GERÇEK BAYRAM NEYDİ?
Meryem ve Hülya ilkokul ikinci sınıfa giden iki arkadaştı. Birbirlerini çok severlerdi. Sınıfta beraber otururlar, birlikte vakit geçirmekten keyif alırlardı. Ev hayatları ise birbirlerinden çok farklıydı.
Meryem kalabalık bir ailede bahçeli bir evde yaşıyordu. Sıcak bir mahalle ortamları vardı. Hülya ise çekirdek ailesi ile apartmanda yaşıyordu. Oturdukları çevrede akrabaları da yoktu. O yıl bayram tatiline çok az kalmıştı. Çocuklar kendi aralarında bayramda nerede olacaklarının konuşuyorlardı. Meryem gözlerinin içi parlayarak, “köydeki bayramlar çok keyifli geçiyor, köye gideriz” dedi. Hülya ise, “Sıradan bayram işte, evde oluruz herhalde” diyordu. Sıradandı çünkü onlar için bayramda farklı bir şey yapılmazdı.
Meryem’in bayramı çok neşeli geçiyordu. Kuzenleri teyzeleri dayıları herkes köyde oluyordu. Arife gününden gidip hep beraber anneannesinin evini temizliyorlardı. Çok kalabalık oldukları için işleri de çabuk bitiyordu. Bir taraftan sarmalar sarılıyor bir taraftan da baklavalar açılıyordu. Küçüklerde yaprakları açıyor hamuru parçalara ayırıyordu. Onlarda işin içinde olmaktan keyif alıyorlardı. İşler bittikten sonra her tarafları un olmuş vaziyette duşa gidiyorlardı. Mis gibi duştan sonra bayramlıklarını hazırlayıp, başucuna koyarak uykuya dalıyorlardı.
Sabah ev halkı erkenden uyanıyordu. Dedesi, dayısı, babası, herkes bayram namazına gidiyordu. Evdeki kadınlar kahvaltı hazırlıklarına geçiyorlardı. Masayı hazırlama görevi de Meryem ve kuzenlerine veriliyordu. Normalde Meryem’in masa hazırlamaktan hoşlanmaz ama bayramlarda tam tersi masa hazırlamaktan keyif alıyordu.
Tabi ki kümesten yumurta alma görevi de onlara aitti. Kocaman bir kahvaltı masası kuruluyordu. Bir tek kuş sütü eksik olurdu bu sofralarda. Semaverde demlenen çay eşliğinde güzel bir kahvaltı yapıyorlardı.
Sonrasında bayramlaşma faslı anneanne ve dede ile başlıyordu. Birileri kurbanla ilgileniyor birileri etleri doğrama ve gelenleri ihtiyaçlı ailelere teslim etme ile ilgileniyordu. Kocaman bir kazanda kavurma yapılıyor gelenlere ikram ediliyordu. İlk gün böyle koşuşturmacayla geçiyordu. Diğer günler gelen misafirlerle ilgileniyorlardı. O sırada Meryem ve kuzenleri çayırda oyunlar oynuyorlardı. Koyunların kuzuların peşinden koşmak çok hoşlarına gidiyordu. Kuzular ve civcivler çok ilgilerini çekiyordu. Minnacık oldukları için onları severken çok dikkat ediyorlardı.
Anneleri ile beraber yarın için tarladan fasulye topluyorlardı. Kapının önündeki ağaçlardan meyveler topluyorlardı. Akşamüzeri aile bir araya geliyor kocaman bir kazanda süt mısır kaynatıp yiyorlardı. Mısırın kokusu ve sıcaklığı insanın içini ısıtıyordu. Gece geç saatlere kadar sohbetler ediliyordu. Bir poşet çekirdek sohbet eşliğinde keyifle yeniyordu. Uzun süredir birbirini görmeyenler hasret gideriyorlardı. Anneanne ve dede herkesi bir arada gördüğü için çok mutlu oluyorlardı. Her bayram böyle neşeli geçiyordu.
Hülya’nın bayramı ise evde geçiyordu. Köyleri çok uzak olduğu için gitmiyorlardı. Sabah erkenden anneanne, babaanne ve dedeler ziyaret edilip beraber kahvaltı yapılıyordu. Hülya evin tek çocuğuydu. Çok akrabaları da misafirleri de olmuyordu. Tek tük gelen giden oluyordu. Gelen misafirlerde çabuk kalkıyordu. Hülya bayramlarda evde canı sıkıldığı için lunaparka, alışveriş merkezine ya da sinemaya gitmek istiyordu. Bayram çok uzun sürmüyordu onlar için. Boş vaktinde de ders çalışıp kitap okuyordu. Okul için hazırlıklarına başlıyordu. Okulu ve arkadaşlarını özlüyordu.
