Kayıtlar

zarar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

SADECE “UZAK DUR” DENMİŞTİ

Resim
İnsanoğlu ister, İnsanoğlu bazen kendi dışında herkesten bir şey bekler, İnsanoğlu “Haydi yapalım!” der ve yapar, Ama insanoğlu “Uzak dur!” denildiğinde, duramaz. Uzak durması gerekenler istekleriyse eğer, Yaklaştıkça yaklaşır, Hem de yavaş yavaş, fark etmeden…   Her yaklaşma aynı zamanda zıddından da uzaklaşmadır, Her yaklaşma aynı zamanda daha da istemektir, Bazı yaklaşmalar problem ve güç kaybetmektir. Daha çok sorun, daha çok beklenti, stres ve acı demektir. Önemli olan neye yaklaşığın, nelerden uzaklaştığındır. O acıya rağmen yine de ister insanoğlu, Hem de istememesi gerekeni, O acıya sebep olanı ister, sebep olduğunu fark etmeden. Neden ister ki eğer acı varsa sonunda? Bilmez mi her isteğinin ona hak olmadığını? O isteğin dibinde, iradenin, söz hakkının olmadığı yerde. Kendi özgürlüğünü kendi tutsak eder hale getirdiğini  Bilmez miydi insan… İnsanın her isteyişi, başka isteklere,  Her uzak durmayışı başka yakınlaşmalara gebe olur… Başka zararlara, başka mutsuzlukla...

AH SEVİLESİ İNSAN

Resim
Bazı insanlar vardır karanlığa ışık tutar. O azınlık olan insanlar… En zor anında yanında bitiverir. En ihtiyacın olan şeyle beraber sana doğru yürür, yüzündeki tebessümüyle… Yaşadığın olayda çoğunluk seni karamsarlığa çekerken o sana hiç bakmadığın yerden bakmanı sağlar. “Ya düşündüğün gibi değilse, neden sana zarar vermek istesin ki?” gibi… Çoğunluğun durduğu yerde onun her hayırda önden koştuğunu görürsün. Çoğunluğun ben dediği yerde onun “Sen nasılsın, iyi misin?” demesiyle içini bir sıcaklık kaplar… Çoğunluğun tıkanıp “Bu iş buradan sonra yürümez” deyip vazgeçtiği yerde, onun sahnede çabalayıp çözüm sunduğunu görürsün. Çoğunluğun mutsuz olduğu, şikayet ettiği bu hayatta onun ona verilene; teşekkürlü ve şükürlü olduğunu, hayattan keyif aldığını görürsün. En sıkıştığın, en ihtiyacın olduğu yerde “Sen işine bak, ben buraları hallederim.” cümlesiyle içine su serptiğini, omzundan yük aldığını hissedersin. Evet, evet! Çoğunluğun yük olduğu bu dönemde onun yük aldığını görürsün. Dokunduğ...

BENDEN SANA ZARAR GELMEZ

Resim
"Bir insan hayatı boyunca ortalama kaç insanla bağ kurar ya da etkileşime geçer acaba" diye düşündü Cengiz. Hep de sınavlara çalışırken aklına böyle alengirli düşünceler geliyordu. Zihnini bir an dersle ilgisi olmayan konularda oyalanırken bulurdu.  Kimya finali vardı ve ders çalışmaktan kaçmak sayılmazdı herhalde atomları insanlara benzetmek. Bu düşüncelerle oyalanırkenki tesellisi de böyle olmuştu. Her molekül iki ya da daha fazla atomun birleşmesinden oluşuyor, ilişkilerimiz de bunun gibi aslında. Tek başına atom gibi olmaktansa birleşip molekül olup çok daha güçlü olmak mesele. Bir Necla artı bir Mehmet, Necla ve Mehmet’ten fazlası aslında. Aralarında bir bağ olduğunda yani aile olduklarında her şey bambaşka bir hal alıyordu. Sesli gülerek boş çay bardağını ev arkadaşı Mehmet'e uzatmıştı. Mehmet ile aralarında bir anlaşma yapmışlardı, sınavlarının olduğu günlerde ev işlerinden muaftı Cengiz.  Garda tanışmışlardı Mehmet ile, tercih yapacağı okullardan birine bakmak içi...

