HER VAZGEÇİŞ BİR HAKEDİŞ


Volkan, köyde mutlu bir çocukluk geçirmişti. Zamanla büyümüş ailesinin umudu olmuştu. Köyde hasta ve yaşlı teyzelerin gözdesiydi. Herkes ona "Tam doktor olacak çocuk derdi." Annesi onu çocukluğundan beri doktor oğlum diye severdi. Köy yerinde evlat okutmak hiç kolay değildi. Okul ile evlerinin arası baya da vardı. Uzun ve zorlu zamanlar geçse de sonunda olmuş ve tıp fakültesini kazanmıştı. 

Üniversite için gittiği büyük şehirde daha önce görmediği birçok şeyle karşılaşmıştı. Eğlenceli ortamlar, rahat yaşantısı olup gezen tozan gençlik bir yerde etkilemişti onu da. Kafası karışıyordu tabi ama biraz eğlenmek onun da hakkıydı diye düşündü. "Nasıl olsa okula kapağı attım, eninde sonunda biter ne olacak ki canım." diyordu içinden geçen ses. Yıllar nasıl geçti anlamadı Volkan. Üçüncü sınıfta bir fark etti ki önceki yıllardan kaldığı birçok dersi vardı. Ama o an "Toparlarım daha önümde zamanım var, kafaya takmaya gerek yok." diye teselli etti kendini.

Arkadaşlarla gezip tozup, gününü gün edip sonra da acıklı bir mektup yazarak ailesinden destek istiyordu.

-"Anneciğim... Babacığım. Param bitmek üzere. Ve yine çok zor durumda kaldım. Arkadaşlarım kantinde tost yerken bir köşeden onlara bakar oldum. Bu ayki harçlığımı biraz erken gönderirseniz o kadar mutlu olurum ki…

Doktor adayı oğlunuz Volkan -" 

İki gün sonra da mektubuna karşılık gelirdi. Ve içinde de bir süre idare edecek kadar para... Bu paralarla ne yapardı peki? Arada sırada okula uğrar, arkadaşlarla o kafe senin bu pastane benim, zamanı böyle geçirdi. Altıncı sene de böyle geçince, mezun olmak zorlaştı tabi, okul uzadı.

Yaz tatilinde köye geldiğinde ise sorulan sorulara karşı doğruyu söyleyemedi. Okul zamanı yaklaşınca iki yıl daha üniversiteye gitmesi gerektiğini söylediğinde ailesinin yüzündeki o yorgunluğu hiç fark etmemişti.

Üç ay boyunca elini tek işe sürmedi. Ailesinin yorgunluğuna ortak olmadı. Gitme günü geldiğinde babasından para istemek için yanına ağıla gittiğinde babasının ağladığını görünce işte o zaman içi acı ile dolmuştu.

"Ben ne yapıyorum, bana ne oldu? Bizim Benekli’nin boynuna sarılmış öperken koskoca adam ağlıyordu, sanki benden ayrılacağı için hüzünlendi sandım. Ama başka bir ağlama bu, ah babacığım…"

Benekli babasının çok sevdiği atıydı... Her gün yanına gidip onunla ilgilenmese huzursuz olurdu. O kadar severdi yani bu atı. Ona rahmetli babasından yadigar kalmıştı... Volkan'ın ağıla girdiğini görünce arkası ona dönük olduğu halde gözyaşlarını sildi.

-"Oğlum eve git sen. Ben paranı hazır edip geliyorum-" dediğinde bir şey diyemedi ona ve eve gitti."

Yarım saat sonra ağılın oraya bir kamyon geldi. Volkan düşünceli, biraz da buruk annesi ile valizini hazırlıyordu. Annesi de pek üzüntülüydü, Volkan artık bir şeylerin farkına varmaya başlamıştı. Onların bu kadar yorulduklarını nasıl görememişti.

Sonra babası eve geldi ve az beklemesini söyleyip annesiyle odalarına girdiler. Fısıltı ile konuşuyorlardı ama odanın kapısına kulağını koyup dinlemeye başladı. 

-"Üzülme hanım. Biliyorum annenden hatıraydı o kolye... Sana yemin ediyorum, kuyumcu Rıfat satmayacak o kolyeyi... Konuştum diyorum, başkasına satmayacak. Ağlama iki gözümün çiçeği her şey yavrumuz için. Bana da Benekli'den ayrılmak o kadar zor geldi ki... Ellerim titredi onu satarken... Şimdiden kokusunu bile özledim" diyordu titreyen sesiyle…

Volkan utancından kıpkırmızı olmuştu. Yaz tatilinde yaptıkları gözünün önünden film şeridi gibi geçmeye başladı. Düşüncelere daldı; "Üç ay boyunca iştahla yemeğini yerken, onların bana yemek yetirmek için iştahsız davrandıklarını neden şu an anlıyorum?! Yaptıkları bu kadar şeye nasıl kör olmuşum? Bunca yıldır benden beklentileri neydi? Sadece okulumu tamamlamam..."

Volkan onlara borçlu hissetmişti kendini. Annesinin kolyesini geri alacak ve babasına Benekli gibi bir at hediye edecekti. Daha otobüs ile yolda giderken bunlar geçiyordu aklından. 

