Kayıtlar

saygı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

“HAYIR” DEMEK İSTİYORUM

Resim
Ayşe aceleyle yatağından kalktı, gözlüklerini takıp saate bakmaya çalıştı. O da ne? İşe gitmek için çok geç kalmıştı. Hemen hazırlanıp evden çıktı ve otobüse yetişmek için koşmaya başladı.  Ayşe’nin evi işyerine yaklaşık bir saat uzaklıktaydı. Otobüste giderken ya kitap okur ya müzik dinler ya da zihninde, geçen günlerin kritiğini yapardı. Şimdi yine yoldaydı ve dün olanların kritiğini döndürüyordu zihninde. “Orada hayır demeliydin Ayşe! Neden hemen tamam dedin sanki? Ağzından hiç mi hayır çıkamıyor senin? Bak diyeceğin şey şu ‘Hayır’ ama nerde sende o yürek?”  Ayşe’nin kendinde en sevmediği özelliği hayır diyemeyişiydi. Birisi ondan bir şey istediğinde hayır diyemez, yapmaması gereken şeyleri yaparken bulurdu kendini.  Ekip arkadaşı Zeynep bazen işe gelmiyor ve işlerini halletmesi için de sürekli Ayşe’den yardım istiyordu. İşe gelse dahi bazı işlerden kaçıyor ve Ayşe’nin hayır diyemediğini bildiği için işleri genellikle onun üzerine yıkıyordu. Ayşe bu durumun farkında ol...

ANNEM NEDEN BENİ ANLAMIYOR?

Resim
Annesinin kapıyı çalmadan odaya girmesi ile beraber Ezgi irkildi. Gözlerini kapıya çevirdiğinde annesi ile karşı karşıya geldi. - Ezgi, Elif Teyzen Ankara’dan geldi. Hadi onu ziyarete gidelim.  -Annecim bugün gitmemiz şart mı?  - Kızım sana kalsa gitmemize de gerek yok. Sen sakın benimle hiçbir yere gelme olur mu?  Annesi Ezgi’nin açıklamalarını dinlemeden söylenmeye başlamıştı. - Anneciğim tam sınav haftam… Ezgi kuralları ve ilişkilerinde sınırları olan birisiydi. Ama annesi bu sınırları sürekli ihlal etmeye çalışıyordu. Oysaki Ezgi, küçüklüğünden beri bir şeyleri yalnız yapmayı seven bir çocuktu. Kendi odasında sıkılmadan vakit geçirebilirdi. Küçüklüğünde istemeyerek de olsa annesiyle bir yerlere gitmiş olsa da o planlarına şimdi dâhil olmak istemiyordu. İstemediğini de artık açıkça ifade ediyordu. Ama annesi onu sürekli kendi aktivitelerine dahil etmeye çalışıyordu. Akraba ziyaretleri, kalabalık aile toplantıları, Ezgi bunları sevmiyordu. Kendi halinde odasında kitap o...

BİRAZ SAYGI

Resim
Sinirden elleri titriyor, kalbinin atış hızı göğüs kafesinin inip kalkmasından belli oluyordu. Nefes alışı bile üzüntüsünü ve gerginliğini ortaya çıkarmıştı Vildan'ın. ‘Biraz saygı ya, beklediğim sadece biraz saygı!’ hayıflanarak içeriye girdi. Gün içinde yaşadıkları canını çok sıkmıştı. ‘Ne emekler verdim bu kuruma ama gördüğüm muameleye bak!’ diye devam etti. - Hayırdır Vildan  ne oldu? Aylin, ofiste en iyi anlaştığı arkadaşıydı Vildan'ın. - Daha ne olabilir ki? Kaç yaşına gelmiş kadınım bu davranışlar, bu sözler edilir mi bana? - Ne sözü? Sakinleş gel otur koltuğa da anlat, ne oldu? - Satın alma departmanındaki Caner Bey yok mu? Zaten çok hoşlanmıyoruz birbirimizden ama bu kadarı da fazla. Acil istediği dosyalarda eksik raporlar varmış. Ne panikliğim kaldı, ne kaç yıldır boşa çalışmışlığım… Dalga geçmesi mi dersin, aşağılayıcı konuşması mı dersin… Hayır yani ne kadar emek sarf ettiğimi hepiniz biliyorsunuz. Kimsenin yapmadığı işleri üstlendim sırf istediler diye. Gecemi günd...

SAYGI MI SEVGİ Mİ?

Resim
O gün günlerden Cumartesi’ydi hem de ne güzel bir Cumartesi’ydi…Okullar kapanmış, sınav stresi geride kalmış, Selin için rahat nefes alacağı günler başlamıştı. ‘Keşke annem de yanımda olsaydı' diye içinden geçirdi. Annesi Ayla Hanım kısa bir süreliğine şehir dışında olacaktı. Ayla Hanım için kısa, Selin için ise koskoca 10 gün. Bu Selin için; 10 kez kahvaltı hazırlamak, 10 kez akşam yemeği yapmak, 10 kez bulaşık makinesini çalıştırmak ve yerleştirmek demekti. Birden Selin’in aklına annesinin çiçek bahçesi geldi, annesi sıkı sıkı tembihlemişti. "Aman bak! çiçeklerimi ihmal etme güzel kızım." Annesinin sesi kulaklarında çınladı. Selin derin bir nefes çekti, oflayarak verdi, elinde ki kahve fincanını mutfak masasının üzerine bırakıp, cam balkona doğru yavaş adımlarla yürüdü. Annesi Ayla Hanım evin balkonunu cam ile kapattırmış, balkona rengarenk çiçeklerini koyarak balkonu adeta bir çiçek bahçesi haline getirmişti. Selin’in değil nasıl bakacağını, isimlerini dahi bilmediği o...