Kayıtlar

NEDEN SADELEŞEMİYORUM?

Resim
‘Artık bu eve sığamıyorum Seda. Baksana, her yer tıklım tıklım. Dolaplar dahi yetmiyor. Daha büyük bir eve ihtiyacım var.’ diye arkadaşına dert yanıyordu Tülin. 10 yıllık komşusu Seda kahvesinin son yudumunu da içtikten sonra ‘Belki de ihtiyacın olan şey, evi büyütmek değil de eşyaları azaltmaktır. Ne derler bilirsin; az eşya çok huzur.’ Tülin tam kendini savunmaya geçerken Seda’nın telefonu çaldı. Çocuğu servisten alması gerekiyordu, aceleyle çıktı. Tülin sığamadığı evi süzüp durdu… Gözü, salonda hiçbir amacı olmayan biblolara takıldı. Temizlemek için kaç saatini heba ettiğini düşündü. Mutfakta çeşit çeşit bardaklar… Ne işe yaradığını kendisinin bile bilmediği mutfak aletleri… Dolapların içini dolduran "Ya bir gün lazım olursa" diye sakladıkları onlarca eşya vardı. Birden babaannesinin sözü geldi aklına. "Kızım kırk gün durak, bir gün gerek" nasıl da hoşuna gitmişti. Tülin, kimin ne dediğini çok da umursamazdı ama babaannesinin sözünü önemsedi. Çünkü isteklerine uy...

TAHTEREVALLİ

Resim
Hemen hemen her parkta bulunan ama pek çok çocuğun salıncak veya diğer oyuncaklar kadar ilgisini çekmeyen oyuncak… Herkes salıncak severken Ömer tahterevalliyi çok sever, annesinin elini bıraktığı gibi ilk koştuğu oyuncak olurdu. Diğer oyuncakları da severdi aslında ama tahterevalli bir başkaydı. Annesi Hale Hanım’ında bu durum dikkatini çekti ve düşünüp anlamaya çalıştı. Yaklaşıp Ömer’e sordu; -Sen de salıncakta sallanmak ister misin oğlum? - Hayır anneciğim. - Neden peki? - Salıncağı da seviyorum anneciğim ama onda yalnız sallanıyorsun tahterevallide ise arkadaşım oluyor iki kişi oluyoruz. Hem ikili oyunlar daha eğlenceli diğerlerinden. Kaydırakta bile arkadaşımla peş peşe binerek kayıyoruz, tren yapıyoruz birbirimize tutunarak. Hatta anneciğim hatırlarsan yazın amcamlarla pikniğe gittiğimizde sen, ben, babam ve amcamlar hep birlikte top oynamıştık o da çok güzel değil miydi? Orada da çok eğlenmiştik. “Evet Ömer’ciğim hatırlıyorum. Tabii ki çok eğlenmiştik.” dedi Hale ve banktaki yer...

KENDİMİ TANIYOR MUYUM

"Beraber bu öyküyü paylaştığımız insanları ne kadar tanıyoruz?  Ya da bu öykünün başrol kahramanı, kendimizi, ne kadar tanıyoruz? Her insan aynı şeyden mutlu olmaz ... Her insan aynı şeye üzülmez... Her insan aynı olaya aynı tepkiyi vermez... Bazı insanlar vardır, düzensizlikten mutsuz olur...  O yüzden eşyaları dağılmasın diye tedbir alır... Bazı insanlarda dağınıklıktan mutlu olur... O, kendine has dağınıklığının içinde düzen kurar... Bazı insanlar vardır, bireysel sporlarda iyi... Bazı insanlarda takım sporlarında iyi... Peki, bu farklılığın sebebi ne?  Peki, bu farklılıkta nasıl uyumlanırız? Peki, bu farklılığın sebebini bilmezsek öyküyü paylaştığımız insanları tanıyabilir miyiz?  İnsan tanımadığı bir insanla kaliteli bir ilişki kurabilir mi? Tüm bu soruların cevabı KİM KİMDİR?     & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve an...

MASUMLAR ŞEHRİNİ HATIRINA AL

Resim
Her sabah kalktığında ilk işi perdeyi açmak ve doğanın ona sunduğu güzellikleri izlemekti. Masmavi gökyüzü, baharın gelmesiyle yeşermeye başlayan toprak, çiçek açmaya hazırlanan ağaçlar, cıvıl cıvıl ötüşen kuş sesleri. Adeta cennetten bir bahçe sunulmuş gibiydi. Havanın açık olması veya kapalı olması rahatsız etmezdi Burcu’yu çünkü o her güne uyumlanmayı çok iyi bilirdi. Hava açıksa okuldan sonra yürüyüşe, kapalıysa da kafede veya sinemada mutlaka bir plan yapardı. Yapısı gereği çok hızlı karar verip hemen harekete koyulur arkadaşlarını da peşinden sürüklerdi.  “Eh be kızım hiç mi yorulmazsın sen?” cümlesini çok kez duyardı gün içinde. Henüz lise üçüncü sınıf öğrencisiydiler fakat hayalleri kendilerinden çok daha büyüktü. Dünyayı gezmek, sevdikleri yabancı sanatçıların konserlerine gitmek, henüz görülmemiş ayak dahi basılmamış adaları keşfetmek….  Her şey tozpembeydi ve imkansız değildi onlar için. Hatta para biriktirmeye bile başlamışlardı. Hava yine güzelliğini konuşturuyord...