Meryem ve Hülya okulda aynı sırada oturan iki kız ancak hayatları birbirlerinde çok farklıydı. Biri bayramdan çok keyif alırken diğeri onun gibi hissetmiyordu. Hülya için bayram normal günden çok da farklı değildi. Ekstra bir aktivitesi olmuyordu. Meryem için bayram demek bir arada olmak ve keyifli vakit geçirmek demekti. Yıl boyunca gidemediği köye kavuşmak demekti. Doğanın o kusursuzluğunu seyretmek gözünün de bayram etmesi demekti.
İkisinin de böyle farklı hissetmesinin sebebi neydi?
Hangi bayram gerçek bayramdı?
Bayramı keyifli ve özel hale getiren şey yaşantılarımız mıdır? Yoksa insanlarla kurduğumuz ilişkilerimiz miydi?
Peki sizin bayramınız gerçekten bayram mı?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Bayram biraz da birleşmek demek, birlikte mutlu olmak demek... İnsan ilişki kurmaya muhtaç bir varlık... İlişki kurduklarımızla mutlu olmak da tam bayram vesilesi...
YanıtlaSilGerçek bayramlara kavuşabilenlerden olmak dileğiyle... Elinize sağlık...
YanıtlaSilAynı yönde olanlarla birlik olunca her şey güzelleşiyor.
YanıtlaSilİçim neşeyle doldu yazıyı okurken
YanıtlaSilBayramımız bayram olsun 🥰
İçimizi ısıtan harika bir yazıydı, bayramı bayram olanlardan olmak nasip olsun🌸 Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilKaleminize sağlık…
YanıtlaSilBayram gelmeden ağza bir parmak bal çalmak gibiydi bu hikayeyi okumak..🍃
Bu bayramı nasıl geçirebiliriz ile ilgili ne güzel stratejiler aslında, ne kıymetli..🌺
Bayramı bayram olanlardan olmak umuduyla..😌🌷
Bayramı bayram yapan da ilişkilerimizdeki kalite...
YanıtlaSilBayramı bayram gibi yaşamak nasip olsun 🤍
YanıtlaSilBayram sevdiklerinle bir araya gelmek 🤍
YanıtlaSilSıcacık bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık 🍀
YanıtlaSilInsan koyde de olsa kentlerde de olsa bayram sevgisini, sevincini her yere yakistirabilir aslında 😊
YanıtlaSilCok dogru, koy ortami hakkaten dogalligindan dolayi ayri guzel ama isteyen her yerde anlam kurabiliyor.. Eskiye ozlemin otesine gecip tam su an, şu zamanlarda elimizdeki
SilImkanlarla nasil bayrami bayram gibi yasarima bakmali... sevgiler
Çok güzel söylemişsiniz. Şikayet etmeyi bırakıp elimizdeki malzemeyle ne yaparız a bakınca ortaya çok güzel şeyler çıkıyor.
SilBenim bayramlarımda hülya ya çok benzer geçerdi çocukluğumda
YanıtlaSilYaşadığımız şehirde akrabalarımız yoktu
Tüm aile memlekete gitmek çok masraflıydı
Zaten yolda harcadığın zamana bakınca pek manası olmuyordu
Sonuçta bayramların bayram olduğunu hiç hissetmiyordum
Geçen internette bir paylaşım gördüm. Çocuklarda bayram hissiyatı oluşturmak için kendi bayram geleneklerini uydurmuşlar
SilGüzel bir fikir gibi geldi
Kurbanlarımızın kabul edildiği bir bayram olur inşALLAH🪻
YanıtlaSilŞu anda köye doğru yolda okuyorum yazıyı… zamanında bayramlarda tatil kovalardık oysaki köydeki bayramların tadı bambaşka… çok şükür 🌸
YanıtlaSilAma herkesin gidecek köyü yok ki diye savunmaya gecebiliriz cogumuz ama aslinda sır köyde degil, tabii ki sehir hayati baglarimizi zayiflatiyor ama yine de ṣehrin göbeginde olup da sıkı baglar kurmak hala mumkun bence... Kurban kesebilenler icin paylarini yoksul evlerine dagitmak cok keyifli olabilir, oralarda birer bardak cay icip cocuklara yardim kulturunu asilamak ne guzel olur..
YanıtlaSilAkraba ziyaretleri, yaslilar, yetimler icin etkinlikler, dogada olmak piknik yapmak, oturdugun sehirde hep gitmek isteyip gidemedigin yerlere ailece ugramak..
Dun. Arefe gunu ailece oturup hep beraber dua ettik, en cok Gazze icin.. cok guzel hissettirdi..
Bayramin kiymetini, bereketini cocuklarimiza, kendimize yasatmak bir borc...
Iyi bayramlar..
Bazı imkanlarımız olmasa da kendi bayram geleneklerimizi yapabilirz bizler de böyle belki ❤️
Silİnsanın en büyük zenginliği aslında sahip olduklarıydi.
YanıtlaSilBayramı bayram yapan tüm değerlerimizin devam etmesi duasıyla…. 🤲❣️
YanıtlaSilBize iyi gelen gerçekleri yaşamak ağız tadıyla geçen baramlar yaşamak olsun. güzel yazınız için teşekkürler
YanıtlaSil