Koltukta oturmuş açık pencereden dışarıyı seyrederken sonbaharın gelişini doğanın nasıl da benimsediğini fark etti. Ağaçlar sarmaşıklar, yerde biten otlar… Rüzgârın ağaçların arasından geçerken yapraklarla oluşturduğu senfoni, insanın yüzünü okşarcasına değen rüzgâr. Büründükleri renklerle adeta “haberiniz olsun sonbahar geldi.” diyordu.

Bu havalar ona çocukluğunun en güzel anılarını hatırlatırdı. Köyde doğup büyümüştü. Üniversite dönemine doğru İstanbul’a temelli yerleşmişlerdi. Çocukken hep gelmek isterdi İstanbul’a, akrabalarının çoğu İstanbul’daydı. Köyde kışın habercisi olan sonbaharda neredeyse kimsecikler kalmazdı. Yazları şehirlerden insanlar gelir köy dolar taşardı ama sonbaharda herkes yine şehirlere dönerdi. Köy de terkedilmiş bir ev gibi sessiz ve sakin kalırdı Selma’ ya göre. Selma, yazın o canlılığı çok severdi. Sonbahar geldiğinde herkes giderken arkalarından bakarken “Keşke biz de gidebilsek.” derdi içinden. Sonbaharda köyde kış için yapılan hazırlıklar da cabası. Sobada yakılacak odunlar toplanır, kırılır, istiflenir. Hayvanlar kış boyu otlanamayacağı için onların da yemleri stoklanır, soba kurulur, evde kış için temizlik yapılır, kışın yenilecek şeylerin kurutması yapılır… Tüm bu işlerde gözünde büyür büyür büyürdü… Büyük şehirlerde su ısıtma derdi yok, evi ısıtmak için doğalgaz varmış tek tuşla hallolan, oralarda markette her istediklerini alabiliyorlarmış… Kuzenlerine sorup öğrenmişti bunları. Derin bir ah çekti içinden. Keşke biz de gidebilsek dedi. Ama babaannesi ve dedesi ne olurdu o zaman. Onlar “Köyden başka yerde yaşayamayız” diyordu. Onlar için köyde kaldıklarından içinden bazen sinirleniyordu.

Şimdi düşününce babaannesi ve dedesiyle geçirdiği zamanları hiçbir şey ile satın alamazdı. Torunlarını çok severlerdi ve onların istediği her şeyi ne yapar eder yaparlardı. Babaannesinin yemeklerinin tadı o zaman pek cezbetmezdi. Şimdi ise o lezzetleri hiçbir yerde bulamıyordu. Nenesi torunları dizine yattığında hiç üşenmez yıllardır çalışmış olmanın verdiği sert elleri ile sırtları kaşır, ovarak masaj yapardı, masaja en çok kendisinin ihtiyacı olduğu halde. Hele dedesi çok sinirlenmiş olsa da torunlarını gördüğünde maviş gözlerinin içi parlar yüzü aydınlanırdı. Torunları ne yapar eder dedelerinden harçlık koparıp abur cubur almak için köyün tek dükkanına koşarlardı. Neneleri onlara kışın üşümesinler diye çok zahmetli olsa da gözleri net görmemesine rağmen patikler örer ayaklarına kendi elleri ile giydirir “bak ne hoş oldu, hasta da olmazsın” derdi. Daha o dert düşmeden dermanını düşünürdü. İnsanın karşısındakinin iyiliğini düşünmesi, onun faydasına olandan kendisinin bile farkında olmadığı ihtiyacını gidermesi… Karşılığında da torunlarının gülüp eğlendiğini görmek yeter de artardı. Bunları düşünürken birden gözleri bulanıklaştı Selma’nın. Hüzünlenmişti. Kalbinde derin bir özlem hissetti. Ne kadar güzel ve samimi sevilmişlerdi. Şimdilerde gerçek sevgiler ne kadar zor bulunuyordu. İnsanların çoğu kendi çıkarını gözeterek iletişim kuruyordu.
Küçükken gelmek için can attığı bu şehir değilmiş mesele. Şimdi de daha sakin, doğası olan bir yerde olabilmenin hayalini kuruyordu. Zamanında bu şehir için hayal kurarken şimdi hatırlayıp hüzünlendiği o güzel anıların hakkını veremediğini fark etti. Bir arkadaşına dert yanarken duymuştu. Arkadaşı Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerlerine katılıyordu.
İnsan bulunduğu yerin hakkını verebilmesi için “Neredeysen orada ol” diye bir yasa varmış.
Ne kadar da doğru diye düşündü içinden. Eskiden köydeydi, hayalleri İstanbul’da. Şimdi kendisi İstanbul’da hayalleri ise başka bir yerde…
O zaman demek ki başka bir yere gitse de yine başka bir yerde olmak isteyebilirdi. “E bunun sonu yok ki” dedi. O zaman insan bu şekilde nasıl mutlu olabilirdi?