Okula varır varmaz önce çalışabileceği yarım günlük bir iş bulmuştu. Deli gibi hem derslerine çalışıyor hem de evden para istemiyordu artık. Volkan, yaptıklarını görünce içindeki var olan potansiyeline şahit olmuştu. Şaşırtıyordu bu halini gördükçe kendine.



Sonunda mezun olmuş eve dönme zamanı da gelmişti. Kasabadan köy yoluna girdiğinde ise içi içine sığmıyordu artık. Volkan, onu bekleyen ailesini gözünü kırpmadan seyrediyordu. "Babacığım nasıl özlemişim sizi…" O yaşlı adamın düşe kalka koştuğunu görünce gözyaşlarına hakim olamadı…

Doktorluk diplomasını uzatıp gözyaşlarıyla defalarca sarılıp öptü,

"Beni affet baba." dedi. 

Anne, babalar yemez yedirirler, giymez giydirirler. Eksik kalmasın evladım diye öyle şeylerden fedakarlıklar ederler ki... 

Volkan’ın ailesinin mutluluğunu görmesi paha biçilemezdi. İyi ki ona zarar veren arkadaşlarından vazgeçmişti. İyi ki yorgun olsa da çalışmaya devam etmişti. İyi ki canı çekse de o yemekten yememişti. İyi ki….

Vazgeçişlerinin sonunda hep iyi ki vardı. Çünkü o vazgeçişler onu bu konuma getirmişti.



 &

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar. 

&

"Her düşmüşün asıl sorusudur... 
Peki nasıl değişirim, nasıl toparlanırım sorusu...
Bugün; yapabileceğin kadar küçük iyi işleri küçümseyip ertelemeyerek...
Bugün; yapamayacağın büyük işlerin hayalinde oyalanmayarak..."

YAHYA HAMURCU

&


&

 KİM KİMDİR

İLİŞKİLERDE USTALIK

BAŞARI PSİKOLOJİSİ





Yorumlar

  1. Hayatta sürekli sorulacak sorulardan biri daha "Vazgeçiş mi hakedip mi? " kaleminize sağlık.. Güzel bir farkındalık oldu.

    YanıtlaSil
  2. Uzaklaştığın şey yakınlaşacağın yeri de belirliyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan sadece seçim yapıyor neye yaklaşıp neyden uzaklaştığını

      Sil
  3. Ne için neyden vazgeçiyoruz? Ne kadar az soruyoruz bu soruyu kendimize...

    YanıtlaSil
  4. Cok etkileyici bir hikaye, yazim dili de cok hos, elinize saglik..

    Hicbir karar icin gec olmadigini bilmek guzel, yasadigimiz surece daha iyi, daha olgun bir insan olmak icin umit var.. ama kaybimiz en aza indirmek icin ertelemeyelim, yipranacaksak da anlamli, iyi seyler ugruna yipranalim..

    YanıtlaSil
  5. "Bir damla vazgeçiş neleri halleder, bizi nerelere vardırır... 👏👏 Kaleminize sağlık."

    YanıtlaSil
  6. Her güzel şey bir vazgeçiş ister….
    “Gelişmek için de vazgeçişlerimiz neler?”

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vazgeçtiklerimizden daha iyisine sahip olacaksak neden vazgeçmeyelim değil mi

      Sil
  7. İnsan bir şeylerden vaz geçmedikçe başarıya ulaşamıyor.

    YanıtlaSil
  8. Canımız anne babalar ❤️

    YanıtlaSil
  9. Özgür ol... Özgürleştir 🌿

    YanıtlaSil
  10. Kaleminize sağlık... Başarının sırrı vazgecişlerimizde..

    YanıtlaSil
  11. Neye yakınlaşacağına karar verirken nelerden vazgeçeceğini netleştirmek önemli…

    Çok güzel bir yazıydı keyifle okudum ellerinize sağlık 😌

    YanıtlaSil
  12. Peki ben hak edeceklerim için nelerden vaz geçmeliyim?

    YanıtlaSil
  13. Çok samimi bir yazı olmuş. Bazı vazgeçişler var ki insana neler kazandırıyor

    YanıtlaSil
  14. Hak ediş olmadan kazanma ve başarmak mümkün değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hak etmek için çaba ve mücadele lazım

      Sil
  15. Davranışlarimiz ikna da etkili bir yöntem oluyor.

    YanıtlaSil
  16. Kaybederken kazan. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  17. Bu farkındalıkların bu öykülerin artmasını yürekten dilerim. Çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık 🌿

    YanıtlaSil
  18. bir kere mi geliyoruz dünyaya diye başlıyor bazen bir şeyler. ya da başka bir cümle kalıbı. hepsinin çıkış noktası sen iyiyi hakediyorsun mantığı. iyinin bugün için iyi görünen, anda haz veren şeyler olmadığını anlamak için benekliyi satmak gerekmemeli. olacak olanı önden farkedebilmek ümidiyle. kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sessize aldım dünyayı huzur buldum... diyerek başlıyor tüketmek...

      Sil
  19. Vazgeçişlerin sonun iyi ki diyenlerden olmak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  20. Doğru vazgeçişler sonunda mutlaka iyi ki dedirtiyor insana ☺️

    YanıtlaSil
  21. Vazgeçtiklerimiz kadar kıymetliyiz aslında ...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