SEBZELİKTEKİ PORTAKALLAR


Yine alarmdan beş dakika önce gözleri açılmıştı. Daha gün aymamıştı ama yola koyulma zamanıydı. Her zamanki rutinlerini tamamlayıp evden çıktı. Şubat soğuğu iyice kendini hissettirir olmuştu.  Beyaz yanakları soğuğu yediğinde elma gibi kızarırdı. Zaten Aylin kış mevsimini çok severdi…  Severdi sevmesine ama epeyce de üşüyen bir karakterdi. Kış sevgisi onda çocukluktan kalmaydı. O zamanlar mevsimler bu günkü konforunda yaşanmasa da…

Çocukluğu sobalı bir evde geçmişti ve kar yağdığında mutfağa gidip bir portakal almak büyük bir hazırlık gerektirirdi. Üst üste kazaklar giyip ayağındaki kat kat çoraplar iyice kontrol edilirdi. Nihayet mutfağa titreye titreye gelinir ve renkli naylon sebzelikten portakallar alınırdı. İşin en zor kısmı sanki burası olabilirdi; Portakalı yıkamak…


portakal


Kardeşi ondan farkıydı, arada kurallar konusunda kaytarırdı. “Ya, bu sefer yıkamasak hızlıca alıp soba kenarına yerleşip yesek olmaz mı? Hem kabuklarını soyacağız zaten…” Ama ablası Aysun, kuralları es geçmezdi ve “olmaz” cevabını yapıştırdı. Bütün bu zorluklardan sonra içeri geçip portakalı soymaya başladıklarında daha kokusu ile doymaya başlarlardı. Kokusu tüm odaya yayılan o portakalın lezzetini ise siz düşünün. O kadar zahmetinden mi, yoksa her an bulamadıklarından mı bilinmez ama şimdi yediği portakallarda o lezzet yoktu.

Bir şeyin lezzetini arttıran şey neydi peki?

Sadece tek bir sebebi olamazdı elbette. Hem onun için çekilen zahmet hem de miktarının az olması sebeplerin arasında önemli olanlardı. Kolay ulaştıklarımızın kıymeti de pek olmuyordu.

Mesela elmas ve kömürün özü aynıdır ama işin içine emek ve miktar girince aralarındaki fark bir uçurum misalidir.

Değer ve önem söz konusu olunca kapı hep aynı yere açılıyor; emek ve miktar. El emeği göz nuru dediğimiz ürünler; “fabrika işi mi yoksa el işi mi” diye sorduğumuz oyalar…

İnsan emek verdiğine maddi ve manevi olarak kendinden bir şeyler akıttığına elbette daha çok kıymet veriyor. Bu bir portakal için, evi süsleyen oyalar için, giyilen kazak için mi geçerli sadece?  Elbette hayır.

En ihtiyaçlı canlı olan insan tüm ihtiyacı için hemcinsinden bir diğerine muhtaç. Öyle ya acıktığında ağaç dallarına değil, bir manava, bir kasaba ihtiyaç duyuyor. Yalnızlıktan sıkılıp bir eşe, arkadaşa ihtiyaç duyuyor. Bunun gibi çok fazla etkileşime muhtaç.

Aylin de yakın zamanda başarısız bir evlilik yapmıştı ve hep kendisine aynı soruyu soruyordu; “Neden?”  Bir türlü anlayamıyordu, ‘’Her şeyi yaptım ben bu evlilik için. Ne istedi de yapmadım ki?” Sorusu da aklının bir köşesinde duruyordu hep.

Oysa ne kadar da heyecan ve neşe ile çıkmıştı Ahmet’le yolculuğuna. Hala Ahmet’i unutamıyordu. Çünkü Aylin’e kalsa Ahmet’i bırakamazdı, ama Ahmet ondan gitmişti. Aylin ise bunu anladığında yaşadığı hayal ve gönül kırıklığı uzun yıllar geçmeyecek gibi gözüküyordu.


ayna


Ahmet’le tanıştığı günden beri kendinden bile vazgeçtiği için bu ilişkinin akıbetinin farklı olacağını umuyordu hep. Ama Aylin Ahmet’e feda ettikçe Ahmet Aylin’den uzaklaşıyordu. Buna üzüldükçe de daha çok düşünüyor, düşündükçe ilişkiyi toparlamak adına yine ve hep Aylin hamle yapıyordu. Çünkü kendince çözüm buydu ancak gerçek ne yazık ki bildiğinin aksiydi.

Gençliğinin en güzel zamanları bu tatsız mücadele ile geçmişti. Hep bir şeyler deniyor ve her denediğini de çözüm zannederek daha da fazla yapıyordu. Hayatı; zanları ve gerçek arasında geçip gidiyordu…

Belki bu sefer olur diyerek, sürekli deneyerek düzeltmeye çalıştığımız ilişkilerde hem yorgunluk hem de geri dönüşü olmayan kayıplar veririz. Oysa oyunlar kuralına göre oynandığında hem galibiyet şansı hem de mutlu olma hakkımız var. Kural ihlali ise diskalifiye sebebidir. Bu durum ilişkilerimiz için de böyle. O mutlu sonuca giden yol sebeplerden geçiyor. Sebepler ise yöntem çeşitliliklerinde gizlidir.


mutlu


İnsan; ilişkilerinde mutlu ve başarılı olmak ister.  Fakat bazen onu mutsuz eden ilişkiden de kurtulmak için kaçmayı çözüm zanneder.