DEDEM VE BEN - SINAV STRESİ

Resim
Dedeciğim, Bu sene benim sınav senem. Aslında her sene sınavlarla dolu bir sene oluyor ama bu başka. Bu sene hangi liseye gideceğim? Bunun sınavını vereceğim. Ahh bir de sınav stresi olmasa! Dedeciğim, çok çalışıyorum. Hem de çok… Konuştuğumuz gibi senin verdiğin taktikleri uyguluyorum merak etme. Beni bilinç lendirdiğin için de teşekkür ederim. Planlamamı yaptım. İşlerimi öncelik sırasına koydum. Aynen senin önce hayvanlara bakıp sonra bağ bahçeye gitmen gibi. Sınav için kendime küçük küçük hedefler belirledim. Azla başladım çalışmaya. Az konu, az çalışma süresi. Acelemiz yok ne de olsa. Mesela en zorlandığım derse sabah kalkar kalkmaz çalışıyorum. Zihnimi zorluyorum. Ama öyle çok değil, beş dakikacık. Dediğin gibi, o beş dakikalar uzamaya başladı bile. Senin taktiklerin çok işe yarıyor gerçekten. Sabah kalkıp işe koyulman, bir işi bitirip diğer işe başlaman… ben de öyle yapıyorum. Okuldan gelir gelmez hemen açıyorum kitabımı defterimi. Birkaç satır okuyup kapatıyorum. Köyde önce vişn...

AŞKIN GÖZÜ KÖR

Resim
Öylece baktı, tepkisiz bir şekilde sadece baktı. Ağlamaktan şişmiş gözleri, sararmış yüzüyle aynada nasıl göründüğüne baktı.  Söylemek istediği ne çok şey vardı hem kendine hem de Fikret’e. Birkaç damla gözyaşı daha akarken gözlerinden ‘nankör herif’ dedi sadece ve titreyen dudağının yanından süzülen bir damla yaşa baktı. Sonra saçları dikkatini çekti. Sırf Fikret “Sana yakışır“ dedi diye hiç sevmediği halde gidip bu renge boyatmıştı saçlarını… Kaç yıldır beraberlerdi, üstelik bu ilk terk edilişi de değildi? ‘Sanırım atalarım Hintli, bir öküze taparcasına sevmemin başka bir açıklaması olamaz’ dedi kendi kendine. Sinirleri iyice bozulmuştu, sinirden kendini tutamayıp gülmeye başladı.  Bildiğini okuyan, kafasının dikine giden, gerekirse tüm dünyayı karşısına alacak kadar güçlü hisseden Aysu’nun bir de şu halini görseler ya.               Şu an gücü yetmiyordu ama biliyordu: yeniden ayağa kalkacaktı. ‘ Normalde öyle duygusal biri de değilim...

MOTİVASYON KONUŞMACISI

Resim
20'li yaşlarının başında Türkiye'nin en iyi üniversitelerinin birinden yeni mezun olmuş genç ve başarılı bir diyetisyendi Esma. Konuşmasıyla girdiği ortamda dikkat çeker ve uzun uzun bir şeyler anlatmayı severdi. Şarkı söylemek, arkadaşlarıyla gezmek ve sohbet etmek hobilerinin arasındaydı. Arkadaş grubunun tatlı tatlı konuşan ama çok konuşan enerji kaynağıydı. Arkadaşları onu çok iyi bir motivasyon konuşmacısı olabileceği yönünde teşvik ediyorlardı. Ama Esma diyetisten olmak istiyordu çünkü insanları konuşarak ikna edebileceğini düşünüyordu. Başarının ve mutluluğun sağlıkla ilgisi olduğuna inanıyordu.  Ama iş hayatına gelince evdeki hesap çarşıya pek uymadı. Arkadaşlarını motive edebiliyordu çünkü arkadaşları da onunla benzer yapıya sahipti. Peki, iş hayatında neden bu stil işe yaramıyordu İşlemiyordu? iş hayatındaki danışanları onunla benzer değildi ve aynı şekilde motive olmuyorlardı. Hatta baya zıt yapıya sahip olanları vardı.       - Tamam güzel konuşuyorsu...