PARDON, ACABA “HAYIR” NASIL DENİLİR?
Hani bazen bulaşık yıkarken rastlarız ya inatçı lekedir adları. Süngerle çıkmaz, tırnağın sonra tel devreye girer, “I ı çıkmıyor.” “Tamam şimdi görürsün, sert olmamı istedin sanırım. İşte seni oradan kazıma zamanı” artık bir bıçak, kaşık veya neyse, daha sert bir cisimle lekeyi kazıyarak çıkartmaya çalışırız. Hatta sert cisimle bile o inatçı lekeyi çıkartmakta zorlanırız bazen. Temizleyince de “Oh be kurtuldum şu inatçı lekeden.” Nasıl rahatlıyor insan, zor işi başarmış gibi. Sonrasında o bulaşık daha keyifli yıkanır, paklanır mutfak. Zorlayıcı bir engeldi o an uğraştırdı, canımı sıktı, ortadan kaldırınca aktı gitti iş. Ya da bir yazılımcının program yazarken karşılaştığı bir virgül hatasını bulmak için saatlerini harcaması gibi. Ama bulunca da dosyayı tamamlamış, üzerinden yük kalkmış gibi hissediyor olması. Süratle ilerliyor artık yazdığı programda. İşte hayatımızda da inatçı leke gibi bizi zorlayan, bir virgül kadar küçük ama zihnimizde kocaman olan yapmakta zorlandığım...