Kayıtlar

plan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ANNEM NEDEN BENİ ANLAMIYOR?

Resim
Annesinin kapıyı çalmadan odaya girmesi ile beraber Ezgi irkildi. Gözlerini kapıya çevirdiğinde annesi ile karşı karşıya geldi. - Ezgi, Elif Teyzen Ankara’dan geldi. Hadi onu ziyarete gidelim.  -Annecim bugün gitmemiz şart mı?  - Kızım sana kalsa gitmemize de gerek yok. Sen sakın benimle hiçbir yere gelme olur mu?  Annesi Ezgi’nin açıklamalarını dinlemeden söylenmeye başlamıştı. - Anneciğim tam sınav haftam… Ezgi kuralları ve ilişkilerinde sınırları olan birisiydi. Ama annesi bu sınırları sürekli ihlal etmeye çalışıyordu. Oysaki Ezgi, küçüklüğünden beri bir şeyleri yalnız yapmayı seven bir çocuktu. Kendi odasında sıkılmadan vakit geçirebilirdi. Küçüklüğünde istemeyerek de olsa annesiyle bir yerlere gitmiş olsa da o planlarına şimdi dâhil olmak istemiyordu. İstemediğini de artık açıkça ifade ediyordu. Ama annesi onu sürekli kendi aktivitelerine dahil etmeye çalışıyordu. Akraba ziyaretleri, kalabalık aile toplantıları, Ezgi bunları sevmiyordu. Kendi halinde odasında kitap o...

MÜKEMMEL OLMA ÇABASI

Resim
Yatmadan önce perdeyi kapatmayı unuttuğu için güneş odanın içini kaplamıştı. Gözünü açamıyordu, tam da yatağına doğmuştu güneş. Yeni bir gündü ve bugün düğününe tam tamına bir ay kalmıştı. Gözünü açmaya çalıştı, tek gözüyle saate baktı ve yatakta doğruldu. Tamamlanacak pek çok iş onu bekliyordu. Bugünki işler arasında; ev kontratı yapmak, su-elektrik aboneliği açtırmak, sonra eve tekrar bakıp eve göre eşya aramak, kuaför görüşmesi, ilk dans provası vardı. “Ooooffff, kalk Leyla” dedi kendi kendine. Leyla “Her şeyin mükemmel olması için her detayı neden hep ben düşünüyorum, neden Fikret hiç düşünmüyor ki!” diye düşündü. Sesli düşündüğünden yanındakiler; “Efendim Leyla, ne oldu?” dediklerinde ise Leyla “Yok bir şey’’ deyip geçiştiriyordu. Leyla; “Neler oluyor bana? Bir vitamin mi alsam kendi kendime konuşmaya başladım” deyip, kendini yine her şeyi mükemmel yapmaya çalışırken buluyordu. O kadar koşturmuştu ki, her detayı düşünmüştü; gelinliği, çiçek buketi, saçı, makyajı, salon düzeni,...

BU İŞLER NEDEN YETİŞMİYOR?

Resim
İnsan ister, işler hep yolunda gitsin, aman bir terslik çıkmasın. Günümüz tahminlerimiz doğrultusunda ilerlesin… Bir güne, sanki hepsini yapabilecekmiş gibi birçok iş ekleriz. Sonra sadece 1-2 tanesini yapabildiğimizde günün sonunda oturup hiçbir şeyi yetiştiremedim diye üzülürüz.  Peki olması gereken nedir? Bunun bir oluru ve çözümü olmalı değil mi? İnsanın bir amacının olması ve bu amacı doğrultusunda hedeflerinin olması çok kıymetli bir şey. Ama insan, hedeflerini Çin Seddi gibi ajandasında sıralayınca birden işler gözünde çok büyüyebiliyor. Gün sonunda da planladıklarını yetiştiremediğini görünce tamamen pes edebiliyor.    “Evet bundan sonra bambaşka bir ben olacak. Hemen yarını planlamak gerekiyor. Sevgili ajandam;  ➔ Saat 5:00’da uyan,  ➔ 1 saat yürüyüşe çık,  ➔ Döndüğünde 30 sayfa kitap oku,  ➔ Kahvaltını yap,  ➔ Mutlaka yarın diyete başla,  ➔ Gün içerisinde projeni bitir,  ➔ Çocuklarla 1-2 saat oyun oyna,  ➔ ...

İNSAN NASIL SINIR KOYAR?

Resim
Torunu Doğa uyurken Nalan Hanım’da geçmişe dalıp gitmişti. Birkaç yıla ne kadar da çok şey sığmıştı. Bu masum yüz doğalı bir yıl geçmişti bile. Eşinin kaybından sonra sanki her şey hızlanmıştı. Biricik kızı Duygu’nun evlenmesi ve yeni bir aileye girmenin yolculuğu ile ne kadar hareketlenmişti hayatı. Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki keşke eşi de yanında olsaydı da kızının bu mutluluğunu görseydi. Saçlarını taramadan uyumayan o küçük kızı büyümüş müydü şimdi? Kabul edemediği şey anneannelik değil kızının büyümesiydi. Nalan Hanım her ne kadar karışmadığını iddia etse de Duygu’nun hayatındaki bir çok şeyde rol aldığının farkında bile değildi. Kontrol etme isteğine bir türlü engel olamıyordu. Sanki kızı bir şeyleri unutacak veya yanlış yapacakmış gibi geliyor, o yüzden hiç elini üzerinden çekmiyordu.  Gece yatacağı saati kızına göre ayarlıyor, hayatındaki planları kızının aile yaşantısına göre yapıyordu. Bu sırada Duygu anlamadığı bir kargaşa içindeydi; “Evlilik böyle bir şey sanır...

HİÇBİR ŞEYE YETİŞEMİYORUM

Resim
Çok yoğun, koşturmalı geçen bir günün ardından eve gelir gelmez kendini koltuğa zor atmıştı Öykü. Bir süre boş boş saate baktıktan sonra düşünmeye başladı; Zaman mı yetmiyordu gerçekten?  Yoksa zamana mı yetişemiyordum? "Hiçbir şeye yetişemiyorum, 24 saat bana yetmiyor. Kendime bile vakit ayıramıyorum. Bazen saçlarımı taramaya bile fırsatım olmuyor gerçekten. Her gün eve geldiğimde yorgunluktan bayılıyorum, bunca işe nasıl yetişeyim ki?" diye içinden geçirdi Öykü. Peki hiç günün planlamasını yapıyor muydu? Şunu fark etti ki plan yapsa da işleri önem sırasına koymadığı için bazen bu sıkışmışlığı ve yorgunluğu yaşıyordu. Bazen de o an hayır demesi gereken tekliflere evet dediği için bu kadar işler sarpa sarıyordu. Günün planını öncesinden hazır ederse her şeye yetişebilirdi aslında, oysa o zihninde yapacaklarını düşünmekten yoruluyordu. Aslında yapacaklarına bilinç vermekle beraber bir kâğıda geçirip planlamış olsa daha rahat edeceğini fark etti.  Öykü son zamanlarda çok şikaye...