KIZIMIN DÜNYASINI ANLAMAK
Ayşe ve Ahmet aynı mahallede beraber büyümüş iki arkadaş, birbirlerini çocukluktan beri severlerdi. Ahmet, Ayşe’yi okulda diğer çocuklara karşı korur, bu Ayşe’nin çok hoşuna giderdi. Ahmet sürekli Ayşe’ye “Kızım ben büyüyünce seninle evleneceğim” derdi. Öyle de oldu büyüdüklerinde evlendiler.
İlişkileri o kadar güzeldi ki! Bazen konuşmalarına bile gerek kalmıyordu. Ayşe, Ahmet’in ne istediğini yüzündeki ifadeden anlıyordu. Bu çok büyük konfordu ilişkilerinde. Nazar değmesinden korktuğu için kimseye Ahmet’in ona verdiği değeri pek anlatmazdı. Zaten anlatmasına da gerek yoktu. Soranlara “Ne olsun yuvarlanıp gidiyoruz” derdi. Ahmet’in ona çok değer verdiğini kendisi bilse yeterdi değil mi?
Ayşe işten yorgun gelen eşini rahat ettirmek için elinden geleni yapardı. Onun sevdiği yemekleri hazırlardı. Ayşe bir gün rahatsızlanınca doktora gittiler. İkisi de endişeliydi ne olmuştu? Ama doktor onlara güzel haberi verince havalara uçtular. Ayşe hamileydi! Bir süre sonra bebek dünyaya geldi, bir kız çocukları oldu. Adını, Ahmet’in annesinin adını verdiler “Zeynep”. Zeynep bebek gül kokulu, tatlı mı tatlı bir bebekti.
Zeynep iki yaşına geldiğinde, yaz tatilini babasının köyünde geçirmek için yola çıktılar. Yolculuk güzel geçiyordu, Ahmet memleketine yaklaştıkça mutlu oluyor sanki memleketin kokusunu alıyordu yavaş yavaş. İyice uykusu gelmişti ama mola vermek istemiyor, kendini zorlayıp biran önce gitmek istiyordu. Derken Ahmet araç başında uyuyakaldı ve bir kaza geçirdiler. Ahmet gözünü hastanede açtığında ilk başta anlamadı! Neden orada? En son araç kullanıyordu? Ne olmuş olabilirdi? Seslendi “Bakar mısınız?” gelen hemşire ona kaza geçirdiklerini söyledi. Ahmet hemen kızı ve eşini sordu. Hemşire cevap veremedi ve doktoru çağırdı. Ahmet hissetti kötü bir şey olduğunu! Doktor kızının durumunun iyi olduğunu fakat eşini olay anında kaybettiklerini söyledi!
Ahmet’in sanki o an dünyası başına yıkılmıştı! Şimdi ne yapacaktı? Ayşe olmadan nasıl yaşayacak, Zeynep’i nasıl yetiştirecekti? Kabullenmek zaman alsa da kabullenip çocuğuna hem anne hem baba olma zamanı gelmişti. Neredeyse bir yıl geçmişti ailesi sürekli Ahmet’e evlenmesini tavsiye ederken o bu fikre olumlu bakmıyordu. Aklında soru işaretleri vardı. Kızımı başka bir kadınla nasıl bırakırım? Ya ona sabredemezse? Ya ona zarar verirse? Ailesine kesin bir dille olmayacağını Zeynep’e kendinin bakacağını söyledi.
Zeynep ile Ahmet baş başa yaşamaya başladılar. Ahmet Zeynep’i büyütmeye çalışırken Zeynep’te küçük elleriyle babasına kendine göre işlerde yardım ederdi. Her şeyi birlikte yapar güzel vakit geçirirlerdi! Zaman akıp giderken, Zeynep’in okula başlama yaşı gelmişti.
Başlayacaktı başlamasına ama sadece babası ile büyüdüğü için, başka kimse ile görüşmek, oynamak istemiyordu! Sanki ikisinin ayrı bir dünyası vardı. Bu Zeynep için dezavantajdı. Babası ile çok güzel bir iletişimi vardı fakat ömrü boyunca sadece babası ile iletişim kuramazdı! Diğer insanlarla da konuşması vakit geçirmesi gerekiyordu.
