İYİ Kİ VARSIN NARİN ÖĞRETMEN
Narin uzun boylu, sarışın, mavi gözlü manken gibi bir kızdı. Herkesin güzellik anlayışı farklıdır derler ama Narin’i görenler dönüp bir daha bakıyorlardı. Öyle ki lise mezuniyet fotoğrafını fotoğrafçı ona sormadan dükkâna asmıştı. Narin ise güzelliği ile ön planda olmayı tercih etmiyordu.
Varlıklı bir ailenin kızıydı. İstanbul'un en gözde semtlerinden birinde yaşıyordu. Böyle olmasına rağmen Narin'i hep farklı yerlerde görürdü arkadaşları. Buna bir anlam veremezlerdi. “Kızım sen ne böyle saçma işlerle uğraşıyorsun? Paran da var gününü gün etsene” derlerdi. Bir gün Ramazan kolisi dağıtırken, diğer gün Ayşe Teyze’sinin kapısını çalarken, sokaktaki salya sümük ağlayan bir çocuğu yerden kaldırırken hallerine şahit olurlardı.
Varlıklı olmasına rağmen mütevazi bir yaşamı vardı. Gittiği yere uyumlanır, oraya uygun kıyafet seçimi yapar, ikram edilen bir şey olursa da tadına bakar ve nezaketle teşekkür ederdi.
Onun çocukluğundan beri bir hayali öğretmen olmaktı. Hayalini de bırakmadı ve sınıf öğretmenliği okumaya başladı. Öğrencileri çok seviyordu. Bilmeyenlere öğretmek ne güzeldi. Onlara ışık tutabilmek, hayata dair gerçekleri anlatabilmek… Her gece yatmadan önce dua ederdi. “Tayinim, Anadolu’da bir kasabaya çıksa” diye.
Bulunduğu çevredeki yakınları Narin’inin tercihlerini ve yaptıklarını pek anlayamıyordu. “Babanın işyerinde makamın hazır, orada rahat ve havalı bir kariyer varken taşrada öğretmenlik niye?” O bu ve benzeri konuşmalara dikkate dahi almıyordu.
Artık Narin üniversiteyi bitirmiş mezun olmuştu. Ve o gün geldi çattı. Narin'in tayini gerçekten bir köy okuluna çıkmıştı.
Karadeniz'in yüksek köylerinde Narin öğretmen olarak mücadele etmeye başlayacaktı.
Babasıyla Trabzon yolunu tutmuşlardı. İlk gün köy muhtarın evine misafir olacaklardı. Sonrasında kalacağı yer belli olmuştu, muhtarın evinin yanında olan lojman dairesine yerleşecekti.
Yolculuk esnasında her tarafı inceliyordu. Buradaki çocuklar da güneş gibi parlasın istiyordu. Nihayet muhtarın evinde misafir oldular. Yemekler yenildi, çaylar içildi... Karadeniz'e ait yiyecekler sofraya konulmuştu. Narin hepsinden yiyordu. Babası bir Narin’e bakıyor bir de sofraya bakıyordu. Sobanın gözünde fındıklar kavruldu. Kuzinede patatesler közlendi. Keyifli ve samimi bir ortamdı. Babası da bu ortamdan oldukça etkilenmişti.
Herkes Narin öğretmeni süzüyordu. İyi de İstanbul'da lüks bir semtte oturuyormuş. Babası iş adamı Ragıp Bey anlattıkça köylüler “bu kızın burada ne işi var?” diyordu. “Acaba burada yaşayabilir mi?” “Diğer öğretmenler gibi çekip gitmesin bir ay sonra.” Narin öğretmen bir taraftan yerken, bir taraftan da köylülerin konuşmalarına şahit oluyordu.
İnsanlara garip geliyordu çünkü normalde bu çok alışılmış bir şey değildi. Onun farkı gittiği her ortama uyumlanabilmesiydi.
Ertesi gün Narin öğretmen babası ile lojmanda ona verilen daireyi düzenlemeye başlamışlardı. Köylüler de yardımcı oluyordu. Narin'in kıyafetleri boya içindeydi. Başına bağladığı yemeni ile sizden biriyim mesajını veriyor adeta.
Yerleştikten sonra babasıyla, O ayrılmadan önce köylüleri ağırlamak istediler. Hemen sobanın üstünde çaylar demlendi. Patatesler közlendi. Onlar gibi kuzinenin gözüne koymuştu patatesleri. İstanbul Trabzon karışık bir menü hazırlamıştı. Köylüler kısa sürede Narin öğretmeni çok sevmişlerdi. Okul dışındaki zamanlarında onlarla çaylığa gidip çay kesiyor, inek sağıyor, yufka açıyordu. Başında yazması belinde peştemali, düğünlerinde halay çekiyordu. Sanki Narin öğretmen orada doğmuş büyümüş gibiydi. Arada onlar gibi konuşuyordu,” Bugün neden gelmedun Ayşe Teyze”?
