken, onun babası yoktu yanında. Üzülse de takılmazdı yine de yapması gerekenlere odaklanırdı.
Evdeki ve takımdaki görevleri dışında da insanların yardımına koşmak Emir’i daha da üretken yapmıştı. Boş vakitlerinde evlerinin karşısındaki marketin sahibine yardım eder; o da Emir’in başını okşar, mutlaka bir miktar okul harçlığı verirdi. Emir ise kolay kolay harcamazdı kazancını, annesine verirdi.
Zorlukları aşabilen, sorunların üstesinden gelebilen, seçimlerinin arkasında durabilen Emir. Ayakkabısı, montu, topu eksik olsa da babası yanında olmasa da o kendi emekleriyle başarılı ve mutlu olmayı becerebilmişti.
Aslında hiç kimse öğretmemişti ona bunları? Hayat en büyük öğretmen olmuştu Emir’e.
Her insan, seçimleriyle bu hayatta yük alan, iyi ilişkiler kuran, sorumluluklarını yönetebilen, mutlu ve başarılı olabilir. Yeter ki doğru seçimler yapsın, kararlı olsun ve vazgeçmesi gerekenlerden vazgeçsin.
Çünkü her seçim bir vazgeçiştir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
YAHYA HAMURCU
Seçim yapabilmek bize verilmiş bir nimet, onu en doğru ve güzel şekilde yapabilmek de marifet olsa gerek :)
YanıtlaSilSeçim yapmak insanı onure edebilecek de bir şey, malesef utandırıp, rezil edebilecek de bir şey
SilÇocuktan büyük sorumluluğu görünce insan, içi bi burkuluyor.. ama bakıyorsun da bir yandan yapabiliyor.. nasıl bir şey bu
SilSeçimin önemini anlatan çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilElinize sağlık…
Bugün dün yaptigim seçimlerin sonuçlarını yapıyorum.
YanıtlaSilİnsan için karar vermek zor olan kısım. Ama karar verdiğinde arkasına bile bakmadığında neleri neleri başarabilir…
YanıtlaSil⚘️⚘️
YanıtlaSilNeyden vazgeçmiş olduğumuz da Seçim kalitemizin işareti oluyor aslında. Doğru vaz geçişler doğru kararlar almak ümidiyle…
YanıtlaSilEmeğinize sağlık ne güzel anlatmışsınız
İnsan kolayı seçtiğinde, zorluklardan kaçtığında hayat kendine daha da zorlaştığının farkına varamıyor. Bir bakıyor ki hep şikayet eden, hep söylenen kişi olmuş... Hayatta ki problamlerinden kaçmayan onları çözmeye çalışanlar ise hep marifetlenmiş oluyor...
YanıtlaSil"Zevklerini satın alacak paraları kalmadığında adeta bunalım denizlerinde yüzerlerdi" insanoğlu zevklerini satın aldıkça aslında onun zevk olmadığını anladı... Anlık olarak kazançlı duran süse aldanıp hayatının bütününü krize soktu...
YanıtlaSilİnsan seçim yapmanın önemini ya kaybederken ya da kazanırken anlar. Keşke der sabah işe gittiğinde, keşke erken uyanıp erkenden yapmam gerekenleri yapabilseydim de şimdi huzurlu çalışsaydım. Oysa seçim seçim yaparken kıymetli. Ve her an seçer insan. Her an seçer her an da bir şeyden vazgeçer...
YanıtlaSil
YanıtlaSilHer seçim belli bir sonuç için yapılır ama sebeplerle devam eder.
Sebeplerden mutlu olmayı başara bilen zaten iyi bir sonuç elde etmiştir……
Demek ki hicbir olayin sadece disardan gorunusune bakip o sekilde degerle dirmeyecegiz... zamaninda anne babasi cok "mutlu" ve "ozgur"du, Emir is "zavalli" "garibim"... hayatta hersey ziddi ile var.. olaylarin aslini gorebilmek dilegiyle...
YanıtlaSilGerçekten de öyle biz olayların perde arkasını görmeyi kaçırıyoruz bazen... İnsan çok hızlı hüküm verip yanılabiliyor. Tüm algı sistemi kıyas üzerine... Yanlış kıyaslamalar yanlış aktarımlara sebebiyet veriyor sonrasında...
SilHerkes seçimini yapmakta özgür bırakılmış. Ya babam yok deyip bahanelere sığınıp zaten ben böyle ailede yetiştim deyip mutsuz bir hayat ya da küçük Emir gibi hayatının başrolü olmak…
YanıtlaSilGerçekten çok güzel bir yazı duygularıma tercüman oldunuz ..
YanıtlaSilSeçimlerimiz bizi nerelere götürmüş bir dönüp bakmak için bir ışık olmuş yazı... Emeğinize sağlık
YanıtlaSilBugün neyi seçtim ve nelerden vazgeçmiş oldum bir düşünesim geldi😅
YanıtlaSilÇünkü her seçim bir vazgeçiştir..
YanıtlaSilNe kadar doğru..
vazgeçebildiğimiz yanlışlar vazgeçemediğimiz doğrulardan fazla olsun
YanıtlaSilBu günlerde çok kullanılan bir tabir var FOMO "Fear of Missing Out"
YanıtlaSilbir şeyleri kaçırıyor olma korkusu
Halbuki insan bir şeyleri kaçırmak zorunda ki bir şeyler yakalayabilsin
Her vazgeçtiğim de seçimimin kalitesini arttırıyor
Ama insan hiçbir şeyi kaçırmayayım derken bulunduğu anı yaşayamıyor bile
Hayat, kaliteli seçim yapanları destekliyor gerçekten... Elinde olanlara o kadar emek harcayinca olmayanlara çok da takılmıyor insan... Olmamasın da benim bilmedigim ama benim lehine olan bir hayır vardir diyebiliyor.... Elinize sağlık...
YanıtlaSil“Her seçim bir vazgeçiştir” kolay bi şekilde söylüyoruz ama hayatın sırlı cümlelerinden biri. Elinize sağlık🌺
YanıtlaSil