Başta zorlanmalarına rağmen Ahmet net durduğu için okula alıştı. Neredeyse altı ay sonunda Zeynep alıştı okuluna ve arkadaşlarına. Arkadaşlar edindi ama diğerlerine göre dezavantajlıydı. Diğer arkadaşları anneleri ile birlikte okuldan sonra da vakit geçirir, pikniklere giderlerdi. O hiçbir etkinliğe katılamazdı, çok istemesine rağmen.
Ahmet ise her şeyin düzeldiğini düşünüyordu. Zeynep artık sorunsuz okula gidiyor, akşamları beraber vakit geçiriyorlar. Akşam Zeynep’le ders yapıp kalan vakitlerde de oyun oynuyorlardı. İlişkileri gün geçtikçe daha bağlı hale geliyordu… Zeynep ilkokulu bitirmiş ortaokula geçmişti. Artık kocaman bir kızdı.
Zeynep değişmeye başlıyordu, davranışları vücudu. Hızlı kilo almaya başladığı için Ahmet onu doktora götürdü! Doktor kilo artışı ve bu değişikliklerin sebebi ergenlik dedi. Ahmet şimdi ne yapacaktı? Şimdi bir problemi vardı! Kızına neler yaşayacağını nasıl anlatacak ona nasıl yardım edecekti?
Zeynep artık davranış olarak da farklıydı. Davranışları sert tepkileri Ahmet’i üzse de geçecek bir süre sonra diyordu. Ahmet onun tavırlarına bir süre ses çıkarmasa da o da bir süre sonra ters tepkiler vermeye başladı!
“Bu ne şimdi büyüdü diye ondan azar mı işiteceğim? Bende bağırırım! Bende onun babasıyım bunu bilmeli? Biraz saygılı olmayı öğrensin!”
Ama bunların hiçbiri çözüm değildi! Bu problemin çevrelerindeki insanlar da farkındaydı. Yakın komşuları Mehmet de şahit oluyordu didişmelerine.
"Abi ne oldu bu kıza böyle sanki içinden başka bir Zeynep çıktı, iyi sabrediyorsun ama ben olsam daha sert tepki verebilirdim."
Mehmet’in eşi ise "Sen ona bakma Ahmet abi ateşe hep körükle gider siz bir pedagoga gidin."
Etraftan tavsiyeler vardı fakat Ahmet ne yapacağını bilemiyordu. Bazen bu davranışların karşısında sabırlı davranıp cevap vermeden elini yüzünü yıkayıp, sakinleşip, bir süre hava alması ona iyi gelirdi. Bazen ise ona karşılık verir, konuşma büyük bir gürültüye dönerdi. Peki, ne yapmak gerekiyordu? Sabretmek mi? Yoksa karşılık vermek mi? Sanki ikisi de bu problemin çözümü değildi…
Bunların üzerine bir süre sonra Zeynep onunla dışarı çıkmak vakit geçirmek istemiyordu artık! Ahmet sürekli seçenek sunuyor, fakat yok cevabı alıyor Zeynep’ten. Eskiden olsa Zeynep bu aktivitelere havalara uçardı!
-Hadi sahilde yürüyelim mi? -Yok.
-Sana kıyafet alalım mı? -Yok.
-Bisiklete binelim mi? -Hayır
-Beraber yemek yapalım mı? -Hayır.
-Tatlı yemeğe gidelim mi? -Hayır.
Ahmet ne kadar Zeynep’le bir şey yapmaya uğraşsa da Zeynep istemiyor ve Ahmet bu duruma üzülüyordu artık. Bir tarafta da bakıyor, sürekli arkadaşlarıyla bir yerlere gitmek için izin istiyordu! Onlar için sürekli izin istiyor, ama Ahmet gidelim derse yorgunum diyordu. Sanki Ahmet’ten git gide uzaklaşmaya başladı. Ya daha çok uzaklaşırsa?
Bu durum Ahmet’in canını sıkmaya başladı.