NASIL İYİ OLURUM?

Resim
         Her insan iyi olmak ister. İyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir patron, iyi bir yönetici, iyi bir anne, iyi bir baba… İnsan iyi olmak isterken iyilerle bir arada olmak da ister. Aysel Abla sağ olsun ne zaman danışsam bana hep en doğru olanı söyler. Neye ihtiyacım varsa gidermeye çalışır ama biraz kırar döker. Lafını ölçmeden, tartmadan, dan diye söyler. Ne olurdu aktaracağı kıymetli deneyimlerini birde güzellikle söyleyebilseydi daha güzel olmaz mıydı? “İyi hoş ama bir dayak yemediğim kaldı, bir daha da sormayacağım” diye hayıflanırken buluyorum kendimi diye geçirdi içinden. İnsan sadece fayda gördüğünü istemez, fayda gördüğünden az keyif de almak ister. Portakal suyu misali C vitamini var ama tadı da güzel olunca herkesin tercihi olur.  Pazarda karpuz alırken en iyi karpuzu satan pazarcı gibi ama yüzü gülmüyor, konuşmuyor, insanın yüzüne dahi bakmıyor. Ürünleri iyi diye karpuzu alır ama ‘bir de gülümsese ya da soruma cevap verse’ diye düşünür insa...

ZARARI YOK MU?

Resim
Filiz’i çevresi, hareketli, pratik ve tez canlılığı ile tanırdı. Çarşı pazar gezer, yeni çıkan eşya veya ev gereçlerini iyi takip ederdi. Arkadaşları bir şey almadan önce Filiz’e danışırdı. Ne de olsa beğendikleri şey önce onda olurdu. Evde sürekli aynı eşyaları kullanmak Filiz’i sıkıyordu o yüzden sık sık yeni şeyler alırdı. Bir gün yemek takımlarının yerine yeni yemek takımı almıştı, sebebi artık onları kullanmaktan sıkılmış olmasıydı. Evde ise yeni takımlarını koyacak yer bulamayınca söylenmeye başladı. Evine hiçbir şeyin sığmamasından, evin küçük olduğundan yakınıyordu eşine. Çözümün ilk fırsatta daha büyük bir eve geçmeleri olduğunu düşünüyordu.  Eşi, daha büyük bir ev alamayacak durumda olduklarını anlatmaya çalışsa da nafileydi. Filiz, yeni bir evin hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Zaten severdi de yeni olan şeyleri. Yeni bir kurstan diğerine, yeni eşyadan diğerine, yeni hobilerden diğerine geçiş hızını kimse takip edemezdi bile.  Kızı Nermin, annesinin şikayetlerini duyunc...

BİLİRSİN

Resim
  Bilirsin, bilirsin Seni ne kadar çok sevdiğimi… Neden söylemezsin? Bir kerecik de sen sevdiğini... '74’ün yazında tanıştılar. ‘76’nın kışında evlendiler. Erkek Anadolu’nun ücra bir köyünde öğretmendi... Köy öğretmeni. Öğretmen okulu mezunuydu. Hayatta mutlu ve başarılı olmak için durmadan, yorulmadan çalışmak gerektiğini çok küçük yaşlarda keşfetmişti. Yetimdi. Yatılı okulda okumuştu. Yaşamak için, insanlarla iletişim ve ilişki kurmanın önemini okul müdüründen yediği dayaklarla, üst sınıf öğrencilerinden gördüğü zorbalıklarla deneyip, yanılarak öğrenmişti. Hayata karşı çok deneyimi olmuştu... Okumayı çok severdi. Çok iyi öğrenmişti deneyim ile tecrübe arasındaki farkı. Olumlu olumsuz bir sürü dersler çıkarmıştı yaşadıklarından. İmkansızlıklardı insanı marifetli kılan. Hayattan bunu deneyim lemişti. Kadın bankacıydı. Rahat büyümüştü. Evin en küçüğüydü. Pek bir sorumluluğu yoktu. Evin yükü, işleri anne ve ablasındaydı. Kışları kışlıkta, yazları yazlıkta... O döneme göre hali vakti...