Neredeysen orada ol.
Düşündü. Olduğu yeri tekrar gözden geçirdi. İyi kötü severek yaptığı bir işi vardı. Ailesi ile bir aradaydı. Ne yapılabilirdi. Uzun zamandır ahşap renginde olan dolapları kum beji rengine boyamayı planlıyordu ama bunu yapacak zaman ayıramamıştı bir türlü. Kalktı erkek kardeşinden boyayı almasını rica etti. Boya gelene kadar evde birkaç dekorasyon için planlama yaptı. Boya gelince önce dolapları güzelce bir sildi. Boyamaya başladı, kardeşleri de bir süre sonra kendisine katıldı. Elleri değmişken erteledikleri ama sırasını bekleyen evin boyanacak yerlerini boyadılar ve bundan hiç tahmin etmedikleri kadar keyif aldılar. Anneleri gülümseyerek kendilerini izliyordu. Bir zamanlar yaramazlık yaparken dede ve nenesinin onları izlediği gibi. Uzun zamandır balkona yığdıkları eşyalardan dolayı balkonu kullanamadıklarını fark etti eşyaları kaldırıp düzenledi. Şimdi balkon ferah ve davetkar bir şekilde kendisini kahve keyfi yapmaya çağırıyordu sanki.
Evet geçmişte yaşadığı güzel anlar geride kaldı.
Evet gelecekte sahip olmak istediği çok şey vardı?
Peki şu anki hayatı?.. Şu an nelere sahipti?
Güzel mesleği, güzel evi, güzel bir ailesi….
Geçmişi özlemişti, gelecek ile ilgili hala istekleri vardı ama o şu andan bulunduğu yerden keyif almayı seçmişti… Dingin hissetti. Telaşsız, sakin…
Hayat hızlı akarken bulunduğunuz anı, yeri yaşayabilmek dileğiyle…
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Her düşmüşün asıl sorusudur...
Peki nasıl değişirim, nasıl toparlanırım sorusu...
Bugün; yapabileceğin kadar küçük iyi işleri küçümseyip ertelemeyerek...
Bugün; yapamayacağın büyük işlerin hayalinde oyalanmayarak...
YAHYA HAMURCU
&
&
KİM KİMDİR
İLİŞKİLERDE USTALIK
BAŞARI PSİKOLOJİSİ
ALLAH razı olsun. Farkına varmakta zorlanacağımız bir bilgi olmuş
YanıtlaSilEline sağlık. İnsan unutuyor bir zamanlar dilediği gerçekleşince başka hayaller kuruyor. Bir zamanlar hayal olan gerçekleştiğinde onun şükrünü yapmak aklımıza dahi gelmiyor. Çünkü insanın istekleri bitmiyor.
YanıtlaSilGeçmiş ve geleceği düşün ama ânı yaşamayı unutma bu ân senin geleceğindi sonrada geçmişin olacak
YanıtlaSilHayatın yoğunluğu içinde kastirmaya çalışırken İnsan bulunduğu yerin hakkını verebilmesi için “Neredeysen orada ol” diye bir yasa olduğunu unutmaması ona göre davranmasi gerekiyor . Sahnelerimizin hakkını verenlerden olalım insAllah 🌹
YanıtlaSilÜretirken tüketme, tüketirken üretme ki olduğun yerde kal 🌿
YanıtlaSilDert düşmeden dermanını düşünmek. Ne güzel bir söz. Kendi ihtiyacını düşünürken başkalarının ihtiyacı düşünmek ve gidermek. Nasıl da gönlüne nir huzur doluyor, ihtiyaç giderince. İnsan saha ne ister ki bundan büyük mutluluk mu olur. Var tabi ki de. Bununla birlikte ihtiyaç gidermede yarışmak. Mutluluklara vesile olup mutlu olmak...
YanıtlaSilİnsan, bazen yemek masalarına baktığında bedeni orada ama kendisi telefonda, işte, okulda olanları rahatlıkla fark edebiliyor. belki de problemlerin bazıları bu yüzden çıkıyor. neredeysen orada ol. ailenle isen ailenle, işte isen işinle...
YanıtlaSilEllerinize sağlık. Yazıyı okuyunca aklıma şu soru geldi. Samimiyet için gerekli olan şey neydi? Evet bazı şeyler uğraştırıcı, bir telefonla evime yemek sipariş verebilmem konfor gibi görünüyor ama öte yandan aslında aradığım şey samimiyet. Bu kadar rahatlık samimiyetsizleştiriyor mu? "MUTLULUK NEYDİ? " Yazısınıda okuduğumda aslında insanın samimiyeti, kibarlığı ve mutluluğu için olması gerekenin kolay elde edilmeyen şeylerden geçmesi gerektiğini düşündürdü. Emek ne önemli şey... insanı insan yapan, ya da insanı insan olarak kalmasını sağlayan...