PEKİ ŞİMDİ BU BABA NE YAPSIN?
Baba surat mı assın? Bir süre o da surat astı ama Zeynep’te pek etkilenmedi!
Arkadaşlarıyla olmasına izin mi vermesin?
Onu zorlasın mı benimle gelmezsen ben de arkadaşlarınla izin vermem diye?
Harçlığını mı kessin?
Onlarla iletişim kurmasını mı engellesin?
Seçenek çok var ama Ahmet ne yapacağını bilemiyor, gerçek çözümü bulmak istiyordu.
En son, peki onlarla mutlu ise arkadaşları ile olsun dedi. Nasılsa bu dönem geçici, geçer diye bekliyordu. Ama baktı ki geçen pek bir şey yok, kız artık saat 10’da eve gelmeye başlamıştı. Sonra da yatıp uyuyor zaten odasından çıkmıyordu.
Ahmet sürekli dua ediyor ‘’Allah’ım ben kızıma ulaşmak istiyorum, onunla eskisi gibi olmak, onun eskisi gibi gülmesini, bana sevgiyle bakmasını istiyorum ne olur doğru çözümü aklıma düşür’’.
Başka yapabileceği ne vardı ki? Çözüm için sürekli dua eder, ondan bir yol beklerdi. Doğru bir hamle mutlaka var ama o daha bulamamıştı.
Zeynep artık onunla vakit geçirmekle mutlu olmuyorsa o da onun sevdiği şeylerden onun dünyasına girmeye çalıştı. Onunla uyum sağlamalıydı. Zeynep yabancı müzik dinlerdi, yemek seçimi de artık farklı olmuştu. Buna bir süreliğine uyum sağlamaya karar verdi.
Artık veri toplama zamanıydı. Arkadaşlarıyla yürüyüşe gittiğinde ne yapıyorlar? Müzik dinliyorlar ama kimi dinliyor kimi seviyor bütün bu verilere sahip olması gerekti. Değil mi?
Bir süre gözlemledikten sonra atağa geçti. Şimdi onunla uyumlu olup yanında yürüme zamanıydı. Bir akşamüzeri kulağına kulaklık takıp, Zeynep’e kapıdan, ben yürüyüşe gidiyorum dedi. Zeynep şaşırdı babası kulaklığı sevmezdi.
“Baba o telefonundaki saçma müzikleri mi dinleyeceksin?”
Ahmet hazırlıklıydı.
“Yok, kızım kendime yenilerini indirdim” dedi ve bir tanesini açtı. Zeynep’in o akşam sesi çıkmadı. Ama ertesi akşam peşine takıldı. ‘’Konuşmayacaksan ben de gelmek istiyorum baba’’
Eve dönerken Ahmet ne yemek istediğini sordu Zeynep’e, senin seçtiğin şeyi yapalım. Zeynep ‘’Noodle’’ dedi. Ahmet ondan nefret eder aynı zamanda sağlıksız bulurdu. Ama uyum sağlama kararı almıştı bir kere. Tamam dedi yapalım. Yemeğe geçtiklerinde Ahmet:
-Aslında bunu bizde yapabiliriz biliyor musun? Hem daha lezzetli ve sağlıklı olabilir dedi. Ahmet bu yöntemin işe yaradığını fark etti bunu her zaman kullanmalıydı!
Uzun zamandan beri Zeynep’le kahvaltıda edemiyorlardı. Ahmet güzel bir kahvaltı hazırlamasına rağmen Zeynep sürekli sütün içine katılan hazır karışımları tercih ediyordu. Ahmet o sabah o karışımında muadilini bulma kararı aldı ve hemen koyuldu araştırmaya. Zeynep uyurken meyveli yulaflı sütlü bir kahvaltılık tarifi buldu ve onu hazırladı. Tadı da fena olmamıştı yani. Zeynep kahvaltı sofrasında sevdiği kahvaltılığı görünce afiyetle yedi ve tadını çok beğendi.
Ahmet aylar sonra onun dünyasına girmenin yöntemini bulmuştu.
