Kayıtlar

KİM KİMDİR?

Resim
İnsan tanımak ister karşısındaki insanı merak eder. - Kimlerdenmiş? - Adı neymiş? - Yaşı? - Nereliymiş? - Peki, ya mesleği? - En sevdiği yemek?   Doğduğu, doyduğu şehirden tutun, yaşına, göz rengine, saç rengine, en sevdiği yemeğe, müziğe, araba markasına, en sevdiği giyim markasına, unutamadığı anısına kadar…   Oysa çevremizdeki insanlar: Nasıl ifade eder sevdiğini veya sevmediğini? Kızgınlığını, üzüntüsünü nasıl anlatır mesela? Bir işe nasıl başlar? Nasıl bitirir? Nasıl ikna olur? Nasıl iletişim kurar? Neyi, neden tercih eder? Asıl sormamız gereken sorular değil mi? Hayatta farklılıklar vardır… Minola, Valencia, Bahia, Navel, Fukumoto, Kan, Şeker… Hayır, hayır şehir isimleri değil bu isimler… Portakal ve çeşitlerinin isimleri. Memleketleri de var mesela Adana, Finike, Alanya, Dörtyol… Kimisi suludur meyve suyu yaparız tostumuzun yanına, kimisi daha ekşidir tatlının ağırlığını alır, kimisi de tatlıdır dilimler öylece yeriz… - Of ya portakal dediğin ekşi olmaz...

RUHLARIMIZIN RUHLARI

Resim
  Sevgili Çocuklarımız ve Melek yavrumuz Rim, Ruhun ruhu derken dedesi, ruhlarımızın ruhları oldular... Bu yazımız sizler için… Masumlar şehri! Şaşılacak görüntüler izliyoruz, hayretle insanların ahvaline bakıyoruz… Dehşet verici olaylar ve görüntüleri izlerken ümidimizi kaybetmemeye çalışıyoruz…   Bir tarafta gözüne uyku girmeyen, yediği şeylerden keyif almayan, içi buruk olanlar; diğer tarafta ise hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi küçük hesapların derdine düşen insanlar… Duyarlı kişi değil duyarlı toplum olamadıysak hepimiz bir durmalıyız, duyarlı olan tarafta olsak da durmalıyız... Neden hepimiz duyarlı olamadık? Duyarlı olan... Kardeşi açken tok uyur mu?   Çocuklar bombalar altında kalırken havai fişek altında kutlamalar yapar mı? Çocuklar ölürken ırkları üzerinden kendini aklamaya çalışır mı? Hepimiz bir durmalıyız, neden, nasıl? .. Anlıyorum ki pek azımızda vicdan denen sistem hala sağlam durabilmiş... Toplum olarak duruşumuz net değil, eksik... Ba...

DAHA DA FAZLASI VAR... AMA...

Resim
  Hep daha fazlası… Evde, işte, sokakta… Çoğumuzun peşine düştüğü şey; DAHA FAZLASI. İnsan hep daha fazlası olsun ister. Bunun için de çalışır, durur. Mutlu ve başarılı olmanın yolu buradan geçiyor herhalde. Öyle değil mi? Aksi olsa bunca insan neden hep daha fazlasını istesin ki? Daha fazla kıyafet, Daha fazla ev, Daha fazla çocuk, Daha fazla araba, Daha fazla besin, Daha fazla çalışmak, Daha da güzel veya yakışıklı olmak… Liste uzar gider. Gider de… Aklıma bir soru daha takıldı bak şimdi! Daha fazla kıyafeti olup da hiç kıyafetim yok diye sızlanan arkadaşım Selin geldi aklıma. Hep söylenirdi “Off! Ne giyeceğim ben şimdi?” diye yüzünde de memnuniyetsiz bir ifade…       Daha fazlasını mutlu ya da başarılı olmak için istememiş miydi birçokları? Şimdi yüzündeki bu memnuniyetsizlik, dost meclislerinde mutsuzluğundan dem vurmak neden? İnsan daha fazla kazanmak uğruna ne ailesini görmüş, ne sağlığına dikkat etmiş. Yolun sonunda çok zengin...

