Kayıtlar

Haziran, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GEÇİM DERDİ

Resim
Evleneli yedi sene olmuştu. O günü daha dün gibi hatırlıyordu Leyla. Nasıl da güzel olmuştu her şey. Üç yıl beklemişti o günü. Kemal ile üniversitede tanışmışlar, okul bitince de hemen evlenmişlerdi.  Kurdukları çekirdek aileye kısa zamanda kızları Nazlı da katılmıştı. Şimdi ise Leyla 6 yaşına basan kızları Nazlı ile Eskişehir’de, Kemal’de işi sebebiyle Adana'da yaşıyordu. Yaşantıları Kemal'in işi nedeniyle ikiye bölünmüştü. Kemal, Leyla’ya “İyi bir iş anlaşması yaparsam istifa edip yanınıza geleceğim” diyordu. Bu arada Kemal ikinci bir üniversiteyi bitirmişti. Amacı iş alanında kendini geliştirip kariyer yapmaktı. Aynı zamanda ailesi ile birlikte kalabilmek için Eskişehir’de iş kovalıyor ama bir türlü istifaya değecek bir iş de bulamıyordu. Kemal yavaş yavaş durumu kabullenmeye başlamıştı.  Adana'da evli ama bekar gibi yaşıyordu. Acaba kendi işimizi mi kursak diye arada aklına gelmiyor değildi. Bir sürü yatırım fikrini enine boyuna düşünecek vakti de vardı. Zihninde eşinin...

YOKLUKTA VARLIK

Resim
Steve dün geceden hazırlıklarını tamamlamıştı. O gece pek uyku tutmadı. Sabah gün aydınlanırken yola çıktı. Bir iş için Hebron şehrine gidecekti. Alışık olduğundan farklı bir coğrafyaya gittiği için biraz heyecanlıydı. Nelerle karşılaşacağını merak ediyordu. Daha önce orada bulunmamıştı. Sonunda şehre ulaştı ve ilk geçtiği gözlem noktasında gördüğü manzara karşısında tüyleri ürperdi. Hayal ettiğinden çok ama çok farklıydı. Gittiği yer bir gözlem noktasıydı ve duvarların üstünden şehri görebiliyordu. Önce eski Arap evlerinin yıkıntılarını gördü, yıkılmış bir sürü bina vardı. Önce orada kimsenin yaşamadığını düşündü ama dikkatle baktığında orada hala yaşayan birilerinin olduğunu anlayabiliyordu. O bölgede yaklaşık olarak yüz elli bin insan yaşadığını öğrendi. Şehrin hemen yakınında ise beş yüz kadar İsrail yerleşimcisi vardı. Etrafları ise askeri korumalarla doluydu. Bu askerler silahlıydı ve ellerinde dev makinalı tüfekler tutuyorlardı. Steve gözlem noktasından ayrılıp, şehre giriş ...

AŞKIM BAKSANA BANA!

Resim
Masmavi gözleriyle yandan yandan, telefonla konuşan eşine bakıyordu. Bir yandan da baktığını fark ettirmemeye çalışıyordu. Arkadaşının “Elifciğimm! “demesiyle irkildi. O anda hissettiği duygularıyla bir an duraksadı ve “efendim” dedi... Elif küçük yaşta, Serkan’la severek evlenmişti. Üstelik ne zorluklarla evlenmişlerdi. Ailesi istememişti, okulu vardı, maddi olarak geçinebilecekleri bir işleri yoktu. Ama her şeye rağmen evlenmişlerdi. Bir kız bir erkek iki çocukları olmuştu. Küçük yaşına rağmen aldığı sorumluluklar fazlaydı. Çocuklarıyla beraber büyümüştü. Öyle böyle derken 10 yıl geçmişti... Eşini çok seviyordu, her konuda destek olur yanında olurdu. Hatta onun umutsuz olduğu yerlerde Elif dimdik durur moral verirdi. Bir takım yaşanılan ciddi sorunlara rağmen Serkan’ı bırakmamıştı Elif.  Eşini seviyordu, mutluydular… Ama mutlu etmeye çalışan taraf genelde Elif olurdu. Ve yine bir gün eşini mutlu etmek için istemediği bir şeye tamam demek zorunda kalmıştı. Serkan’ın yarış motorlar...

BİRLEŞEN

Resim
Yalnız da olsa... Topluluk da olsa... Doğu'da da olsa... Batı'da da olsa... Ortak hedefe bedel ödeyen insanlar... Elbet bir gün birleşir... Ne zaman mı? Hemen yarın...  & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & “ Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar… Aslında bu çok önemli değildir… Mesele iyi insanlarla birlikte olabilmek, "iyi insanlarla iyi ilişki kurabilmektir"... ” YAHYA HAMURCU & &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

KİM YAPSIN?