Her şey bir anda düzelmese de artık bazı şeyler yoluna girmeye başlamıştı. Zeynep arkadaşlarıyla da oluyordu ama Ahmet ile de olduğu zamanlar artık eskisi gibi keyifli geçiyordu.
Ahmet kızının dünyasına girerek ona yön vermeyi başarmıştı. Öteki türlü didişmeden öteye gidemiyor ve kızı kendisinden daha çok uzaklaşıyordu.
Demek ki her iletişim, karşıdakinin sevdiği ve doğru olan yanlarıyla uyumlanarak başlıyordu…
...
Her insan ister...
Öylesine değil de...
Gerçekten başarılı olmayı,
Gerçekten mutlu olmayı,
Gerçekten iyi ilişkiler kurmayı,
Peki, kaç insan gerçekten yolunu öğrenmek için bilinç verdi?
Peki ya sen?
Birisinin dünyasına girebilmek ne kadar da çok kapı açıyor
YanıtlaSilİnsan karşısındakini anladığında ve uyum sağladığında ilişkiler akar. Çok güzel yazı olmuş :)
YanıtlaSilHayatımızın hemen hemen her yerinde olan bir probleme değinmişsiniz, teşekkürler!
YanıtlaSilTam da yaşadığımız güncel problemlere değinmişsiniz, oysaki bizler çözüm olarak karşı tepki vermeyi uygulayıp sonuç almaya çalışıyorduk, bilinç açtınız ağzınıza saglık
YanıtlaSilGünümüz ebeveynlerine bir yol çizmiş çok güzel!
YanıtlaSilUyumun kadar varsın ilişkide…
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık, çok hoş bir yazı olmuş 🌸
💐
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı o kadar anlaşılır ki sanrım bizden bir parça olduğu için... nerden kirlendigini bilen temizlik için nereden başlaması gerektifini de bilir...👏👏
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık 💐
YanıtlaSilÇözüm odaklı olup doğru hamleleri yapmaya başlayınca her şey nasıl da yoluna girmeye başlıyor
YanıtlaSilÖnce karşımızdakini anlamak, onu deşifre etmek ve sonrasında uyum sağlamak. Çok güzel stratejiler teşekkürler
YanıtlaSilEleştirerek değilde gerçekten ihtiyacını vermek için yöntem belirleyerek iletişim kurmak. Kimseden vazgeçmemek adına ne güzel bir yazı olmuş. İç dünyalarımız ne kadar farklı olsa da bir arada olmak çok keyifli... Elinize sağlık.
YanıtlaSilEmeklerinize sağlık. Farda veren bir yazı olmuş. İnsanı alıp götüren düşündüren.
YanıtlaSilTeşekkürler
İnsanı anlamak Uyumlanmak ne kıymetli bir yöntem
YanıtlaSilProblem yaşadığımız insanlarla eşleşebilsek, uyumlanabilsek ne güzel olur :-)
YanıtlaSilGerçekten çok büyük bir konfor uyumlanmak, karşıdaki kişiyle ortak nokta bulup iletişimde o şekilde ilerlemek
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilNasıl büyük bir konfor ilimle hayatı yaşamak. Hem keyifli hem öğretici harika bir yazı.
YanıtlaSilUyumlanma ile gelen değişimi ne de güzel anlatmışsınız, elinize sağlık... birine yön verebilmek için onun ile doğru uyumu yakalamak oldukça önemliymiş yazınızdan anladığım.
YanıtlaSilİnsan evlilik hayalleri kurarken böyle şeyler düşünemiyor tabi ama bir olay olduğunda hemen uyumlanıp çözüm üretmeye başlamak çok önemli bir meziyet
YanıtlaSilİnsan uyumlanacağı şeylerle yaşasa hep ne güzel hiç sorun olmaz diye düşünüyor ama hayat karşımıza zıddını çıkarabiliyor... O zaman bizim uyumlanmak için bir şeyler yapıyor olmaya ihtiyacımız var... İşte tam burada "peki bunu nasıl yapacağız?" diye düşünmekten alamıyor insan kendini...
YanıtlaSilUyumlandığımızda neler değişiyor…
YanıtlaSil