SOFRADAKİ BEREKET
Melisa, zilin sesiyle derin uykusundan uyandı. “Bu kim yahu sabah sabah!” diyerek homurdanmaya başladı. İçinden “Kimse kim, ben uykuma devam edeceğim” dedi ve yorganını kafasına çekti. Bu arada zil hiç durmadan çalmaya devam ediyordu. Kapıdaki kişinin vazgeçmeye niyeti yoktu.Üşenerek kalktı, omuzları düşük, ayaklarını sürükleyerek gidip kapıyı açtı. Karşısında hiç beklemediği misafiri görünce şaşkınlığını gizleyemeden;
- "Anne! Sen nerden çıktın?" dedi.
Zeynep, memleketten gelip kızına sürpriz yapmıştı.
- "Niye kapıyı açmıyorsun kızım? Ağaç oldum burada."
- "Anne, dün arkadaşlar bana gelmişti. Geç yattım, ondan kalkamadım."
Melisa Ankara’da üniversiteyi kazanınca ailesi çok mutlu olmuştu. Biricik kızlarının eğitimi için imkanlarını seferber etmişlerdi. Ellerindeki baba yadigarı arsayı satıp kızları için kalacağı bir ev tutup düzen kurmuşlardı.
Zeynep, gördüğü manzara karşısında şoka girmişti. Yarısı yenmiş yarısı çöpün kenarına bırakılmış pizzalar, dolapta bekleye bekleye buruşmuş sebzeler, kararmış muzlar, çürümüş elmalar vardı. Geçen gün elleriyle mayaladığı yoğurt kenarda öylece kalmış ve ekşimişti. Küflenmiş ekmek yığınları da cabası.
“Kızım ne bu hal? Dünyada açlık çeken insanlar varken bu yiyecekleri neden ziyan ettiniz? Evinin, hayatının bereketi gidecek yavrum. Sana gönderdiğimiz parayla neredeyse bir aile geçiniyor. Ama gel gör ki sen israf ediyorsun” annesi üzüntüsünü dile getirdi.
Bereket neydi?
Günümüzde esnafların kullandığı bir ağız alışkanlığından öteye geçmeyen bir söz,
“ALLAH bereket versin.”
“Bereketli kazançlar.”
Aynı işi biri yaptığımda çok fazla zamanını alırken, diğeri nasıl daha az zamanda bitirebiliyordu?
Çünkü matematik ve muhasebenin hesaba katmadığı bir şey var; o da bereket.
Yani bendeki para miktarından ziyade, benim onunla neler yapabildiğim daha önemli. Bana ne kadar fayda veriyor, onunla neler yapabiliyorum?
Bu hayatta hayalimizdeki o istediğimiz eve, son model arabaya, toplumda itibar gören kariyere, harika eşe, muhteşem çocuklara sahibiz ama hepsi başka bir gezegende adeta. Oraya ne gidebiliyor ne de orayı görebiliyoruz.
O evde yoğunluktan oturamıyor, otursak da keyifli zaman geçiremiyoruz. O arabaya ağız tadıyla binemiyoruz. Hep bir stres, hep bir kaygı... Hayatımıza bir şekilde dokunmuyor, bize lezzet vermiyor.
Hayatımızdan aldığımız tüm keyfi etkiliyor aslında bereket.
Nedir soframızın ve hayatımızın bereketini kaçıran?
Bereketimizi kaçıran en önemli şey, israftır.
Bayatladı diye atılan ekmekler, dünden kaldığı için çöp olan yemekler, çürüyen meyveler, modası geçti diye atılan kıyafetler, sıkıldık diye değiştirilen mobilyalar…
O halde bereket için zıddını yapmak gerekmez mi? Yani israftan uzak durmak…
İnsan israftan nasıl uzak durabilir?
İhtiyaç fazlası olan, kullanılmayan her şey bir yerde israfın içine girer.
- Son bir yıldır dolapta giyilmeyi bekleyen kıyafetler, ayakkabılar,
- Zamanı gelince kullanırım diye aldığımız her türlü eşya, malzemeler.
- Sırf indirime girmiş diye gereksiz yere alıp karlı hissettiğimiz ama kullanmaya zaman bulamadığımız şeyler,
- Raflarda kullanım süresini dolduran gıdalar,
- Sadece şekli ve rengi hoşmuş diyerek aldığımız ve kalemlikte öylece kullanılmayı bekleyen kalem bile…
Yani kısaca, ihtiyacımız olanın dışında ne var ise onu listemizden çıkartarak israfı engelleyebilir ve hemen başlamak adına da kullanmadıklarımızı ihtiyacı olan birine verebiliriz.
Paramızı, eşyalarımızı, zamanımızı tüm kaynaklarımızı tasarruflu kullanmak bereketin sırrıdır.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.
&
Sahi neydi ihtiyacımız olan ? 15 çeşit kıyafet, 4-5 rengi olan her kıyafete uygun olan ayakkabı mı? Yoksa hepsi istek mi ?
YanıtlaSilİnsan tüketimini arttıkça isteklerini ihtiyaç sanıyor...
SilNe güzel bir yazı..