BERABERCE UYANMAK

Resim
Nasıl bir bilinmezlik…   Ne olacak yarın... Ne olacak bir yıl sonra... Beş yıl sonra olacak mıyım? Peki ya on yıl sonra... Yüz yıl sonra?..   Bu zamana kadar düşünmedik mi bunları?.. Tabi ki düşündük… Anlık… Sonra çocuk ağladı, eş bir şey dedi, patron iş verdi, anne baba akrabalar arkadaşlar derken… En önemlisi de isteklerimiz… İçimizde, durmayan…   Buna yaklaş… Bundan uzaklaş… Her an gündemimiz olan isteklerimiz… Peki ya gerçekler? İşgal altındaki topraklardaki  o çocuklar, anneler, babalar…   İzledik mi gerçekten görmeye çalışarak baktık mı o fotoğraflara, o videolara…   Gerçekten bakıp yaşananlardan ne anlamam gerekiyor diye düşündük mü? Şu anda o olanların bizim sevdiklerimize, evimize, işimize, çocuğumuza, eşimize olmayacağından nasıl eminiz? Sadece bir saniye içinde bizden alınsaydı bunlar ve tekrar alamayacak şekilde kaybetseydik? Pamuk ipliği… Ne ayakta tutacaktı bizi?..   Peki biz bu ihtimali düşünme...

SANA İHTİYACIMIZ VAR BATI

Resim
Sanki üzerine bir toprak atılmış gibi Kalkamıyoruz Yapamıyoruz Sen ise yıllarca gerçekten bulman gerekeni daha yeni keşfettin Bir çocuk gibi enerji dolusun Öğrenmek istiyorsun Yıllarca susuz kalmışsın, Kana kana su içmek istiyorsun Bizim bu açlığa ihtiyacımız var batı Yüzünde dövmen üzerinde örtüsü İçin için okurken sen gerçeği Cesaret veriyorsun bize Örnek oluyorsun bize Bir insanın yüreği ne kadar geniş olabilir diye Senin gönlünü biz açamadık batı Ama dünya üzerindeki en güzel topluluk açtı onu   Gerçekliğe sahip olanın gücünü gördün Metanetini gördün Bunu ben yapamıyorsam ve yapan varsa bir Çözümü var dedin Biz çözüm olamadık sana batı O yüzden sana ihtiyacımız var...   & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & "Sıra dışı bedelleri olmayanın neden sıra dışı bir hayatı olsun ki..." YAHYA HAMURCU & & ...

BİR RÜYAYA UYANMAK

Resim
Şiddetli bir gürültüyle uyandı. Kulakları sağır edecek bir sesti bu. Derin bir çınlama. Hala devam etmekte. Gözlerini açıyor ama bir şey fark etmiyordu. Kapkaranlık. Zifiri karanlık… O da ne? Bir ses daha… Havai fişek gibi uzaktan. Hayır! Yaklaşıyordu. Yer yerinden oynadı sanki. Ne oluyor deprem gibi ama değil… Farklı farklı yerlerden gelen benzer sesler. Belli belirsiz çığlık sesleri duyulmaya başladı. Odasını tanımaya çalıştı. Doğru ya, odasında olmalıydı, yatağında doğruldu. -Anne! diye bağırdı. Annesinin bağırdığını duydu. -Sakin ol kızım geliyorum, kardeşini de almam gerek. Hayır! Kardeşim daha 7 aylık. Şimdi nasılda korkmuştur. Kapıya yöneldi. Tam kulpa uzandı ki, yer ayağının altından çekildi. İçinden bir parça koptu da kapı kulpunda asılı kaldı sanki. Annesinin çığlığı oldu kulağındaki son ses. Kardeşim, annem, babam, yan binada oturan arkadaşı Ahmet, hava soğuk olduğu için apartmanın girişinde onlara ayrılmış kutuda uyuyan kedicikler… Ne olacaktı şimdi! Yüzünden süzülen yaşla...

AH ŞU TUHAF TİPLER

Resim
Elif üniversiteden dereceyle mezun olmuş ve ülkenin en iyi şirketlerinden birinde işe başlamıştı. Çalıştığı şirkette yaptığı işlerle adından söz ettirebilmişti. Çocukken olan azmini büyüdüğünde de kaybetmemişti. Öyle ya hayatta kimi insanlar azimli iken kimileri de hırslıdır.   Azimli insanlar, istikrarlı bir şekilde ilerlerken hırslı insanlar bir süre sonra aynı performansı sağlayamazlar. Elif’inde bu başarısında azimli olmasının payı çoktu. Hem akademik hem iş hayatında elini neye atsa başarılı olurdu Elif. Ama bir problem vardı. Sosyal hayatında kimseyi anlamıyor ve kimse de onu anlamıyordu. ‘Hayatta ne kadar tuhaf tipler varsa hepsi de beni buluyor’ diye düşünürdü. Her insan bir yerlerde başarılı olabilirken bir başka yerde o başarıyı yakalayamayabiliyor. Bazen bir yerde doğrular yanlışlardan daha fazlayken bazı yerlerde yanlışlar daha fazladır. Elif’e göre kendi özellikleri, her insanda olması gereken özelliklerdi ama herkes çok farklıydı. Bu nedenden dolayı hayatının genelind...