Resim
  İş yerinde uzun zamandır beraber çalıştıkları Mustafa heyecanlı bir şekilde odaya girdi. ‘’Heyy millet! Bu yıl bayram tatili dokuz güne bağlanmış, nereye gideceksiniz? ‘’diye sordu. Ofiste bir anda sesler yükselmeye başladı. -Çok iyi oldu, yıllık izinin yanına ekstra tatil geldi. Serkan haberi öncesinde biliyormuş gibi hazırlıklı girdi konuya; - Baktım da turizm acenteleri çok güzel paketler hazırlamış. Hem yurtiçi hem yurtdışı turlar var. Kültür, doğa turları… hatta taksit ile ödeme kolaylığı da yapıyorlar. Bu fırsatı değerlendirmek gerekiyor ya! Yerinden kalkan Yavuz da; - Ben bu sene memlekete gitmek istiyorum. Kaç senedir gitmedim. Bayramda orada olmak iyi gelecek bana. Hülya’da oturduğu yerden sohbete dahil oldu; -Biz bu sene bayram tatili uzun olursa Balkan turu yapalım diye konuştuk. Havalarda çok sıcak değil şimdi tam da zamanı. Tur fiyatları biraz yüksek ama ödemeler on iki taksitle, daha ne olsun? Her zaman denk gelmiyor böylesi, imkanlarımızı biraz zorlayacağız. Nazen...

KURBAN

Resim
  Vazgeçtikleriyle hedefe yaklaşanların öyküsü... Vazgeçtikleriyle amacını hatırlayanların öyküsü... "Bir" olanın biriciği olmak için sevdiklerinden vazgeçenlerin öyküsü... Çölün ortasında tek başınayken yalnız kalmayanların öyküsü... Ümit kesmeyenlerin öyküsü... Kurban, iyilikte ısrar edenlerin öyküsü... İyilikte yarışanların öyküsü... Kurban, sevdiği için sevdiğinden sakınanların öyküsü... Kurban sakındıkça tatlılaşanların öyküsü... Kurban Bayramınız Tatlı Geçsin...  & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Meyveyi sonunda aldıysan ağaçtan, Dallara tutunurken... Zorlansan ne fark eder, Zorlanmasan ne? Elin kanasa ve düşsen ağaçtan.. Şifanı veren yerde bekliyorsa, Ve seni yerden kaldıracak olan... Canın acısa ne fark eder... Acımasa ne? " YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLO...

HAYAT ÇALIM MI ATIYOR YOKSA PAS MI?

Resim
Mevsim, üniversite eğitimi için baba ocağından çıkalı neredeyse iki sene olmuştu. Gittiği yerde, yurt yerine bir arkadaşı ile evde kalmayı tercih etmişti. Mutlaka avantajlı yanları vardı bu seçiminin ancak bir o kadar da dezavantajı da olacaktı.  Öğrencilikte; okul, dersler, sınavların yanı sıra Mevsim için bir de evin ayrı sorumluluğu oluşmuştu. Okul çıkışı dersleri haricinde evde yapacaklarını düşünüyordu. Yıkanması gereken çamaşırlar, açlıktan zil çalan karnını doyurmak için yapacağı yemek ve çalışması gereken vize sınavları… “Eh bunları nasıl yetiştireceğim!” diye düşüncelere dalmıştı. Bunları düşünürken bir tarafı da sabaha kadar uyumak istiyordu.  İki yıl geçmişti ama Mevsim hala bazı şeylere yetişemiyordu. “Ben bekarım ama evli çocuklu ve çalışan insanlar tüm bu koşturmacayı nasıl organize ediyorlar acaba” diye düşündü. Bir an önce işlerini yoluna koyabilmeyi umarak eve geldi. Temizliğini bitirdi ve yemek yapmak için annesini aradı. Yaparken zorlandığı ama yerken bayıld...

KARNE GÜNÜ

Resim
  Ders: Hayat Bilgisi Konu: Karne Günü Tarih: 14.06.2024   Karne günü, bütün senenin puanlamasının yapıldığı gün… Okulların bittiği tatilin başladığı gün… İnsan başlangıçlara kıymet verir… Özen gösterir… Oysa bitişlerdeki hamleler… Kimsenin yapmadığı… Yapmak zorunda olmazken yapılan hamleler… Bereket teknesi orada döner… “Her Son Bir Sonraki Başlangıcı Dizayn Eder” İyi Tatiller…    & Deneyimsel Tasarım Öğretisi   insanın  mutlu, başarılı  olması ve   doyumlu ilişkiler  yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.  & " Bu hayatta insanlar iyi insanlarla karşılaşırlar… Aslında bu çok önemli değildir… Mesele iyi insanlarla birlikte olabilmek, iyi insanlarla iyi ilişki kurabilmektir... " YAHYA HAMURCU &   KİM KİMDİR İLİŞKİLERDE USTALIK BAŞARI PSİKOLOJİSİ

