HAYATIN UCUNDAN SEN DE TUT

Gökhan, kapının önünde sessizce arabasıyla oynuyordu. İlginçtir ki ayakkabılar dikkatini çekerdi. Ne zaman misafir gelse ayakkabılarına bakıp hangi ayakkabı hangi misafirin tahmin etmeye çalışırdı. -Nuran Teyze, siyah terlikler senin değil mi? Gülüşmeler olurdu. -Senin bu oğlun bir alem Pınarcığım, ayakkabıdan karakter analizi yapacak yakında bak görürsünüz. Yalnız o gün işi biraz zorlaşmış gibiydi. Kapının önünde o kadar çok ayakkabı vardı ki, babasının ölüm haberini alan koşmuş gelmişti taziye evine. Gelen gideni takip edemiyordu. İnsanlar çoğaldığı gibi evlerinin önündeki arabaları da çoğalmıştı. Arabalarla arası iyiydi Gökhan’ın. Logosuna bakarak araba markalarını söyleyebiliyordu. Babası bu özelliğini arkadaşlarına söyler, onlar da sokaktaki arabaları sorarlardı. Bilince hayranlıkla ona bakar gülerlerdi. Epeyce “Maşallah” alırdı, bazı amcaları çıkarıp harçlık verdiği de olurdu. -Kaç tane maşallahım oldu babacığım, diye sormuştu bir keresinde eve dönerk...