HAYAT KAZAN, BEN KEPÇE


Necmiye öyle zorlanmıştı ki ilk çocuğunda… Doğumu, gazı, ağlaması, uykusuz geceler derken hiç bitmeyecek gibi geliyordu. Tam düzene koydum derken de aldığı haberle şaşırmış kalmıştı. 

- Eyvah şimdi ne yapacağım? 

İkinci çocuğuna hamileydi, almak isteyeceği en son haberdi bu. Şu aralar ilk çocukta hala çıraklık yaşıyordu, ikinci ile bu hayatı nasıl devam ederdi? Kaygılar içinde düşüncelere dalıyordu.

Ancak hissettiği kaygıların çoğu ikinci çocuğunu kucağına aldığında uçup gitmişti sanki. Kucağında bebek değil de gelecekteki sakinliği tutuyordu sanki. Üç ay olmuştu Meryem bebek doğalı. Ne bir ağlama ne de uykusuzluk vardı. Necmiye için korktuklarının tam tersi olmuştu.



Meryem yedi aylık olmuştu ama varlığı ile yokluğu anlaşılmıyordu. Annesi ilk çocuğunun hareketine kapılmış onu tutmaya çalışırken Meryem de yattığı yerden sanki annesine yardımcı oluyordu. Biberonu iki eliyle kavrayıp kendi kendine mamasını içip sonra kıvrılıp yatıyordu.

Necmiye tüm gün işlerini, alışverişin, yemeğini yapıyor arada Meryem’i yokladığında onu mışıl mışıl uyurken buluyordu.

Bu adeta ALLAH’ın bir ikramı olmuştu. İki küçük çocukla başka nasıl bu kadar kolay geçerdi zaman diye düşünmeden edemiyordu.

Meryem büyümüş okul çağına gelmişti. Sınıfın en sessiz öğrencisiydi. Sınıfta kalorifer yanında oturur, derslerde dinleyici olur, parmak kaldırmayı ise hiç istemezdi. Öğretmen ile göz göze gelmemek için gayret ederdi. Teneffüslerde sınıfta kalır etrafta koşan çocukları izlerdi. Öğretmeni, sessiz ve bir o kadar sevimli olan öğrencisini koruyor bir yandan da açılması için ona görevler veriyordu. Sınıf defterini öğretmenler odasına götürmesini veya başka sınıf öğretmeninden bir şey getirmesini için Meryem’i görevlendiriyordu. Bir anlamda bu görevlendirmeler onun marifet kazanmansa da sebep oluyordu.

Artık daha da büyümüş ve lisede okuyordu Meryem. Okulunda ayrıca staj günleri oluyordu. Yani hem okula gidecek hem de bir işyerinde stajyer olarak çalışacak iş öğrenecekti. Stajına, babasının tanıdığı bir muhasebecinin yanına başlamıştı. İki gün okul üç gün staja gidiyordu. Burası bir muhasebe ofisi, Selahattin Bey de işyerinin sahibiydi. Konuşkan ve bir o kadar hareketli biriydi. Meryem o kadar sessizdi ki Selahattin Bey, verdiği işi Meryem’in nasıl yapacağını düşünüyordu. Birkaç denemeden sonra ise ne verirse kaptığını anlamıştı. “Kızın sessiz ama öğrendiği işi iyi yapıyor.” demişti babasına.



Selahattin Bey, onu harekete geçirecek görevler vermeye başlamıştı. Sigorta ve vergi dairelerine verilecek evrakları götürmesini istiyor. Yapacağı işler önceden ona anlatıyor, gideceği adresleri kroki ile çizip eline veriyordu. Meryem mahallenin dışına zor çıkarken hayat onu şehrin tam göbeğine çekmişti. Otobüse bindiğinde inmeye çekinirken ulaşım araçları günlük kullandığı vasıtalar haline gelmişti. Meryem dününe göre gelişmeye devam ediyordu…

İnsanlar doğarken belli özelliklerle gelir bu hayata, kimi hareketli, kimi konuşkan, kimi de Meryem gibi sessiz ve sakin. İnsanın sessiz olmasına önyargı ile bakmayıp onda olan potansiyel ortaya çıkartmasına vesile olmak önemli. Selahattin Bey’de tıpkı öğretmeninin yaptığı gibi verdiği görevlendirme ve yöntemlerle Meryem’in marifetlenmesine sebep olmuştu. 