HİÇBİR ŞEYE YETİŞEMİYORUM

Resim
Çok yoğun, koşturmalı geçen bir günün ardından eve gelir gelmez kendini koltuğa zor atmıştı Öykü. Bir süre boş boş saate baktıktan sonra düşünmeye başladı; Zaman mı yetmiyordu gerçekten?  Yoksa zamana mı yetişemiyordum? "Hiçbir şeye yetişemiyorum, 24 saat bana yetmiyor. Kendime bile vakit ayıramıyorum. Bazen saçlarımı taramaya bile fırsatım olmuyor gerçekten. Her gün eve geldiğimde yorgunluktan bayılıyorum, bunca işe nasıl yetişeyim ki?" diye içinden geçirdi Öykü. Peki hiç günün planlamasını yapıyor muydu? Şunu fark etti ki plan yapsa da işleri önem sırasına koymadığı için bazen bu sıkışmışlığı ve yorgunluğu yaşıyordu. Bazen de o an hayır demesi gereken tekliflere evet dediği için bu kadar işler sarpa sarıyordu. Günün planını öncesinden hazır ederse her şeye yetişebilirdi aslında, oysa o zihninde yapacaklarını düşünmekten yoruluyordu. Aslında yapacaklarına bilinç vermekle beraber bir kâğıda geçirip planlamış olsa daha rahat edeceğini fark etti.  Öykü son zamanlarda çok şikaye...

SINIRLAR

Resim
Selma elindeki elmaya uzun uzun baktı. “Eğer kabuğu olmasaydı çürürdü” dedi. Peki sınır bir tek meyvelerde mi vardı? Her ülkenin bir sınırı vardır.  Evimizin duvarları olduğu gibi...   Vücudumuzun da bir sınırı vardır.  Ne kadar su içmem gerekir veya ne kadar yemek yemem gerekir? Bunlar için vücudumun beni uyaran bir alarm sistemi de vardır.  Hayvanlar aleminde bile belli bir sınırlar vardır. Kendi cinsinden olmayan diğer hayvanları o sınırlara yaklaştırmazlar. Ve o sınırlara işaretler, kokular bırakırlar. Kendinden olanları tanıyabilmek adına.  Tıpkı bir kuşun yuvasını bin bir emekle yaptıktan sonra içine yerleşip çevresine de başka canlıları yaklaştırmaması gibi. Doğada tohum belli bir sınıra kadar aşağıya köklerini salarken, yukarıda da belli bir seviyeye kadar uzayabilmesi gibi.  İnsan zihninin de sınırı vardır. Nasıl ki pazarda, sebze ve meyveyi seçerek alıp çürükleri evimize sokmuyorsak, zihnimize de faydasını göreceğimiz bilgileri almaya dikkat ...

MUTLUYUM MUTLUSUN

Resim
Ne büyük hayallerle evlenmişti Nurten...  Evlenince çok mutlu olacak, kocası bir dediğini iki etmeyecekti. Evlenmeden önce yapamadığı ne varsa yapacaktı. Monoton, sıkıcı hayatı geride kalacaktı. Hem Ahmet, babası gibi onu kısıtlamayacaktı da. Hiç unutamadığı bir anısı geldi aklına, annesi ile evdeki modası geçmiş koltukları atıp yenilerini almak istemişlerdi de babası nasıl esip gürlemişti “Ne gerek var, koltuk işte oturun oturduğunuz yerde. İcat çıkarmayın başıma” daha neler neler söylenip durmuştu gün boyu. Babası, gerekmedikçe para harcamaz evdekilerinde harcamasına müsaade etmezdi. Nurten ise arada değişiklik iyidir modundaydı, seviyordu değişiklikleri. Daha evlenmeden evini, sevdiği mobilya ve aksesuarlarla dekore ediyordu zihninde. Ne hayaller ne hayaller. Balayını, yaz olursa Dubai’de kışa denk gelirse İsviçre'de istiyordu. Hafta sonları arkadaşlarıyla brunchlar, iki günlük tatlı kaçamak tatiller. Mutfağında kahve bölgesi, balkonunda manzaraya karşı muhabbet köşesi. Cebinde ...

ASALET Mİ? SEFALET Mİ?

Resim
  Emrah işyerinde odasındaydı. Canı fena sıkılıyordu. Okul biteli birkaç ay olmuştu. Babasının zoru ile işe gelip giden biri olarak canı nasıl sıkılmasın ki. Tanerler Tekstil'in biricik varisi olarak işleri hemen öğrenmesi ve devralması bekleniyordu ama Emrah’ın iş güçle hiç ilgisi yoktu. Babasının zoru ile katlanmaya çalıştığı mesai biter bitmez arkadaşları ile eğlencelere atardı kendini.  Bir an masasındaki, yeni gelen numune kumaşlara gözü takıldı. Özellikle siyah renk dikkatini çekti. Gece davetlerinde insanların üzerinde taşıdığı, en çok tercih edilen renklerden biridir “siyah”  Asaleti mi sefaleti mi temsil eder?  Gecenin derinliklerinde yıldızlar parlarken nasıl da asil görünür.  İnsanların üzerlerinden çıkartmak istemedikleri, kusurlarını örterken de ilk akla gelen renktir ve yakışır da giyenlere. Siyah renk, cümlelerde de yerini almış. Kalbin kararması, kara kara düşünmek, yüzünün simsiyah kesilmesi, kara yazılı olmak… Peki ya beyaz renk nasıl anlatılır...