RAHATIM BOZULDU ANNE


Rana Hanım’ın gençlik hayali zengin biriyle evlenip güzel, rahat bir hayat sürmekti. Ragıp Bey ise güzel kızlardan hoşlanırdı. Nihayet üniversite yıllarında birbirleriyle tanıştılar. İkisi de istediklerini birbirlerinde buldular ve evlendiler.

Alp adında bir erkek evlat sahibi oldular. Kendilerince öyle güzel büyüttüler ki yabancı bakıcı tuttular, özel okula gönderdiler, üniversiteyi yabancı ülkede okudu. Alp’in bütün arkadaşları onun hayatına imrenirdi. Hani derler ya gak dediğinde yumurta, guk dediğinde süt. Ne isterse önüne gelirdi. 

Babası ile annesi sık sık bu servetin tek varisinin kendisi olduğunu vurgularlardı. Alp de çalışmada çok gözü olan bir çocuk değildi. Madem bütün servet onundu neden çalışacaktı ki. Ayakları kanepenin üzerine uzatır, sadece kendi rahatına bakardı. 




Babası da ona işi öğretme gereği duymamıştı. Oğlunun bunları öğrenecek çok vakti olacağını düşünüyordu. Ama nereden bilecekti ki bu kadar erken vefat edeceğini. Hayatın karşımıza çıkardıkları her zaman beklentimizdeki gibi olmuyordu. Alp’in babası genç yaşta kalp krizi geçirip hayatını kaybetmişti. Alp ise kendini hiç hazır olmadığı bir zamanda hiç hazır olmadığı bir öykünün içinde bulmuştu. Babasının ölümüyle Alp işin başına geçmek zorunda kaldı. Bilmediği bir işi nasıl yönetebilirdi? Ne yapması gerekirdi hiçbir fikri yoktu. İş hayatı alışık olduğu hayat tarzından çok farklıydı. 

Babasının yıllardır müşterileriyle kurmuş olduğu güven ilişkilerini devam ettiremiyor, yeni müşteriler kazanmakta zorlanıyordu. Var olan müşteriler ise yavaş yavaş gidiyordu. Çalışanlarla nasıl iletişim kuracağını ve performans değerlendirmelerini nasıl yapacağını bilmiyordu. Bu da çalışanların moralini düşürüyor, verimliliği azaltıyordu. Çalışanlar arasında huzursuzluk artmış, bazıları işten ayrılmaya başlamıştı. Gelir-gider tabloları, bilanço ve nakit akış tablosu gibi temel finansal dokümanları okumak ve anlamak Alp için neredeyse imkansızdı. Yanlış kararlar almasına neden olan bu eksiklik, şirketin mali durumunu hızla kötüleştiriyordu. Alp’in yapabileceği çok da bir şey yoktu. 

Babasının ani ölümüyle gelen sorumluluklar, onu zorluyor ve karar verme yetisini etkiliyordu. Sürekli stres altında çalışmak hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını olumsuz etkiliyor, bu da kararlarını daha da kötüleştiriyordu. Bir gün eve geldiğinde annesine “Rahatım bozuldu anne.” dedi. Alp ne kadar da güzel kendini ifade etmişti. Evet Alp'in rahatı bozulmuştu. 




Alp onu bozacak kadar çok rahat ve imkanlar içinde büyümüş bir çocuktu. Kendi sorumluluklarını yerine getirmemiş ve bu yüzden de gerektiğinde yapamaz hale gelmişti. Sahip olduğu şeyler için emek vermemiş bu yüzden de kıymet bilmez olmuştu. Servetin tek varisi kendisi olduğu için her şey onun olacak sanmıştı. Ama insan ancak kendi bedel ödediği kadarına sahip olabilirdi.

Ve nitekim Alp için de öyle oldu. Mal mülk ne varsa buhar olup uçtu gitti. Ve kepçe ile kazandığını çay kaşığı ile toplamak zorunda kaldı. Evet gerçekten Alp’in rahatı bozulmuştu. Hayatında bozulan şeylerin tamirini yapmayı öğrenme vakti gelmişti Alp için… 


&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi insanın mutlu, başarılı olması ve doyumlu ilişkiler yaşaması için tutarlı, faydalı, uygulanabilir ve anlaşılır bilgiler sunar.

 &

"Her düşmüşün asıl sorusudur...
Peki nasıl değişirim, nasıl toparlanırım sorusu…
Bugün; yapabileceğin kadar küçük iyi işleri küçümseyip ertelemeyerek…
Bugün; yapamayacağın büyük işlerin hayalinde oyalanmayarak..."

YAHYA HAMURCU

&



 

 

Yorumlar

  1. Rahatın bozulması da bir fırsat aslında. İnsanın gerçek potansiyeline “yakınlaşması” için de rahatının bozulması gerekiyor. Kaleminize sağlık😊

    YanıtlaSil
  2. Alp’in daha sonra yaşadıklarını da merak ettim doğrusu. Yazıdan Güzel bir seri olur gibi:) ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bende merakla bekliyorum.😊

      Sil
  3. Hikayeyi ne kadar sade ve net anlatmissiniz.. aslinda basimiza gelen seyler de sade ve net ama biz yanlis dusunce tarzlarimiz ya da kontrolden cikmis duygu hallerimiz nedeniyle hep daha karmasik hale getiriyoruz.. "neden böyle oldu" sorusunu aliskanlik haline getirenler ve bunu gercek bir merakla soranlar hayati okuyabiliyor... ve okuyana da değiṣim, dönüṣüm yapma hakki veriliyor..