YanıtlaSilKaleminize, düşüncenize sağlık..🌿
İnsanın bu dönemlerde bolluğun içindeki israfı onu bu kadar bereketsizleştirendi aslında..
Peki bizler nerelerde israf ediyoruz ve nerelerde hayatımızın bereketini kaçırıyoruz..
Çöplerin yanında duran ekmek ve gıda malzemelerini görünce, pazar dağıldıktan sonra esnafların (satılmayan bozuk ürünleri)attıklarını toplayan insanlar gözümün önüne geliyor. Ki bu, gözümüzle gördüğümüz tarafı. Gözle görülmeyen dünyanın neresinde neler var...🥺
YanıtlaSilAlırken ne kadar gerekli, ihtiyacım varmış gibi görünüyor ama eve gelince sürpriz nasıl da lazım değil diyoruz 🥺
YanıtlaSilTam da kullanmadığım eşyaları odamdan atarken önüme düştü yazı, ALLAH sizlere de bereket versin :)
YanıtlaSilNe çok şeyimiz var eskiye nazaran. Tek mont ile kaç kış geçirirdik... Kıyafet ancak bayramdan bayrama alınan bir şeydi... şimdi her gün alıp giymiyoruz bile... Aldığımız şeyden keyif ve lezzet de alamıyoruz sanki... Yani bereketin en önemli eksikliği de orada sanırım ..
YanıtlaSilİhtiyacımızdan fazla tükettiğimiz her şey israfsa sadece satın alınanlar değil o zaman fazla uyku, fazla konuşmak, fazla oturmak… hepsi bizim bereketimizden götüren şeyler mi
YanıtlaSilBöyle bakınca daha dürüst olabiliyoruz kendimize...
SilHakikaten israf yapmıyor muyuz?..
Bereket elden gitti derken yakalayabilmenin stratejileri verilmiş😊
YanıtlaSilHep yüzeysel tarafına bakmışız, ellerinize sağlık 👏👏
YanıtlaSilOfff kendimden utandım 🥹🥹
YanıtlaSilNe güzel yazılmış, işte insan her şeyi bu kadar basit görüyor ama işin gerçeği öyle değil… güzel yazıldı
YanıtlaSilBereketin sırrı 🥰 Kaleminize sağlık
YanıtlaSilTam da günümüz dünyasını anlatan bir yazı olmuş. Ailemiz, kendimiz, hepimiz birşeylere dikkat etmiyoruz. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilEvdekini değerlendirmek ne kadar da kıymetli değil mi? 😔 atıyoruz atıyoruz yenisini alıyoruz yeniden atıyoruz…
YanıtlaSilİsraf, bereket, bereketsizlik çook güzel anlatılmış kaleminize sağlık.
YanıtlaSilVerdiğiniz stratejiler harika ve hemen uygulanabilir 😌
Karşımdaki kalemliği gözüme kestirdim ilk adım için 😇
Ne kadar güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık 👏 İnsan sadece çöpe gideni israf zannediyor, kullanmadıklarının da bereketi kaçırdığını unutuyor, yeniden sayenizde 😔
YanıtlaSilBereketimizi kaçıracak ne kadar çok şey yapıyormuşuz meğer...
YanıtlaSilBereketi ne biliyoruz? aslında neymiş :)
YanıtlaSilBir kere o tadı alınca, bereketsizleştiren her süreçten uzaklaşmaya başlıyor insan. Tabii önce fark etmek gerek. Fark ettirici bir yazı olmuş kaleminize sağlık...
YanıtlaSilİsrafa hayır deyip bereketlenelim inşallah.
YanıtlaSilİhtiyaçımız zannediyoruz aslında hata yaptığımız yer orası gibi..
YanıtlaSilNe kadar ihtiyacım vardı bugün böyle bir hatırlatmaya! Değer verdiğim birisi demişti ki bir gün, "kıyafet sayısını azalttığında daha güzel giyindiğini fark edeceksin", bir diğer de "ya kullan, ya kullandır ya da elden çıkart" demişti...
YanıtlaSilKıymetlendirmekten bahsediyorlardı aslında, yaratılmış canlı ya da cansız her şey mükemmel potansiyel ile yaratılmış ve kıymet vermek için var, ben onları amacından uzaklaştırdığımda kıymetsiz hale getiriyorum ki bunun vebali çok, zaten anlam veremediğim bir iç sıkıntısı ile hemen hayatıma gölgesi düşüyor bunların... bereket ne müthiş bir şey, daha çocukken öğrenmeli, öğretmeli.. "kıymet veremeyeceğin şeye el sürme"... hürmet gösteren hürmet görür, sadece insana değil, evimizdeki objelere, akan suya, yanan ışığa, saksıdaki çiçeğe, zamana bile hürmet etmek..
Pilav tabağının dibinde kala 3 5 pirinç tanesine muhtaç bunca insan varken israf etmek çok büyük utanç...
YanıtlaSilihtiyaç fazlasını çıkartınca gelen huzur...
YanıtlaSilİsrafı en küçük önemsemediğimiz ama her gün farkında olmadan yaptığımız yerlere bakıp oralarda bıraksak neler değiştiğine şaşırabiliriz
YanıtlaSil