EVRENSEL DİL

Galata Kulesinin orada bir çay ocağının, kaldırımın üzerine koyduğu taburelerden birine oturdu ve kendine bir çay söyleyip etrafına bakındı. Ne kadar birbirinden farklı ve ne kadar çok insan vardı. Ne zaman kafası karışsa tek başına bir yere çekilip, saatlerce etrafı izler ve düşünürdü Cansu. Üniversite okumak için geldiği şehrin en çok bu yanını sevmişti. Kalabalıktı ama kendi başına çekileceği bir yer bulmakta bir o kadar kolaydı… Cansu üniversite okurken zorlanacağını düşünmüştü, ilk yılında anladı ki üniversite insanları anlamaktan daha kolaydı. Cansu çevresindeki insanları anlayamıyor, sıkça hayal kırıklığı yaşıyordu. Bu yüzden onlara karşı daha mesafeli olmaya karar vermişti taa ki Fuat karşısına çıkana kadar. Bu sefer de hayal kırıklığı yaşamaktan korkuyor ama Fuat’a bir şans vermek istiyordu. Yine kafası çok karışmıştı… Fuat bir yıldır Cansu’nun peşinden koşuyor, kalbini kazanmak için her türlü yolu deniyordu. Koridorlarda uzaktan uzağa Cansu’ya bakıyor, arada bir çiçek yolluyo...