İşte bu zanlar ve gerçek arasında koskoca bir hayatı harcayabilir. Sonra da dönüp ”Ahhh  nerde o eski aşklar?”  deyip kaybolan tatları arar.

Tıpkı eski tadı bulamadığımız portakallar gibi…


 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

Milyarlarca insan içinde,
'bir' kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını, o 'bir' kişiye sorun!

YAHYA HAMURCU

&


Yorumlar

  1. En büyük hata hep aynı şeyleri yapıp ama farklı sonuçlar beklemektir.

    YanıtlaSil
  2. insan kolay ulaştığına kıymet vermiyor gerçekten. Ev, iş, eş, çocuk her şey için geçerli aslında. oysa emek vere vere kazandıklarımızın tadı bambaşka...

    YanıtlaSil
  3. O güzelim portakal kokusunu hissettim bir anda burnumun ucunda.... 💗
    Yaşadığımız olaylarda farklı sonuç istiyorsak sebeplere odaklanma kısmını bir düşünmeniz lazım...sebepler ise yöntem çeşitliliğinde gizli 😊 ne güzel anlatılmış kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denge çok önemli sobanın üzerinde portakal kabuğu kokusu hee birde kaynamaya başlayan çaydanlığın çıkardığı ses 🥹🥹

      Sil
  4. Belki de tatlar hiç değişmedi ama biz aynı değiliz.

    YanıtlaSil
  5. Hayatımızda ki kişiler, diğer uğraşlarımız her neyse buralarda miktarı kaçırmamak önemli yazınızdan anladığım. Dengede tutmak ve davranmak gerekiyor sanırım, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Neyin miktarını attırıp ondan hayır gördük ki.. Elinize sağlık çok anlamlı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  7. Ah o eski günler bir portakalın lezzeti bile emek vermekte saklı..

    YanıtlaSil
  8. Hayatta her alanda bir denge var bir kuşun iki kanadı hacim ve agirlik anlamında birbirlerini tartmasalar o uçuş yalpslamaya doner. İliskilerdede böyle

    YanıtlaSil
  9. Portakal tadında hem faydalı hem öğrenince mutlu hissettiren hem de etkileyici bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  10. insan emek verdiğinde hem kendisi hem de o verdiği şey kıymetleniyor.

    YanıtlaSil
  11. Soğuk su, mutfaktaki soğuk, sobanın kenarı içimi ısıttı. Zanlarımız, yanılgılarınız ve gerçekler… Zanlarla, yanılgılarla geçen bir ömür mü, gerçeğe yaklaşmak mı?

    YanıtlaSil
  12. Bu sefer farklı olur mu? Olmaz

    YanıtlaSil
  13. Miktar önemli. Herseyi kararınca yapmak lazım. Fazla verilen ilgi şefkat fedakarlık maalesef etkiyi azaltıyor

    YanıtlaSil
  14. Kaçsak da problemler peşimizi bırakmıyor. Yüzleşmek gerek

    YanıtlaSil
  15. Portakal ile ilişkileri bağlamak nasıl güzel bir anlatım.Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  16. İnsan bir şeye ulaşamaya çalışırken hem bedel ödüyor hemde ulaştığı şey çok az ise o çok kıymetlenir… tıpkı bir zamanlar sobalı evdeki portakallar gibi…😌

    YanıtlaSil
  17. Kaleminize sağlık 🌿 bir problemi çözmenin en iyi yolu onu anlamaktır..

    YanıtlaSil
  18. Yeni bir başlangıç yapmak bazen işe yarar çoğu zamansa sorunu bulup çözüme ulaştırmak gerekir aksi halde yeni başlangıçlarda da o sorun tekrar e tekrar karşımıza çıkar mutlaka ama mutlaka çıkar bu hiç değişmez

    YanıtlaSil
  19. İnsanın en büyük hatası bu... İstediği sonuca ulaşamayınca yöntemi değiştirmek yerine miktarı artırmayı tercih ediyor...🤍

    YanıtlaSil
  20. İnsan miktarla ilgili kısımda tökezleyebiliyor. Ne aşırı çok ne de aşırı az. Kıvamında vermeli emeği de ilgiliyi de

    YanıtlaSil
  21. insan aynı şeyleri yapıp problemin çözülmesini bekliyor...

    YanıtlaSil
  22. Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  23. ilişkiyi de ilişki yapan harcanan emek ve zaman mıdır? Aynı elmas ve kömür arasındaki ilişki gibi? Ama emek ve zamanım var ama bende neden olmuyor? İşte bu sorunun cevabı dengede sanırım... Portakallara ödenen bedeller gibi ilişkiye de doğru bedelleri doğru miktarda ödemek mi gerek?

    YanıtlaSil
  24. Meliha Tükenmez11 Mart 2024 23:35

    Sınav sahasında sınandığımız kişilere takılınca soruları okuyamıyoruz. Soruyu okuyamayınca da cevapları rast gele veriyoruz. Elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  25. Kaçarak çözüm zannedilen problemlerin katlanarak tekrar başka sahnelerde karşımıza çıktığını farketse insan keşke …
    Emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil
  26. İnsanın oluşturduğu sebeplerin sonucu yaşıyor olması ve bunu toparlayabilmesi için o sebepleri değiştirebiliyor olması çok kıymetli.

    YanıtlaSil
  27. Güner Tozkoparan7 Nisan 2024 18:33

    Bir ömrü koskoca bir hiç için yaşamamak için vakit varken gerçekleri algılayanlardan olalım inşallah.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