Hayat da durağanlık göremiyoruz, her şey hareket halinde ve gelişmekte.

  • Günler, gece ve gündüz peşi sıra devam ediyor. 
  • Kuşlar mevsimine göre göç etmeye, 
  • Ağaçlar yapraklarını döküp kurumaya, mevsiminde çiçek açmaya, 
  • Koyunlar kuzulamaya,
  • Güneş doğup aydınlatıp, ısıtıp, batmaya,
  • Bebekler doğup büyümeye…

Devam ediyordu. İnsanlar, verilen özellikleri ile kalarak bu hayatta maalesef ilerleyemiyor. Durağanlık olmadığına göre insanların kendisine karakter katması gerekiyordu belli ki… 



 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

"Her düşmüşün asıl sorusudur... 
Peki nasıl değişirim, nasıl toparlanırım sorusu…
Bugün; yapabileceğin kadar küçük iyi işleri küçümseyip ertelemeyerek…
Bugün; yapamayacağın büyük işlerin hayalinde oyalanmayarak..."

YAHYA HAMURCU

&


&

 KİM KİMDİR

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ


Yorumlar

  1. Hep yerinde sayan insan aslında geride kalmıştır.

    YanıtlaSil
  2. Karakter katmak evet... Yani bu hayatta yapamadığımızı yapmaya çalışmak... Bunu insanın ancak kendisi yapabilir. Biz ise kendimiz yerine daha çok insanları değiştirmeye çalışıyoruz. Onları değiştirmek yerine anlamaya çalışıp nasıl yaklaşabileceğimizi çözmek en güzel yöntem olur sanırım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelişmek gelişmek gelişmek.... :)

      Sil
  3. Kendimizi tanımak, güçlü ve zayıf yönlerimizi öğrenmek ve hedeflerimize giderken buna göre yöntem belirlemek insanı çok öne geçiren, yolunu aydınlatan bir durum olur. Elinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  4. İnsan insanı tanımadı, tanımadık bile istemedi. Çünkü merak etmedi. Oysa insan insana baktığında neler fark edecek kim bilir… zayıf yanlarının karşısındakiyle tamamlandığını anlayacak belki de…

    YanıtlaSil
  5. Hareket hayatın her yerinde... Ve harekette bereket vardır :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kooş koş koş... :) Kendinin iyi versiyonuna koş...

      Sil
  6. Aynı anneden doğan iki çocuk nasıl da farklı... Peki neden farklı yaratılmış olabilir ki aynı evde yaşayan iki insan :) İnsanın şifasını dibine koyan O'na şükürler olsun...

    YanıtlaSil
  7. Insan gelisen dönüşbilen bir canli... Bu ne güzel bir ikram aslinda bize :)
    Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Sıkıntı gördüğümüz birçok şeyin bize ne kadar fayda verdiğini ancak bilinç açıklığıyla bakabilince görüyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun içinde öğrenmeye yeniliklere açık olmak gerek... İnsan hiçbir şeye sıkı sıkı bağlanmamalı... Her şeyin gelip geçici olduğunun şuuruyla yaşamalı...

      Sil
  9. Aynı anne babadan doğan iki insan birbirinden farklı olabiliyor. Hareketinde iki yönü var , senin hareketin hangi yönde mesele tam olarak bu aslında .