Narin öğretmen yaş olarak çok küçüktü. Fakat kısa sürede herkes ona danışan hale gelmişti. Köylünün danışmanı olmuştu adeta. Büyük, küçük yaşlı, çocuk o herkesin öğretmeniydi.
Bir ağaç toprağa, rüzgâra, güneşe uyumlandığı sürece orada var oluyor. Rüzgâra karşı esnemeyen, eğilmeyen ağaç bir süre sonra kökünden ya çıkıyor ya da kırılıyor doğada varlığını sürdüremiyor. Tıpkı insan gibi, İnsan da uyumlandığı yerde var olabiliyor, varlığını sürdürebiliyor.
İnsan kendisinde var olan uyumlanabilme yeteneğini kullanıldığında ne kadar da fark ediliyordu.
Uyumlanan insan yönetebilen insandır.
Uyumlanan insan yönetilebilen insandır.
İyi ki varsın Narin öğretmen.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
YAHYA HAMURCU
Oysa insan yönetmek için ustunluk olmalı zannediyordu…
YanıtlaSilÜstünlük oysa başka yerde gizlenmişti
SilUyum insanın zorlandığı bir yer gerçekten. Hatta çoğunlukla karşıdakini yadırgayıp kendimizi kabullendirme derdiyle daha da uyumsuz olabiliyoruz. Tam bu çaba içinde iken ilişkide otoriteyi kaybeden hale geliyoruz.
YanıtlaSilHayat kurtaran gerçek :)
Sil
YanıtlaSilNe kadar yorulmuşuz direterek oysa uyumlanmak hem daha kolay hem daha keyifli.. ☺️
Bir evde işte okulda şirkette var olmak istiyorsak maksimum uyum sağlamız gerekir. Ama neye uyum? Bana zararı olmayana…
YanıtlaSiluyum insanı aynı zamanda yaşama motive ediyor
YanıtlaSilNarin öğretmenle tanışmak isterdim… o kadar çok ihtiyacımız var ki esnemeyi, uyumlanmayı öğrenmeye…🌺
YanıtlaSilKaleminize sağlık, narin öğretmene selamlar… karadenizden güneydoğuya ne çok mesaj verdi..🤍
YanıtlaSilYazı çok akıcı, kaleminize sağlık🌺
YanıtlaSilUyumlanarak karakter koymuş bir sol loblu örneği Narin öğretmen... Yazıdaki karakterin iki güzel noktası var;
Bir hedefine karar verdikten sonra dış referanslı olması... İki de hedefine hıphızlı uyumlanması...
Uyumlandığın kadar güçlüsün bu hayatta
İdealler yaşamdan büyüktür bazen
YanıtlaSilNarin öğretmen nasıl güzel örnek oldu bana:) ne güzel bir görev ve insan sevgisi var içinde.
YanıtlaSilNe güzel değil mi? Sevdiğiğmizin sevdikleriyle bir arada olabilmek, Sen huzurlu, onlar mutlu... Kaygısız, beklentisiz, bol bedelli... daha ne olsun...
YanıtlaSilÇalıkuşu romanındaki Feride öğretmeni hatırlattı bana :) elinize sağlık
YanıtlaSilUyum... Ne kadar göz çektiğimiz ve fakat ne kadar önemli bir konu🌼 Gerçeğe uyumlananlardan olabilmek dileğiyle🩷
YanıtlaSilNe kadar kolay görünüyor ama uygulamaya gelince ne kadar da zor oluyor… :)(:
YanıtlaSilHem farklılığı kabul etmek hem de o farklılıkla eşleşmek…
YanıtlaSilUyumlanmadığın her yerde çıkıntısın uyum olunca her süreç çok güzel ilerliyor
YanıtlaSilVarolma çabası ile koparıyoruz iletişimlerimizi.
YanıtlaSilKendimizi göstermeye çalışırken uyumsuz hale geliyoruz. Ve varolamaz hale dönüyoruz.
Önce uyumlanacağız, sonra farklı olanı yönetebileceğiz yani? Hımmm görünüşte kolay ama yaparken birazcık zor gibi :)
YanıtlaSilBir eğiticide olması gereken en önemli özelliklerinden biriydi uyum. Ve burada çok guzek değinilmiş. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilNarin öğretmenlerimizin sayısı artsın inşAllah. Öğretmenlik çok kutsal 🌺
YanıtlaSilİnsanlar üzerinde söz hakkımız olsun isteriz ama onlara uyumlanmak istemeyiz, onlar bize uyumlansın isteriz. Ama işler pek de öyle dönmüyor.. Mesela Narin öğretmen gibi bulunduğun ortama uyum sağlayabilmek… 🌷
YanıtlaSil