YanıtlaSilNeredeysen orada ol.. Belki de hiç düşünmediğimiz ama aynı Selma gibi bulunduğumuz yerdeki güzelliklerin kıymetini kaçırdığımızı farkına vardıran bir yazı... kaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsanın istekleri yada geleceğe dair planları olması çok doğal, geçmişten iyi ya da kötü anıları olması da.
YanıtlaSilAma mesele geçmişten elde ettiğimiz deneyimleri unutmayıp, anı ona göre şekillendirmek ve anın kıymetini bilmek.
Hep gecmişe hayıflanan yada geleceğe dair kurduğu hayallerin kaygısıyla yaşayan birinin anda mutlu olması çok zor.
Bu dengeyi kurmak için bulunduğumuz yerde olup, o anın hakkını vermek çok kıymetli.
Anda oluşturduğumuz sebeplerin hakkını vermek ümidiyle...
Farkındalık oluşturdunuz,
kaleminize sağlık...
Ne geçmiş için üzül, ne gelecek için endişe et. Bulunduğun yer ve zamanın hakkını ver...
SilGeçmişi düşünmek güzel... tabii hemen bugüne gelebilmek kaydıyla 🤍
YanıtlaSilBulunduğun yerin hakkını vermek… ne kadar anlamlı… farkettirdiğiniz için teşekkürler:)
YanıtlaSilHep kovalama, yakalama derdindeyiz ama bize verilenleri ya da şu anımızı hiç fark etmiyoruz. Bu farkındalığı sağlamak için güzel bir yazımolmuş elinie sağlık
YanıtlaSilHaklısınız insan bulunduğu yerde mutlu olmak için de çaba göstermeli. Geçmişteki güzel anıları anmak keyifli ama bugünümüz için de çabalayarak hakkını vermek bizim elimizde. Hatırlattığınız için teşekkürler.
YanıtlaSilAnın kıymeti yazıyı okurken gözlerim doldu köyümüzdeki çıranın başında kitap okuduğum anlar geldi. o zaman o anda değilsem de tadı damağımda ne güzel yazmışsınız kaleminize sağlık nerelere götürdü.
YanıtlaSilİnsanın alıp götüren bir yazı olmuş, okurken sobanın kokusu geldi burnuma🍀
YanıtlaSilKaleminize sağlık, çok güzel.
Köyde olmayı nasıl özledim... Ama şehirde de güzel bir hayatım var... Çok şükür dedirtti...
YanıtlaSilBir keresinde ayaklarımı ısıtacağım diye babaannemin ördüğü patikleri sobaya yapıştırmıştım 😂😂😂
YanıtlaSilAklıma o günler geldi… şimdi şehirdeyim ama şehirdeyken köyde aklım… köye gelince de aklım şehirde… arada derede olmak yerine neredeysen orada olmak ne güzel bir hatırlatma…
Çok teşekkürler
Hayat hızlı akarken bulunduğunuz anı, yeri yaşayabilmek dileğiyle…💐✨✨
YanıtlaSilKalorifere alıştık, sobayı unuttuk. Sıcaklığa alıştık, soğukta durmayı unuttuk... İnsanın hayatında ne azsa onu özlüyor... Ne garip... Ama o rahatlığı da biz istedik... İnsanın kararlarının sorumluluğunu alması ile sanki olduğu yerde olabiliyor.... Kim bilir...
YanıtlaSilİnsan özlediği şehri köyü insanları özlese de bulunduğu yerde olduğunda mutluluğu yakalıyor teşekkürler 🌺
YanıtlaSilNeredeysen orada ol.
YanıtlaSilÇok kıymetli. 🌸
Emeğinize sağlık
Mutlu olmak çok kolay olsa da insan hep kendisinde olmayanı istiyor. Kolay bir hayat istiyor. Oysa böyle bir hayat vaad edilmedi insana. Elimizdekileri değerlendirmek, elimizdekilerle mutlu olmak, kaybetmeden kıymet vermek ne kadar önemli.. Elinize emeğinize sağlık.
YanıtlaSilGeçmişi özlemişti, gelecek ile ilgili hala istekleri vardı ama o şu andan bulunduğu yerden keyif almayı seçmişti…
YanıtlaSilGüzel özetlenmiş süreç😊
Geçmişi düşünüp geçmişte kalmaktan şu anı yaşayamıyor insan . Anda vermesi gereken doğru tepkileri de veremeyebiliyor. Geçmişte yaşamayı bırakabilenlerden olabilmek ümidiyle
YanıtlaSil