    YanıtlaSil
  10. Karakter katmak demek, güzelleşmek demek e öyleyse güzelik merkezlerinde zaman kaybetmeye gerek yok o zaman:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzelliğin sırrı çözüldü :)))

      Sil
    2. Biri güzellik mi dedi 😊

      Sil
  11. Durduğumuzu sanıyoruz, değişmediğimizi sanıyoruz oysa her an değişiyoruz. İnsan aynı kalmıyor maalesef. "Durağanlık yok" ne güzel bir cümle. Ya ilerliyoruz..Ya geriliyoruz.. Karakter katarak ilerlemek bizim lehimize

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşaALLAH çoğunlukla ilerleyenlerden olabiliyoruzdır 😊

      Sil
  12. Farklılarımız en büyük zengiliğimiz :)

    YanıtlaSil
  13. İnsan kendinden olmayana, kendine benzemeyene uzaklaştıkça kendindeki eksikliği fark edemiyor. Ne güzel bir farkındalık oluşturmuş bu yazı.

    YanıtlaSil
  14. Farkları fark edebilmek çok kıymetli... Gelişebilmek için buna ihtiyacımız var. Kaleminize sağlık 🌸🌱

    YanıtlaSil
  15. İnsan, doğduğu huylarının üzerine koymalı ki, gelişebilsin.

    YanıtlaSil
  16. İnsanın en güzel özelliği gelişmek, ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok şükür ne güzel yaratılmışız değil mi? Her boyutu var insanın... Hayva dan aşağı olabileceği gibi Melekten yukarı da olabiliyor...

      Sil
  17. Günü günüyle eşit insan ziyandadır :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farklı olmak ne büyük nimet… keşke konfor alanlarımızdan çıkabilsek

      Sil
  18. Tanıyınca gıcık olduğumuz özellikler sevimli hale dönüşüyor :)

    YanıtlaSil
  19. Karekter kat, hayatına renk kat...

    YanıtlaSil
  20. Farklılıklarimiz zenginliklerimiz ne güzel olur farkına varmak 😌

    YanıtlaSil
  21. Farkı farketmek önemli …Ön yargılar yerini ön görülere bırakıyor. Ön görülü olmak çok konforlu ve keyifli

    YanıtlaSil
  22. Etrafımızdaki çocuklara bu kadar dikkat etsek, neye ihtiyaçları var baksak ona göre yönlendirsek ne güzel olur

    YanıtlaSil
  23. Geçen sabah işe yürürken yanımdan scooterı ile hızlıca geçen bey bana şunları düşündürdü: birkaç metre ileride ya da geride her sabah aynı yerde yanımdan geçiyordu, aslında güneş, ay ve iklimler gibi herşey döngü halinde ve tekrardan ibaret diye düşündüm. Kafamda bunlarla biraz ilerledikten sonra yolumu süsleyen minik şeftali ağacını gördüm, iki gün önce pembe çiçeklerden eser kalmamış yerine yeşil büyük yapraklar almıştı, yani her şey değişiyor ve dönüşüyordu, sabit değildi. Scooterlı bey ile şeftali ağacını zihnimde çarpıştırınca şu çıktı - hayat hem döngülerden kurulu, hem de ileri doğru hareketten - yani tekrarlar var ama tekrar eden şey asla aynı değil. Bugün aynı yerde aynı saatte yanımdan geçen kişi dünkü kişiden farklı, ya iyiye gitmiş ya da kötüye.. ya insan olarak gelişmiş ya da bir miktar bozulmuş, ziyana uğramış... şeftali ağacı havaya göre bir rutini, tekrarı var ama o dünkü şeftali ağacı değil, boyu biraz daha büyümüş, gövdesi kalınlaşmış...

    Umarım tüm hareketlerimiz ve tüm rutinlerimiz/döngülerimiz bizi geliştirir.. Yukarı doğru süzülerek akan bir spiral gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Bir ağaç gibi tek ve hür…
      Bir orman gibi kardeşçesine…

      Sil
  24. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  25. hayata geldiğimiz gibi gidemiyoruz orası kesin ya iyi yada kötüye varıyor... iyi yönde gelişmeliyiz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