    O kadar cok Alp var ki etrafimizda..

    Elinize saglik..

    YanıtlaSil
  4. Bazen iyilik yaptığımızı zannederken aslında karşı tarafı marifetlenmesini, güçlenmesini engellemiş olabiliyoruz. Elinize sağlık 🌺

    YanıtlaSil
  5. Güzel bir konu dile getirilmiş. Şu zamanda çok sık karşılaştığım ve şikayet edilen durumlar olabiliyor. Gayet basit. O istemedi ki böyle olmasını . Ebeveynler olarak bizler böyle durumlara getirebiliyoruz. İyi nir şey yaptığımızı zannediyoruz. Bununla nirlikte öyle değil durum. Neyse ki çözümü var... Bedel...🌹

    YanıtlaSil
  6. Çocuklarımızı yetiştirmek yerine sadece büyüttüğümüzde başımıza gelenlerin bir özeti olmuş…. O rahat elbet bir gün kaçacak… ya ben kaçıracağım ya da hayat… seçim basit aslında…

    YanıtlaSil
  7. Sahip olduğumuz şeylerde emeğimizin olması ne kadar önemli…

    YanıtlaSil
  8. Kaleminize sağlık…

    Oysa hayat bedelini ödemediğimiz hiçbir şeyi bizde bırakmıyor.. 🫶🏻

    Oysa hayat İnsanın ne kadar imkana sahip olduğuna değil elindeki imkanları ne kadar kullanabilmesine bakıyordu..☘️

    YanıtlaSil
  9. Başkasının emeğiyle elde ettiğin, havasını attığın hiçbir mal, kariyer, imkan seninle kalmıyor gerçekten... Bir gün geliyor ve madem bu imkanlara sahipsin şimdi hak ettiğini göster sorusuna maruz kalıyor insan... Ne garip

    YanıtlaSil
  10. Anne babaların evlatlarına bilmeden yaptığı en büyük kötülük sorumluluk sahibi yapmamak olmalı. Ne güzel ifade edilmiş bedelsiz bir çocuğun nerelerden nerelere geldiğini 👏👏👏

    YanıtlaSil
  11. Emek ve bedel ödeyerek kazanılan herşey gerçekten kazanılmış olur …

    YanıtlaSil
  12. İnsan için ancak kendi elleriyle yapıp ettiklerinin karşılığı vardır. Bir de ödemeden gelen imkan ise kişiye fayda vermiyor, en kısa sürede elinden çıkıyor. Ve sonra bütün bu imkanları elde etmek için çay kaşığı ile tekrar toplamaya çalışıyor. Bedel yasalarını ne kadar da güzel anlatmışsınız. teşekkürler

    YanıtlaSil
  13. Rahatımızın bozulması belki de gelişmemize imkan tanıyordur.

    YanıtlaSil
  14. Bir şekilde bu hayatta zorlandığımız yerler olacak ama önemli olan o zorluklar gelmeden ( büyümeden) fark edip öne çekmek :)

    YanıtlaSil
  15. Alp işin üzüldüm onu yerinde kim olsa o rahatın keyfini sürmek ister. İnsan işte kaş yapayım derken göz çıkarmayı pek seviyor

    YanıtlaSil
  16. Sen zamanında kendi rahatını bozmasan hayat bir şekilde bozuyor

    YanıtlaSil
  17. Oysaki yasaları bilmeyince Alp gibilere özeniriz değil mi?”Ne şans var adamda ya” deriz. Oysaki adalet her an her saniye işliyor. Verdiğin tepkiye göre ya senden gidiyor, yada ödemediğin zamanların bedellerinide beraberinde misliyle istiyor. Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  18. İmkanlarını alırken de senin lehine olan bir hayat...

    YanıtlaSil
  19. Büyütmek ve yetiştirmek arasındaki fark... Bugün rahatını bozmayınca yarın hayat senin rahatını bozuyor

    YanıtlaSil
  20. Bizim kıyamadıklarımıza hayat çok güzel kıyıyor

    YanıtlaSil
  21. İnsan zamanında yapması gerekenleri yapmadığında, daha sonra fazlasıyla yapmak zorunda kalıyor.

    YanıtlaSil
  22. Şu hayatta rahat yok insanoğluna. Ama bizim rahatımız nerelerde bozuluyor?

    YanıtlaSil
  23. Alp gibi rahata alışıp, bunun değişmesini rahatsızlık olarak gören nice alpler var. Ve tıpkı anne babası gibi önüne her imkan serilip kendi yapması gerekenleri , iş bulma, düğününü yapma, kendi arabasına gelen cezayı ödemeye kadar ebeveynlerim her türlü problemi hallediyor. Buda kişinin marifetsiz ve mutsuz olmasına neden oluyor...

    YanıtlaSil
  24. Bu kadar rahata alisan Alpin daha kötü alışkanlıklar da edileceğini düşünmüştüm, kim bilir...

    YanıtlaSil
  25. İmkana boğduğumuzda insanı nasıl da bozabiliyoruz…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİM KİMDİR?

PIRIL PIRIL BİR SEN(E)

ÇOK AMA AZ